ahmet mehmet ot vardı bir zamanlar. iki kardeştiler ve kas kemik hastalıkları vardı. bu iki kardeş karikatür çizerlerdi. önce birisi yaşamdan ayrıldı sonrasını bilmiyorum. bir mizah dergisinde ÖZÜR DİLERİM isimli bir köşeleri vardı. ahmet ot - mehmet ot ben sizleri severdim. yaşamı sevdiğim kadar. kardeşim gibiydiniz.
ne saçma bi kelime.yani özürlü(!) bi insan vücudundaki herhangi bir uvzunu kullana-madığı için özür dilemek zorundaymış gibi 'özürlü' kelimesiyle tanımlanıyorlar.ve toplumumuzda öyle bi hal aldıki bu adam radyoya telle bağlanıyor ve ilk dediği şey şu oluyor: ben özürlüyüm.hayır bu artık o insanların kimliği olmuş.hayır bu kimsenin tanımı,kimliği,ayrılmaz parçasıymış gibi olamaz olmamalı.kardeşim kimse özürlü falan değil.yok öyle bişey.kimileri beyinden özürlü ve bunun farkındalığında olmayarak yaşayıp ölüyor.televizyonu açın asıl özürlüler sabah öğle akşam 24 saat bizim için çabalıyorlar! (bakınız: insan, kardeş, adam, yara, emek, saat, artık, televizyon, özür dilemek, kelime)
eksik olma hali...ama asla yetersizlik anlamını çıkarma evlat! ...bu öyle hassas bir dengedir ki, eksik olanın yardımına koşar diğer 'tam' ların.....iyi bak, gözle ve saygı duy! .....- ;))
Kapitalin paylaşılamayacak büyük meblağlara ulaşması sonucu neredeyse aile içi evliliklerinin yapıldığı toplumlarda doğan çocukların topluma kazandırılması için paranın gösterdiği yön ile büyük çabalar sarfedilen kabullenilmesi beklenen bir durum.
hırsız,katil,tecavüzcü,küfürbaz,ahlaksız,edepsiz olmak özürlü olmaktır...
tutunamayanlar kitabında oğuz atay 'uztabilecek iki eli olduğu halde birisini bile uzatmaktan aciz gerçek çolaklardan' bahseder.
ahmet mehmet ot vardı bir zamanlar. iki kardeştiler ve kas kemik hastalıkları vardı. bu iki kardeş karikatür çizerlerdi. önce birisi yaşamdan ayrıldı sonrasını bilmiyorum.
bir mizah dergisinde ÖZÜR DİLERİM isimli bir köşeleri vardı.
ahmet ot - mehmet ot ben sizleri severdim. yaşamı sevdiğim kadar. kardeşim gibiydiniz.
ne saçma bi kelime.yani özürlü(!) bi insan vücudundaki herhangi bir uvzunu kullana-madığı için özür dilemek zorundaymış gibi 'özürlü' kelimesiyle tanımlanıyorlar.ve toplumumuzda öyle bi hal aldıki bu adam radyoya telle bağlanıyor ve ilk dediği şey şu oluyor: ben özürlüyüm.hayır bu artık o insanların kimliği olmuş.hayır bu kimsenin tanımı,kimliği,ayrılmaz parçasıymış gibi olamaz olmamalı.kardeşim kimse özürlü falan değil.yok öyle bişey.kimileri beyinden özürlü ve bunun farkındalığında olmayarak yaşayıp ölüyor.televizyonu açın asıl özürlüler sabah öğle akşam 24 saat bizim için çabalıyorlar!
(bakınız: insan, kardeş, adam, yara, emek, saat, artık, televizyon, özür dilemek, kelime)
Papatya tarlasında açmış bir gelincik demek,farklı olmak,dikkat çekmek,kırılgan olmak demek....Yalnızlığı çağrıştırıyor....
eksik olma hali...ama asla yetersizlik anlamını çıkarma evlat! ...bu öyle hassas bir dengedir ki, eksik olanın yardımına koşar diğer 'tam' ların.....iyi bak, gözle ve saygı duy! .....- ;))
'entry' miz....insan olmanın değerlerine özürlü olma! ...Pp
olmayalım! ! !
Kapitalin paylaşılamayacak büyük meblağlara ulaşması sonucu neredeyse aile içi evliliklerinin yapıldığı toplumlarda doğan çocukların topluma kazandırılması için paranın gösterdiği yön ile büyük çabalar sarfedilen kabullenilmesi beklenen bir durum.
her insan çok diil 1 hafta özürlü olsa, onlar gibi yaşamak zorunda kalsa ne iyi olurdu diyorum bazen..ozaman daha iyi anlardık belki onları.
hepimizin en az bir tane özrü yok mu zaten?
o halde o kadar da zor olmasa gerek özürlü olmak.
ne gariptir ki aklı yavaş olana değil de
ayağı yavaş olana,
yüreği kör olan değil de
gözü kör olana acırız.