Nedim, 18. yüzyıl' da yaşamış, divan edebiyatında önemli bir yer eden şairimizdir... Kendisi, zevke, eğlenceye düşkün olduğu için, şiirlerinde de, zevk ve eğlence mutlaka geçmiştir... Aynı zamanda o, lale dönemi şairidir, o dönemin refahı, mutluluğu, onun şiirlerine de yansımıştır... Daha sonra lale devrinin bitişinde, Patrona Halil İsyanı başlarken, damdan düşerek ölmüştür...
Nedim Demek 'Hoş sohbet arkadaşı,can demektir' Bizmde tanıdığımız Nedim Taktak aynı özelliklere sahip olmakla beraber söylediğini yaşayan yaşadığını paylaşan yazardır.Timaş yazarlarından olup ücretsiz seminerler de veren Nedim Taktak 'İyi bir meslek sahibi olmanın yolu; iyi bir ilköğretim, ortaöğretim ve üniversite eğitiminden geçtiğini hepimiz iyi biliyoruz. Nedim Taktak tecrübeli bir öğretmen olarak bu kitabında, derslerin kolay yönlerine ışık tutarken; sizlere ders çalışmada öz ve verimli yolları gösterecek, yeni öğretim sistemini, çoklu zekâ kuramını ve öğrenme tekniklerini anlatacak bir öğrenci el kitabı olmasının yanında, başarıya giden kısa yolu bulmanıza yardımcı olacak. Amacımız, sizlere 'Yapamıyorum, sevmiyorum, sınav korkum var' ya da 'Görmeye bile tahammülüm yok! ' dediğiniz engelleri, basit ve kolay uygulanabilir yöntemlerle yıkabileceğinizi göstermek. Yarınlar bugünlerden kuruluyor. Gelecek yüzyılın, her yönüyle seçkin bir ferdi olmak ya da olmamak... Seçim sizin! Her gelecek yakındır ve siz geleceğe bu kitapla yön vereceksiniz. Bütün iş, başlamaya cüret edebilmekte.
Bizce Nedim 'Hiç Kızmayan Öğretmen' demektir.Çünkü; bu Nedim, NEDİM TAKTAK'tır.Birikimlerini anlattığı 'Hiç Kızmayan Öğretmen' kitabında öğretmenlik mesleğinin severek yapılması gerektiğini 'PAra için Yapılamayaacak Tek Meslek' olarak nitelendirmesi de bunu gözler önüne sermektedir. Bir sevgi ve duygu çağlayanı olan çocukluğumuzun o saf, berrak ve samimi dünyasına hitap eden öğretmenimiz, çocuğumuzun dünyasında çok önemli bir yer tutar. Çocuğa göre dünyanın en bilgili, en başarılı insanı odur. Gerçekten böyle olsa bile yaşayışı, kültürü, aile durumu, ekonomik seviyesi farklı olan öğrencilerin oluşturduğu bir sınıfta ahengi sağlamak, sağlıklı bir eğitim vermek hiç de o kadar kolay değil. Bunu başarmak hiç şüphesiz, ciddi bir şevk, gayret ve sabır ister. Özellikle mesleğe yeni başlayan öğretmenler, öğrendiklerini uygulama sürecinde, birtakım sıkıntılar yaşayabiliyorlar. Mutlaka sayısız tecrübenin ürünü olan kurallar çok önemlidir. İşte karşımızda bu kuralları geliştiren ve geliştirdiği bu kurallara “Hiç kızmayan öğretmen kuralları” ismini veren bir eğitimci duruyor.
