Normal davranışlar çerçevesinin dışındadır maalesef... Onları bir şeyler hakkında ne kadar ikna etmeye çalışırsanız çalışın, kolay kolay asla ikna olmazlar... Kaygının ne kadar yersiz olduğunu bile bile korkularını yenmekte zorlanırlar... Daha ılımlı ve sabırla yaklaşılması gereken insanlardır.
NEVROTİK BOZUKLUKLAR Günümüzde tedavi gören kişilerin çoğu nevrozdur. Nevroz nadiren hastanede tedavi olma- yı gerektirir. Buna karşılık bireylerin yaşamı üzerinde de bozucu etkileri vardır. Normal ve nevrotik arasında kesin bir ayrım çizgisi yoktur. Çoğumuzda nevrotik eğilimler o- labilir. Önemsiz durumlar nedeniyle gereksizce üzülüyorsak, ya da ilk öksürmeye başladığımızda zatüre olduğumuzu düşünüyorsak ve doktorlar bizi bu durumun basit bir soğuk algınlığı olduğuna inandıramıyorlarsa büyük bir olasılıkla nevrotik belirtiler gösteriyoruz demektir. 1. Kaygı: Nevrozun Temeli Nevrotik bozukluklardan en önde geleni kaygıdır. Bu reaksiyona kaygı reaksiyonu diyoruz. Kaygı günlük yaşantıda en sık gözlenebilen bir haldir. Kaygı bazı durumlarda o denli şiddetlidir ki dışardan herhangi bir kişi tarafından gözlenebilir. Herkeste değişik derecelerde kaygı vardır. Uygulama 2 Okuldaki ilk gününüzü hatırlayın veya önemli bir konuşma yapmaya hazırlanırken duyduğunuz kaygı, üniversite sınavlarına girmeden önce yaşadığınız durumları düşünün, hislerinizi hatırlayın. Hiç kaygısıolmayan kişi hemen hemen yoktur. Kaygıhalinin etkisi altına kalan birey, bedensel ve psikolojik belirtiler gösterir. Bedensel belirtiler, şöyle sıralanabilir: ■ Kasların çok gergin olması. Kaslar gergindir, gevşeyemez ve bu gerginlik bireyde bir titreme yaratır. ■ Otonom sistemin çok faal olması. Bu kaygı kalp çarpıntısı, terleme, baş dönmesi, ishal, nefes alma zorlukları ile beraber gelir. Psikolojik belirtileri ise, şöyle sıralanabilir: ■ Bireyin normal davranışı bir çeşit bozulma gösterir. Her zaman üzülür, kendisi ve başkaları için kötü şeyler düşünür. Kaygıyı gizleme arzusu, bireyin günlük yaşamına etki eder. Bu da bireyi normal bir yaşam sürmekten alıkoyar. ■ Birey mantıksız davranışlar gösterir. Anlamı olmayan şeylerde bulunur. Bazen bir davranışı defalarca tekrarlar ya da asansöre binmekten korkmak gibi yersiz korkular geliştirir. ■ Kaygılar bunaltıcı olsa da, gerçekle bağlantılarını koparamazlar. Fantezi dünyasında yaşamazlar. Ayrıca nevrotik bireye, çoğu zaman anormal davranışları üzüntü kaynağı olur. Buna Nevrotik paradoks adı verilir. Nevrotik kişiler davranışlarında bir bozukluk olduğunun farkındadırlar, ama bunu değiştiremezler. Bununla birlikte, nevrotik kişinin bozukluğunun bilincinde olması tedaviyi daha kolaylaştırır.
Psikolog Karen Horney, nevrotik özelliklerini şöyle tanımlıyor. 1. Aşırı bir şefkat gereksinimi ve diğer kişilere bağımlılık gösterirler. Nevrotik birey güven ve dikkat gereksinimi içindedir. Fakat bu birey diğerlerine karşı şefkat göstermede zorluk çeker. 2. Aşağılık duygusuna sahiptirler. Güvensizlik ve huzursuzluk vardır. Sosyal faaliyetlerde hastalık derecesinde rahatsız olurlar. Çok çekingendirler. Başkaları tarafından yargılanmaktan çok korkarlar. 3. Plan yapmada zorlanırlar. Çok kötü organizatörlerdir. Çok temiz ve düzgün olmalarına karşın, ileriye dönük plan yapmazlar ve içinde bulundukları zamanın sorunlarıyla uğraşmaktan yorgun düşerler. 4. Düşmanca ve saldıgan bir tutum içindedirler. Çekingen oldukları halde, gayet buyurganlardır. Önemli ve güçlü hissedilmek ihtiyacı içindedirler. Kendilerini kolayca aldatılmış ya da kırılmış hissederler ve tüm dünyanın onların kötülüğü için çalıştığına inanırlar. 5. Anormal seks davranışları vardır. Doyumsuz seks dürtüleri ya da bilinçaltı korkuları vardır. Bu da çoğu zaman kişiyi sağlıklı ilişkiler kurmaktan alıkoyar. 2. Nevroz Çeşitleri 1. Kaygı bozuklukları 2. Somatoform bozuklukları 3. Dissosiyatif bozukluklar 4. Duygudurum bozuklukları 2.1. Kaygı Bozuklukları Daha öncede gördüğümüz gibi kaygı ve bireyin onu kontrole yönelik çabaları, nevrotik davranışın temel faktörleridir. Bireyler dengeli bir kaygı ve gerginlik hali içinde yaşarlar. Bireydeki iç kargaşa çoğu zaman kaygı patlamasına yol açar. Bu patlama sırasında kişinin aşırı kaygısına neden olmasa dahi telaş bireyi bunaltır.
