'Dibi yosun tutmuşsa denizin, ilgilenme, sen dalgaları seyret. ışıklar sönmüşse, karanlıksa odan, boş ver ay ışığını seyret. yenik düşüyorsan özlemlerine, aldırma kalbindeki o uçsuz bucaksız sevgiyi hisset. sabret! sabret ki; her şey hissettiğin sevgi kadar derin ve sonsuz olsun...'
Bana göre sabır; bir annedir tıpkı onu karnında 9 ay bekletmesi ardından da doğumla beraber bir ömür boyu yaşadığı süre kollaması gözetmesidir.Bir anne düşünüyorum ki evladın yapmış olduğu tüm asabi hırçınlık yaramazlıklara karşı şikayet etmeden sessiz kalan,bir anne düşünüyorum ki sabır deyince en güzel onla ifade edebildiğim.Sabır annenin çocuğuna olan bekleyişi sevgisidir.
Sabır musibetin başın da, darbenin ilk geldiği anda gösterilen sabırdır.. Peygamber efendimiz (s.a.v) sabrın dert ilk ortaya çıktığı anda gösterilmesi gerektiğine dikkatimizi çekmektedir..Musibet anın da isyan edip, sonradan olayın şokunu atlattıktan sonra, sabretmenin önemi yoktur der.. Her hadise, ilk anda üzücüdür..Zamanla unutulur, unutmak sabır değildir.. Gerçek sabır, dert ilk geldiği, insana üzüntü ve acı verdiği anda gösterilendir...
Sabrı makbul olanı, felaketin geldiği ilk anlarda gösterilen sabırdır. Zira Musibet ve felaket geçtikten sonra üzerinden aylar yıllar geçince zaten insan ister istemez o dureumu kabullenmek durumunda kalır.
Allah Teala sabredip salih amel işleyenleri, kendilerine bir musibet dokunduğunda umut kesip nankör olmakla ve bir nimet taddırıldığında da şımanp böbürlenmekle yerilmiş olan insan nevinden istisna kılmıştır. İnsan yerilmekten ancak sabırla ve iyi amelle kurtulur. Nitekim mağfiret ve büyük mükafata ancak bunlarla erişilir.
Sabrımız yoksa, iman sahibi olduğumuzu nasıl iddia edebiliriz ki? Zira sabır, kaza ve kaderde Allah'a muvafakatetmektir, Allah'a güvenmek, tevekkül etmektir.
Sabır, bir çok ayette bahsedilmiş üstünlük durumudur. Bu ayetlerin tümünde, sabrın hayra, üstün nimete, güzel ahlaka dünya ve ahiret huzuruna erişecek yol olarak belirtilmiştir.
Allah dileseydi, Hz.Yusuf'u kör kuyuda bir saniye bekletmezdi, Hz. Yunus'u balık karnında bir saniye bekletmezdi, Hz. Nuh'a hazır gemiyi anında gönderirdi, Hz.Muhammed'e (s.a.v) o çileleri çektirmezdi,
Bunların hepsinde yaradanın amacı resullerine ve o resullerin yolunda gidenlere sabrın yüceliğini ve gerekliliğini göstermektir.
Sabır en byük erdemlerdendir. Musibet felaket anında ilk etapta yapılması gereken davranıştır. İlk anda gösterilmeyen sabır daha sonra gösterilirse buna sabır değil mecburi kabullenme denebilir.
bozkır ıssızlığında, o derin, o koyu, o dümdüz yalnızlığı birbaşınalığıyla bozan bir ağaç gibi göze batan...bir armağan gibi önce seke seke çocuksu,sonra sınav gibi çoşa koşa asker adımı, gelmişsiz geçmişsiz, sebepsiz sonuçsuz, yalınayak, üstü çıplak bir çocuğun çıt çıkarmayan ruhu gibi doğruyu bulur...evirir çevirir, okşar kucaklar, acıtır ama öğretir...nereye, nasıl, ne için, ne vakit dokunacağını o bilir...el söker, dil çözer, düş döker...nasıl bulur ağrıyı da az ovalar açılır, nasıl geçer daracık dudaklardan da sus pus olmuşlardan ses çıkarır, şaşarsın...
