Aruzun bilinen 24 kalıbıyla yazılır. Felsefi düşünce aşk ve dünya görüşü gibi konular işler. a a x a şeklinde kafiyelenir. En önemli ismi Ömer Hayyam dır.(İran) Türk şiirinde Kadı Burhaneddin, Azmizade Haleti ve Yahya Kemal önemli temsilcileridir.
Varlığın sırları saklı senden,benden Bir düğüm ki,ne sen çözebilirsin,ne ben. Bizimki perde arkasında dedikodu Bir indi mi perde ne sen kalırsın,ne ben
'Bırakmıyorum ki, gönülde düşünce olasın İstemiyorum ki, gözlerde değersiz kalasın Seni canımda saklıyorum; gözümde gönlümde değil Tâ ki son nefesime kadar bana yâr olasın'
Başka söze hacet bırakmıyorlar ki Efendim.. Ah şu hurufât.. Dimağımdaki lâtif tad.. ..
Geliniz Efendim.. Rubâi denizinden bir damla da birlikte nasiplenelim..
'Gönül ararsam, senin semtinde görürüm, Can istersem, saçlarının kıvrımlarında bulurum. Çok susuz kalır da su içersem, Kâsede yüzünün hayalini görürüm'
rubai divan edebıyatında felsefı konuları işleyen nazım şeklıdır dörtluklerden oluşur temsılcısı ise ÖMER HAYYAM DIR Ey bütün bir evrenin En seçkin yaratığı olan sen! Sen ki; İki gözümden ve canımdan Daha da azizsin. Ey güzel kimse! Candan aziz birşey yoktur. Sen bana; Candan da yüz kere daha azizsin.
*** Ey hoca! Yalnız bir dileğimizi yerine getir. Konuşma. Kes sesini. Allah'la aramıza girme. Biz doğru yoldayız. Yalnız sen, Bu yolu eğri görüyorsun. Git... Gözlerini tedavi ettir. Ya da rahat bırak bizi.
*** Kalk gel! Hatırımız için gel. dileğimizce bir zorumuzu hallet. Bir testi şarap getir. Ki, vücudumuzun toprağından Testi yapılmadan önce Kana kana testiden içelim.
*** Ben öldüğümde; Beni şarap ile yıkayınız. Telkin yerine; Şarap dökünüz mezarıma. Kadehleri ve şarabı öven Şiirler okuyunuz baş ucumda. Eğer, kıyamette Beni bulmak isterseniz; Meyhane kapısının Toprağından koklayınız beni.
*** Şarap içmediğin için, Sarhoşlara sövme. Eğer Allah tövbe verirse, Ben sadece Şarap içmemek için tövbe ederim. Sen; Şarap içmemekle övünüyorsun. Ancak; Öyle ayıp işler ediyorsun ki, Şarap onların yanında Yüz kere zemzemle yıkanmıştır.
*** O kadar çok, O kadar çok şarap içeyim ki; Beni gömdüklerinde Şarap kokusu gelsin mezarımdan Ziyaretime gelen çakırkeyf dostlar, Yıkılasıya içmiş gibi olsunlar.
*** Şarap, şarkılar, çalgıcılar ve ben Bu harap köşede beraberiz Rehin etmişiz canımızı şarap için. Rehin etmişiz gönlümüzü, elbisemizi. Vazgeçmişiz rahmet umudundan, Azap korkusundan... Ve kurtulmuşuz Yel, toprak, ateş, su korkusundan.
*** Bu gün, Benim gençlik nöbetimdir, Aşk şarabı içerim. Zira benim mutluluğum bundandır. Acıdır diye kötülemeyiniz, O, hoştur. Onun acılığı, Benim saflığımdandır.
*** Ey gönül! Madem ki, senin nasibin Daima kanamak ve Her gün başka durumda olmaktır, Ve ey can! Sonuçta bir gün çıkıp gideceksen, Bu bedende Ne diye geldin?
