Acıya minnet eden bir cocuğun ellerine tutuşturulmuş ekmek gibi bereketli yüzün..Su gibi aziz, hayat kadar elzem ve nefes kadar sonsuz bir cansın sen...Akşam kuytularında yalnızlığın ayak dibinde düşmüş benliğimin gözlerinde tekrar hayatı kazanmasıydı..Takâtim, dayanağım, sabrımsın sen..Soğuk ve yapay cocuklarla bastırılmamış cocuksu düşlerimin yeniden sabırla örülüşüydü yüzündeki tebessümler..Ezberimsin. evvelim, ezelim ve ebedimsin...Sebebim, nefesim ve ahirim..Sen, çaresizliğin ayak uçunda demlenen yüreğime armağan edilen sonsuzluk hediyesi..Sen, göğsümde taşıdığım eşsiz paye...Sen benim acıya dayanma gücüm, sen benim yüreğime işlenmiş sabrımsın...
Eski Japon kültürüne göre parıldayan her şey değersiz ve bayağı kabul edilirdi.Yeni bir fincan veya vazo, ürküntü verirdi. Çünkü parlayan bir nesne yenidir ve yeni olduğundan henüz kullanımının ona kazandırdığı soylulukla değer kazanmamıştır. Eskimiş, pek çok kez çay içmekten ötürü kararmış bir fincan, bizimle yaşamış, sabrımızı ve özenimizi aktardığımız bir eşyadır ve zamanla hem bizim huyumuzu, hem duygularımızı yüklenmiş ve bize hizmet ederek bunun karşılığını vermiştir. Uzun süreli bir kardeşlik zamanın kararttığı bir fincanınkiyle eş değerde izler taşır. Gündelik eşyalarda da, kardeşliğimizde olduğu gibi kırılganlıklar ve gölgeler bulunur.Bir fincanı firlatıp atmamak ve bir kardeşini yaşantından uzaklaştırmamak için sabır ve sadakat gibi son derece önemli, ama artık pek sık rastlanmayan iki duyguya gereksinme vardır. 'Sabır, yüklendiği rol gereği bir tuğlaya, sadakat ise bir köke benzer.' 'Sabır acelenin, sadakat ise tüketimin panzehiridir. '
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak, Meyvalar sabırla olgunlaşırmış. Bir gün gözlerimin ta içine bak: Anlarsın ölüler niçin yaşarmış, Yağmurlardan sonra büyürmüş başak. ......
'....Allah'ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır.Allah sabredenlerle beraberdir.'..............................(bakara s:249)
'.....eğer Allah'ın insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı,yeryüzü bozulurdu.ancak Allah bütün alemlere karşı lütuf sahibidir.'....................................................................(bakara s:251)
Değil mi ki sabırla aşıldı bütün yollar, sabırla bertaraf edildi bütün sıkıntılar; o zaman neden mutlu olma yollarını yok ediyoruz...Aslolan yaşamaktır...Yaşadığımıza göre mutluyuz demektir...))) ' Ne ağlarsın benim zülfü siyahım. Bu da gelir, bu da geçer ağlama.'
Çin Bambu ağacının yetişmesi: Çinliler bu ağacı söyle yetiştirir:
Önce ağacın tohumu ekilir,sulanır ve gübrelenir.
Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz.
Tohum yeniden sulanıp gübrelenir.
Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez.
Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir.
Fakat inatçı tohum bu yılda da filiz vermez.
Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler. Ve nihayet beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar ve altı hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır.
Akla gelen ilk soru şudur:
Çin bambu ağacı 27 metre boyuna altı hafta da mı yoksa beş yılda mı ulaşmıştır?
Bu sorunun cevabi tabii ki beş yıldır.