Sabır, zahiren kötü bir görüntüyle yüzleşme zamanı geldiğinde gösterilen tevekküldür.
'Dibi yosun tutmuşsa denizin, ilgilenme, sen dalgaları seyret.
ışıklar sönmüşse, karanlıksa odan, boş ver
ay ışığını seyret.
yenik düşüyorsan özlemlerine, aldırma
kalbindeki o uçsuz bucaksız sevgiyi hisset.
sabret!
sabret ki; her şey hissettiğin sevgi kadar derin ve sonsuz olsun...'
SABIR deyince: Hastalıkta EYÜP, Hasrette YAKUP, Zindanda YUSUF, ateşte İBRAHİM olmaktır..
Sabır kara bir dikeni yutmak ve diken içini parçalayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktır...
Kisinin birtakim olumsuz durumlarla karsilastiginda, 'isyan etmeden' tevekkül edebilmesi, 'bunda da bir hayir vardir', 'Allah böyle murat etmistir' diyebilmesi, gercek anlamda 'Sabir'dir.
'Allah sabredenleri sever' (Al-i Imran Sûresi, 146.Ayet) , 'Allah, sabredenlerle beraberdir' (Bakara Sûresi, 153.Ayet) buyrulmaktadir..
Musibetlere karşı SABIR
İbadete karşı SABIR
Günahlara karşı SABIR
KULLUK BİR İMTİHANDIR..
Sabrın yarısı ORUÇTUR...
hadis i şerif
İmanın yarısı sabırdır...
hadis i şerif
Bana göre sabır; bir annedir tıpkı onu karnında 9 ay bekletmesi ardından da doğumla beraber bir ömür boyu yaşadığı süre kollaması gözetmesidir.Bir anne düşünüyorum ki evladın yapmış olduğu tüm asabi hırçınlık yaramazlıklara karşı şikayet etmeden sessiz kalan,bir anne düşünüyorum ki sabır deyince en güzel onla ifade edebildiğim.Sabır annenin çocuğuna olan bekleyişi sevgisidir.
Sabır musibetin başın da, darbenin ilk geldiği anda gösterilen sabırdır..
Peygamber efendimiz (s.a.v) sabrın dert ilk ortaya çıktığı anda gösterilmesi gerektiğine dikkatimizi çekmektedir..Musibet anın da isyan edip, sonradan olayın şokunu atlattıktan sonra, sabretmenin önemi yoktur der..
Her hadise, ilk anda üzücüdür..Zamanla unutulur, unutmak sabır değildir..
Gerçek sabır, dert ilk geldiği, insana üzüntü ve acı verdiği anda gösterilendir...
sabır...harekete geçmeye hazır olduğun anda dahi durup tekrar düşünebilmektir...düşündükten sonrasını düşünebilmektir..
Maksada Sabırla Erişilir, Aceleyle Değil.
Sabret! Doğrusunu Allah(cc) Daha iyi Bilir! .
Sabır göz pınarlarını kurutan ferâhlık; Sabır hüzünler kulübesinin ışığı...
Bir halk türküsündede söylendiği gibi;
Her kışın var bir baharı,
Her akşamın var sabahı,
Yeter artık bırak ahı,
Yeter artık bırak ahı,
Sabrın sonu selamettir
Gönül sabreyle sabreyle.
Hiç sabahı olmayan gece varmı?
Hiç sona ermeyen dert varmı?
Ölümden başka herşeyin bir çözümü bir yolu mutlaka vardır.
Sabrı makbul olanı, felaketin geldiği ilk anlarda gösterilen sabırdır.
Zira Musibet ve felaket geçtikten sonra üzerinden aylar yıllar geçince zaten insan ister istemez o dureumu kabullenmek durumunda kalır.
Sabrın sonu selâmet,
Sabır hayra alâmet.
Belâ sana kahretsin;
Sen belâya selâm et!
Felâh mı, onda felâh,
Silâh mı, onda silâh.