*** Bizim dergahımızda Sahte para geçmez. Süpürge bizim darphanemizi Temiz süpürmüştür. Meyhaneden bir efendi dedi ki; 'Şarap içmeye bak. Zira senin dalacağın Sonsuz uyku anında Nice asırlar gelip geçecek.'
*** Boyun eğeceksin, Doğa kanunları önünde. İşe yaramaz başka bir şey... İnsanların önünde, Gösteriş ve riyadan başka Bir şey fayda etmez... Kül ettim aklın düşünebildiği her şeyi. Lakin; Doğa'nın emirlerine çaresiz kaldım.
*** Eğer, bir yabancı Sana vefakarlık ederse Onu akrabadan kabul et. Eğer; akraban sana Vefasızlık ederse Onu düşman kabul et. Eğer, zehir sana Şifa verirse panzehir say. Eğer bal seni hasta ederse Arı soktu kabul et.
*** Hiçbir yürek yoktur ki; Senin ayrılığınla kanlar içinde olmasın. İyi gören hiçbir kimse yoktur ki; Sana gönül vermiş olmasın. Senin yüreğinde, Hiçbir kimsenin düşüncesi olmadığı halde, Hiçbir kimse yoktur ki; Senin sevdan ile meşgul Ve Yanıp tutuşmuş olmasın.
*** Sen lalenin Nevruz'da yaptığı gibi Fırsatın olursa eğer Lale yanaklı bir dilberle Beraber ol. Kadehi eline al, Sevinç ile şarap iç. Zira hayat; Bir rüzgar darbesi gibi Mavi göğün altında Seni altına alıp Eziverir ansızın.
*** Ey Hayyam! İşlediğin günaha Bu kadar hüzne gerek var mı? Gam çekmekten ne umarsın? Günah işlemeyene Tanrı bağışlaması olmaz. Tanrı bağışlaması Günah için gelmiştir. Bir şey yok Üzülecek, korkacak.
*** Canan! Ömrümüzün sonunda Vefasız bir aleme ulaşacağız. Nelere sahip olursak olalım, Çok şeyler arayacağız bıraktığımız. Senin yüzün gibi Ay'ı Nereden bulacağım? Doğru söylüyorum, Senin boyun gibi Servi de yoktur alemde.
*** Uyuyordum. Rüyamda bir bilgin dedi ki: 'Uyku kime ışık saçtı? Kimin sevinç gönlünü açtı? Ölüme benzeyen bir işi yapma. Şarap iç. Zira toprağın altında Uyumaya çok vaktin olacak.'
*** Şarap kasesini benim elime koy. Zira; Gönlümde hararet var. Ve bu ömür akıp kaçıp gidiyor. Kalk! Talih ve mutluluk Rüya gibi bir sırdır. Kalk! Gençlik ateşi Su gibi akıp gidiyor.
*** Ne cehennemi hak ettim, Ne cennete layığım. Benim toprağımı ne ile yoğurduğunu Allah bilir. Fakir, kafir, çirkin, fahişe gibiyim. Ne dinim var ne dünyam. Ne de; Cennet umudum var.
*** Benim şarap içmem Keyiften değildir. Ara bozmak, Din ve terbiyeyi terk etmek için de değildir. İsterim ki, Arada bir nefes alayım. Şarap içmem; İşte bu sebepledir.
*** Ey candan azizim! Madem ki; Bu cihan seni kederlendiriyor. Madem ki; temiz ruhun Bir gün ansızın teninden ayrılacak, Senin toprağında Çimenler yükselmeden evvel, Gönlünün arzusunca eğlen. Bir çemenzarda otur.
*** Eğer; Akıl gözünü açarak bakarsan, En çok emniyette saydığın kimseyi Kendine düşman görürsün. Bu zamanda, özellikle Az dostun olsun. zaman ehliyle, Uzaktan sohbet iyidir.
*** Gözünü aç! Birgün canından ayrılacaksın. Hüdanın, Esrar perdesinin arkasına gideceksin. Aşk şarabı iç ki; Nereden geldiğini bilmeyesin. Sarhoş ve neş'eli ol ki, Nereye gideceğini bilmeyesin.
