© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sadakat herkesin harcı yada başaracağı bir şey olmadığı içiiiin sadece kişiler onun hayatında kendisi olduğunu sanar , halbuki günümüzde kimin eli kimin cebinde belli değil ! Zaten bazılarının imkanı yada korkusu olmasa her taraf karnavala döner :) Kısaca sadakat insanların birbirleriyle olan heyecanı rutine yani sıradanlığa dönüşürse bir proplemi oluşturur ! Gerisi iki kişinin birbirleri arasındaki eksiklikleri hataları ortaya çıkarıp ifade ederek saygıyla aşmaya çalışılır fakaaaaaat bunu beraber yapabilecek bilinçli çiftler piyasada varmı oda araştırılması lazım :)
Aruoba,
'sadakati' şöyle anlatıyor 'İle' kitabında..
''..kişinin
kendinde bir kişiye
bir yer ayırması ve
o yeri hep
onun için korumasıdır..''
Günümüz Türkiye'sinde devlette, liyakatin önüne geçmiştir.
Mesafeler sevmeye engel degildir
Be Sevgili
Sen yeter ki SADIK OL..
aşk; sokağın köşesinde akortsuz bir dilenci şimdi, zırlayıp duruyor 'allah rızası için biraz sadakat'
sadece kendime
insanı insan yapan değerlerin tutkalı.
kalbin başkaya körelmesi... Bu yüzdendir sadakat görmeyen kalpler ölür
Sevgiliye verilen en büyük hediye ' SADAKATTİR'..
sadakat ihanettir.
isterim ama yapmam
yani sadık kalırken kendime ihanet ederim
IMAN VE SADAKAT
İbni Abbas’tan Atâ şöyle rivayet etmiştir: Resulullah (s.a.s.) Mirac’da Mescid-i Aksa’ya götürüldüğünde Allahu Teala bütün peygamberleri (as) orada topladı. Cebrail (as) ezan okudu, kamet getirdi. Ve:
-Ya Muhammed! Geç öne bunlara namaz kıldır, dedi.
Resulullah (s.a.s.) namazı bitirince Cebrail (as) :
-“Senden evvel gönderdiğimiz peygamberlerden sor ki, Biz Rahmandan başka ibadet olunacak ilahlar yapmış mıyız? ” Mealindeki ayeti okudu ve:
-“Ya Muhammed! Sor bakalım” dedi. Efendimiz de (s.a.s.) :
-“Sormam; çünkü: şüphelenmiyorum,” buyurdu.
İşte tevhid budur. İşte tevhid akidesi yani iman ve itikad buna denir. Ve işte sadakat ve sebat budur…
SAHABİDEN SADAKAT ÖRNEKLERİ
Hz. Hubeyb Mekke’de şehit edilmek üzere iken müşriklerin kendisine:
-“Ne dersin, Şimdi O peygamber burada olsa idi de, senin yerine O’nu öldükse idik olmaz mı idi? ”
Tüyler ürpertici bu teklife karşı:
-“O’nun benim yerime öldürülmesi şöyle dursun, O’nun ayağına bir diken batacaksa, O’nun yerine benim gibi binlerce Hubeyb feda olsun” demişti ve sadakatini göstermişti.
Hz. Sa’d bin Rebi uhudda şehit olarak vefat etmek üzere iken, Allah Resulünden selam getirip halini soran sahabiye, ölüm heyecanı taşıdığı o demlerde; cemaatime git söyle:
-“Eğer göz açıp kapayıncaya kadar nefesleri olur da bu müddet zarfında Allah Resulüne her hangi bir şey olursa ahirette iki elim yakalarındadır”
vasiyetinde bulunuyor ve sadakatini gösteriyordu.
Uhud da Allah Resulü (s.a.s.) ’in dişinin kırıldığını duyan bir sahabi, bir kenara çekilmiş, eline bir taş almış “Resulallah’ın dişinin kırıldığı bir dünyada ben diş taşıyamam” diyerek bütün dişlerini kırmıştı.
…Her türlü değer ölçüsünün sarsıldığı zamanımızda, insanımızın işbu sadakat meselesine ne kadar da çok ihtiyacı var.
İLİM SADAKATİ
Ahmet Şahin Hoca, herşeyin ölçülerinin maddeye endekslendiği ve değer yargılarının alt-üst olduğu günümüz dünyasında gerçek bir âlimin nasıl olması gerektiğini, bizzat yaşadığı akıllara durgunluk veren şu hâtırası ile nazarımıza arz ediyor:
O devrin âlimlerinden Hüsrev Efendi vardı. Ben bunlar gibi insanları görünce 'Böyle insanlar daha gelmemiştir' diye düşünüyorum. Bu âlimleri zamanımızın profesörleriyle kıyaslamak bile yanlıştır.
Hüsrev Efendi Çengelköy'de oturur, her sabah oradan yürüyerek sahile iner, vapura binip Sirkeciye gider, oradan da otobüsle Fatih'e geçerdi. Öyleden ikindiye kadar dersini okutur, aynı yoldan geri dönerdi. Bütün bu zahmetli iş karşısında çok maaş almasını beklersiniz yanılırsınız. Çünkü değil normal maaş, bir kuruş bile almazdı. Sadece üzerine düşen Hak vazifesini yerine getirmek için bunu yapardı.
