Allahın on pulunu, bekleye dursun on kul... Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.. Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa.. Yaşasın kefenimin kefili karaborsa.
Yahu kırk yıl düşünsem yazamam yaw...! ! ! Kabullenmekten başka çare yok, şiirlerin babası...! !
siz bana gerçekten yok olan bir şeyi gösterebilirmisinizki,yoku ispat edebilesiniz..gösterebilcek olsanız zaten o şey yok değil var olur.gösteremeyincede yok demeğe imkanınız kalamaz.Allaha yok diyebilmeniz ayrıca ispat ediyorki 'o' varın ta kendisidir necip fazıl kısakürek
s.a necıpfazıl birkaç kelimeye mana yukleyen değil aynı zamanda manayı yaşayan bir yazar oldugundadır ki süreklı olarak bir kısım insanı rahatsız edecek kadar güclü kalemdi. işte bundan dolayı dahala arkasından laf yetiştirmeye çalışanlara nisbet diyorum ki; ustad vefat edince size sıra düştü yaşarken nere kaldı laf soylemek
Yıllar bir gözyaşı olup da kaymış Nurlu ihtiyarın yanaklarında. Yapraktan saçını yerlere yaymış, Sonbahar ağlıyor ayaklarında. Süzüyor ufukta bir kızıl yeri, İçi karanlıkla dolu gözleri; Alnında akşamın ince kederi, Sessizliğin sırrı,dudaklarında. Yanan bir kağıtta küçük bir satır Yazı gibi akşam onu karatır; Artık o,silinen bir hatıradır, Bu ıssız bahçenin uzaklarında...
Yabancılar onun hakkında şöyle düşünür: Dönemin Rus elçisi “Nazım Hikmet yerine Necip Fazıl Komünist olsaydı Rusya’nın yarısını ona verirdik” demiştir.Fransızlar onun için:”Fransız kütüphanesini beyninde taşıyan insan “ derler...
Necip Fazıl; hiç ölmeyecek bir üstad,şiirleriyle ruhumuza hükmeden usta bir kalem.üstadın önünde saygıyla eğiliyorum ve ona minnet hisleriyle doluoyurum.usta kaleme saygılar
Eşsiz tabiriyle 'Kabuslardaki sivrisinek vızıltılarının alt alta dizilmesiyle vucuda gelen hezeyanların şiir telakki edildiği bu deliler panayırında' şiirinin kıymetini idraktan büsbütün mahrumiyet,hakeza 'favorili,top enseli,zıpzıp beyinli ve kurbağa lügatçeli nesil' tarafından da andelib-i lisan-ı Türk ile mevsuf zatı âlisinin karga gaklamaları ve kurbağa vaklamarıyla meşhur cücelerle mukayesesi...İşte bu coğrafyada kendisini anlayabilen bir insan olma bahtiyarlığı içinde ruhuna binler rahmet okuyoruz.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık. Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İncin uykuda yanlız iki yoldaş uyanık. Biri benim birde serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor, Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler, Üstüme camlarını hep simsiyah dikiyor. Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yanlızların annesi, Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi, Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
necip fazıl, cumhuriyet döneminin en etkileyici şairlerinden biridir.insanın ruh halini,bunalımlarını,etkileyici bir dille şiirlerine yansıtır.sadece şiirlerine mi.... elbette tiyatro eserlerine de.ona göre şiir duygu haline gelmiş düşüncedir.yani böyle olması gerekir.hem necip fazıl biliyosunuz önceleri kumar-içki-kadın üçgeni içerisinde kaybolmuş iken karsısına çıkan ve kendisi tarafında kurtarıcım diye nitelendirilen abdulhakim arvasi tarafından dünyaya geri kazanılıyor.ve fazıl artık tamamiyle allaha ulaşma çabasındadır.o,hayatını üç evre olarak nitelendirir:O ndan öncesi,O nunla tanuşunca ve O ndan sonra.burdaki O tabiki kurtarıcım dediği abdulhakim arvasi dir.necip fazıl hakkında yazmak istediğim daha çok şey war ama yoruldum ya :) ama şunu söylemem gerek onun şiir ya da tiyatrolarını muhakkak okumak lazım.işte bu kadar oku ve gör seni nasıl mest ediyomuş necip....son olarak küçük bi şiiri :) (ismini hatırlamıyorum şiirin üzgünüm) ne hasta bekler sabahı ne taze ölüyü mezar, ne de seytan bir günahı seni beklediğim kadar. geçti istemem gelmeni,yokluğunda buldum seni bırak vehmimde gölgeni,gelme artık neye yarar.... _FaNick_:D
paris'te falan uzun süre esrar, kumar ve hayat kadını takıldıktan sonra hidayete erenlerdendir. tüm mavralar bir yana, 'yükselen değerler' denen mefhumu anlayıp keskin dönüşleri becerenlerin en önemli ve ilk temsilcilerindendir cinnet vatanımızda. necip fazıl sanatını tanımlamak için aklıma gelen en uygun atasözü 'ıslığı dağı taşı tuttu, güttüğü bi tanecik keçi' şeklindedir. şair demek mümkün mü bilmiyorum? yazdıklarında daha çok, ilkokul öncesi çocuklarının 'bir iki üç buçuk' tekerlemelerinin tadı vardır.
