Nazım Hikmet ve Süleyman Nazif'in de aralarında bulunduğu bir toplulukta güzel sohbet edilmektedir. O dönemlerde tanınmış şahısların evleri onların ölümünden sonra müze gibi ziyarete açılır ve evin kapısına da o kişiyi hatırlatacak nükteli bir kaç söz yazılırmış. Mevzu buraya gelince Nazım,yanında oturan Süleyman Nazif'e döner ve: -Üstat,der. Ben öldükten sonra acaba kapıma ne yazarlar? Süleyman Nazif hiç duraklamaz: -Kiralık ev.
nazım dendiğinde bu topraklarda neden ürken insanlar vardır sizce. çünkü o bi vatanseverdi halk düşkünü emperyalizm düşmanı tüm dünyanın takdir ettiği, bütün sermayedarlar, faşitler ve ülkenin kan emicileri ve pazarlayıcıları tarafından potansiyel bi tehlike arz ettiği için sürgün yiyen dünyaya sık gelmeyen önemli bir değerdi. rahmetle anıyoruz. tıpkı şiirinde dediğin gibi usta eğer buysa vatan bizde vatan hainiyiz.
vatanını seven bir insan ona bir ceza vermek isteyenler ona en büyük cezayı onu vatanından sürerek ve onun bu topraklara ölüsünün bile gelmesine izin vermiyerek verdiler
'Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim. Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan, vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, vatan tırnaklarıysa ağalarınızın, vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa, ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan, vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim. Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla: Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
Şiir: Nazım Hikmet Ran
Bu şiirin manasını kavrayamayan faşist ruhlu ahmak zihniyet hala Nazım Hikmet'e atıyor. Zira onların kulakları sağır, gözleri kör olmuş. Doğruyu anlıyamıyorlar sadece kendilerine öğretilenleri yazıp duruyorlar. Önceden ben Nazım Hikmet'i hiç sevmezdim. Şimdi ise sadece ona saygı duyuyorum. Kendilerini müslüman sanan canilerden Nazım Hikmet dahada müslümandır.
hala nazım hikmete hain diyenlere sadece gülüyorum kendinizi o kadar düşürüyorsunuz ki...küba devrimcisi che guevara da bir nazım hikmet hayranıydı...bilmem hatırlarmısınız 2000 yılı nazım hikmet yılı ilan edilmişti dünya çapında...bu kadar saygı duyulan bir şair bir devrimciydi hikmet... 'Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim. Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan, vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, vatan tırnaklarıysa ağalarınızın, vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa, ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan, vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim. Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla: Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
nazım hikmet ran hala anlayamadıysanız bu güzel yüreği şu şiirini birdaha okuyun biz hatırlatmaktan anlatmaktan bıktık da siz hala anlayamadınız....
Önyargılı zihniyetler tarafından vatan haini, taraftarları tarafından ise vatan sever. Bence herhalde vatan severdir diye düşünüyorum. Tabi ki Allah daha doğrusunu bilir.
nazim hikmet vatan hainligine devam ediyor hala evet vatan hainiyim siz vatanseverseniz siz yurt severseniz ben yurt hainiyim ben vatan hainiyim vatan kasalarinizi cek defterlerinizin icindekilerse vatan sose boyunda sitmadan gebermekse yazin vatan agalarinizin tirnaklariysa ben vatan hainiyim yazin kapkara haykiran puntolar ile uc sutun ustune nazim hikmet vatan hainligine devam ediyor hala
yoldaslar bu kadarini hatirladim bagislayin beni ustaya saygisizlik yaptim
Topraktan öğrenip kitapsız bilendir. Hoca Nasreddin gibi ağlayan Bayburtlu Zihni gibi gülendir. Ferhad'dır Kerem'dir ve Keloğlan'dır. Yol görünür onun garip serine, analar, babalar umudu keser, kahbe felek ona eder oyunu. Çarşambayı sel alır, bir yâr sever el alır, kanadı kırılır çöllerde kalır, ölmeden mezara koyarlar onu. O, 'Yunusu biçâredir baştan ayağa yâredir', ağu içer su yerine. Fakat bir kerre bir derd anlayan düşmesin önlerine ve bir kerre vakterişip '- Gayrık yeter! ..' demesinler. Bunu bir dediler mi, 'İsrâfil surunu urur, mahlukat yerinden durur', toprağın nabzı başlar onun nabızlarında atmağa. Ne kendi nefsini korur, ne düşmanı kayırır, 'Dağları yırtıp ayırır, kayaları kesip yol eyler âbıhayat akıtmağa...'
