bir taraftan işkence bir taraftan özgürlük bir oda bir mutfaktan oluşan gecede en az on tane fare yakaladığımız temizlenecek soba boruları yanmayan lamba tıkanan lavabo her sesi ev sahibine şikayet eden komşular sönmeyen ışık sabaha kadar muhabbet özgürlük pantolonun cebinde bulunan bir milyona halay çekme :) soğandan yemek yapabilmeyi öğrenme okuldan eve koşarak gelinen iftarlar eksik olmayan misafirler :) zordu ama hayatımın en güzel günlerini geçirdim ben o evde küçücüktü ama kocaman anıları saklıyordu içinde keşke daha uzun sürseydi zaman bu kadar çabuk geçmeseydi:'(
patates, makarna ve yumurtayla yaşamak diyebiliriz kendisine.. proje dönemlerinde imece usulü yaşamak da olabilir.. ev sahibiyle köşe kapmaca.. elektriği kaçağa bağlama.. bulaşık sırası savaşları.. ama köpek öldüren sohbetleri iyiydi beah.)
Yapamıyorum, buraya ait değilim, radyo programlarını ve insanların seslerini dinliyorum da, hiçbir şey yokken heyecanlanıp hiçlikle ilgilenebilmelerine şaşıp kalıyorum ..buk
bizim alt katta oturanlarda öğrenciydi ama öğrenci demeye bin şahit ister adamlar haftanın üç günü alem yapardı bu yüzden apartmandan kovuldular ama gitmeden önce yedikleri dayak yanlarına adamlar eşşekten düşmüş karpuza dönmüşlerdi...
eski güzel günler... Zeytinli çokokrem günleri... iptidayi şartlarda yaşandığından kurabiye ile turşunun yendiği dönemler... Gece yarısı güzel uykudan uyanıp, münasebetsiz arkadaşları ağırlamak... Makarna dediğin anda bile midenin bulanması... Meraklı ve hakkımızda herşeyi bilen (nasıl olduğunu hala anlamıyorum) komşularımız... Büyükannelerin gelişi... Memleketten gelecek diğer ev ferdinin özleminden ziyade getireceğe güzel ev yemeğine duyulan özlem... Sabaha kadar ders çalışmalar... Sabah kadar oturup gülmeler gülüşmeler... Tatlı bir gülümseme yüzümüze asılıp kalan...
valla ben istde olduğum ve istde okuduğum için şuan evden okula gidiom. tabi gece dışarı çıkma durumlarında,arkadaşların evine geçiyoz, bence çoğu zaman işkence......
ben asla bulaşık yıkamam,çamaşır asla..... ve kaliteli yemek yerim.....
7gün böle bi evde yaşadım,5 kilo verdim...... bu sene eve çıkıcam,ama lüx olur benimki....
en güzel yanı,canın nereye istiosa gidersin,kaçta gelmek istiosan gelirsin.....
Bu yıl son sınıfım ve yedinci evimdeyim bence öğrenci evleri eğlenceli ama bir yanıyla da çekilecek çile değil.Düzen sıfır,alkol son haddinde olur.Bulaşık muhakkak ertesi güne aktarılır.Duvarlar afşilerle dolar ve asla dantele rastlanmaz.Tencere kapakları anten karton kutular masa olarak kullanılır.Evde kalmak sabah derslerinin en büyük düşmanıdır uyur uyur uyanmazsın.Komşularla muhattap olunmaz olunursa kesin kavga çıkar.Mahallde geceleri mütemadiyen ışık yanan evler garanti öğrenci evleridir. Aç ama mutlu yaşanacak tek deneyim de budur! ! !
Tek hayalim istanbul içi Marmara üniv yada Boğaziçii istanbul dışı olursa böyle bir evde kalmam gerekicek:(((ama kalırım ciciii arkadaşlarım olsun beraber yemek yaparız yupaaaaauuuuu :)) ders çalışşırız
paylaşmayı ve asgari müşterekte birleşmeyi orada öğreniyor insan... başına buyruk ve özgür birşeyler yapma gururunu da getiriyor üstelik... ama makarna faslı tam bir facia... gerçi ben ocakta kek bile pişiriyordum...:=)) .... kremalı hem de... antakyalı ev arkadaşımın nar ekşili kısırının tadınıysa....asla unutamam...
