Kültür Sanat Edebiyat Şiir

şahrut sizce ne demek, şahrut size neyi çağrıştırıyor?

şahrut terimi Ses Sizlik tarafından tarihinde eklendi

  • Havva Sarı
    Havva Sarı

    şahrut seydunayla şahrutun hikayesi işte birbirini isteyen ama kavuşamayan ayrılığın öbür adı yalnızlık sevipte kavuşamama bende biliyom o duyguyu bilmeseydim bilmek istemezdim ama öğrendim hayat bazen oyun oynuyo işte offffffffff

  • Tamara
    Tamara

    Alamut Kalesinde cennet bahcelerinin içinden gecen nehir..................

    Seyduna Türkülerinden de hatırlayabiliriz.....

  • Deniz Bilir
    Deniz Bilir

    Alamut kitabında kalenin içinde çağlayan nehir...
    Fakat şarkılarda Seyduna ile Şahrut'un aşkından bahsederken,hep birbirine aşık iki nehir ele alınır.Seyduna normalde Hasan SABBAH'ın takma ismi olmasına karşın,şarkıdaki Seyduna adlı nehrin nerden geldiğini hala çözmüş deilim.Ama Seydunanın Şahruta söylediği agıtlar ve sarkılar gercekten müthiştir,herkese tavsiye ederim.

    'Ey ŞAHRUT; gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm...'

  • Sezin Karaca
    Sezin Karaca

    'Hassan Sabah ilginç bir kişiliktir. Ben tarihi seviyorum. Mezopotamya tarihini, Azeri tarihini okumayı seviyorum. O başkaldırı biçimiyle, o işgale karşı mücadale biçimiyle çok ilginç gelmiştir. Şahrud, özünde bir semboldür. Yani Şahrud denilen birisi yoktur. Alamut Kalesi'nin altında geçen bir ırmağın adıdır. Ben sevdiğim kadını bir suya, bir akan suya benzettiğim için akıp durulan bir şeyden ürettiğim için ve hayat veren bir ırmağa benzettiğim için o ismi kullandım. Ve güzel bir aşk öyküsü oldu. Belki de ayrılıklar, ya da acı, ya da büyü sanatsal üretimin temelinde çok önemli bir yer işgal ediyorlar'

    t.b.

  • İnanna Mana
    İnanna Mana

    'Ayrılıklar uyandırmalı kör yüreğim
    Cehennem yangınlarından ölmeden çıktıysa beden
    Artık benim olmalı,benim
    Yeter yüreğimin bir çift gözünü ateşine rehin verdiğim
    Ateş artığı değildir karşılığımız
    Pusatını dağ sisinden alan
    Firarını mevsimine emanet eden bir namludur bu eşkiya sevda
    Ki zulasına asılı durur kefenlediği ölümü
    Ellerinin çeliğine su verilmişti ta Adem'den beri
    Bilir
    Ve intihar cürretiyle yoklar yüreğinin tetiğini
    Güneşin kızılca kıyametine çatar kuruyan umut dallarını
    Yanacaksa cehennemden beter yanmalı
    Kim anlarki eşkiyanın sağlamlığını
    Özleminin çiseyle yıkanmış şafak değerini
    Kim...
    Hani ellerine kuşlar inerdi
    Kardan üşüyen kuşlar
    Bahçen kuş sevinçleriyle inlerdi ay ŞAHRUT!
    Üşüyorum ha
    Aç ellerini
    .......................................

  • Vahap Akdag
    Vahap Akdag

    alamut kalesi diye bir kitap vardı orda nehir ismi

  • Sultan Şeker
    Sultan Şeker

    alamut kalesinin yanında bütün azametiyle akan ona kardeş olan su
    alamut-seyduna-şahrut ve hasan sabah

  • Melek Kara
    Melek Kara

    yitik öyküdür
    tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan
    iki yürekte durmadan kanayan
    seydunayla sahrut.
    yüreklerinin akarken bıraktığı izi birbirlerinin gözlerinde aradılar yoktu.
    iki iklim farkıydılar
    ne zaman göz göze değseler yangın çıkmayacak denli uzaktılar.
    yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı
    üçüncü bir kente düşmüş suretleri.
    ŞAHRUT; gökyüzü geliniydi,
    yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri.
    bir solukluk rüzgarda bile,
    usul usul kanardı gelincik bedeni.
    seyduna; yeryüzü cehennemi
    ölüm çağırır uçurumlarda sınardı sevdasını.
    ..
    yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı
    onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi.

    iki iklim ayrıldılar
    'ya şahrud' dedi seyduna
    'gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm,
    ardına bakma,gözyaşınla vurulursun,su gibi git'
    şahrudun yüzüne keder mayın gibi durdu,
    ve zaman gözlerinin su yeşiline kuruldu,
    hüzün bir buda heykeli gibi çıpılçıplak yüzlerine oturdu.

    ve hayat o dur ki;
    şahrut vardığı denizlerde hala seyduna türküleriyle uyanmakta,
    seyduna; şahrudun yüzünden kalan masalla yaşlanmakta.

  • Melek Kara
    Melek Kara

    kaçağım,eşkiya aşklar yaşarım durmadan
    kaşla göz,dağla uçurum arası
    ......................................
    dağbaşlarının teslimiyeti istenir,
    ya katlim,
    ya ihametim.
    bilmezler bir başka yolu olduğunu,
    yani ben eşkiya
    her yanı pusu.
    gözlerindeki dumanlı dağlara sevdam,
    zülfünde gölgeye sığınmam bundandır
    o zaman keyif çatarım silah diye sevdanın doruğuna.
    buzullar erir, nehirler yatak değiştirir
    sevdalarını ışıklarında yıkarlar
    sonra da yürekleri seslerinde gürül gürül akarlar
    .........................
    iklim değişir yüzün olur
    yüreğinden gayrısına sır vermediğim doğrudur
    kaçaklıktır
    hadi gel ŞAHRUDUM dağlara gövde verelim
    göysüm tahtasının altı ol
    yoksa vuracak beni hasretin bi tenhada,
    yakışır mı bi kaçağa ecel eliyle ölmek...

  • Ses Sizlik
    Ses Sizlik

    Öpüyorsam ayrılığı gözünden
    Söküyorsam yüreğimi göğsümden
    Geciyorsam gözlerinin icinden
    Sana olan sevdamdandır bilesin
    Geciyorsam bir çiçeğin özünden
    Sana olan sevdamdandır bilesin.

    Meğer ne yanlızız insan olmuşsak
    Yaprak gibi dalda sesziz solmuşsak
    Yeri gelmiş acıyda gülmüşsek
    Sana olan sevdamdandır bilesin
    Yeri gelmiş ayrılığa gülmüşsek
    Sana olan sevdamdandır bilesin

    -Biliyorum sen yine parmak uclarında üşüyorsun.
    Aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat
    Ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını
    Ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun.
    Sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta
    Ve cırılcıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda..
    Apansız pencerende gülümsüyor güneş ne güzel.
    Bütün parmakların tıkır tıkır işliyor
    İştahla gülüyorsun yaşamaktır aşk
    Geceyle gündüzün sesziz gecişimidir bir uyku boyunda.
    Delice bir yangın parmaklarının buzulunda
    Ah şahrut her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli.

    Karşılıksız sevebilmekse sevda
    Gercek seven küle dönmüş her cağda
    Elim kolum bağlanmışsa kıyında
    Sana olan sevdamdandır bilesin
    Sevdunayım gebermişsem kıyında
    Sana olan sevdamdandır bilesin.