nazım hikmet ne olursa olsun bizim şairimizdir türk şairidir.4-5 çabulçuda kendi taraflarına çekiyor n.hikmeti.öz be öz türk şairidir.
neye inandığı ya da hangi fikrin gereklerini yaptığından ziyade neler yazdığına, bu ülkeye neler kattığına bakılması gereken, 1956 yılında Çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler. diyen bir insan.. 'insan' diyorum rahatça.... gerçekten 'insan' çünkü... ve neye inandığını sorgulamak hiçbirimize düşmez.. ne istediği ortada değilmi zaten....? bu o kadar açık değilmi sizce de?
1925: Ankara İstiklâl Mahkemesi'nde gizli örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle yokluğunda yargılanarak ^^on beş yıl küreğe konulma cezası^^ verilir. Bu durum onun ülkeden ayrılmasına yol açar. Moskova'ya gider.
1926: Viyana'ya geçerek ileride suçlanmasına konu olarak ^^parti^^ toplantısına katılır. Türk Ceza Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle, ^^küreğe konulma^^ cezası ortadan kalkar.
1927: Katılmış olduğu ^^Viyana Konferansı^^ nedeniyle İstanbul Ceza Mahkemesi'nde yokluğunda yargılanır. ^^Üç ay^^ hapis cezası verilir.
1928: Yurda dönmek üzere Moskova'daki Büyükelçiliğe başvurur. Pasaport almak istemektedir. Ancak kendisine yanıt verilmez bunun üzerine gizlice sınırı geçerse de Hopa'da yakalanır. İstanbul üzerinden Ankara'ya götürülür. Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nde, daha önce yokluğunda yapılan yargılamalar yinelenir. ^^Üç ay^^ hapis cezası verilir. Cezaevinde geçirdiği süre gözönüne alınarak serbest bırakılır.
1930: ^^Sesini Kaybeden Şehir^^ başlıklı şiir için dava açılır. Yargıtayca aklanır.
şiirden kısa bir alıntı yazmak isterim;
Üç adam: ^^Üç adam duruyor: Birincinin kolunda kırık bir keman var, ikincinin başında silindir sırtında frak, üçüncü kıllı bir maymun gibi çıplak.. Üç adam kayboluyor karanlıkta sallanarak.. ^^
acaba kimdi (!) bu adamlar...? ? ? ? ? ?
1931: ^^1+1=1^^, ^^835 Satır^^, ^^Jokond ile Si-Ya-U^^ ile bir kez daha ^^Sesini Kaybeden Şehir^^ ve ^^Varan 2^^ adlı kitapları hakkında dava açılır. Hepsinden aklanır.
1933: ^^Gece Gelen Telgraf^^ şiirinden dolayı yargılanır. Altı ay üç gün hapis cezası verilir. Babası bir kaza sonrası ölür. Onun ölümü üzerine ^^Hiciv Vadisinde Bir Tecrübei Kalemiye^^ başlıklı şiiri yazar. Şiirde babasının patronu Süreyya Paşa'ya hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılır. Bir yıl hapis, 200 lira para cezasına çarptırılır. Bu sıralarda ^^gizli örgüt^^ kurduğu savıyla Bursa Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan ayrı bir davada idamı istenir. Dört yıl ağır hapisle cezalandırılır.
1934: Cumhuriyetin 10. Yılı nedeniyle çıkarılan af yasasından yararlanır. Serbest bırakılır.