Şimdi kaygı bozukluklarına ilişkin örnekleri görelim. Obsesif - Kompulsif Bozukluklar: Obsesif kişinin düşünce alanında, kompulsif ise kişinin davranışlarında görülen bir bozukluktur. Bir düşünceye veya bir davranışa saplanma çoğu kez bir arada ortaya çıkar ve böyle bozukluklara Obsesif - Kompulsif adıverilir. Obsesif - Kompulsif bozukluklar olan bireylerde, devamlı olarak şüphe etme, bulaşıcı hastalıklarla ilgili düşünceler ve bireyin kendine ya da başkalarına zarar verme gibi kaygıları vardır. Örneğin, böyle bir kişi, birkaç dakikada ellerini yıkayabilir veya giyimde ve işte sürekli düzenlilik için çabalar. Saplantı, uzun zaman bireyi terketmeyen düşünce ya da zihinsel bir resimdir. O kadar rahatsız edicidir ki, bireyin yaşamının bütün yönlerini etkiler. Aşırı saplantısal davranışlar, bireyin başka bir düşüncenin üzerine konsantre olmasını engeller. Kompulsif davranışlar ise tekrar edilen, bir çeşit geleneğe bağlı fakat mantıksal bir yanı olmayan davranışlardan meydana gelir. Hemen hemen herkesin bir çeşit bastırılmış olan batıl inançlarıvardır. Bu bireyler genellikle davranışlarının anlam taşımadığının farkındadırlar, ama onu kontrol edemezler. Bu kişiler, her kapı tokmağını ellediklerinde, ellerini yıkamak isteyebilirler. Odalarındaki her eşyanın aynı yerde durmasını isteyebilirler. Fobiler: Herkesin hem kaygısı, hem de korkusu vardır. Fobi, herhangi bir şeyden duyulan mantık dışı ve yoğun bir korkudur. Korku gerçekten tehlike olmasa bile devam eder. Havlayan bir köpek görürsek ondan normal olarak korkarız. Ama tüm hayvanlardan korkuyorsak, yüksekliklerden korkuyorsak, korkumuzun temelinde ne olduğunu incelemeliyiz. Freud’un görüşüne göre fobi, bilinçaltında çözümlenmemiş çelişkilerdir. Uzmanlar fobi’yi ikiye ayırır. Basit fobi: İyi belirlenmemiş tek bir nesne veya durumdan gelen korku. Yılandan korkma, yüksekten korkma gibi. Karmaşık fobi: Çok boyutludur. Bu tür korkular dışarıda toplum içinde, yabancı kimselerin arasında ortaya çıkar.