*** Ben şarap içerim Muhalifler soldan sağdan; 'İçme! Şarap dinin düşmanıdır' derler. Madem ki; Şarabın din düşmanı olduğunu öğrendim, Vallahi içerim, billahi içerim Helaldir düşmanın kanını içmek.
*** Hayal sermayesi eksik olan her gönül çaresizdir. her gün; Pişmanlığın ve acımanın Kardeşidir, arkadaşıdır. Endişelerden kurtulmuş, Sevinçli bir gönülden başka Dünyada ne varsa Hepsi üzüntü sebebidir.
*** Allah benim yaradılış ruhumu yoğururken Amelimin ne olacağını biliyordu. Bana yakışmayan günahları, Ben onun ilmi, onun rızası ile işliyorum. O halde kıyamet günü Beni cehennemde yakmasının Mantıklı sebebi acaba nedir?
*** Ömür geçtikten sonra Acı olmuş, tatlı olmuş Ne önemi var. Can, dudağa geldiğinde Nişabur'da olmuşsun, Belh'te olmuşsun ne farkı var. muhabbet şarabı iç. Çünkü; Benden ve senden sonra ay, hilalden dolunaya, Dolunaydan hilale inip çıkıp duracak.
*** Madem ki; Cihanın bütün hallerinden haberdarsınız. Ey gafiller! Dünyanın işvesine aldanmayınız. Ve aziz ömrünüzü Heder etmeyiniz. Haydi! Vakit kaybetmeksizin Muhabbet şarabı içiniz.
*** Muazzez arkadaşlarım. Bana gıdayı şaraptan yapınız. Bu kehribar gibi olan yüzümü, Yakut gibi yapınız. Öldüğüm zaman beni Şarap ile yıkayınız. Mümkünse tabutumun tahtasını Asma ağacından yapınız.
*** Allah bize Cennetinde şarap vaat etti. İş bu merkezde iken Bu dünyada şarabı Nasıl yasak eder, haram eder? Bir gün, sinir halinde bir arap, Hamza'nın dişi devesine nişan almış ve vurmuş. Bizim peygamberimiz şarabı O araba yasak etmiş.
*** Evvela; Benim rızam olmaksızın Dünyaya getirildim. Hayatta; Hayretimden başka bir şeyim artmadı. Sonra yine elimde olmadan Bu dünyadan göçeceğim. Gelmekten, kalmaktan, göçmekten Maksat ne? Hala anlamış değilim.
Sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayale. Halbuki sen orda, şehrimde gercekten varsin etinle kemiğinle Ve balindan mahrum edildigim kirmizi agzin, kocaman gozlerin gercekten var Ve asi bir su gibi teslim oluşun ve beyazligin ki dokunamıyorum bile... NAZIM HİKMET RAN Kısacık anlatımlarla koca bir deryaye atandır....
Sevgiliye, 'gel' dedim. O öfke ile bana baktı. Ben 'bu öfkeli bakışın, gönülden değildir. Bu bir hiledir Benden ne diye kaçıyorsun, burada korktuğun bir şey mi var? ' dedim. Sen aşk yolunda ölmüş bir varlıksın. Bir ölüde utanmak duygusu, şundan bundan, arlanma kaygusu olur mu?
Rubai daha çok 'tefekkür şiiri' olarak bilinir, hikmet söyleme sanatı olarak kabul edilir. Kalbin hissettiği yoğun duygular, zihnin daldığı derin düşünceler, aklın çözemediği sırlar, varlık ve yokluk, hayat ve ölüm temaları, rubai formunun dört mısralık çerçevesi içinde ustalıkla işlenmiştir. Rubai türünün kafiye kalıbı aaxa şeklindedir. Bugün dünya edebiyatının klasikleri arasında yer alan Ömer Hayyam, bu tarzın piridir.
Aruzun bilinen 24 kalıbıyla yazılır.
Felsefi düşünce aşk ve dünya görüşü gibi konular işler.
a a x a şeklinde kafiyelenir.