1936: Gizli örgüt kurmak ve yönetmek savıyla yargılanır ve aklanır.
1938: Askeri öğrencileri isyana teşvik suçlamasıyla da ^^Donanma^^ davaları açılır. ^ Toplam ^^28 yıl 4 ay ağır hapisle cezalandırılır.^^
1951: 15 Ağustos günü resmi gazetede, Bakanlar Kurulu kararıyla ^^yurttaşlıktan çıkarıldığı^^ duyurulur. Dünya Barış Konseyi'nin bir yıl önce kendisine verdiği ^^ULUSLARARASI BARIŞ ÖDÜLÜNÜ^^ Prag'da düzenlenen bir törenle alır.
Evet, sanırım yeni nesiller Nazım Hikmet'i biraz daha yakından tanıma imkanı bulmuşlardır. Nazım Hikmet'te tıpkı Orhan Pamuk gibi yurt dışından verilen bir ödülle taltıf edilmiştir.. Ne ilginç bir tesadüf (!) ..değil mi..? ? ? ? ? ?
'Memleketim. Memleketimi seviyorum. Çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım. Hiçbir şey dindirmez iç sıkıntımı memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.
Memleketim, Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve 30 Ağustos kurşun kubbeler ve fabrika bacaları benim o kendinden bile gizleyerek sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.
Memleketim; Memleketim ne kadar geniş dolaşmakla bitmez tükenmez gibi geliyor insana. Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum. Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum. ve güneye pamuk işleyenlere gitmek için Toroslarından bir kere olsun geçemedim diye utanıyorum.
(...)
Memleketim; sen dünyanın en güzel en haklı kavgalarından birini yapansın. Ve ben o kavgayı ve ben seni sevenim.' NAZIM HİKMET-1939
Nazım Hikmet ile aynı ideolojiyi paylaşmıyor olabilirsiniz. Onunla hayata bakış açılarınız farklı olabilir. Ama sırf sizinle farklı düşündüğü veya farklı ideolojiyi paylaştığı için adını, sanatını karalamadan; en az onun kadar, onun gibi bu memleketi sevebilirsiniz....
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu davet bizim... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi KARDEŞÇESİNE, bu hasret bizim...
“Beni yaratan Stalin’dir. Gözlerimin ışığını Stalin’e borçluyum. Herşeyimi O’na borçluyum. O beni yarattı, O beni yaşatıyor. “Bundan sonra şehrim Moskova, vatanım Rusya’dır. Ömrümün sonuna kadar Stalin’in bayrağı altında vazife göreceğim”
bakkal karabetin ışıkları yanmış affetmedi bu ermeni vatandaş kürt dağlarında babasının kesilmesini fakat seviyor seni çünkü sen de affetmedin bu karayı sürenleri Türk halkının alnına
Büyük şair... Çekemeyenler için; yobazlar için, faşistler için, düz kafalılar için ise bir vatan hainidir Nazım. O'nun şiirlerini anlamak öyle okuyup da 'bu muymuş' deyivermekle olmaz. Nazım Hikmet 'in şiiri hayatın ta kendisini anlatır, her dizesi buram buram gerçeklik kokar, sevgi kokar, gurbet özlemi kokar. 3-5 mafya dizisi izleyip de silahı beline sokunca kendini bir şey zannedenler anlamaz bunu.
mavi gözlü dev....
en fazla bir yıl sürer 20. asırlılarda ölüm acısı
Nazım Hikmet ve Süleyman Nazif'in de aralarında bulunduğu bir toplulukta güzel sohbet edilmektedir. O dönemlerde tanınmış şahısların evleri onların ölümünden sonra müze gibi ziyarete açılır ve evin kapısına da o kişiyi hatırlatacak nükteli bir kaç söz yazılırmış. Mevzu buraya gelince Nazım,yanında oturan Süleyman Nazif'e döner ve:
-Üstat,der. Ben öldükten sonra acaba kapıma ne yazarlar?