FOBİLER Fobi-Nedeni Akrofobi- Yükseklik Heperfobi -Sürüngen Aerofobi -Uçmak Hidrofobi -Su Agorafobi -Açık alan Mikrofobi -Mikroplar Ailorofobi -Kediler Murofobi- Sıçan Amaksofobi -Araba sürmek Misofobi -Pislik ve mikrop Anthofobi- Çiçekler Niktofobi- Karanlık Arakfobi -Örümcekler Ofidifobi -Yılan Astrafobi -Şimşek gürültüsü Ornthfobi -Kuşlar Brontofobi -Gök gürültüsü Fonofobi -Yüksek sesle konuşma Klostrofobi Kapalı yerler Pyrofobi -Ateş Sinofobi -Köpekler Thanatafobi -Ölüm Demetofobi -Delilik Trikofobi -Saç Sefirofobi -Köprüler Ksenofobi -Yabancılar 2.2. Somotoform Bozukluklar Kaygının neden olduğu bedensel (somotoform) bozukluklar herhangi bir neden olmadan kendini gösterir. Bedensel hastalıkların oluşumunda duygusal belirleyicilerin önemi büyük- tür. Bu tür hastalıklarda duyguların boşalımını sağlayan yollar kapanmış olduğundan, geri- lim iç organlar yoluyla olur. Bu süreç bilinç dışında oluşur. Bu tür kişiler, hiçbir belirti taşıma- yan bedensel hastalıklardan yakınırlar. Diğer bir deyişle, onların hiçbir bedensel rahatsızlık- ları yoktur. Bu tür rahatsızlıklarda ortaya çıkan belirtiler, duygulara normal olarak eşlik eden bedensel tepkilerin abartılmış biçimleridir. Somotoform bozuklukların arasında Hipokondri- yasis, Konversiyon Histerisi, Hiperkondriyasis ve Psikojenik ağrı yer alır. Şimdi bunları ince- leyelim. Hipokondriyasis:Bunlar, küçük rahatsızlıkları olsa bile sağlıkları konusunda aşırı kaygılanırlar. Bu belirti kaybolduğu zaman yerini başka bir tanesi alır. Bireyin birgün çenesi ağrıyabilir, diğer gün mide kramplarıçekebilir, üçüncü gün ise başağrılarıolabilir. Bu şikayetler mantıklı bir yol izlemez. Varoluşçu yaklaşıma göre, bu bireylerin düşük benlik değerleri vardır ve bundan kaçmak için başkalarının ilgi ve dikkatlerini ararlar, ilgiyi ancak hastalık bahanesiyle elde edebileceklerine inanırlar. Psikojenik Ağrı: Psikojenik ağrı konversiyon histerisine benzemektedir. Tek farkı duyu organlarında bir işlev bozukluğu yerine, bedenin farklıyerlerinde devamlıağrıve acıolmasıdır.
Hiperkondriyasis: Hipokondriyasisin tam tersidir. Bunlar hasta oldukları halde doktora gitmezler. Genellikle “bana bir şey olmaz, ben kuvvetliyim” derler. Kaçınma davranışı içindedirler. Hastalık belirtilerini benimsemedikleri için genelde doktora işişten geçtikten sonra giderler. Sonları ölümle biter. Konversiyon Histerisi: Bu tür bozukluğu olan birey fizyolojik ve nörolojik hiçbir neden olmadığı halde belirli işlevsel yetersizlikler gösterir. Örneğin, birey hiç bedensel bozukluğu olmadığı halde bayılır; işitmede bozukluk ve bedeninde felç durumları görülür. Freud böyle bireylerin davranışbozukluklarına konversiyon (biçim değiştirme) adınıvermiştir. Freud’a göre bilinçaltındaki çatışma biçim değiştirerek kendini bedende gösterir. 2.3. Dissosiyatif Bozukluklar Dissosiyatif bozukluklar söz konusu olduğunda birey stres ya da kaygıyı azaltarak kendi kişiliğinden kaçar. Bireyin bilinci bölümlere ayrılır ve ilişkisiz biçimde işlemeye başlar. Üç temel dissosiyatif bozukluk vardır. Şimdi bunları inceleyelim. Amnezi: Bellek kaybıdır. Belleğin parçasal ya da tümden kaybı anlamına gelir. Bireydeki bellek kayıpları ya beyinde oluşan organik bozukluklardan ya da psikolojik nedenlerden oluşur. Psikolojik amnezi organik hiçbir nedeni bulunmayan bellek kaybına verilen isimdir. Bu seçici bir biçimde oluşur; yani birey belli türden bazı olayları hatırlamaz, başka türden olayları hatırlar. Bireylerin iç çatışmaları o kadar hoşgörülemeyecek hale gelir ki bellek kendiliğinden olaylara kapanır. Bu da bireyin, yeni bir kimliğe doğru kaçışına izin verir. Birey mutsuz bir geçmişi hayatından atar ve hayatını kendi istediği gibi yaşayacak gücü kendisinde bulur. Fug (Tüm bellek kaybı) : Bireyin bütün belleğini kaybetmesine verilen isimdir. Birey nerde olduğunu, niçin orada olduğunu bilemez. Bu durum birkaç saat veya en fazla bir ya da iki gün sürer. Çok ender durumlar da birkaç yıl sürebilir. Belleğini kaybeden birey, birdenbire belleğini yeniden