Allahın on pulunu, bekleye dursun on kul...
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul..
Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa..
Yaşasın kefenimin kefili karaborsa.
Yahu kırk yıl düşünsem yazamam yaw...! ! ! Kabullenmekten başka çare yok, şiirlerin babası...! !
anlamak yok çocuğum anlar gibi olmak var
akıl için son tavır saçlarını yolmak var
*etkili yazıyor vesselam..
'Ve tanrı öldü'
sözüne karşı
'Allah tanrının belasını versin! '
der ki
bu söz benim çok hoşuma gider..
Düşünce iptilâm,
Kelime heyûlâm.
Lisansız vaveylâm;
Ne bir harf, ne kelâm,
Esselâm, Esselâm! ...
Üstâd...kelimelere tılsımlı dokunuşları olan zât..
siz bana gerçekten yok olan bir şeyi gösterebilirmisinizki,yoku ispat edebilesiniz..gösterebilcek olsanız zaten o şey yok değil var olur.gösteremeyincede yok demeğe imkanınız kalamaz.Allaha yok diyebilmeniz ayrıca ispat ediyorki 'o' varın ta kendisidir
necip fazıl kısakürek
Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul
bir kişiye tam dokuz,dokuz kişiye bir pul
günümüz koşullarını ne güzelde anlatıyor.
Kelimelere Destan Sığdıran Adam
Kkaldırımlar kaldırımlar kaldırımlar
s.a necıpfazıl birkaç kelimeye mana yukleyen değil aynı zamanda manayı yaşayan bir yazar oldugundadır ki süreklı olarak bir kısım insanı rahatsız edecek kadar güclü kalemdi.
işte bundan dolayı dahala arkasından laf yetiştirmeye çalışanlara nisbet diyorum ki; ustad vefat edince size sıra düştü yaşarken nere kaldı laf soylemek
Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir.
BAHÇEDEKİ İHTİYAR
Yıllar bir gözyaşı olup da kaymış
Nurlu ihtiyarın yanaklarında.
Yapraktan saçını yerlere yaymış,
Sonbahar ağlıyor ayaklarında.
Süzüyor ufukta bir kızıl yeri,
İçi karanlıkla dolu gözleri;
Alnında akşamın ince kederi,
Sessizliğin sırrı,dudaklarında.
Yanan bir kağıtta küçük bir satır
Yazı gibi akşam onu karatır;
Artık o,silinen bir hatıradır,
Bu ıssız bahçenin uzaklarında...
Yabancılar onun hakkında şöyle düşünür: Dönemin Rus elçisi “Nazım Hikmet yerine Necip Fazıl Komünist olsaydı Rusya’nın yarısını ona verirdik” demiştir.Fransızlar onun için:”Fransız kütüphanesini beyninde taşıyan insan “ derler...
Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes
Ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es
Necip Fazıl; hiç ölmeyecek bir üstad,şiirleriyle ruhumuza hükmeden usta bir kalem.üstadın önünde saygıyla eğiliyorum ve ona minnet hisleriyle doluoyurum.usta kaleme saygılar
bir yanda akan sensin diger yanda sakarya....nur icinde yat Allah dostu buyuk zat
Suratımda her suç bir ayrı imza,
Benmişim kendime en büyük ceza!
Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!
büyük üstat...
şemdinli dağlarının içtim nur çeşmesinden
kurtuldum akreplerin ruhumu deşmesinden
Tek kelimeyle ÜSTAD! ! !
Eşsiz tabiriyle 'Kabuslardaki sivrisinek vızıltılarının alt alta dizilmesiyle vucuda gelen hezeyanların şiir telakki edildiği bu deliler panayırında' şiirinin kıymetini idraktan büsbütün mahrumiyet,hakeza 'favorili,top enseli,zıpzıp beyinli ve kurbağa lügatçeli nesil' tarafından da andelib-i lisan-ı Türk ile mevsuf zatı âlisinin karga gaklamaları ve kurbağa vaklamarıyla meşhur cücelerle mukayesesi...İşte bu coğrafyada kendisini anlayabilen bir insan olma bahtiyarlığı içinde ruhuna binler rahmet okuyoruz.
nazım hikmetten farkı kısada olsa küreklerinin olmasıdır.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık.
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İncin uykuda yanlız iki yoldaş uyanık.
Biri benim birde serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor,
Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler,
Üstüme camlarını hep simsiyah dikiyor.
Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yanlızların annesi,
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi,
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Sen kıvrıl ben gideyim
Son Peygamber klavuz
Kainatta ne varsa suda yaşadı önce,
Üstümüzden su geçer doğunca ve ölünce.
Şairler sultanı,
Kelimelerin çobanı,
Şiire ruh katan bir sihirbaz,
Ötelerin seyyahı.
Deryada sonsuzluğu fikretmeye ne zahmet! ! !
Al sana derya gibi sonsuz Karacaahmet....