Süleyman Nazif hiç duraklamaz:
-Kiralık ev.
nazım dendiğinde bu topraklarda neden ürken insanlar vardır sizce.
çünkü o bi vatanseverdi halk düşkünü emperyalizm düşmanı tüm dünyanın takdir ettiği, bütün sermayedarlar, faşitler ve ülkenin kan emicileri ve pazarlayıcıları tarafından potansiyel bi tehlike arz ettiği için sürgün yiyen dünyaya sık gelmeyen önemli bir değerdi. rahmetle anıyoruz. tıpkı şiirinde dediğin gibi usta eğer buysa vatan bizde vatan hainiyiz.
anadolunun saf çocuklarını peşine takıp uçuruma sürükleyen fareli köyün kavalcısı
Hoş geldin!
Kesilmiş bir kol gibi
omuz başımızdaydı boşluğun...
Hoş geldin!
Ayrılık uzun sürdü.
Özledik.
Gözledik...
Hoş geldin!
Biz
bıraktığın gibiyiz.
Ustalaştık biraz daha
taşı kırmakta,
dostu düşmandan ayırmakta...
Hoş geldin.
Yerin hazır.
Hoş geldin.
Dinleyip diyecek çok.
Fakat uzun söze vaktimiz yok.
YÜRÜYELİM......
vatanını seven bir insan ona bir ceza vermek isteyenler ona en büyük cezayı onu vatanından sürerek ve onun bu topraklara ölüsünün bile gelmesine izin vermiyerek verdiler
'Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
Şiir: Nazım Hikmet Ran
Bu şiirin manasını kavrayamayan faşist ruhlu ahmak zihniyet hala Nazım Hikmet'e atıyor. Zira onların kulakları sağır, gözleri kör olmuş. Doğruyu anlıyamıyorlar sadece kendilerine öğretilenleri yazıp duruyorlar. Önceden ben Nazım Hikmet'i hiç sevmezdim. Şimdi ise sadece ona saygı duyuyorum. Kendilerini müslüman sanan canilerden Nazım Hikmet dahada müslümandır.
hala nazım hikmete hain diyenlere sadece gülüyorum kendinizi o kadar düşürüyorsunuz ki...küba devrimcisi che guevara da bir nazım hikmet hayranıydı...bilmem hatırlarmısınız 2000 yılı nazım hikmet yılı ilan edilmişti dünya çapında...bu kadar saygı duyulan bir şair bir devrimciydi hikmet...
'Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
nazım hikmet ran
hala anlayamadıysanız bu güzel yüreği şu şiirini birdaha okuyun biz hatırlatmaktan anlatmaktan bıktık da siz hala anlayamadınız....
Önyargılı zihniyetler tarafından vatan haini, taraftarları tarafından ise vatan sever. Bence herhalde vatan severdir diye düşünüyorum. Tabi ki Allah daha doğrusunu bilir.
nazim hikmet vatan hainligine devam ediyor hala
evet vatan hainiyim siz vatanseverseniz siz yurt severseniz ben yurt hainiyim ben vatan hainiyim
vatan kasalarinizi cek defterlerinizin icindekilerse
vatan sose boyunda sitmadan gebermekse yazin
vatan agalarinizin tirnaklariysa
ben vatan hainiyim
yazin kapkara haykiran puntolar ile uc sutun ustune
nazim hikmet vatan hainligine devam ediyor hala
yoldaslar bu kadarini hatirladim bagislayin beni ustaya saygisizlik yaptim
nazım hikmet memleket memleket nazım hikmet.....
kafiye için yazmadık hasret sana memleket....
yasadigi gunun kosullarinsa digerlerinden daha fazla sivrilmis bir insan o kadar...
Piraye İçin Yazılmış:
SAAT 21-22 ŞİİRLERİ
27 Ekim 1945
Bir elmanın yarısı biz
yarısı bu koskoca dünya.
Bir elmanın yarısı biz
yarısı insanlarımız.
Bir elmanın yarısı sen
yarısı ben
ikimiz.