kazanır. Bazen birey yeni bir hayata başlayabilir, evlenip, aile edinebilir. Bu yıllar sonra belleğine geri dönüp eskiden evlenmiş olduğunu ve bir ailesi olduğunu hatırlayana kadar devam edebilir. Çoklu kişilik: Genellikle erkeklerde kadınlardan daha fazla görülür. Bireyler birden fazla kişilik gösterirler. Temel kişilik kibar, sakin ve temkinli ise, ikinci kişilik kaba, faal ve uçarıbir özellik gösterir. Bazı bireyler bir - iki - üç hatta dört kişilik gösterir. Genellikle, her zaman olmasa bile, her kişilik öbür kişilerden haberdar değildir. Çoklu kişilik, nevrotik davranış yapısına sahip olsa bile, kişiliğin bilinç yönü gerçekle bağını koparmamıştır. Çoklu kişilik vakalarıçok ender de bulunsa, medya tarafından çok işlenmişbir konudur. Chris Sizemore adlı bir kadının yaşamı buna örnek olarak gösterilir. Sizemore, yirmi yıl boyunca yediden fazla değişik kişiliği birarada bulundurmuştur. Hayatı kitap ve sinemeya konu olmuştur. Ayrıca kitap ve televizyon dizisi olarak çekilen “Cybil” onaltı değişik kişiliği olan bir kadının yaşamını anlatmaktadır. 2.4. Duygudurum Bozuklukları Nevrotik bozuklukların son tipidir. En yaygın depresyon tipidir. Hemen hemen herkesin kendisini bunalımda hissettiği anlar olabilir. Bununla birlikte, kişi bu duygudan kurtulamıyorsa ve bu durum hep devam ediyorsa bireyin nevrotik olduğu düşünülür. Örneğin aileden bir yakını- mızı kaybedersek normal olarak aylarca bunalımda olabiliriz, ama bu süresiz devam ederse, kendi içimize kapanır, suçluluk ve değersizlik duygularına tutsak düşer ve gelecekten umudu- muzu keseriz. Bu durumda depresyon durumumuz ciddi boyutlarda demektir. Çoğu vakalarda birey işe ya da okula gitmek istemez. Boşluğa bakarak gözlerini dikerek çoğu zaman öylece oturur. Hayatın sadece karamsar yönünü görür. Bazı durumlarda ise birey çok hareketli ya da durgun haller gösterir, yemek yemez, gece uyumaz, hatta intihara bile teşebbüs edebilir. Bu durumlarda, kendi iyiliği için, bireyin hastanede tedavi görmesi gerekir.
üyesi bulunduğum hastalık dalı ama hala nedemek oldugunu daha doğrusu bu hastalığın ne oldugunu bana bir allahın kulu tam olarak izah edebilmiş değil..yaw ya adam gibi biri açıklasın bu hastalıgı yada kaldırın kardeşim tıp lügatından bu zırvalığı..
pardon benim duygum bozulmuşta en yakın zamanda tamire götürmek istiyorum' gibisinden bir şey olsa gerek; P tabi arada nevrotik olmayı sağlayan triplerden de attırılması şart..
6 senelik psikoloji eğitimimi baz alarak söylüyorum, Nevrotik duygu bozukluğu dıye bır rahatsızlık,hastalık yoktur..Nevroz vardır, Nevrotik kişilik vardır. Buna ek olarak da; duygudurum bozukluğu vardır,duygu bozukluğu değil..
Benim hastalıım :)) Ve mor rengi bu hastalıı ortaya çıkarıyomuuşş..
Nevrotik: yaşamın karşıt eğilimlerini birleştirmek için çaba göstermiş ama bunu başarmamış kişidir. Rank, bunlara 'engellenmiş artist' der. Karşıt istemi o derece ilerlemiştir ki, ait olduğu kültürle özdeşleşme imkanını yitirmiştir. Karşıt istemi nedeniyle terapide direnç gösterir. Anne-babasıyla yaşadığı beraberlik biçimini ayrım yapmaksızın herkesle yeniden yaşar. Yorumlarını ihtiyaçlarına göre genelleştirir ve 'ya hep ya hiç' mantığı egemendir. Nevrotik eğilimlerin temelinde korku ve suçluluk duygusu vardır. Nevrotikler, davranışlarından kendisini sorumlu tutmaz, olayların kendi dışında olduğuna ve onlara yön vermemin elinde olmadığına inanırla. Kendini aşırı eleştirir, küçük, zayıf ve değersiz bulur. İnsanların kendisi hakkında düşündüklerini önemser.
yasamı ve toplumu arasında dengeyi kuramayan,organik hiçbir temeli olmadığı halde,genelde çocukluk kaygılarından kaynaklanan bu durumu:histeri nöbetleri,ruh çöküntüleri,yaygın bedensel ağrılar v.s rahatsız yasama durumu.
Normal davranışlar çerçevesinin dışındadır maalesef... Onları bir şeyler hakkında ne kadar ikna etmeye çalışırsanız çalışın, kolay kolay asla ikna olmazlar... Kaygının ne kadar yersiz olduğunu bile bile korkularını yenmekte zorlanırlar... Daha ılımlı ve sabırla yaklaşılması gereken insanlardır.
