Sadece insanları değil canlı-cansız her şeyi severek saygı duymanın yanında; onların da haklarını savunmak demektir.. Maalesef insanlarımız her şeye ideolojik saplantılarından ötürü; siyah ya da beyaz olarak bakmayı tercih ediyor, halbuki biraz gri olabilsek, bu dünyada ne savaş olur ne de kargaşa.. Her şey bir insanı sevmekle başlar.. Toprağı bol olsun..
Nasıl ki atom altı parçacıklar uygun koşullarda bir araya gelerek atomları oluşturuyorsa ve atomlar da birleşerek cisimleri oluşturuyorsa, aynı biçimde harfler birleşerek sözcükleri, sözcükler birleşerek de düşünceleri oluşturur. Cisimlerin oluşumu nesnelerin diyalektik yasalılığı, düşüncelerin oluşumu da düşüncelerin diyalektik yasalılığı içinde oluşur ve gelişir. Düşüncenin dile bağıntısı ise artık üzerinde tartışılamayacak biçimde kanıtlanmıştır. Diyalektik düşünme yöntemi insan zekasının en parlak buluşlarından biridir. Türk dili ve düşüncesi bakımından Nazım Hikmet, diyalektiği en derinden kavramış ve onu günlük konuşma diline şiirleriyle yerleştirmiştir. Nazım Hikmet’in diyalektik düşünceyle ilgili bir çok konuşması vardır ama ben burada sadece şiirlerinden örnekler vermeye çalışacağım. Nazım Hikmet, Piraye hanıma yazdığı bir mektubunda şöyle diyordu “Senin aşkına güvenerek şimdiye kadar gerek şark gerekse garp edebiyatında yapılmamış bir şeye, yani rubailerle Diyalektik Materyalizmi vermeye çalışacağım. Bu işi başaracağımdan eminim, çünkü Mevlana’nın Tanrı aşkına güvenerek ve ondan kuvvet alarak yaptığı şeyi ben senin aşkına güvenerek ve onun yaptığının tamamen tersini yani gerçeğini yapacağım.” Ve dediklerini gerçekten de başardı ve rubaileri yazdı, birkaç örnek vereyim. 11 Ne nurdan ne çamurdan, Sevgilim, kedisi ve kedinin boynundaki boncuk Yuğrumlarındaki farkla hepsi aynı hamurdan..
13 Aramızda sadece bir derece farkı var, İşte böyle kanaryam, Sen kanatları olan, düşünemeyen kuşsun, Ben elleri olan, düşünebilen adam.. 3 Ömür gelip geçiyor, vakti ganimet bil uyanılmaz uykulara varmadan; Yakut şarabı billur kadehlere doldur, seher vaktidir ey delikanlı uyan.. Perdesiz, buz gibi odasında uyandı delikanlı, Gecikmeyi affetmeyen fabrikanın canavar düdüğüydü uğuldayan.. 4 Muşambanın üstüne resmini bir kerecik çizdim ama Günde bin kere resmin çıktı bende tepeden tırnağıma, Fakat ne tuhaf şey hayalin onda daha çok kalacak, Benden uzun ömürlüdür muşamba..
Türk dili ve düşüncesinin en önemli ozanlarından Nazım Hikmet, bedensel olarak artık yok, ama nasıl ki Homeros, Hesiodos, Heraklit, Lucretius binlerce yıldır yaşamlarını tüm canlılıklarıyla sürdürüyorlarsa, Nazım Hikmet’te aynı canlılıkla yaşamını sürdürmeye devam edecek. Onun eseri kuşaklar boyu insanlığın yolunu aydınlatmayı sürdürecek. Bundan en ufak bir kuşkum yok. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
“Yalnız şiirlerim kendi memleketimde basılmadı, yalnız halkımın beni işitmesine izin verilmedi. Bu benim yaramdır. Bir şair için bundan acı bir şey olamaz. Ben bu şiirleri her şeyden önce kendi halkım için yazdım. Fakat herkes okuyor, o okuyamıyor.”
Necip Fazıl ve Nazım Hikmet'i kıyaslayan arkadaşları anlamıyorum. H er ikiside dev şairler tabi şiirlerini okumadıysanız bunu farkedemezsiniz.NecipF.geçmişine çöplük tabirini kullanasında ince bir nükte vardır derin anlamlar içeren
https://pin.it/7sd5HZP
Sadece insanları değil canlı-cansız her şeyi severek saygı duymanın yanında; onların da haklarını savunmak demektir.. Maalesef insanlarımız her şeye ideolojik saplantılarından ötürü; siyah ya da beyaz olarak bakmayı tercih ediyor, halbuki biraz gri olabilsek, bu dünyada ne savaş olur ne de kargaşa.. Her şey bir insanı sevmekle başlar.. Toprağı bol olsun..
NAZIM VE DIYALEKTIK..