Aynı isimde bir internet sitesi ile bir kitabı da bulunan eğitimci Nedim Taktak, öğretmenliği boyunca çok farklı okullarda, farklı yaşayış biçimlerine sahip öğrencilerle muhatap olmuş. Öğretmenliği zevkli ve neşeli olduğu kadar zor ve zahmetli bir meslek olarak gören Nedim Taktak, kızmanın insanın doğasında olduğunu, dolayısıyla kızarken bile bunu hissettirmemenin önemine vurgu yaparak, “Öğretmen böyle davranıp, kızma duygularına fren koyunca, kızma olgusunu hissettirmeden geleceğe hazırladığı öğrencileri de bu duygularını frenliyor.” diyor. Kızıp sinirlenince, milyarlarca sinir hücremizin öldüğünü; sınıftaki başarının ardındaki sırrın empati olduğunu açıklayan Taktak, azarlama dili yerine empatiyi kullanmayı tavsiye ederek ayrıca sınıfta alınan kararların uygulanabilmesi için toplantı yaparak bu kararların çocuklar tarafından alınmasını sağladıklarını dile getiriyor. Başarının öğretmen, veli ve öğrenci birlikteliğinden kaynaklandığına dikkat çeken Taktak, bu konuda bazen aksamaların olduğu ve bu aksamaların bazen öğretmen, bazen öğrenci, bazen de veli merkezli olduğu üzerinde duruyor.
Öğretmen kaynaklı sorunları genellikle “Sınıf öğretmeni branşında olmayan bazı öğretmenler çocuk ve velileri tanıyamıyor ya da geç tanıyorlar. Çocukların davranışlarından kaynaklanan iletişim mesajını alamıyorlar. Zor şartlarda çalışan arkadaşlarımızda agresiflik oluyor. Dolayısıyla çocuklarımızla ortak dili bulamıyoruz.” şeklinde tespitlerle dile getiriyor. Eğitimde gönüllülerin olması gerektiğine dikkat çeken Taktak, gönüllü velilerin olmadığı bir eğitim sisteminin bir yanının hep noksan kalacağına vurgu yapıyor.
Öğrencilerin başarısızlıklarının öğretmen, veli ve öğrenci kaynakla gibi birçok nedene bağlı olabileceğine dikkat çeken Taktak, “Öğrenci, bazı nedenlerden dolayı herhangi bir derse karşı küsebilir, böyle bir durumda mutlaka aile desteğine ihtiyaç var.” şeklinde konuşuyor. Çocuklara ‘bey, hanımefendi’ şeklinde seslendiğinizde çocukların tavırlarında otomatik bir değişim oluyor ve çocuk sizden gelen mesajı daha bir dikkatli uyguluyor.
Sınıfın bir de internet sitesi var. Site, ismini de kitaptan almış. ‘Hickizmayanogretmen.com’ sitesi velilerin katkısıyla kurulan bir site. Bu alanda kurulan ilk sınıf sitesi olması açısından önemli. Veliler site sayesinde öğrencilerinin notlarını, okula devam gibi konularda okul durumlarını anında öğrenebiliyor.
Sorunları halletmek için aile tanınmalı
Çocukların sorunlarının çözülmesi için ailenin tanınması gerekiyor. Bunun için aile anketleri yapılmalı. Ev reisleri ile iletişim kurularak çocukların başarıları için çözüm yolları aranmalı. Velilerle yakınlaşma için onların özel günlerine katılmalı. Çocuk ve aile arasında iletişimin daha güçlü olması için alternatif “sürpriz anneler günü” gibi aktivitelerle aile ve çocukların, duygusal iletişimlerine katkı sağlanmalı. Yakın hedeflerle çocukların iyi alışkanlıklar kazanmalarına yardımcı olunmalı. İki gün boyunca yazılarını güzel yazıp, çevreyi temiz tutan ve anne-babalarını üzmeyen çocuklar ödüllendirilmeli. Kitap okuyup raporlarını getirenlere hediyeler verilmeli. Sınıf kumbarası’ uygulaması çocuklara çok cazip gelebilir. Kumbara sisteminde zorunluluk olmamalı. Ama olumlu pekiştireçlerle çocukların ceplerindeki bozuk paraları bu kumbarada değerlendirmelerine imkan verilmeli. Çocuklar, bu güzel tavırlarının; sonra bir kitap, kalem ya da sınıfa bir şey alınarak geri döndüğünü görünce mutlu oluyor, yardımseverlik duyguları gelişiyor.