NEVROTİK BOZUKLUKLAR
Günümüzde tedavi gören kişilerin çoğu nevrozdur. Nevroz nadiren hastanede tedavi olma-
yı gerektirir. Buna karşılık bireylerin yaşamı üzerinde de bozucu etkileri vardır.
Normal ve nevrotik arasında kesin bir ayrım çizgisi yoktur. Çoğumuzda nevrotik eğilimler o-
labilir. Önemsiz durumlar nedeniyle gereksizce üzülüyorsak, ya da ilk öksürmeye
başladığımızda zatüre olduğumuzu düşünüyorsak ve doktorlar bizi bu durumun basit bir
soğuk algınlığı olduğuna inandıramıyorlarsa büyük bir olasılıkla nevrotik belirtiler gösteriyoruz demektir.
1. Kaygı: Nevrozun Temeli
Nevrotik bozukluklardan en önde geleni kaygıdır. Bu reaksiyona kaygı reaksiyonu diyoruz.
Kaygı günlük yaşantıda en sık gözlenebilen bir haldir. Kaygı bazı durumlarda o denli
şiddetlidir ki dışardan herhangi bir kişi tarafından gözlenebilir. Herkeste değişik derecelerde
kaygı vardır.
Uygulama 2
Okuldaki ilk gününüzü hatırlayın veya önemli bir konuşma yapmaya hazırlanırken duyduğunuz
kaygı, üniversite sınavlarına girmeden önce yaşadığınız durumları düşünün, hislerinizi
hatırlayın.
Hiç kaygısıolmayan kişi hemen hemen yoktur. Kaygıhalinin etkisi altına kalan birey, bedensel
ve psikolojik belirtiler gösterir. Bedensel belirtiler, şöyle sıralanabilir:
■ Kasların çok gergin olması. Kaslar gergindir, gevşeyemez ve bu gerginlik bireyde bir
titreme yaratır.
■ Otonom sistemin çok faal olması. Bu kaygı kalp çarpıntısı, terleme, baş dönmesi,
ishal, nefes alma zorlukları ile beraber gelir.
Psikolojik belirtileri ise, şöyle sıralanabilir:
■ Bireyin normal davranışı bir çeşit bozulma gösterir. Her zaman üzülür, kendisi ve
başkaları için kötü şeyler düşünür. Kaygıyı gizleme arzusu, bireyin günlük yaşamına
etki eder. Bu da bireyi normal bir yaşam sürmekten alıkoyar.
■ Birey mantıksız davranışlar gösterir. Anlamı olmayan şeylerde bulunur. Bazen bir
davranışı defalarca tekrarlar ya da asansöre binmekten korkmak gibi yersiz korkular
geliştirir.
■ Kaygılar bunaltıcı olsa da, gerçekle bağlantılarını koparamazlar. Fantezi dünyasında
yaşamazlar. Ayrıca nevrotik bireye, çoğu zaman anormal davranışları üzüntü kaynağı
olur. Buna Nevrotik paradoks adı verilir. Nevrotik kişiler davranışlarında bir bozukluk
olduğunun farkındadırlar, ama bunu değiştiremezler. Bununla birlikte, nevrotik kişinin
bozukluğunun bilincinde olması tedaviyi daha kolaylaştırır.
Psikolog Karen Horney, nevrotik özelliklerini şöyle tanımlıyor.
1. Aşırı bir şefkat gereksinimi ve diğer kişilere bağımlılık gösterirler. Nevrotik
birey güven ve dikkat gereksinimi içindedir. Fakat bu birey diğerlerine karşı şefkat
göstermede zorluk çeker.
2. Aşağılık duygusuna sahiptirler. Güvensizlik ve huzursuzluk vardır. Sosyal
faaliyetlerde hastalık derecesinde rahatsız olurlar. Çok çekingendirler. Başkaları
tarafından yargılanmaktan çok korkarlar.
3. Plan yapmada zorlanırlar. Çok kötü organizatörlerdir. Çok temiz ve düzgün
olmalarına karşın, ileriye dönük plan yapmazlar ve içinde bulundukları zamanın
sorunlarıyla uğraşmaktan yorgun düşerler.
4. Düşmanca ve saldıgan bir tutum içindedirler. Çekingen oldukları halde, gayet
buyurganlardır. Önemli ve güçlü hissedilmek ihtiyacı içindedirler. Kendilerini kolayca
aldatılmış ya da kırılmış hissederler ve tüm dünyanın onların kötülüğü için çalıştığına
inanırlar.
5. Anormal seks davranışları vardır. Doyumsuz seks dürtüleri ya da bilinçaltı
korkuları vardır. Bu da çoğu zaman kişiyi sağlıklı ilişkiler kurmaktan alıkoyar.