Büyük bir sabırla ve ısrarla tohum beş yıl süresince sulanıp gübrelenmeseydi ağacın büyümesinden hatta var olmasından söz edebilir miydik? ...
tatil boyunca bir oltanın ucunda kıyıda oturan 5 yaşındaki Bahadır'a sürekli; -balık demek sabır demek diyen büyükler, bir şelalenin yolunu bulamayıp telaşlanıncaaa.. :)) Bahadırdan günün bombası.. :)) balık demek sabır demekse, şelalede sabır demek... :)) niye telaşlanıyorsunuz... :)))
SABRIM' sın..
Acıya minnet eden bir cocuğun ellerine tutuşturulmuş ekmek gibi bereketli yüzün..Su gibi aziz, hayat kadar elzem ve nefes kadar sonsuz bir cansın sen...Akşam kuytularında yalnızlığın ayak dibinde düşmüş benliğimin gözlerinde tekrar hayatı kazanmasıydı..Takâtim, dayanağım, sabrımsın sen..Soğuk ve yapay cocuklarla bastırılmamış cocuksu düşlerimin yeniden sabırla örülüşüydü yüzündeki tebessümler..Ezberimsin. evvelim, ezelim ve ebedimsin...Sebebim, nefesim ve ahirim..Sen, çaresizliğin ayak uçunda demlenen yüreğime armağan edilen sonsuzluk hediyesi..Sen, göğsümde taşıdığım eşsiz paye...Sen benim acıya dayanma gücüm, sen benim yüreğime işlenmiş sabrımsın...
oysa 'bu dağ ne rüzgarlar gördü'
sanıyorsun mu ki! ..
ah! .. zorlama.
kimin için kendimi ezerim.
inan sabretmem terkederim kendimi senden!
Sabır; acıya,zorluğa,haksızlığa ve başa gelen üzücü olaylara dayanma gücüdür.
...
'zoru görünce cayma,sarp yokuşu görünce aşmayıp gerisin geridönme,insanda yaradılış itibariylebu cevherin olmamasından değil; bu cevherin sonradan söndürülmüş olmasından ileri gelir...'.......................................................................(*)
Sabır Kurtuluşun Anahtarıdır...
SABIR VE SADAKAT
Eski Japon kültürüne göre parıldayan her şey değersiz ve bayağı kabul edilirdi.Yeni bir fincan veya vazo, ürküntü verirdi. Çünkü parlayan bir nesne yenidir ve yeni olduğundan henüz kullanımının ona kazandırdığı soylulukla değer kazanmamıştır.
Eskimiş, pek çok kez çay içmekten ötürü kararmış bir fincan, bizimle yaşamış, sabrımızı ve özenimizi aktardığımız bir eşyadır ve zamanla hem bizim huyumuzu, hem duygularımızı yüklenmiş ve bize hizmet ederek bunun karşılığını vermiştir.
Uzun süreli bir kardeşlik zamanın kararttığı bir fincanınkiyle eş değerde izler taşır. Gündelik eşyalarda da, kardeşliğimizde olduğu gibi kırılganlıklar ve gölgeler bulunur.Bir fincanı firlatıp atmamak ve bir kardeşini yaşantından uzaklaştırmamak için sabır ve sadakat gibi son derece önemli, ama artık pek sık rastlanmayan iki duyguya gereksinme vardır.
'Sabır, yüklendiği rol gereği bir tuğlaya, sadakat ise bir köke benzer.' 'Sabır acelenin, sadakat ise tüketimin panzehiridir. '
SABIR; zorluklara ve nefsani arzulara karşı kişinin, kendi iradesini sağduyu yönünde kullanma becerisidir.
...
'sabır ferahlığın anahtarıdır.'...........................................................(*)
Sabırla yollar, dağlar aşılır. Hayatın sıkıntıları onunla azalır. Hayata bakışımız onunla bir anlam kazanır.