Şarkı şairidir.Devrin sultanlarından himaye görmüş, işret meclislerinin, helva sohbetlerinin,sefahat alemlerin başkonuğu olmuştur.Rivayete göre çıkan bir ayaklanma esnasında damdan dama kaçarken düşerek vefat etmiştir.Bence en güzel beyitlerinden biri şudur: Güllü diba giydin amma korkarım azar eder Nazeninim sâye-i hâr-ı gül-i diba seni
'Gam çekme güzel ne olsa baharın sonu yazdır. Sevdaların en coştuğu yer şimdi boğazdır. Bin kayda düşen gönlüme bir sevgili azdır. Sevdaların en coştuğu yer şimdi boğazdır.'
Nedim, 18. yüzyıl' da yaşamış, divan edebiyatında önemli bir yer eden şairimizdir...
Kendisi, zevke, eğlenceye düşkün olduğu için, şiirlerinde de, zevk ve eğlence mutlaka geçmiştir...
Aynı zamanda o, lale dönemi şairidir, o dönemin refahı, mutluluğu, onun şiirlerine de yansımıştır...
Daha sonra lale devrinin bitişinde, Patrona Halil İsyanı başlarken, damdan düşerek ölmüştür...
akıbeti ancak ucuz türk filmlerindeki gibi biten zevk ve sefa düşkünü eleman
Nedim Demek 'Hoş sohbet arkadaşı,can demektir' Bizmde tanıdığımız Nedim Taktak aynı özelliklere sahip olmakla beraber söylediğini yaşayan yaşadığını paylaşan yazardır.Timaş yazarlarından olup ücretsiz seminerler de veren Nedim Taktak 'İyi bir meslek sahibi olmanın yolu; iyi bir ilköğretim, ortaöğretim ve üniversite eğitiminden geçtiğini hepimiz iyi biliyoruz. Nedim Taktak tecrübeli bir öğretmen olarak bu kitabında, derslerin kolay yönlerine ışık tutarken; sizlere ders çalışmada öz ve verimli yolları gösterecek, yeni öğretim sistemini, çoklu zekâ kuramını ve öğrenme tekniklerini anlatacak bir öğrenci el kitabı olmasının yanında, başarıya giden kısa yolu bulmanıza yardımcı olacak. Amacımız, sizlere 'Yapamıyorum, sevmiyorum, sınav korkum var' ya da 'Görmeye bile tahammülüm yok! ' dediğiniz engelleri, basit ve kolay uygulanabilir yöntemlerle yıkabileceğinizi göstermek. Yarınlar bugünlerden kuruluyor. Gelecek yüzyılın, her yönüyle seçkin bir ferdi olmak ya da olmamak... Seçim sizin! Her gelecek yakındır ve siz geleceğe bu kitapla yön vereceksiniz. Bütün iş, başlamaya cüret edebilmekte.
Bizce Nedim 'Hiç Kızmayan Öğretmen' demektir.Çünkü; bu Nedim, NEDİM TAKTAK'tır.Birikimlerini anlattığı 'Hiç Kızmayan Öğretmen' kitabında öğretmenlik mesleğinin severek yapılması gerektiğini 'PAra için Yapılamayaacak Tek Meslek' olarak nitelendirmesi de bunu gözler önüne sermektedir.