Piraye İçin Yazılmış:
SAAT 21-22 ŞİİRLERİ
24 Eylül 1945
En güzel deniz:
henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk:
henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz:
henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
henüz söylememiş olduğum sözdür.
TÜRK KÖYLÜSÜ
Topraktan öğrenip
kitapsız bilendir.
Hoca Nasreddin gibi ağlayan
Bayburtlu Zihni gibi gülendir.
Ferhad'dır
Kerem'dir
ve Keloğlan'dır.
Yol görünür onun garip serine,
analar, babalar umudu keser,
kahbe felek ona eder oyunu.
Çarşambayı sel alır,
bir yâr sever
el alır,
kanadı kırılır
çöllerde kalır,
ölmeden mezara koyarlar onu.
O, 'Yunusu biçâredir
baştan ayağa yâredir',
ağu içer su yerine.
Fakat bir kerre bir derd anlayan düşmesin önlerine
ve bir kerre vakterişip
'- Gayrık yeter! ..'
demesinler.
Bunu bir dediler mi,
'İsrâfil surunu urur,
mahlukat yerinden durur',
toprağın nabzı başlar
onun nabızlarında atmağa.
Ne kendi nefsini korur,
ne düşmanı kayırır,
'Dağları yırtıp ayırır,
kayaları kesip yol eyler âbıhayat akıtmağa...'
nazım hikmet ne olursa olsun bizim şairimizdir türk şairidir.4-5 çabulçuda kendi taraflarına çekiyor n.hikmeti.öz be öz türk şairidir.
neye inandığı ya da hangi fikrin gereklerini yaptığından ziyade neler yazdığına, bu ülkeye neler kattığına bakılması gereken, 1956 yılında Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.
diyen bir insan.. 'insan' diyorum rahatça.... gerçekten 'insan' çünkü... ve neye inandığını sorgulamak hiçbirimize düşmez.. ne istediği ortada değilmi zaten....? bu o kadar açık değilmi sizce de?
Nazım Hikmet hakkında açılmış olan davalar;
1925: Ankara İstiklâl Mahkemesi'nde gizli örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle yokluğunda yargılanarak ^^on beş yıl küreğe konulma cezası^^ verilir. Bu durum onun ülkeden ayrılmasına yol açar. Moskova'ya gider.
1926: Viyana'ya geçerek ileride suçlanmasına konu olarak ^^parti^^ toplantısına katılır. Türk Ceza Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle, ^^küreğe konulma^^ cezası ortadan kalkar.
1927: Katılmış olduğu ^^Viyana Konferansı^^ nedeniyle İstanbul Ceza Mahkemesi'nde yokluğunda yargılanır. ^^Üç ay^^ hapis cezası verilir.
1928: Yurda dönmek üzere Moskova'daki Büyükelçiliğe başvurur. Pasaport almak istemektedir. Ancak kendisine yanıt verilmez bunun üzerine gizlice sınırı geçerse de Hopa'da yakalanır. İstanbul üzerinden Ankara'ya götürülür. Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nde, daha önce yokluğunda yapılan yargılamalar yinelenir. ^^Üç ay^^ hapis cezası verilir. Cezaevinde geçirdiği süre gözönüne alınarak serbest bırakılır.
1930: ^^Sesini Kaybeden Şehir^^ başlıklı şiir için dava açılır. Yargıtayca aklanır.
şiirden kısa bir alıntı yazmak isterim;
Üç adam:
^^Üç adam duruyor:
Birincinin kolunda kırık bir
keman var,
ikincinin başında silindir
sırtında frak,
üçüncü kıllı bir maymun gibi çıplak..
Üç adam
kayboluyor karanlıkta sallanarak.. ^^
acaba kimdi (!) bu adamlar...? ? ? ? ? ?
1931: ^^1+1=1^^, ^^835 Satır^^, ^^Jokond ile Si-Ya-U^^ ile bir kez daha ^^Sesini Kaybeden Şehir^^ ve ^^Varan 2^^ adlı kitapları hakkında dava açılır. Hepsinden aklanır.