Nasıl ki atom altı parçacıklar uygun koşullarda bir araya gelerek atomları oluşturuyorsa ve atomlar da birleşerek cisimleri oluşturuyorsa, aynı biçimde harfler birleşerek sözcükleri, sözcükler birleşerek de düşünceleri oluşturur. Cisimlerin oluşumu nesnelerin diyalektik yasalılığı, düşüncelerin oluşumu da düşüncelerin diyalektik yasalılığı içinde oluşur ve gelişir. Düşüncenin dile bağıntısı ise artık üzerinde tartışılamayacak biçimde kanıtlanmıştır. Diyalektik düşünme yöntemi insan zekasının en parlak buluşlarından biridir.
Türk dili ve düşüncesi bakımından Nazım Hikmet, diyalektiği en derinden kavramış ve onu günlük konuşma diline şiirleriyle yerleştirmiştir. Nazım Hikmet’in diyalektik düşünceyle ilgili bir çok konuşması vardır ama ben burada sadece şiirlerinden örnekler vermeye çalışacağım.
Nazım Hikmet, Piraye hanıma yazdığı bir mektubunda şöyle diyordu “Senin aşkına güvenerek şimdiye kadar gerek şark gerekse garp edebiyatında yapılmamış bir şeye, yani rubailerle Diyalektik Materyalizmi vermeye çalışacağım. Bu işi başaracağımdan eminim, çünkü Mevlana’nın Tanrı aşkına güvenerek ve ondan kuvvet alarak yaptığı şeyi ben senin aşkına güvenerek ve onun yaptığının tamamen tersini yani gerçeğini yapacağım.” Ve dediklerini gerçekten de başardı ve rubaileri yazdı, birkaç örnek vereyim.
11
Ne nurdan ne çamurdan,
Sevgilim, kedisi ve kedinin boynundaki boncuk
Yuğrumlarındaki farkla hepsi aynı hamurdan..
13
Aramızda sadece bir derece farkı var,
İşte böyle kanaryam,
Sen kanatları olan, düşünemeyen kuşsun,
Ben elleri olan, düşünebilen adam..
3
Ömür gelip geçiyor, vakti ganimet bil uyanılmaz uykulara varmadan;
Yakut şarabı billur kadehlere doldur, seher vaktidir ey delikanlı uyan..
Perdesiz, buz gibi odasında uyandı delikanlı,
Gecikmeyi affetmeyen fabrikanın canavar düdüğüydü uğuldayan..
4
Muşambanın üstüne resmini bir kerecik çizdim ama
Günde bin kere resmin çıktı bende tepeden tırnağıma,
Fakat ne tuhaf şey hayalin onda daha çok kalacak,
Benden uzun ömürlüdür muşamba..
Türk dili ve düşüncesinin en önemli ozanlarından Nazım Hikmet, bedensel olarak artık yok, ama nasıl ki Homeros, Hesiodos, Heraklit, Lucretius binlerce yıldır yaşamlarını tüm canlılıklarıyla sürdürüyorlarsa, Nazım Hikmet’te aynı canlılıkla yaşamını sürdürmeye devam edecek. Onun eseri kuşaklar boyu insanlığın yolunu aydınlatmayı sürdürecek. Bundan en ufak bir kuşkum yok. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
anlamak seni...
“Yalnız şiirlerim kendi memleketimde basılmadı, yalnız halkımın beni işitmesine izin verilmedi. Bu benim yaramdır. Bir şair için bundan acı bir şey olamaz. Ben bu şiirleri her şeyden önce kendi halkım için yazdım. Fakat herkes okuyor, o okuyamıyor.”
nazım hikmet
ne devrimi bilmek
nede şiirlerini anlanmak
isyanını irdelemek
anlaaksa nazımı aşkı bilmek
yada 5yıldız otelden habisanelere gitmeyi
bilmek
gereksizzz
Necip Fazıl ve Nazım Hikmet'i kıyaslayan arkadaşları anlamıyorum. H er ikiside dev şairler tabi şiirlerini okumadıysanız bunu farkedemezsiniz.NecipF.geçmişine çöplük tabirini kullanasında ince bir nükte vardır derin anlamlar içeren
Anlamak için yaşamak lazım...!
Molotof kokteyli ve bir adet parça tesirli bomba ile kendisini anlamak dahada kolay olur..!
Dağa çıkmak ise Nazım Hikmeti birebir yaşamaktır.
bir şehre geldim,
dolaşmak için sokaklarında,
selamlaşmak için insanlarıyla,
ne sokak kalmış dolaşılacak,ne selamımı alacak insan....
insanı sevmek..emeğe saygı duymak ne bilim daha bi sürü şeyyyy
her şiirinden alacağım bir msj..keyif var.....seviyorum onu...
'Şiirlerim içilmez
İngiliz tuzu gibi.'
Hakikaten, İngiliz tuzunu, Moskof mushili içilerek yazılmış olan bu satırların üzerine içmek daha doğru olur.
Nazım'ı anlamak, şiirlerini anlamaktır.
Nazım hikmet'in büyük yüreğini,duygularını,yazdıklarını,zorlu yaşamını anlamak herkese nasip olmayabilir.
'Şiirlerim içilmez
ingiliz tuzu gibi...'N.H
O, yalnız ağaran tanyerini görüyor
ben, geceyi de
Sen, yalnız geceyi görüyorsun,
ben ağaran tanyerinide..
N.H.