Birgün dersini anlatıyor, ama her zamankinden farklı olarak çok neşesiz ve hareketsizdir. Biz de dayanamayıp;
- Hocam bugün çok durgunsunuz, nedir bu hâl? diye sor¬duk.
'Yok birşey' gibilerinden birşeyler söylese de, biz çok ısrar edince söyledi:
- Tüberküloz olan kızım bugün vefat etti. Onun cenaze işleri vardı. Sonra 'Cenaze şöyle de olsa böyle de olsa kalkacak, ama dersi aksatırsam mesul olabilirim' diye düşündüm ve buraya geldim. Geldim ama onun verdiği bir sıkıntıyla da durgunum, dedi.
Bu ne vazife şuuru Allah aşkına! Bu ne ilim sadâkati!
İnsanoğlu için gerçek hayat,ilim ve irfanla kabil olacağından, öğrenip öğretmeyi ihmâl edenler, hayatta dahi olsalar ölü sayılırlar. Zira, insanın yaratılışının gayesi, görüp bilmek ve öğrendiklerini başkalarına bildirmekten ibarettir. (M. FETHULLAH GÜLEN)
Sevginin temeli, tuğlası, çatısı; Onsuz sevgi olur mu? Ve onu görebilene aşkolsun.
Ne bir günlük ne de mevsimlik degildir..Her zaman heryerde her sartlarda her ne olursa olsun bir ömür boyu kendini adamaktir....ÖmrümÖmrüm
birinin sadakatini sınadığınızda,önce kendi sadakatinizi zedelemiş olursunuz...
SEVGIDE OZGURLUGU SAYGIDA MECBURIYETI TANIDIMIZ SURECE SADAKAT VARDIR
verilmediği sürece istenemeyecek şey
Sadakat: s'adak'at...
içinde adak vardır...
o adakta kişinin kendisidir....
koşul, mekan, güç tanımadan, içtenlikle bağlılık.İnsani duyguların KELAYNAK türü...
Artık menfaat ile orantılı...
Sevginin olmazsa olmazı,
yitirildiğinde herşey bitmiş demektir...
Benim sana mahçup hediyem...Bana aldığın tüm çiçekleri kurutup sakladım. Şimdi al gençliğim, işte açıklanamayacak bir gök daha sana!
Esas olan insanın kendine sadakat göstermesidir....
Kendine sadık olan herşeye ve herkese sadıktır.....
Hiç kimsede olmayan ve herkeste varmış gibi görünen
deli gibi sevdiğim ama benden ayrılmak isteyen duranın yatığı şeyin normal hali
azaldığını
bir çok şey gibi değişkendir ne mi demek istiyorum aslında çok açık: sadakat kırıntıları ve aşırılıklar:
1-sadakatı her insan yaşar.
2-ben sadakat yemeyi çok seviyordum; daha sonra durumlar değişti şu anda az yemekteyim.
3-neden peki; eee böyle
4-yaşarken bir partiyi severiz destekleriz. tamam benim partim ve liderim bu deriz.
5-zaman gelir bu parti karnımıza basan düşmanları destekleyici koruyucu söylemlerde bulunur.
6-önce bocalarız. artık bu düzlemde gidemeyeceğimizi anlar ve yollarımızı ayırırız. sadakatla bağlandığımız partiyle aramız açılır, sadakatı bitiririz.
7-zaten insanların arası açıldı söylemide buradan çıkmıştır. aramız kimle açılırsa gerçekten ölçüldüğündede mesafe uzar.
8-konumuz sadakat olduğu için beden diline fazla girmeyelim.
9-ben toplantılarda hep söylemişimdir sen onu şu anda seviyorsun ya sonra ne olacak.
10-o anda inanmasa bile bir süre sonra bana senin dediğin doğruymuş sadakat diye bir olgu etkili değilmiş diyenler çok olur.
11-bu ortamda denklem kuracak olursak; gerçek sadakatın para olduğudur.
12-ne mi demek istiyorum aslında çok açık...
13-para her zaman bizim çıkarlarımızı koruduğu için ona hep sadakatla bağlanırız. kesinlikle bize ihanet etmez.
14-sadakatı çökertende gene paradır.
15-sadakat gösterdiğiniz birinden ölüm kalım kadar önemli bir konumda borç isterseniz kesinlikle size vermeyecektir.
16-sizde sadakatı bitireceksiniz. sadakatı genelde para bitirir.
17-sadakatı bitmeyenler para konusuna girmemiş olanlardır.
18-çıkarlarınıza gelmeyen hiç bir şeyde sadakat gösteremezsiniz. çıkar ilişkileri sürdüğü sürece sadakatta sürecektir bu doğrudur ve örnekleride vardır.
19-biz gazeteciler bile 'haber + reklam' deyimini türetmişizdir.
20-daha açık anlatımla reklam veren firmanın patronunun en iyi yönlerini hatırı sayılır yerlerde sadakat yapmak 'askeri deyimle yanlış oldu düzeltiyorum haber yapmak'
21- www.hasbora.com
Ahde vefa.
Uzaktan methiyeler düzüyoruz varlığına.Isıramıyoruz korkudan...İçinden kurt çıkar mı acaba?