En önemli ismi Ömer Hayyam dır.(İran)
Türk şiirinde Kadı Burhaneddin, Azmizade Haleti ve Yahya Kemal önemli temsilcileridir.
Gel gidelim içelim,
rey şarabjndan içelim!
Şimdi ıçmezsek onu,
Ya ne zaman içelim?
Ö.Hayyam
Skolastikler(Bilimle,Hıristiyan örtüştüren 19.yy düşüncesi,ebedi bilmeceyi çözemez bize:
Varlığın sırları saklı senden,benden
Bir düğüm ki,ne sen çözebilirsin,ne ben.
Bizimki perde arkasında dedikodu
Bir indi mi perde ne sen kalırsın,ne ben
Ö.Hayyam
Şu testi de benim gibi biriydi,
O da bir güzele vurgun,dertliydi.
Kim bilir,belki boynundaki kulp da
Bir sevgilinin bembeyaz eliydi.
Ömer Hayyam
Kimi dinde imanda,buldu yolu,
Kimi akıl,bilim yolunu tuttu.
Derken bir ses geldi karanlıklardan:
Gafiller! Doğru yol ne odur,ne bu!
Ö Hayyam
Sen bu dünyanın sırlarına eremezsin,
Erenlerin dilini de söktüremezsin,
İyisi mi,al şarabı,cennet et bu dünyayı,
Öbür cennete ya girer,ya giremezsin.
Ömer Hayyam(1040-1123?)
Geçmiş olan dünden hiç yad etme
Yarın da gelmemişken feryad etme
Düşünme geleceğide geçmişide
Şimdi şen ol da yaşamı berbad etme
emirler köyü
ankara gölbaşı emirler köyü
http://www.emirlerkoyu.net
Rübai nasıl yazılır
'Bırakmıyorum ki, gönülde düşünce olasın
İstemiyorum ki, gözlerde değersiz kalasın
Seni canımda saklıyorum; gözümde gönlümde değil
Tâ ki son nefesime kadar bana yâr olasın'
Başka söze hacet bırakmıyorlar ki Efendim..
Ah şu hurufât..
Dimağımdaki lâtif tad..
..
Geliniz Efendim..
Rubâi denizinden bir damla da birlikte nasiplenelim..
'Gönül ararsam, senin semtinde görürüm,
Can istersem, saçlarının kıvrımlarında bulurum.
Çok susuz kalır da su içersem,
Kâsede yüzünün hayalini görürüm'
..
rubai=Ömer Hayyam
Hazırladım hazıra durdum giydirdim gölgemi
Kuş çığlığı senin bölgen sorma benim bölgemi
Aşklar harcanır gider sokak köpeği gibi
Gitsin harcansın bazı şeyler sen dur de emi
Rubai
Bende bir şiir ekleyeyim istedim :)
rubai divan edebıyatında felsefı konuları işleyen nazım şeklıdır dörtluklerden oluşur temsılcısı ise ÖMER HAYYAM DIR Ey bütün bir evrenin
En seçkin yaratığı olan sen!
Sen ki;
İki gözümden ve canımdan
Daha da azizsin.
Ey güzel kimse!
Candan aziz birşey yoktur.
Sen bana;
Candan da yüz kere daha azizsin.
***
Ey hoca!
Yalnız bir dileğimizi yerine getir.
Konuşma. Kes sesini.
Allah'la aramıza girme.
Biz doğru yoldayız.
Yalnız sen,
Bu yolu eğri görüyorsun.
Git... Gözlerini tedavi ettir.
Ya da rahat bırak bizi.
***
Kalk gel!
Hatırımız için gel.
dileğimizce bir zorumuzu hallet.
Bir testi şarap getir.
Ki, vücudumuzun toprağından
Testi yapılmadan önce
Kana kana testiden içelim.
***
Ben öldüğümde;
Beni şarap ile yıkayınız.
Telkin yerine;
Şarap dökünüz mezarıma.