2. Nevroz Çeşitleri
1. Kaygı bozuklukları
2. Somatoform bozuklukları
3. Dissosiyatif bozukluklar
4. Duygudurum bozuklukları
2.1. Kaygı Bozuklukları
Daha öncede gördüğümüz gibi kaygı ve bireyin onu kontrole yönelik çabaları, nevrotik
davranışın temel faktörleridir. Bireyler dengeli bir kaygı ve gerginlik hali içinde yaşarlar.
Bireydeki iç kargaşa çoğu zaman kaygı patlamasına yol açar. Bu patlama sırasında kişinin
aşırı kaygısına neden olmasa dahi telaş bireyi bunaltır.
Şimdi kaygı bozukluklarına ilişkin örnekleri görelim.
Obsesif - Kompulsif Bozukluklar: Obsesif kişinin düşünce alanında, kompulsif ise kişinin
davranışlarında görülen bir bozukluktur. Bir düşünceye veya bir davranışa saplanma çoğu kez
bir arada ortaya çıkar ve böyle bozukluklara Obsesif - Kompulsif adıverilir. Obsesif - Kompulsif
bozukluklar olan bireylerde, devamlı olarak şüphe etme, bulaşıcı hastalıklarla ilgili düşünceler
ve bireyin kendine ya da başkalarına zarar verme gibi kaygıları vardır. Örneğin, böyle bir kişi,
birkaç dakikada ellerini yıkayabilir veya giyimde ve işte sürekli düzenlilik için çabalar. Saplantı,
uzun zaman bireyi terketmeyen düşünce ya da zihinsel bir resimdir. O kadar rahatsız edicidir ki,
bireyin yaşamının bütün yönlerini etkiler. Aşırı saplantısal davranışlar, bireyin başka bir
düşüncenin üzerine konsantre olmasını engeller.
Kompulsif davranışlar ise tekrar edilen, bir çeşit geleneğe bağlı fakat mantıksal bir yanı
olmayan davranışlardan meydana gelir. Hemen hemen herkesin bir çeşit bastırılmış olan batıl
inançlarıvardır. Bu bireyler genellikle davranışlarının anlam taşımadığının farkındadırlar, ama
onu kontrol edemezler. Bu kişiler, her kapı tokmağını ellediklerinde, ellerini yıkamak
isteyebilirler. Odalarındaki her eşyanın aynı yerde durmasını isteyebilirler.
Fobiler: Herkesin hem kaygısı, hem de korkusu vardır. Fobi, herhangi bir şeyden duyulan
mantık dışı ve yoğun bir korkudur. Korku gerçekten tehlike olmasa bile devam eder. Havlayan
bir köpek görürsek ondan normal olarak korkarız. Ama tüm hayvanlardan korkuyorsak,
yüksekliklerden korkuyorsak, korkumuzun temelinde ne olduğunu incelemeliyiz.
Freud’un görüşüne göre fobi, bilinçaltında çözümlenmemiş çelişkilerdir. Uzmanlar fobi’yi ikiye
ayırır.
Basit fobi: İyi belirlenmemiş tek bir nesne veya durumdan gelen korku. Yılandan korkma,
yüksekten korkma gibi.
Karmaşık fobi: Çok boyutludur. Bu tür korkular dışarıda toplum içinde, yabancı kimselerin
arasında ortaya çıkar.
FOBİLER
Fobi-Nedeni
Akrofobi- Yükseklik
Heperfobi -Sürüngen
Aerofobi -Uçmak
Hidrofobi -Su
Agorafobi -Açık alan
Mikrofobi -Mikroplar
Ailorofobi -Kediler
Murofobi- Sıçan
Amaksofobi -Araba sürmek
Misofobi -Pislik ve mikrop
Anthofobi- Çiçekler
Niktofobi- Karanlık
Arakfobi -Örümcekler
Ofidifobi -Yılan
Astrafobi -Şimşek gürültüsü
Ornthfobi -Kuşlar
Brontofobi -Gök gürültüsü
Fonofobi -Yüksek sesle konuşma
Klostrofobi Kapalı yerler
Pyrofobi -Ateş
Sinofobi -Köpekler
Thanatafobi -Ölüm
Demetofobi -Delilik
Trikofobi -Saç
Sefirofobi -Köprüler
Ksenofobi -Yabancılar
2.2. Somotoform Bozukluklar
Kaygının neden olduğu bedensel (somotoform) bozukluklar herhangi bir neden olmadan
kendini gösterir. Bedensel hastalıkların oluşumunda duygusal belirleyicilerin önemi büyük-
tür. Bu tür hastalıklarda duyguların boşalımını sağlayan yollar kapanmış olduğundan, geri-
lim iç organlar yoluyla olur. Bu süreç bilinç dışında oluşur. Bu tür kişiler, hiçbir belirti taşıma-
yan bedensel hastalıklardan yakınırlar. Diğer bir deyişle, onların hiçbir bedensel rahatsızlık-
ları yoktur. Bu tür rahatsızlıklarda ortaya çıkan belirtiler, duygulara normal olarak eşlik eden
bedensel tepkilerin abartılmış biçimleridir. Somotoform bozuklukların arasında Hipokondri-
yasis, Konversiyon Histerisi, Hiperkondriyasis ve Psikojenik ağrı yer alır. Şimdi bunları ince-
leyelim.
