Özledim sesini ne olur konuş Bir gül açtır zamanların ötesinden Karanlıklar içindeyim, kapkarayım bugün gel Gök mavisinden, deniz mavisinden Bana bir şarkı söyle
Yağmur ol yağ üstüme, güneş ol ısıt Sokul karanlığıma ışıklar gibi Al beni, en uzaklara götür Sesin aksın içimde bir pınar gibi Bana bir şarkı söyle
Bütün renkleri kat birbirine Buram buram bir turuncu getir geçen yazdan Bir tüy gibi, bir bahar dalı gibi Hafiften, inceden, güzelden, en beyazdan Bana bir şarkı söyle
Bazen kar nasıl hazin yağar bilirsin Kursuni bir gökyüzünden ağlamaklı İşte öyleyim, kapkarayım bu gün gel En hüzünlü sesinle, en dokunaklı Bana bir şarkı söyle
bazen uzakta duran sevgiliyi bazende geride kalan hayalleri ama en garibide kim olduğunu bilmediğin yıllarca hayalinde yaşattığın kimseyi belkide sevilmeyi sevmeyi
Özlemek eğer kısa bir ayrılıktan mecburi hasretten ibaretse sevgiye sevgi katar karşılıklı duygularınızı ister mektupla ister telefonla isterseniz gözlerinizi kapatarak ve onu düşünerek rahatlıkla anlatırsınız siz sevgilisinizdir mecburi ayrılığınız bitince kavuşucaksınızdır. Ama birde severek ayrılmışsanız sevdiğiniz başka şehirde de olsa yan sokağınızdada ayrısınızdır özleminiz arttıkça artar hasretinizi ne bir mektup ne bir telefon yeter anlatmaya ne söyleseniz boştur işte asıl özlem hasret budur bir gün ölümde yada yaşamda kavuşmayı düşünüp acılarınızı dindirmeye çalışırsınız.
Aşkta en dayanılmaz şey hasrettir. Ama umudumuz varsa hasret de yaşanır hale gelir. Sevgiliye duyulan hasreti satırlara dökebilmek ise gerçekten çok özeldir. Bunu herkesin yapamadığını biliyoruz. Ama denemelisiniz. Sevgiliniz uzaktaysa ona mutlaka mektup yazın. Özleminizi, aşkınızı, sevdanızı anlatın. Onsuz neler yaptığınızı anlatın. Hayallerinizden, onunla olan geleceğinizden söz edin. Hasretin aşkınızı öldürmesini istemiyorsanız; bunları mutlaka yapın. Tıpkı Nazlı Lal Sezer gibi...
“ Nedenini bilmediğim bir arzuyla bugün her günkünden daha çok istedin yanımda olmanı... kolay değil, sensiz olmak, içinin yarısını boş tutmak. Kolay değil her sabah bir martı sesiyle irkilmesi bu yoksul bedenimin. Sadece bu ayrılığın bir süreliğine oluşu teselli dolduruyor yüreğime. Her ne kadar bu sürenin uzunluğunu bilmesek de sonunun olduğunu bilmek umutlandırıcı... Zaten her şey umut edebilmekle başlamadı mı? Seni düşünüp de kendimi kaybettiğim vakitlerin anısına yazdım bu mektubu sana.Bazen otobüste iki sevgilinin başlarını yaslayıp uyurken ki rahatlığında, bazen sokakta babasının elinden tutan bir çocuğun gözlerindeki güvende buluyorum seni.Düşündükçe Nazım olasım gelir ve hep hasretini bir uçtan bir uca yakasım gelir...Bir kuş hafifliğinde sana akar yüreğim, yokluğunda yok olmaktan korkarak.Yaşadığım acıları anlatırsa birileri sana, göz yaşlarınla yıka yaralarımı.Bizi bekliyor Hacıkumru, saatçi yokuşu...Seni bekliyor gölet olmuş bir nisan yağmurunun çocuğu.Hadi gel artık. Dayanamıyorum hasretine...”
onunla; beyoğlu'nda bir cafede resim çizmeyi özledim, beşiktaş'tan eminönü'ne kadar yürümeyi özledim, onu; arsızca elinden tutup ardım sıra çekmeyi özledim, taksim'de, o soğukta gelmesini beklemeyi özledim, ondan; gelen her e-maili akşam evimde okumayı özledim, gelen her sms'nin dıt dıt sesini özledim....
şanslıyım ki, özlüyorum, sonrasında bunları her hafta yaşıyorum....
