Dört yanda pusuya yatanı gördüm, meyveyi çürüteni, kökleri kurutanı gördüm, saltanatları bozup dağıtanı, ülkeleri hallaç pamuğu gibi atanı gördüm. İçerde pusuya yatanı gördüm, onun için semaya durdum.
Turan, Mistik
İstenmiyorsun, onu bil, sürüldün, ve ancak insan olabilirsen dönebileceksin, engelli koşuda ipi göğüslersen, kurallar da rehber de belli, daha kolay başet diye, yoksa, kendiliğinden yapabilmen, aydınlanma rüyasından ibaret, zaten kabusla geçti, hala da öyle, görüntü ile anlayış farklı, yani bir çeşit girdap, öze yönelik başarı olmadan, çevresinden dolanarak olamadı. İman da artık eskisi gibi olamaz, artık zor yani, kendine kalmış.
Hiçbir kuş kendi kanatlarıyla fazla yükseğe çıkamaz. - William BLAKE, 1757
Dört yanda pusuya yatanı gördüm, meyveyi çürüteni, kökleri kurutanı gördüm, saltanatları bozup dağıtanı, ülkeden hallaç pamuğu gibi atanı gördüm. İçerde pusuya yatanı gördüm, onun için semaya durdum.
Turan, Mistik.
İstanmiyorsun onu bil, sürüldün, ve insan olmayı başarırsan, dönebileceksin ancak, önce sınavını vererek, o da rehberi, aydınlanmanın dediği gibi bunu tek başına yapamıyorsun, ancak güçlü bir iman tesis edebilirsen, bataklıktan çıkabileceksin, yani bu engelli koşuda, insan olmayı başarmanın yoluna istekle girerek, yoksa çok seçenek var, onları da dene, sonucu seni ilgilendirir, bize ne, niyeti olanlar, yokuşu çıkarım, değer diyenler, risk alanlar için, ya da bekler, net görürsün, ama, dönüşü de olmaz, işin sihri orda zaten. Armut pişinden haberim yok, aklıma yatmadı, kendi yolumdan gittim, size gidin diyen de yok. Keyfine kalmış.
Pusudur hep, kapandır zamanın kurduğu, açılan perdenin gerisinde duran ne. sema hayal meyal, inlerin gölgeliği - hiçlik belki, zaman, oğul, ressamın gittiği, emanet olduğu süre, evrensel hayatın elimizden sıvışan ipliği. Birden açılır önümüzde aralar, derin mi derin, hava kaçar gibi, uzaklarda, ovanın çelik suyu, karaağaç ve fundalık, iki yana çekilir, açarlar unutulmuş yolumuzu, kendine çeker bizi, eritir, o nefti kavuşmanın dipsiz girdabında, bozar, yeniden yoğurur bizi, hafif, yokluk bağışcısı, ana, hatun, havadar kucağında.
garip bir biçimde ortadoğu halklarının -anadolu dahil- en sevdiği çatışma biçimi.. neden düello geleneği yoktur bizde.. neden illaki kalleş bi pusuyla hasımlarımızı yokederiz. bu konuda Nihat Genç çok eskiden bi yazı yazmıştı. şimdi arasam bulabilir miyim acep? ?
Dört yanda pusuya yatanı gördüm, meyveyi çürüteni,
kökleri kurutanı gördüm, saltanatları bozup dağıtanı,
ülkeleri hallaç pamuğu gibi atanı gördüm. İçerde pusuya
yatanı gördüm, onun için semaya durdum.
Turan, Mistik
İstenmiyorsun, onu bil, sürüldün, ve ancak insan olabilirsen dönebileceksin, engelli koşuda ipi göğüslersen, kurallar da rehber de belli, daha kolay başet diye, yoksa, kendiliğinden yapabilmen, aydınlanma rüyasından ibaret, zaten kabusla geçti, hala da öyle, görüntü ile anlayış farklı, yani bir çeşit girdap, öze yönelik başarı olmadan, çevresinden dolanarak olamadı. İman da artık eskisi gibi olamaz, artık zor yani, kendine kalmış.
Hiçbir kuş kendi kanatlarıyla fazla yükseğe çıkamaz. - William BLAKE, 1757
Dört yanda pusuya yatanı gördüm, meyveyi çürüteni,
kökleri kurutanı gördüm, saltanatları bozup dağıtanı,
ülkeden hallaç pamuğu gibi atanı gördüm. İçerde
pusuya yatanı gördüm, onun için semaya durdum.
Turan, Mistik.
İstanmiyorsun onu bil, sürüldün, ve insan olmayı başarırsan, dönebileceksin ancak, önce sınavını vererek,
o da rehberi, aydınlanmanın dediği gibi bunu tek başına yapamıyorsun, ancak güçlü bir iman tesis edebilirsen,
bataklıktan çıkabileceksin, yani bu engelli koşuda, insan olmayı başarmanın yoluna istekle girerek, yoksa çok
seçenek var, onları da dene, sonucu seni ilgilendirir, bize ne, niyeti olanlar, yokuşu çıkarım, değer diyenler, risk alanlar için, ya da bekler, net görürsün, ama, dönüşü de olmaz, işin sihri orda zaten. Armut pişinden haberim yok, aklıma yatmadı, kendi yolumdan gittim, size gidin diyen de yok. Keyfine kalmış.
Pusudur hep, kapandır zamanın kurduğu, açılan
perdenin gerisinde duran ne. sema hayal meyal,
inlerin gölgeliği - hiçlik belki, zaman, oğul, ressamın
gittiği, emanet olduğu süre, evrensel hayatın elimizden
sıvışan ipliği. Birden açılır önümüzde aralar, derin mi derin,
hava kaçar gibi, uzaklarda, ovanın çelik suyu, karaağaç ve
fundalık, iki yana çekilir, açarlar unutulmuş yolumuzu, kendine
çeker bizi, eritir, o nefti kavuşmanın dipsiz girdabında, bozar,
yeniden yoğurur bizi, hafif, yokluk bağışcısı, ana, hatun, havadar
kucağında.
Mario LUZİ, İtalyan ŞAİR, 2005
Pusuya Düşürüldüm.
Bir ince pusudayım
Yolumun üstü engerek
Bir garip akşamdayım
Sırtımı gözler tüfek
Kuran sen isen iyi sana kuruluyorsa kötü olan şey
BİR HAYATA ÇATTIK Kİ, HAYATA KURMUŞ PUSU.
kurtlarvadisinin şarkılarınadn biri 1 albümünün 3.şarkısı :)
garip bir biçimde ortadoğu halklarının -anadolu dahil- en sevdiği çatışma biçimi.. neden düello geleneği yoktur bizde.. neden illaki kalleş bi pusuyla hasımlarımızı yokederiz. bu konuda Nihat Genç çok eskiden bi yazı yazmıştı. şimdi arasam bulabilir miyim acep? ?
eşkiya saklanbacı
3degames'in çıkardığı oyun - oyun motoru demek daha doğru aslında...
İyi bir dizi film ismi olurdu..
Bkz.Kurtlar Vadisi....Köpek...vs..vs...