Ogrenci evinde yasamak surunmektir nispeten....evdeki ailedeki rahati bulamazsiniz...ama zaten universite yillarinda insanlar surunmek de istiyor....bence insanin hayati ve insanlari daha iyi ogrenmesi icin ogrenci evinde yasamasi veya baska sehirde okumasi da gerekli.....cunku cok guzel cok girgir anilari oluyor insanin...bence herkes yasamali
yaklaşık 4 yıldan beri öğrenci evindeyim ve kendimi zaman zaman ev kadını gibi hissetmeye başlamıştım yemek yap çamaşırları yıka bulaşıkları yıka pazara çık.. çok bunaldığım zamanlar oldu bereket 10 yıllık arkadaşımla aynı evi paylaştım 4 yıl boyunca...... bu öğrenci evinde ağlama krizlerine ve gülme krizlerine girdim öldüğümü bittiğimi zannettiğim günler çok oldu......... arkama dönüp baktığımda sanırım gerçekten özleyeceğim herşeyi iyileri ve kötüleri......... sanırım daha olgunlaştım her ne kadar hala bi yerlerden çocuk olduğum ortaya çıksa da :) ama herkesin mutlaka yaşaması gerektiğini düşünüyorum büyüyosunuz yaaa.......... başka ne diyebilirim ki........ amma geyik yapmışım yaaaaa......... ne acı okulum bitiyo dün buna sevinirken bak şimdi kötü oldum hey millet istediğiniz gibi yaşayın ha öğrenci evi ha bekar evi ha sevgilinizin evi............
bir zaman sonra en yakın arkadaşına bile tahammüledemiyorsun. nasıl edecesin ki, herifin kokan çorabı senin yatağında, çay içmiş bardak odanın ortasında kalmış, yemek yemiş mutfağın girilecek hali yok, ................................
Cok guzel bir terim; dusunup de ekleyenin eline saglik.
Ogrenci evlerinde kalmak bana nasip olmadi. Kalan arkadaslarimin cektikleri zorluklari yakindan bilmeme ragmen yine de hep ozendim. Annem hepsine annelik ederdi. Ozellikle Izmir'li olanlari icin uzumlu yaprak dolmalarindan zeytinyagli enginarlara kadar, kabak tatlilarindan tarcinli sutlaclara kadar her seyi pisirir, tencerelerle gonderirdi. SIk sIk da yemege cagirir, krallara layik sofralar kurardi. Nedense en buyuk ve onemli gereksinmelerinin ev yemegi oldugunu dusunurdu.
Ogrenci evlerinde ya da yurtlarda kalan butun arkadaslara kolay gelsin. Her seye ragmen hayatin en guzel donemlerinden birisi...
ekmek elden su göden ne güzel günlerdi be.
ütüyle tost yapan ev arkadaşım geliyor gözümün önüne...
bir taraftan işkence bir taraftan özgürlük
bir oda bir mutfaktan oluşan gecede en az on tane fare yakaladığımız temizlenecek soba boruları yanmayan lamba tıkanan lavabo her sesi ev sahibine şikayet eden komşular
sönmeyen ışık sabaha kadar muhabbet özgürlük pantolonun cebinde bulunan bir milyona halay çekme :) soğandan yemek yapabilmeyi öğrenme okuldan eve koşarak gelinen iftarlar eksik olmayan misafirler :) zordu ama hayatımın en güzel günlerini geçirdim ben o evde küçücüktü ama kocaman anıları saklıyordu içinde keşke daha uzun sürseydi zaman bu kadar çabuk geçmeseydi:'(
Hayatta kalmaya çalışmak...
plastik bi kabın içine su doldurup, içine elektrikli çubuk koymak suretiyle ısınan suda makarna pişirmeyi de öğrettiye bana......