Kadehleri ve şarabı öven
Şiirler okuyunuz baş ucumda.
Eğer, kıyamette
Beni bulmak isterseniz;
Meyhane kapısının
Toprağından koklayınız beni.
***
Şarap içmediğin için,
Sarhoşlara sövme.
Eğer Allah tövbe verirse,
Ben sadece
Şarap içmemek için tövbe ederim.
Sen;
Şarap içmemekle övünüyorsun.
Ancak;
Öyle ayıp işler ediyorsun ki,
Şarap onların yanında
Yüz kere zemzemle yıkanmıştır.
***
O kadar çok,
O kadar çok şarap içeyim ki;
Beni gömdüklerinde
Şarap kokusu gelsin mezarımdan
Ziyaretime gelen çakırkeyf dostlar,
Yıkılasıya içmiş gibi olsunlar.
***
Şarap, şarkılar, çalgıcılar ve ben
Bu harap köşede beraberiz
Rehin etmişiz canımızı şarap için.
Rehin etmişiz gönlümüzü, elbisemizi.
Vazgeçmişiz rahmet umudundan,
Azap korkusundan...
Ve kurtulmuşuz
Yel, toprak, ateş, su korkusundan.
***
Bu gün,
Benim gençlik nöbetimdir,
Aşk şarabı içerim.
Zira benim mutluluğum bundandır.
Acıdır diye kötülemeyiniz,
O, hoştur.
Onun acılığı,
Benim saflığımdandır.
***
Ey gönül!
Madem ki, senin nasibin
Daima kanamak ve
Her gün başka durumda olmaktır,
Ve ey can!
Sonuçta bir gün çıkıp gideceksen,
Bu bedende
Ne diye geldin?
***
Bizim dergahımızda
Sahte para geçmez.
Süpürge bizim darphanemizi
Temiz süpürmüştür.
Meyhaneden bir efendi dedi ki;
'Şarap içmeye bak.
Zira senin dalacağın
Sonsuz uyku anında
Nice asırlar gelip geçecek.'
***
Boyun eğeceksin,
Doğa kanunları önünde.
İşe yaramaz başka bir şey...
İnsanların önünde,
Gösteriş ve riyadan başka
Bir şey fayda etmez...
Kül ettim aklın düşünebildiği her şeyi.
Lakin;
Doğa'nın emirlerine çaresiz kaldım.
***
Eğer, bir yabancı
Sana vefakarlık ederse
Onu akrabadan kabul et.
Eğer; akraban sana
Vefasızlık ederse
Onu düşman kabul et.
Eğer, zehir sana
Şifa verirse panzehir say.
Eğer bal seni hasta ederse
Arı soktu kabul et.
***
Hiçbir yürek yoktur ki;
Senin ayrılığınla kanlar içinde olmasın.
İyi gören hiçbir kimse yoktur ki;
Sana gönül vermiş olmasın.
Senin yüreğinde,
Hiçbir kimsenin düşüncesi olmadığı halde,
Hiçbir kimse yoktur ki;
Senin sevdan ile meşgul
Ve
Yanıp tutuşmuş olmasın.
***
Sen lalenin Nevruz'da yaptığı gibi
Fırsatın olursa eğer
Lale yanaklı bir dilberle
Beraber ol.
Kadehi eline al,
Sevinç ile şarap iç.
Zira hayat;
Bir rüzgar darbesi gibi
Mavi göğün altında
Seni altına alıp
Eziverir ansızın.
***
Ey Hayyam!
İşlediğin günaha
Bu kadar hüzne gerek var mı?
Gam çekmekten ne umarsın?
Günah işlemeyene
Tanrı bağışlaması olmaz.
Tanrı bağışlaması
Günah için gelmiştir.
Bir şey yok
Üzülecek, korkacak.
***
Canan!
Ömrümüzün sonunda
Vefasız bir aleme ulaşacağız.
Nelere sahip olursak olalım,
Çok şeyler arayacağız bıraktığımız.
Senin yüzün gibi Ay'ı
Nereden bulacağım?