Hipokondriyasis:Bunlar, küçük rahatsızlıkları olsa bile sağlıkları konusunda aşırı
kaygılanırlar. Bu belirti kaybolduğu zaman yerini başka bir tanesi alır. Bireyin birgün çenesi
ağrıyabilir, diğer gün mide kramplarıçekebilir, üçüncü gün ise başağrılarıolabilir. Bu şikayetler
mantıklı bir yol izlemez. Varoluşçu yaklaşıma göre, bu bireylerin düşük benlik değerleri vardır
ve bundan kaçmak için başkalarının ilgi ve dikkatlerini ararlar, ilgiyi ancak hastalık bahanesiyle
elde edebileceklerine inanırlar.
Psikojenik Ağrı: Psikojenik ağrı konversiyon histerisine benzemektedir. Tek farkı duyu
organlarında bir işlev bozukluğu yerine, bedenin farklıyerlerinde devamlıağrıve acıolmasıdır.
Hiperkondriyasis: Hipokondriyasisin tam tersidir. Bunlar hasta oldukları halde doktora
gitmezler. Genellikle “bana bir şey olmaz, ben kuvvetliyim” derler. Kaçınma davranışı
içindedirler. Hastalık belirtilerini benimsemedikleri için genelde doktora işişten geçtikten sonra
giderler. Sonları ölümle biter.
Konversiyon Histerisi: Bu tür bozukluğu olan birey fizyolojik ve nörolojik hiçbir neden
olmadığı halde belirli işlevsel yetersizlikler gösterir. Örneğin, birey hiç bedensel bozukluğu
olmadığı halde bayılır; işitmede bozukluk ve bedeninde felç durumları görülür. Freud böyle
bireylerin davranışbozukluklarına konversiyon (biçim değiştirme) adınıvermiştir. Freud’a göre
bilinçaltındaki çatışma biçim değiştirerek kendini bedende gösterir.
2.3. Dissosiyatif Bozukluklar
Dissosiyatif bozukluklar söz konusu olduğunda birey stres ya da kaygıyı azaltarak kendi
kişiliğinden kaçar. Bireyin bilinci bölümlere ayrılır ve ilişkisiz biçimde işlemeye başlar. Üç temel
dissosiyatif bozukluk vardır. Şimdi bunları inceleyelim.
Amnezi: Bellek kaybıdır. Belleğin parçasal ya da tümden kaybı anlamına gelir. Bireydeki
bellek kayıpları ya beyinde oluşan organik bozukluklardan ya da psikolojik nedenlerden
oluşur. Psikolojik amnezi organik hiçbir nedeni bulunmayan bellek kaybına verilen
isimdir. Bu seçici bir biçimde oluşur; yani birey belli türden bazı olayları hatırlamaz, başka
türden olayları hatırlar. Bireylerin iç çatışmaları o kadar hoşgörülemeyecek hale gelir ki
bellek kendiliğinden olaylara kapanır. Bu da bireyin, yeni bir kimliğe doğru kaçışına izin
verir. Birey mutsuz bir geçmişi hayatından atar ve hayatını kendi istediği gibi yaşayacak
gücü kendisinde bulur.
Fug (Tüm bellek kaybı) : Bireyin bütün belleğini kaybetmesine verilen isimdir. Birey nerde
olduğunu, niçin orada olduğunu bilemez. Bu durum birkaç saat veya en fazla bir ya da iki
gün sürer. Çok ender durumlar da birkaç yıl sürebilir. Belleğini kaybeden birey, birdenbire
belleğini yeniden kazanır. Bazen birey yeni bir hayata başlayabilir, evlenip, aile edinebilir.
Bu yıllar sonra belleğine geri dönüp eskiden evlenmiş olduğunu ve bir ailesi olduğunu
hatırlayana kadar devam edebilir.