Özledim sesini ne olur konuş
Bir gül açtır zamanların ötesinden
Karanlıklar içindeyim, kapkarayım bugün gel
Gök mavisinden, deniz mavisinden
Bana bir şarkı söyle
Yağmur ol yağ üstüme, güneş ol ısıt
Sokul karanlığıma ışıklar gibi
Al beni, en uzaklara götür
Sesin aksın içimde bir pınar gibi
Bana bir şarkı söyle
Bütün renkleri kat birbirine
Buram buram bir turuncu getir geçen yazdan
Bir tüy gibi, bir bahar dalı gibi
Hafiften, inceden, güzelden, en beyazdan
Bana bir şarkı söyle
Bazen kar nasıl hazin yağar bilirsin
Kursuni bir gökyüzünden ağlamaklı
İşte öyleyim, kapkarayım bu gün gel
En hüzünlü sesinle, en dokunaklı
Bana bir şarkı söyle
Ü. Y. Oğuzcan
özledim seni düştüm yollara...
açtım gönlümü rüzgarına...
bir hayal sanki,bir macera...
yıkıldım kelimeler paramparça...
bazen uzakta duran sevgiliyi bazende geride kalan hayalleri ama en garibide kim olduğunu bilmediğin yıllarca hayalinde yaşattığın kimseyi belkide sevilmeyi sevmeyi
dokunsan akacakmış gibi duran gözyaşlarımı umarsızca akıtmayı...
Özlemek eğer kısa bir ayrılıktan mecburi hasretten ibaretse sevgiye sevgi katar karşılıklı duygularınızı ister mektupla ister telefonla isterseniz gözlerinizi kapatarak ve onu düşünerek rahatlıkla anlatırsınız siz sevgilisinizdir mecburi ayrılığınız bitince kavuşucaksınızdır.
Ama birde severek ayrılmışsanız sevdiğiniz başka şehirde de olsa yan sokağınızdada ayrısınızdır özleminiz arttıkça artar hasretinizi ne bir mektup ne bir telefon yeter anlatmaya ne söyleseniz boştur işte asıl özlem hasret budur bir gün ölümde yada yaşamda kavuşmayı düşünüp acılarınızı dindirmeye çalışırsınız.
Aşkta en dayanılmaz şey hasrettir. Ama umudumuz varsa hasret de yaşanır hale gelir. Sevgiliye duyulan hasreti satırlara dökebilmek ise gerçekten çok özeldir. Bunu herkesin yapamadığını biliyoruz. Ama denemelisiniz. Sevgiliniz uzaktaysa ona mutlaka mektup yazın. Özleminizi, aşkınızı, sevdanızı anlatın. Onsuz neler yaptığınızı anlatın. Hayallerinizden, onunla olan geleceğinizden söz edin. Hasretin aşkınızı öldürmesini istemiyorsanız; bunları mutlaka yapın. Tıpkı Nazlı Lal Sezer gibi...
“ Nedenini bilmediğim bir arzuyla bugün her günkünden daha çok istedin yanımda olmanı... kolay değil, sensiz olmak, içinin yarısını boş tutmak. Kolay değil her sabah bir martı sesiyle irkilmesi bu yoksul bedenimin.
Sadece bu ayrılığın bir süreliğine oluşu teselli dolduruyor yüreğime. Her ne kadar bu sürenin uzunluğunu bilmesek de sonunun olduğunu bilmek umutlandırıcı...
Zaten her şey umut edebilmekle başlamadı mı?
Seni düşünüp de kendimi kaybettiğim vakitlerin anısına yazdım bu mektubu sana.Bazen otobüste iki sevgilinin başlarını yaslayıp uyurken ki rahatlığında, bazen sokakta babasının elinden tutan bir çocuğun gözlerindeki güvende buluyorum seni.Düşündükçe Nazım olasım gelir ve hep hasretini bir uçtan bir uca yakasım gelir...Bir kuş hafifliğinde sana akar yüreğim, yokluğunda yok olmaktan korkarak.Yaşadığım acıları anlatırsa birileri sana, göz yaşlarınla yıka yaralarımı.Bizi bekliyor Hacıkumru, saatçi yokuşu...Seni bekliyor gölet olmuş bir nisan yağmurunun çocuğu.Hadi gel artık. Dayanamıyorum hasretine...”
ii oluyoo.
seni özlediğim kadar kimseyi özlemedim rüyanda gör ve gel lütfen sensizlik zor
evimi ve içindekini özlediiiim...
kavuştuğunda nefesin kesilene kadar öpülmek...
Özleniyormuyum acep.
o bile tatlı...
özledim teninin kokusunu özledim
özlemek güzeldir
ama acı verir
acısıda güzeldir
ya ben özlemeyi özledim.kardeşim yok özleyemiyorum kimseyi.acaba öldüm mü
özlemek harika bi şey özleniyorsa özleyende...
onunla;
beyoğlu'nda bir cafede resim çizmeyi özledim,
beşiktaş'tan eminönü'ne kadar yürümeyi özledim,
onu;
arsızca elinden tutup ardım sıra çekmeyi özledim,
taksim'de, o soğukta gelmesini beklemeyi özledim,
ondan;
gelen her e-maili akşam evimde okumayı özledim,
gelen her sms'nin dıt dıt sesini özledim....
şanslıyım ki,
özlüyorum, sonrasında bunları her hafta yaşıyorum....
beklenen günler gelecekse çekilen acılar kutsaldır...
iğrenç bişey asla tekrar yaşamak istemiyorum ve kimseyide özlemek istemiyorum
günlerce nefret edersiniz ama özlersiniz...sonra nefret etmeyide özlersiniz...