Doğru söylüyorum,
Senin boyun gibi
Servi de yoktur alemde.
***
Uyuyordum.
Rüyamda bir bilgin dedi ki:
'Uyku kime ışık saçtı?
Kimin sevinç gönlünü açtı?
Ölüme benzeyen bir işi yapma.
Şarap iç.
Zira toprağın altında
Uyumaya çok vaktin olacak.'
***
Şarap kasesini benim elime koy.
Zira;
Gönlümde hararet var.
Ve bu ömür akıp kaçıp gidiyor.
Kalk!
Talih ve mutluluk
Rüya gibi bir sırdır.
Kalk!
Gençlik ateşi
Su gibi akıp gidiyor.
***
Ne cehennemi hak ettim,
Ne cennete layığım.
Benim toprağımı ne ile yoğurduğunu
Allah bilir.
Fakir, kafir, çirkin, fahişe gibiyim.
Ne dinim var ne dünyam.
Ne de;
Cennet umudum var.
***
Benim şarap içmem
Keyiften değildir.
Ara bozmak,
Din ve terbiyeyi
terk etmek için de değildir.
İsterim ki,
Arada bir nefes alayım.
Şarap içmem;
İşte bu sebepledir.
***
Ey candan azizim!
Madem ki;
Bu cihan seni kederlendiriyor.
Madem ki; temiz ruhun
Bir gün ansızın teninden ayrılacak,
Senin toprağında
Çimenler yükselmeden evvel,
Gönlünün arzusunca eğlen.
Bir çemenzarda otur.
***
Eğer;
Akıl gözünü açarak bakarsan,
En çok emniyette saydığın kimseyi
Kendine düşman görürsün.
Bu zamanda, özellikle
Az dostun olsun.
zaman ehliyle,
Uzaktan sohbet iyidir.
***
Gözünü aç!
Birgün canından ayrılacaksın.
Hüdanın,
Esrar perdesinin arkasına gideceksin.
Aşk şarabı iç ki;
Nereden geldiğini bilmeyesin.
Sarhoş ve neş'eli ol ki,
Nereye gideceğini bilmeyesin.
***
Ben şarap içerim
Muhalifler soldan sağdan;
'İçme!
Şarap dinin düşmanıdır' derler.
Madem ki;
Şarabın din düşmanı olduğunu öğrendim,
Vallahi içerim, billahi içerim
Helaldir düşmanın kanını içmek.
***
Hayal sermayesi eksik olan
her gönül çaresizdir.
her gün;
Pişmanlığın ve acımanın
Kardeşidir, arkadaşıdır.
Endişelerden kurtulmuş,
Sevinçli bir gönülden başka
Dünyada ne varsa
Hepsi üzüntü sebebidir.
***
Allah benim yaradılış ruhumu yoğururken
Amelimin ne olacağını biliyordu.
Bana yakışmayan günahları,
Ben onun ilmi, onun rızası ile işliyorum.
O halde kıyamet günü
Beni cehennemde yakmasının
Mantıklı sebebi acaba nedir?
***
Ömür geçtikten sonra
Acı olmuş, tatlı olmuş
Ne önemi var.
Can, dudağa geldiğinde
Nişabur'da olmuşsun, Belh'te olmuşsun
ne farkı var.
muhabbet şarabı iç.
Çünkü;
Benden ve senden sonra ay,
hilalden dolunaya,
Dolunaydan hilale
inip çıkıp duracak.
***
Madem ki;
Cihanın bütün hallerinden haberdarsınız.
Ey gafiller!
Dünyanın işvesine aldanmayınız.
Ve aziz ömrünüzü
Heder etmeyiniz.
Haydi! Vakit kaybetmeksizin
Muhabbet şarabı içiniz.
***
Muazzez arkadaşlarım.
Bana gıdayı şaraptan yapınız.
Bu kehribar gibi olan yüzümü,
Yakut gibi yapınız.
Öldüğüm zaman beni
Şarap ile yıkayınız.
