Osman Ağbey.. yılların eskitmediği, dev yürek.. gönüldaşlarım anlatılması gerekenleri anlatmış.. Asi yürek, başkaldırı ozanı, mümin acılar yaşamış, yılmamış, yıkılmamış, satmamış, dönmemiş, kısacası dava adamı.. Dergah adamı! .. Gönlümüzden hiç bir zaman silinmeyecek Osman ağbey.. Osman Öztunç.. 'Beni sevmeyenler bende sizi sevmiyorum. Merhaba beni sevenler! Merhaba başkaldırı ozanları! Merhaba kavgayı sevenler..! SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM..! ! ! ' Diyen yürekli bir bozkurt. Ülkücülerin OSMAN ÖZTUNÇ. Hep böyle kal..
VURGUN YEDİM Ellerinden değil, ayaklarından öpüyorum. Sebebim, ustam, kocababam, Sana yazıyorum ey gidi ihtiyar... Ellerinden değil, ayaklarından öpüyorum.
Köylüydün belki ama onurlu, mağrur, Bilirdin birçok şeyi birçok bilenden. Sıcaklar altında orak sallayan, güneşten kavrulan teni bilirdin, Kendini bilirdin kendini, Köylüydün belki ama...
Onaltı yaşındaydım, 'Birgün Türkiye tanıyacak' diyordum beni. Rençberiydim vahşi ve çılgın zaferlerin. Gülerdim benden ileri ve geri olanlara, Dengesiydim her ikisininde. Çocuksu, saf, masum gülerdim. Birazda erkekçe. Onaltı yaşındaydım...
Kırıldım belki defalarca, bilki eğilmedim. Utanmadım ruhuma çizilen resminin yırtılışından. Bir gül dalıydım koparılan, çelik bir kol. Her fırsatta kasırgalaşan yellerinde, Yerlerinde yeller eser diyebilecek kadar büyümüştüm. Kırıldım belki defalarca bilki eğilmedim.
Bu ezan hani selaya çıkar baba, nefesim acıyor. Sözlerim gözde kaldı artık, kaşlarım sual. Duymasın güzellerin gülü can birazdan giedeceğimi, Birikmesin gözlerinde intihar yüklü bulutlar. Bende yolculuk telaşı var, Bu ezan hangi selaya çıkar baba.
Vurgun yedim baba vurgun... Oltu taşı tesbihim, tütün tabakam ve siyah çakmağım şahit, Birde yüreğime çizdiğim resmin vardı yanımda. Üç damla kan düştü geceye, üç damla baldıran zehri. Vurgun yedim baba vurgun...
Ben böyle düşünmüyordum ölmeyi baba, Altından azgın suların geçtiği demir köprüde olacaktık, rakipte olacaktı, İkimizin elinde iki ondörtlü ve gece, Birbirimize sıkarak koşacaktık birbirimize, Yıldızlar yağacaktı üzerime, beni sabaha götüren. Ben böyle düşünmüyordum ölmeyi baba.
Bir gece düşüme giren ihtiyar adam, 'Muradolsun söyleyim oğul' dedi. 'Zafer nerde gizlidir' dedim. Ömrüne ömür can güzelin yüreğinde, 'Peki, güneş nerde saklanır' dedim 'Yavuzun atının ak yelesindesindeki sırdır oğul' dedi, bir gece düşüme giren ihtiyar adam.
Burda insanların yalnız ağzı var. Siyah beyaz bir fotoğrafın içindeyim muzdarip. Düşüncelerim kurşuna dizildi sabaha karşı, Esselatu hayrun minen nevm derken ezanlar, açıldı sonsuza giden yol. Burda insanların yalnız ağzı var...
Ne açtı yüreğini güzellerin gülü can nede beyaz atın yelesindeki sırra erdim... Ve buyureyledi ötelerden o ihtiyar adam, Hoşgeldin oğlum Osman, hoşgeldin. Ne açtı yüreğini güzellerin gülü can nede beyaz atın yelesindeki sırra erdim.
Pek tanımıyorum. Yıllar önce 'Adını penceremin buğusuna yazdım öğretmenim, Tabancamı bıraktım, çiçeklere su verdim' diye başlayan şarkısını dinlemiştim bir kez. güzel bir şarkıydı.
Başkaldırımı, ülkümü, yüreğimdeki dile gelmeyen aşkımı çağrıştırıyor...her kim olursa olsun; muhakkak etkilenmiştir o derya vari kelimelerden hele üsküdardan... O ki üstadımız, ozanımız, ağabeyimiz...o anlatılamaz ancak dinlenir...gönül dostlarına selam olsun!
OSMAN ÖZTUNÇ bence bir üstad, müzihin gerçek anlamı ve modern halk müziğini genç ve tek ustası...uykusuz gecelerin vazgeçilmez iliacı..tavsiyelerim 1 numarası ve bana müziği rtanıtan 21. üzyılın ideal ve başkaldırı ozanı..