patates, makarna ve yumurtayla yaşamak diyebiliriz kendisine.. proje dönemlerinde imece usulü yaşamak da olabilir.. ev sahibiyle köşe kapmaca.. elektriği kaçağa bağlama.. bulaşık sırası savaşları.. ama köpek öldüren sohbetleri iyiydi beah.)
yumurtanın herşeyle yapılabileceğini öğrenirsiniz ister istemez.sabaha kadar ışıklar sönmez bu evlerde sohbetlerden.ne keyiflidir be
Yapamıyorum, buraya ait değilim,
radyo programlarını ve insanların seslerini dinliyorum da,
hiçbir şey yokken heyecanlanıp hiçlikle ilgilenebilmelerine şaşıp kalıyorum
..buk
misfiri eksik olmayan mekan.
bizim alt katta oturanlarda öğrenciydi ama öğrenci demeye bin şahit ister adamlar haftanın üç günü alem yapardı bu yüzden apartmandan kovuldular ama gitmeden önce yedikleri dayak yanlarına adamlar eşşekten düşmüş karpuza dönmüşlerdi...
hayatımın en güzel 5 yılı da orda geçti...
ne günlerdi bee.. hangisini anlatiim.. :))
ekmek arası soğanın en lezzetli olduğu mekan.
bu akşamda menüde aynısı olacak sanırım :)))
eski güzel günler...
Zeytinli çokokrem günleri...
iptidayi şartlarda yaşandığından kurabiye ile turşunun yendiği dönemler...
Gece yarısı güzel uykudan uyanıp, münasebetsiz arkadaşları ağırlamak...
Makarna dediğin anda bile midenin bulanması...
Meraklı ve hakkımızda herşeyi bilen (nasıl olduğunu hala anlamıyorum) komşularımız...
Büyükannelerin gelişi...
Memleketten gelecek diğer ev ferdinin özleminden ziyade getireceğe güzel ev yemeğine duyulan özlem...
Sabaha kadar ders çalışmalar...
Sabah kadar oturup gülmeler gülüşmeler...
Tatlı bir gülümseme yüzümüze asılıp kalan...
valla ben istde olduğum ve istde okuduğum için şuan evden okula gidiom.
tabi gece dışarı çıkma durumlarında,arkadaşların evine geçiyoz,
bence çoğu zaman işkence......
ben asla bulaşık yıkamam,çamaşır asla.....
ve kaliteli yemek yerim.....
7gün böle bi evde yaşadım,5 kilo verdim......
bu sene eve çıkıcam,ama lüx olur benimki....
en güzel yanı,canın nereye istiosa gidersin,kaçta gelmek istiosan gelirsin.....
tabi cins bi arkadaşınız yoksa.....
bye....
Bu yıl son sınıfım ve yedinci evimdeyim bence öğrenci evleri eğlenceli ama bir yanıyla da çekilecek çile değil.Düzen sıfır,alkol son haddinde olur.Bulaşık muhakkak ertesi güne aktarılır.Duvarlar afşilerle dolar ve asla dantele rastlanmaz.Tencere kapakları anten karton kutular masa olarak kullanılır.Evde kalmak sabah derslerinin en büyük düşmanıdır uyur uyur uyanmazsın.Komşularla muhattap olunmaz olunursa kesin kavga çıkar.Mahallde geceleri mütemadiyen ışık yanan evler garanti öğrenci evleridir.
Aç ama mutlu yaşanacak tek deneyim de budur! ! !
Harikadır ya bunlarda olmasa eğitim çekilmez zaten:Pp
Ben çok güzel yaşadım we yaşıyorum ortam bambaşka tabi bazende düzenli bir yaşamı özlemiyor değilim hepsi geçici sürecler bak keyfine di mix :)))
Tek hayalim istanbul içi Marmara üniv yada Boğaziçii istanbul dışı olursa böyle bir evde kalmam gerekicek:(((ama kalırım ciciii arkadaşlarım olsun beraber yemek yaparız yupaaaaauuuuu :)) ders çalışşırız
tadını çıkardığımız..gerçekten ama gerçekten doyasıya yaşadığımız güzel günlerdi vesselam...Allah herkese nasip etsin....
altı paçi...hepimiz farklı dünyalardandık...altı kişi olarak çıktığımız hiç bir gezide altılı olarak eve dönemezdik...