Sen de kim oluyorsun?
Asıl sabreden Allah.
Sabır, incecik sırat;
Murat içinde murat.
Sabır Hakka tevekkül.
Sabır hakka itimat.
Sabırla pişer koruk,
Yerle bir olur doruk.
Sabır, sabır ve sabır,
işte Kur'anda buyruk!
Bir sır ki âşikâre,
Avcı yenik şikâre.
Yalnız, yalnız sabırda
Çaresizliğe çare...
NECİP FAZIL KISAKÜREK
Allah Teala sabredip salih amel işleyenleri, kendilerine bir musibet dokunduğunda umut kesip nankör olmakla ve bir nimet taddırıldığında da şımanp böbürlenmekle yerilmiş olan insan nevinden istisna kılmıştır. İnsan yerilmekten ancak sabırla ve iyi amelle kurtulur. Nitekim mağfiret ve büyük mükafata ancak bunlarla erişilir.
Sabrımız yoksa, iman sahibi olduğumuzu nasıl iddia edebiliriz ki?
Zira sabır, kaza ve kaderde Allah'a muvafakatetmektir, Allah'a güvenmek, tevekkül etmektir.
Sabır, bir çok ayette bahsedilmiş üstünlük durumudur.
Bu ayetlerin tümünde, sabrın hayra, üstün nimete, güzel ahlaka dünya ve ahiret huzuruna erişecek yol olarak belirtilmiştir.
Allah dileseydi,
Hz.Yusuf'u kör kuyuda bir saniye bekletmezdi,
Hz. Yunus'u balık karnında bir saniye bekletmezdi,
Hz. Nuh'a hazır gemiyi anında gönderirdi,
Hz.Muhammed'e (s.a.v) o çileleri çektirmezdi,
Bunların hepsinde yaradanın amacı resullerine ve o resullerin yolunda gidenlere sabrın yüceliğini ve gerekliliğini göstermektir.
Sabır en byük erdemlerdendir.
Musibet felaket anında ilk etapta yapılması gereken davranıştır.
İlk anda gösterilmeyen sabır daha sonra gösterilirse buna sabır değil mecburi kabullenme denebilir.
Sabır da huzur vardır....
Sabır sükunet içinde Hz Allah (c.c.) 'la hal diliyle halleşmektir...
Sabır cesedi teslim edinceye kadardır......
Sabır susup oturmak değil! Allaha (c.c.) içten hal diliyle halolmaktır.......
Sabır ilk vurduğu andadır.... gerisi ise dayanma gücüdür......
dayanma gücü..
çoğu zaman ihtiyaç duyduğumdur..
bozkır ıssızlığında, o derin, o koyu, o dümdüz yalnızlığı birbaşınalığıyla bozan bir ağaç gibi göze batan...bir armağan gibi önce seke seke çocuksu,sonra sınav gibi çoşa koşa asker adımı, gelmişsiz geçmişsiz, sebepsiz sonuçsuz, yalınayak, üstü çıplak bir çocuğun çıt çıkarmayan ruhu gibi doğruyu bulur...evirir çevirir, okşar kucaklar, acıtır ama öğretir...nereye, nasıl, ne için, ne vakit dokunacağını o bilir...el söker, dil çözer, düş döker...nasıl bulur ağrıyı da az ovalar açılır, nasıl geçer daracık dudaklardan da sus pus olmuşlardan ses çıkarır, şaşarsın...
terziler geldiler, dikmediler ve gitmediler...
iğnelerine iplik geçirip beklediler...
Bir gün Mecnun
Yalnız ve yorgun
Karşıda bir toz bulutu gördü
Sanki geliyordu O'nu yutmak için
Dedi dur ey toz bulutu
Karanlığın bereketi ölüm otu
Acele etme vakit var
Sayılıdır saatler dakikalar
Azrail bile senden sabırlıdır
Burda sencileyin benim de işim var
Arzum şu ki ödev bitip gün dolsun
Benim de kaderim mutluca
Bir toz zerresi olmak olsun
S.Karakoç