(Karacaahmet: Anadolu Yakasında, Kadıköy'e yakın çok büyük ve önemli bir mezarlık)
satılmış olan türlere inat....gerçek bir kişilik... :)
necip fazıl, cumhuriyet döneminin en etkileyici şairlerinden biridir.insanın ruh halini,bunalımlarını,etkileyici bir dille şiirlerine yansıtır.sadece şiirlerine mi.... elbette tiyatro eserlerine de.ona göre şiir duygu haline gelmiş düşüncedir.yani böyle olması gerekir.hem necip fazıl biliyosunuz önceleri kumar-içki-kadın üçgeni içerisinde kaybolmuş iken karsısına çıkan ve kendisi tarafında kurtarıcım diye nitelendirilen abdulhakim arvasi tarafından dünyaya geri kazanılıyor.ve fazıl artık tamamiyle allaha ulaşma çabasındadır.o,hayatını üç evre olarak nitelendirir:O ndan öncesi,O nunla tanuşunca ve O ndan sonra.burdaki O tabiki kurtarıcım dediği abdulhakim arvasi dir.necip fazıl hakkında yazmak istediğim daha çok şey war ama yoruldum ya :) ama şunu söylemem gerek onun şiir ya da tiyatrolarını muhakkak okumak lazım.işte bu kadar oku ve gör seni nasıl mest ediyomuş necip....son olarak küçük bi şiiri :)
(ismini hatırlamıyorum şiirin üzgünüm)
ne hasta bekler sabahı ne taze ölüyü mezar,
ne de seytan bir günahı seni beklediğim kadar.
geçti istemem gelmeni,yokluğunda buldum seni
bırak vehmimde gölgeni,gelme artık neye yarar....
_FaNick_:D
ZİNDANDAN MEHMEDE MEKTUP (61770 Hit)
Zindanda iki hece.Mehmed'im lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de geri adam,boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mi? ..Belki..Daha ölmedim!
Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım...Bin yıllık konak
Ne ayak dayanır buna,ne tırnak!
Bir alem ki, gökler boru içinde.
Akıl almazların zoru içinde
Üstüste sorular soru içinde.
Düşün mü,konuş mu, sus mu,unut mu?
Buradan insan mı çıkar,tabut mu?
Bir idamlık Ali vardı,asıldı
Kaydını düştüler,mühür basıldı.
Geçti gitti,birkaç günlük fasıldı
Ondan kalan,boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil...
Müdür bey dert dinler,bugün'maruzat'!
Çatık kaş...Hükumet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş kim eder azat?
Anlamaz; yazısız,pulsuz,dilekçem...
Anlamaz! ruhuma geçti bilekçem!
Saat beş dedi mi,bir yırtıcı zil
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekun içinde yazıl ve çizil!
Insanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik,mintanlarla et.
Somurtuş gibi bıçak,nara gibi tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccademin yönünde şefkat
Beni kimsecikler okşamaz madem
Öp beni alnımdan,sen öp seccadem!
Çaycı getir ilaç kokulu çaydan!
Dakika düşelim,senelik paydan!
Zindanda dakika farksız aydan
Karıştır çayını zaman erisin
Kopuk kopuk,duman duman erisin!
Peykeler,duvara mihli peykeler
Duvarda,başlardan yağlı lekeler
Gömülmüş duvara,bas bas gölgeler...
Duvar,katil duvar yolumu biçtin
Kanla dolu sünger... Beynimi içtin
Sukut...Kıvrım kıvrım uzaklık uzar
Tek nokta seçemez dünyada nazar
Yerinde mi acep,ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz?
Güneşe göç varda,kalan biz miyiz?
Ses demir,su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir.
Ne gelir ki elden,kader bu,emir...
Garip pencerecik,küçük daracık;
Dünyaya kapalı,Allah'a açık
Dua,dua eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış
Gözyaşı bir tarla,hep yoncalanmış
Bir soluk,bir tütsü,bir uçan buğu
İplik ki incecik,örer boşluğu
Ana rahmi zahir,şu bizim koğuş
Karanlığında nur,yeniden doğuş....
Sesler duymaktayım; Davran ve boğuş!
Sen bir devsin,yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa,dimdik doğrul ve sevin!
Mehmed'im,sevinin,başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin,eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın elbet bizim,elbet bizimdir!
Gün doğmuş,gün batmış,ebed bizimdir
NECİP FAZIL KISAKÜREK
paris'te falan uzun süre esrar, kumar ve hayat kadını takıldıktan sonra hidayete erenlerdendir. tüm mavralar bir yana, 'yükselen değerler' denen mefhumu anlayıp keskin dönüşleri becerenlerin en önemli ve ilk temsilcilerindendir cinnet vatanımızda. necip fazıl sanatını tanımlamak için aklıma gelen en uygun atasözü 'ıslığı dağı taşı tuttu, güttüğü bi tanecik keçi' şeklindedir. şair demek mümkün mü bilmiyorum? yazdıklarında daha çok, ilkokul öncesi çocuklarının 'bir iki üç buçuk' tekerlemelerinin tadı vardır.
çöle inin nur isimli kitabına ve anlatılan isme hayran olmamak mümkün değil çok etkileyiciydi,
mezarında rahat uyu üstadım