çok uyumluyduk canım...hepsini sevgiyle anıyorum...
meram bağlarının en sesli en renkli eviydik...biz gittikten sonra mahallelli oh çekmiştir...
fasıllarımız vardı..sonunu fatihayla bağladığımız......ı....
anlatılmaz..yaşanır...
paylaşmayı ve asgari müşterekte birleşmeyi orada öğreniyor insan...
başına buyruk ve özgür birşeyler yapma gururunu da getiriyor üstelik...
ama makarna faslı tam bir facia...
gerçi ben ocakta kek bile pişiriyordum...:=)) .... kremalı hem de...
antakyalı ev arkadaşımın nar ekşili kısırının tadınıysa....asla unutamam...
Ogrenci evinde yasamak surunmektir nispeten....evdeki ailedeki rahati bulamazsiniz...ama zaten universite yillarinda insanlar surunmek de istiyor....bence insanin hayati ve insanlari daha iyi ogrenmesi icin ogrenci evinde yasamasi veya baska sehirde okumasi da gerekli.....cunku cok guzel cok girgir anilari oluyor insanin...bence herkes yasamali
yaklaşık 4 yıldan beri öğrenci evindeyim ve kendimi zaman zaman ev kadını gibi hissetmeye başlamıştım yemek yap çamaşırları yıka bulaşıkları yıka pazara çık.. çok bunaldığım zamanlar oldu bereket 10 yıllık arkadaşımla aynı evi paylaştım 4 yıl boyunca...... bu öğrenci evinde ağlama krizlerine ve gülme krizlerine girdim öldüğümü bittiğimi zannettiğim günler çok oldu......... arkama dönüp baktığımda sanırım gerçekten özleyeceğim herşeyi iyileri ve kötüleri......... sanırım daha olgunlaştım her ne kadar hala bi yerlerden çocuk olduğum ortaya çıksa da :) ama herkesin mutlaka yaşaması gerektiğini düşünüyorum büyüyosunuz yaaa.......... başka ne diyebilirim ki........ amma geyik yapmışım yaaaaa......... ne acı okulum bitiyo dün buna sevinirken bak şimdi kötü oldum hey millet istediğiniz gibi yaşayın ha öğrenci evi ha bekar evi ha sevgilinizin evi............
tahammülk sınırlarını zorlayan bir hayat ve aynı zamanda çok eğlenceli
bir zaman sonra en yakın arkadaşına bile tahammüledemiyorsun. nasıl edecesin ki, herifin kokan çorabı senin yatağında, çay içmiş bardak odanın ortasında kalmış, yemek yemiş mutfağın girilecek hali yok, ................................
karı koca gibi 24 saat berabersin. hiç de güzel değil...
inşallah seneye bende kalacağım
Cok guzel bir terim; dusunup de ekleyenin eline saglik.
Ogrenci evlerinde kalmak bana nasip olmadi. Kalan arkadaslarimin cektikleri zorluklari yakindan bilmeme ragmen yine de hep ozendim.
Annem hepsine annelik ederdi. Ozellikle Izmir'li olanlari icin uzumlu yaprak dolmalarindan zeytinyagli enginarlara kadar, kabak tatlilarindan tarcinli sutlaclara kadar her seyi pisirir, tencerelerle gonderirdi. SIk sIk da yemege cagirir, krallara layik sofralar kurardi. Nedense en buyuk ve onemli gereksinmelerinin ev yemegi oldugunu dusunurdu.
Ogrenci evlerinde ya da yurtlarda kalan butun arkadaslara kolay gelsin. Her seye ragmen hayatin en guzel donemlerinden birisi...