Mümkünse tabutumun tahtasını
Asma ağacından yapınız.
***
Allah bize
Cennetinde şarap vaat etti.
İş bu merkezde iken
Bu dünyada şarabı
Nasıl yasak eder, haram eder?
Bir gün, sinir halinde bir arap,
Hamza'nın dişi devesine
nişan almış ve vurmuş.
Bizim peygamberimiz şarabı
O araba yasak etmiş.
***
Evvela;
Benim rızam olmaksızın
Dünyaya getirildim.
Hayatta;
Hayretimden başka bir şeyim artmadı.
Sonra yine elimde olmadan
Bu dünyadan göçeceğim.
Gelmekten, kalmaktan, göçmekten
Maksat ne?
Hala anlamış değilim.
ÖMER HAYYAM bu da örnekleri
Sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayale.
Halbuki sen orda, şehrimde gercekten varsin etinle kemiğinle
Ve balindan mahrum edildigim kirmizi agzin, kocaman gozlerin gercekten var
Ve asi bir su gibi teslim oluşun ve beyazligin ki dokunamıyorum bile...
NAZIM HİKMET RAN
Kısacık anlatımlarla koca bir deryaye atandır....
katıksız ömer hayyamdır..gerisi rakıdaki sudur.
ömer hayyam...
Ya Rap dilimi sehv ü hatadan sakla
Endişemi tezvir ü riyadan sakla
Basdım reh-i vadi-i rubaiye kadem
Ta'n-ı har-ı nadan-ı dü-padan sakla
Nef'i
Sevgilim dedi ki: ^^Filan, ne ile diridir?
Mademki ben onun canıyım o, cansız nasıl yaşar? ^^
Ben dayanamadım, ağladım... Dedi ki...! ^^Bu daha şaşılacak bir şeydir? Ben ki, onun iki gözüyüm, o bensiz nasıl ağlıyabildi? ^^
Sevgiliye, 'gel' dedim.
O öfke ile bana baktı.
Ben 'bu öfkeli bakışın, gönülden değildir. Bu bir hiledir Benden ne diye kaçıyorsun, burada korktuğun bir şey mi var? ' dedim.
Sen aşk yolunda ölmüş bir varlıksın. Bir ölüde utanmak duygusu, şundan bundan, arlanma kaygusu olur mu?
üstadı hayyam 'dır.. selam üstadım.. senden çok şey öğrendim şarapla değil aşkla sarhoş olduğunu anlamadılar..
Öptü beni: «— Bunlar, kâinat gibi gerçek dudaklardır,» — dedi.
«Bu ıtır senin icâdın değil, saçlarımdan uçan bahardır,» — dedi.
«İster gökyüzünde seyret, ister gözlerimde:
«körler onları görmese de, yıldızlar vardır,» — dedi...
N.Hikmet
rubai aruz kalıplarıyla yazılır. rubainin ahrem ve ahrep kalıpları adı verilen yirmi dört kalıbı vardır. şüphesiz ki her dörtlük rubai değildir.
Rubai daha çok 'tefekkür şiiri' olarak bilinir, hikmet söyleme sanatı olarak kabul edilir. Kalbin hissettiği yoğun duygular, zihnin daldığı derin düşünceler, aklın çözemediği sırlar, varlık ve yokluk, hayat ve ölüm temaları, rubai formunun dört mısralık çerçevesi içinde ustalıkla işlenmiştir. Rubai türünün kafiye kalıbı aaxa şeklindedir. Bugün dünya edebiyatının klasikleri arasında yer alan Ömer Hayyam, bu tarzın piridir.
Rubai / Ömer Hayyam
Geç gençliğimin en güzel günleri
Unutmak için içerim şarabı
Acı mı gider hoşuma öylesi
Bu acılıktır ömrümün tadı
RUBAİ
Bilmem kime yahut neye uyduk gittik
Gâhi meye gâhi neye uyduk gittik
Erbâb-ı zekâ riyayı mezhep bildi
Bizler dili divâneye uyduk gittik
Yahya Kemal BEYATLI