Bir sevgi ve duygu çağlayanı olan çocukluğumuzun o saf, berrak ve samimi dünyasına hitap eden öğretmenimiz, çocuğumuzun dünyasında çok önemli bir yer tutar. Çocuğa göre dünyanın en bilgili, en başarılı insanı odur. Gerçekten böyle olsa bile yaşayışı, kültürü, aile durumu, ekonomik seviyesi farklı olan öğrencilerin oluşturduğu bir sınıfta ahengi sağlamak, sağlıklı bir eğitim vermek hiç de o kadar kolay değil. Bunu başarmak hiç şüphesiz, ciddi bir şevk, gayret ve sabır ister. Özellikle mesleğe yeni başlayan öğretmenler, öğrendiklerini uygulama sürecinde, birtakım sıkıntılar yaşayabiliyorlar. Mutlaka sayısız tecrübenin ürünü olan kurallar çok önemlidir. İşte karşımızda bu kuralları geliştiren ve geliştirdiği bu kurallara “Hiç kızmayan öğretmen kuralları” ismini veren bir eğitimci duruyor.
Aynı isimde bir internet sitesi ile bir kitabı da bulunan eğitimci Nedim Taktak, öğretmenliği boyunca çok farklı okullarda, farklı yaşayış biçimlerine sahip öğrencilerle muhatap olmuş. Öğretmenliği zevkli ve neşeli olduğu kadar zor ve zahmetli bir meslek olarak gören Nedim Taktak, kızmanın insanın doğasında olduğunu, dolayısıyla kızarken bile bunu hissettirmemenin önemine vurgu yaparak, “Öğretmen böyle davranıp, kızma duygularına fren koyunca, kızma olgusunu hissettirmeden geleceğe hazırladığı öğrencileri de bu duygularını frenliyor.” diyor. Kızıp sinirlenince, milyarlarca sinir hücremizin öldüğünü; sınıftaki başarının ardındaki sırrın empati olduğunu açıklayan Taktak, azarlama dili yerine empatiyi kullanmayı tavsiye ederek ayrıca sınıfta alınan kararların uygulanabilmesi için toplantı yaparak bu kararların çocuklar tarafından alınmasını sağladıklarını dile getiriyor. Başarının öğretmen, veli ve öğrenci birlikteliğinden kaynaklandığına dikkat çeken Taktak, bu konuda bazen aksamaların olduğu ve bu aksamaların bazen öğretmen, bazen öğrenci, bazen de veli merkezli olduğu üzerinde duruyor.
Öğretmen kaynaklı sorunları genellikle “Sınıf öğretmeni branşında olmayan bazı öğretmenler çocuk ve velileri tanıyamıyor ya da geç tanıyorlar. Çocukların davranışlarından kaynaklanan iletişim mesajını alamıyorlar. Zor şartlarda çalışan arkadaşlarımızda agresiflik oluyor. Dolayısıyla çocuklarımızla ortak dili bulamıyoruz.” şeklinde tespitlerle dile getiriyor. Eğitimde gönüllülerin olması gerektiğine dikkat çeken Taktak, gönüllü velilerin olmadığı bir eğitim sisteminin bir yanının hep noksan kalacağına vurgu yapıyor.
Öğrencilerin başarısızlıklarının öğretmen, veli ve öğrenci kaynakla gibi birçok nedene bağlı olabileceğine dikkat çeken Taktak, “Öğrenci, bazı nedenlerden dolayı herhangi bir derse karşı küsebilir, böyle bir durumda mutlaka aile desteğine ihtiyaç var.” şeklinde konuşuyor. Çocuklara ‘bey, hanımefendi’ şeklinde seslendiğinizde çocukların tavırlarında otomatik bir değişim oluyor ve çocuk sizden gelen mesajı daha bir dikkatli uyguluyor.
Sınıfın bir de internet sitesi var. Site, ismini de kitaptan almış. ‘Hickizmayanogretmen.com’ sitesi velilerin katkısıyla kurulan bir site. Bu alanda kurulan ilk sınıf sitesi olması açısından önemli. Veliler site sayesinde öğrencilerinin notlarını, okula devam gibi konularda okul durumlarını anında öğrenebiliyor.