OSMAN ÖZTUNÇ:DÜNYANIN EN İYİ SANATÇISI HAKİKİ HALK OZANI VE KESİNLİKLE 'TAKLİTE İHTİYACI' OLMAYAN SAZI VE SÖZÜYLE KENDİSİ OLAN BİR USTA
www.osmanoztunc.tk
æ
www.bozkurtosman.tk
æ
Osman Öztunç internet sitesi
Osman Ağbey.. yılların eskitmediği, dev yürek.. gönüldaşlarım anlatılması gerekenleri anlatmış.. Asi yürek, başkaldırı ozanı, mümin acılar yaşamış, yılmamış, yıkılmamış, satmamış, dönmemiş, kısacası dava adamı.. Dergah adamı! .. Gönlümüzden hiç bir zaman silinmeyecek Osman ağbey.. Osman Öztunç..
'Beni sevmeyenler bende sizi sevmiyorum.
Merhaba beni sevenler!
Merhaba başkaldırı ozanları!
Merhaba kavgayı sevenler..!
SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM..! ! ! '
Diyen yürekli bir bozkurt. Ülkücülerin OSMAN ÖZTUNÇ. Hep böyle kal..
VURGUN YEDİM
Ellerinden değil, ayaklarından öpüyorum.
Sebebim, ustam, kocababam,
Sana yazıyorum ey gidi ihtiyar...
Ellerinden değil, ayaklarından öpüyorum.
Köylüydün belki ama onurlu, mağrur,
Bilirdin birçok şeyi birçok bilenden.
Sıcaklar altında orak sallayan, güneşten kavrulan teni bilirdin,
Kendini bilirdin kendini, Köylüydün belki ama...
Onaltı yaşındaydım, 'Birgün Türkiye tanıyacak' diyordum beni.
Rençberiydim vahşi ve çılgın zaferlerin.
Gülerdim benden ileri ve geri olanlara,
Dengesiydim her ikisininde.
Çocuksu, saf, masum gülerdim. Birazda erkekçe.
Onaltı yaşındaydım...
Kırıldım belki defalarca, bilki eğilmedim.
Utanmadım ruhuma çizilen resminin yırtılışından.
Bir gül dalıydım koparılan, çelik bir kol.
Her fırsatta kasırgalaşan yellerinde,
Yerlerinde yeller eser diyebilecek kadar büyümüştüm.
Kırıldım belki defalarca bilki eğilmedim.
Bu ezan hani selaya çıkar baba, nefesim acıyor.
Sözlerim gözde kaldı artık, kaşlarım sual.
Duymasın güzellerin gülü can birazdan giedeceğimi,
Birikmesin gözlerinde intihar yüklü bulutlar.
Bende yolculuk telaşı var, Bu ezan hangi selaya çıkar baba.
Vurgun yedim baba vurgun...
Oltu taşı tesbihim, tütün tabakam ve siyah çakmağım şahit,
Birde yüreğime çizdiğim resmin vardı yanımda.
Üç damla kan düştü geceye, üç damla baldıran zehri.
Vurgun yedim baba vurgun...
Ben böyle düşünmüyordum ölmeyi baba,
Altından azgın suların geçtiği demir köprüde olacaktık, rakipte olacaktı,
İkimizin elinde iki ondörtlü ve gece,
Birbirimize sıkarak koşacaktık birbirimize,
Yıldızlar yağacaktı üzerime, beni sabaha götüren.
Ben böyle düşünmüyordum ölmeyi baba.
Bir gece düşüme giren ihtiyar adam,
'Muradolsun söyleyim oğul' dedi.
'Zafer nerde gizlidir' dedim. Ömrüne ömür can güzelin yüreğinde,
'Peki, güneş nerde saklanır' dedim
'Yavuzun atının ak yelesindesindeki sırdır oğul' dedi, bir gece düşüme giren ihtiyar adam.
Burda insanların yalnız ağzı var.
Siyah beyaz bir fotoğrafın içindeyim muzdarip.
Düşüncelerim kurşuna dizildi sabaha karşı,
Esselatu hayrun minen nevm derken ezanlar, açıldı sonsuza giden yol.
Burda insanların yalnız ağzı var...
Ne açtı yüreğini güzellerin gülü can nede beyaz atın yelesindeki sırra erdim...
Ve buyureyledi ötelerden o ihtiyar adam, Hoşgeldin oğlum Osman, hoşgeldin.
Ne açtı yüreğini güzellerin gülü can nede beyaz atın yelesindeki sırra erdim.
Osman Öztunç
Pek tanımıyorum. Yıllar önce 'Adını penceremin buğusuna yazdım öğretmenim, Tabancamı bıraktım, çiçeklere su verdim' diye başlayan şarkısını dinlemiştim bir kez. güzel bir şarkıydı.
Başkaldırımı, ülkümü, yüreğimdeki dile gelmeyen aşkımı çağrıştırıyor...her kim olursa olsun; muhakkak etkilenmiştir o derya vari kelimelerden hele üsküdardan...
O ki üstadımız, ozanımız, ağabeyimiz...o anlatılamaz ancak dinlenir...gönül dostlarına selam olsun!
OSMAN ÖZTUNÇ bence bir üstad, müzihin gerçek anlamı ve modern halk müziğini genç ve tek ustası...uykusuz gecelerin vazgeçilmez iliacı..tavsiyelerim 1 numarası ve bana müziği rtanıtan 21. üzyılın ideal ve başkaldırı ozanı..
Osman Öztunç başkaldırının, zulme isyanın, yan çizen yüreklerin gırtlaklarından gelen sesi, haykırışı.
.