Nur-ı aynım, iki gözüm, Bildin mi neydi sabır? Ya neydi kirpiğinin kıvrımına tutulup kalan burukluk? Hani neydi nesre çevrilemeyen söz? Neydi bilgiye adanmış ayazların derununu dolduran acı? Sabır bir aydınlık, sabır bir teselli... Büyük Sahra’ya yağmur, istiridyeye inci... Sabır göz pınarlarını kurutan ferahlık; sabır hüzünler kulübesinin ışığı...Nur-ı aynım, iki gözüm, Bildin mi neydi sabır? Haşre dek yokluğa hüküm giymiş bir güzelin kadehindeki iksir miydi; son gezginin gözyaşlarıyla suladığı bir çiçek mi, ıssız harabelerin eşiğinde ıstırabı emerek büyümüş nazenin bir kelebek mi?
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak,
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak:
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış,
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak.
......
eskimek...
Allah, sabredenlerle beraberdir.
al-baquarah / 153
hak teala sabur edenlerle beraberdir
nefsine yenik düşme
la havle ve la kuvvete illa billâhil alliul azim
(Allah’tan başka güç kuvvet sahibi hiç kimse yoktur.) ” cümlesini çok okumanız tavsiye edilir
sabır her şeydir bilene fazla söze gerek yok
sabır bence bu dünyanın en güzel nimetlerinden birtanesidir sabır dedimi akla gelen her şeyin üstesinden gelmektir sabır gerçek bir müceferdir
'....Allah'ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır.Allah sabredenlerle beraberdir.'..............................(bakara s:249)
'.....eğer Allah'ın insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı,yeryüzü bozulurdu.ancak Allah bütün alemlere karşı lütuf sahibidir.'....................................................................(bakara s:251)
Ne ağlarsın benim zülfü siyahım. Bu da gelir, bu da geçer ağlama...
Sabır...Herşey geçer, gün gelir bugün üzüldüklerine yarın gülersin ama unutmazsın hiç...
Değil mi ki sabırla aşıldı bütün yollar, sabırla bertaraf edildi bütün sıkıntılar; o zaman neden mutlu olma yollarını yok ediyoruz...Aslolan yaşamaktır...Yaşadığımıza göre mutluyuz demektir...)))
' Ne ağlarsın benim zülfü siyahım. Bu da gelir, bu da geçer ağlama.'
Sabırla koruk helva olur...
x:slm
b:slm kimsin
x:sey ben murat
b:ii de kim murat
x:dördüncü murat eueheu
b:ya sabirr..
nefsin terbiyecisi...
sabır nedri
Daha nereye kadar hiç bilmiyorum
Sabır ınsana mahsustur.Hayvanlarda sabır yoktur.Meleklerın ıse sabra ıhtıyacı yoktur...
sabır imanın yarısıdır sabretmek ALLAH cc hatırlamak iman etmektir
Çin Bambu ağacının yetişmesi:
Çinliler bu ağacı söyle yetiştirir:
Önce ağacın tohumu ekilir,sulanır ve gübrelenir.
Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz.
Tohum yeniden sulanıp gübrelenir.
Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına
filiz vermez.
Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar
edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir.
Fakat inatçı tohum bu yılda da filiz vermez.
Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su
ve gübre vermeye devam ederler.
Ve nihayet beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar ve altı
hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır.
Akla gelen ilk soru şudur:
Çin bambu ağacı 27 metre boyuna altı hafta da mı yoksa
beş yılda mı ulaşmıştır?
Bu sorunun cevabi tabii ki beş yıldır.
Büyük bir sabırla ve ısrarla tohum beş yıl süresince sulanıp
gübrelenmeseydi ağacın büyümesinden hatta var olmasından söz edebilir miydik? ...
arkadaslar sabır yenilmeyi kabul etmek degil sabır kazandıgını baskalarına belirtmektir
tatil boyunca bir oltanın ucunda kıyıda oturan 5 yaşındaki Bahadır'a sürekli;
-balık demek sabır demek
diyen büyükler,
bir şelalenin yolunu bulamayıp telaşlanıncaaa.. :))
Bahadırdan günün bombası.. :))
balık demek sabır demekse, şelalede sabır demek... :)) niye telaşlanıyorsunuz... :)))