Sorunları halletmek için aile tanınmalı
Çocukların sorunlarının çözülmesi için ailenin tanınması gerekiyor. Bunun için aile anketleri yapılmalı. Ev reisleri ile iletişim kurularak çocukların başarıları için çözüm yolları aranmalı. Velilerle yakınlaşma için onların özel günlerine katılmalı. Çocuk ve aile arasında iletişimin daha güçlü olması için alternatif “sürpriz anneler günü” gibi aktivitelerle aile ve çocukların, duygusal iletişimlerine katkı sağlanmalı. Yakın hedeflerle çocukların iyi alışkanlıklar kazanmalarına yardımcı olunmalı. İki gün boyunca yazılarını güzel yazıp, çevreyi temiz tutan ve anne-babalarını üzmeyen çocuklar ödüllendirilmeli. Kitap okuyup raporlarını getirenlere hediyeler verilmeli. Sınıf kumbarası’ uygulaması çocuklara çok cazip gelebilir. Kumbara sisteminde zorunluluk olmamalı. Ama olumlu pekiştireçlerle çocukların ceplerindeki bozuk paraları bu kumbarada değerlendirmelerine imkan verilmeli. Çocuklar, bu güzel tavırlarının; sonra bir kitap, kalem ya da sınıfa bir şey alınarak geri döndüğünü görünce mutlu oluyor, yardımseverlik duyguları gelişiyor.
A.Kadir Süphandağı
(http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do; jsessionid=B1D5A1C00B5E365AC436A7001AC8F6B9.node3? haberno=154814)
Şarkı şairidir.Devrin sultanlarından himaye görmüş, işret meclislerinin, helva sohbetlerinin,sefahat alemlerin başkonuğu olmuştur.Rivayete göre çıkan bir ayaklanma esnasında damdan dama kaçarken düşerek vefat etmiştir.Bence en güzel beyitlerinden biri şudur:
Güllü diba giydin amma korkarım azar eder
Nazeninim sâye-i hâr-ı gül-i diba seni
Ezelden şâh-ı aşkın bende-i fermanıyız cânâ
Muhabbet mülkünün sultân-ı 'ali-şânıyız cânâ
Pek sevgili sevdiklerimin pek sevgili şâirleridir.
Mehmet ve öbürü pek çok severler, hakîkaten Nedîm, onlara 'nedîm' olmuştur..
Cefâ-yı tâli'-i nâ-sâzkârı benden sor
Aman aman sitem-i rûzgârı benden sor
Düşüp ümîde neler çektiğimi ben bilirim
Belâ-yı keşmekeş-i intizârı benden sor
Bir iki günde ne gaddarlıkların gördüm
Felek dedikleri nâ pâydârı benden sor
Zamân-ı va'd-i tahassürde başkadır âlem
O telh şerbet-i şîrin-güvârı benden sor
Henüz neş'esini görmeden humâr çeker
nedîm-i dil-şûde-i bî-karârı benden sor.
gülen insan eğlenmeyi ve eğlendirmeyi seven,sohbeti dinlenir.
konuşmaları ve davranışları yerinde insan demek
'... o bütün haneme teşrifini guşetti meğer
sevk-i şurideyi gördüm gelür amma ne gelür...'
nedim
Gülelim oynayalım kam alalım dünyadan
Ma-i Tesnim içelüm çeşme-i nev-peydadan
'Bu şehri Stanbul ki bi mislü behadır
Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır.'
' Ey Nedim ey bülbüli şeyda niçin hamuşsun?
Sende evvel çok nevalar güftü gülar var idi.'
'Gam çekme güzel ne olsa baharın sonu yazdır.
Sevdaların en coştuğu yer şimdi boğazdır.
Bin kayda düşen gönlüme bir sevgili azdır.
Sevdaların en coştuğu yer şimdi boğazdır.'
Tefessühün degilde belki tefessuhun sairi olabilir..
Kıpır kıpır bir İstanbul Türkçesi, şuh bir eda, dilişmen bir üslup...