Çoklu kişilik: Genellikle erkeklerde kadınlardan daha fazla görülür. Bireyler birden fazla
kişilik gösterirler. Temel kişilik kibar, sakin ve temkinli ise, ikinci kişilik kaba, faal ve uçarıbir
özellik gösterir. Bazı bireyler bir - iki - üç hatta dört kişilik gösterir. Genellikle, her zaman
olmasa bile, her kişilik öbür kişilerden haberdar değildir. Çoklu kişilik, nevrotik davranış
yapısına sahip olsa bile, kişiliğin bilinç yönü gerçekle bağını koparmamıştır. Çoklu kişilik
vakalarıçok ender de bulunsa, medya tarafından çok işlenmişbir konudur. Chris Sizemore
adlı bir kadının yaşamı buna örnek olarak gösterilir. Sizemore, yirmi yıl boyunca yediden
fazla değişik kişiliği birarada bulundurmuştur. Hayatı kitap ve sinemeya konu olmuştur.
Ayrıca kitap ve televizyon dizisi olarak çekilen “Cybil” onaltı değişik kişiliği olan bir kadının
yaşamını anlatmaktadır.
2.4. Duygudurum Bozuklukları
Nevrotik bozuklukların son tipidir. En yaygın depresyon tipidir. Hemen hemen herkesin
kendisini bunalımda hissettiği anlar olabilir. Bununla birlikte, kişi bu duygudan kurtulamıyorsa
ve bu durum hep devam ediyorsa bireyin nevrotik olduğu düşünülür. Örneğin aileden bir yakını-
mızı kaybedersek normal olarak aylarca bunalımda olabiliriz, ama bu süresiz devam ederse,
kendi içimize kapanır, suçluluk ve değersizlik duygularına tutsak düşer ve gelecekten umudu-
muzu keseriz. Bu durumda depresyon durumumuz ciddi boyutlarda demektir. Çoğu vakalarda
birey işe ya da okula gitmek istemez. Boşluğa bakarak gözlerini dikerek çoğu zaman öylece
oturur. Hayatın sadece karamsar yönünü görür. Bazı durumlarda ise birey çok hareketli ya da
durgun haller gösterir, yemek yemez, gece uyumaz, hatta intihara bile teşebbüs edebilir. Bu
durumlarda, kendi iyiliği için, bireyin hastanede tedavi görmesi gerekir.
alıntı:http://www.pdrciyiz.biz/nevrotik-bozukluklar-t5976.html
hadisenin aşkkolik şarkısında geçen 'hem egoist mazoist nevrotiksin' kısmıdır..
sadece bende var sanıyordum :)) ne çok varmış
duygu bozuklulugu
her şeyden kendisini sorumlu tutma......
mrb lar.. nevrotik kişilik ne demektir
üyesi bulunduğum hastalık dalı ama hala nedemek oldugunu daha doğrusu bu hastalığın ne oldugunu bana bir allahın kulu tam olarak izah edebilmiş değil..yaw ya adam gibi biri açıklasın bu hastalıgı yada kaldırın kardeşim tıp lügatından bu zırvalığı..
pardon benim duygum bozulmuşta en yakın zamanda tamire götürmek istiyorum' gibisinden bir şey olsa gerek; P
tabi arada nevrotik olmayı sağlayan triplerden de attırılması şart..
Böyle birisi hergün kapımı çalıyor.
6 senelik psikoloji eğitimimi baz alarak söylüyorum, Nevrotik duygu bozukluğu dıye bır rahatsızlık,hastalık yoktur..Nevroz vardır, Nevrotik kişilik vardır. Buna ek olarak da; duygudurum bozukluğu vardır,duygu bozukluğu değil..
bir yanımda olan bişey..
Benim hastalıım :)) Ve mor rengi bu hastalıı ortaya çıkarıyomuuşş..
Nevrotik: yaşamın karşıt eğilimlerini birleştirmek için çaba göstermiş ama bunu başarmamış kişidir. Rank, bunlara 'engellenmiş artist' der. Karşıt istemi o derece ilerlemiştir ki, ait olduğu kültürle özdeşleşme imkanını yitirmiştir. Karşıt istemi nedeniyle terapide direnç gösterir. Anne-babasıyla yaşadığı beraberlik biçimini ayrım yapmaksızın herkesle yeniden yaşar. Yorumlarını ihtiyaçlarına göre genelleştirir ve 'ya hep ya hiç' mantığı egemendir. Nevrotik eğilimlerin temelinde korku ve suçluluk duygusu vardır. Nevrotikler, davranışlarından kendisini sorumlu tutmaz, olayların kendi dışında olduğuna ve onlara yön vermemin elinde olmadığına inanırla. Kendini aşırı eleştirir, küçük, zayıf ve değersiz bulur. İnsanların kendisi hakkında düşündüklerini önemser.
yasamı ve toplumu arasında dengeyi kuramayan,organik hiçbir temeli olmadığı halde,genelde çocukluk kaygılarından kaynaklanan bu durumu:histeri nöbetleri,ruh çöküntüleri,yaygın bedensel ağrılar v.s rahatsız yasama durumu.