1933: ^^Gece Gelen Telgraf^^ şiirinden dolayı yargılanır. Altı ay üç gün hapis cezası verilir. Babası bir kaza sonrası ölür. Onun ölümü üzerine ^^Hiciv Vadisinde Bir Tecrübei Kalemiye^^ başlıklı şiiri yazar. Şiirde babasının patronu Süreyya Paşa'ya hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılır. Bir yıl hapis, 200 lira para cezasına çarptırılır. Bu sıralarda ^^gizli örgüt^^ kurduğu savıyla Bursa Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan ayrı bir davada idamı
istenir. Dört yıl ağır hapisle cezalandırılır.
1934: Cumhuriyetin 10. Yılı nedeniyle çıkarılan af yasasından yararlanır. Serbest bırakılır.
1936: Gizli örgüt kurmak ve yönetmek savıyla yargılanır ve aklanır.
1938: Askeri öğrencileri isyana teşvik suçlamasıyla da ^^Donanma^^ davaları açılır. ^
Toplam ^^28 yıl 4 ay ağır hapisle cezalandırılır.^^
1951: 15 Ağustos günü resmi gazetede, Bakanlar Kurulu kararıyla ^^yurttaşlıktan çıkarıldığı^^ duyurulur. Dünya Barış Konseyi'nin bir yıl önce kendisine verdiği ^^ULUSLARARASI BARIŞ ÖDÜLÜNÜ^^ Prag'da düzenlenen bir törenle alır.
Evet, sanırım yeni nesiller Nazım Hikmet'i biraz daha yakından tanıma imkanı bulmuşlardır. Nazım Hikmet'te tıpkı Orhan Pamuk gibi yurt dışından verilen bir ödülle taltıf edilmiştir.. Ne ilginç bir tesadüf (!) ..değil mi..? ? ? ? ? ?
içinde 'insan sevgisi' olmayan kişilerin asla ve asla anlayamayacağı değerli bir şair..
stalinci
gerici
ben,bir insan,
ben, Turk sairi komünist Nazım Hikmet ben,
tepeden tırnaga iman,
tepeden tırnaga kavga,hasret ve ümitten ibaret ben...
başka söze gerek var mı?
nazım hikmet vatan hainiiiiiii
'Memleketim.
Memleketimi seviyorum.
Çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım.
Hiçbir şey dindirmez iç sıkıntımı
memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.
Memleketim,
Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve 30 Ağustos
kurşun kubbeler ve fabrika bacaları
benim o kendinden bile gizleyerek
sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.
Memleketim;
Memleketim ne kadar geniş
dolaşmakla bitmez tükenmez gibi geliyor insana.
Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.
Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum.
ve güneye
pamuk işleyenlere gitmek için
Toroslarından bir kere olsun geçemedim diye
utanıyorum.
(...)
Memleketim;
sen dünyanın en güzel
en haklı kavgalarından birini yapansın.
Ve ben o kavgayı
ve ben seni sevenim.'
NAZIM HİKMET-1939
Nazım Hikmet ile aynı ideolojiyi paylaşmıyor olabilirsiniz. Onunla hayata bakış açılarınız farklı olabilir. Ama sırf sizinle farklı düşündüğü veya farklı ideolojiyi paylaştığı için adını, sanatını karalamadan; en az onun kadar, onun gibi bu memleketi sevebilirsiniz....
ben,bir insan,
ben, Turk sairi komünist Nazım Hikmet ben,
tepeden tırnaga iman,
tepeden tırnaga kavga,hasret ve ümitten ibaret ben...
bir davanın kanatlarında yükseldi..
şairi mitoslaştıran uğradığı zulümler oldu...
c.meriç
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim...
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi KARDEŞÇESİNE,
bu hasret bizim...
Nazım HİKMET RAN
30 Haziran1951 Rus Komünist Radyo Arşivi'nden...
“Beni yaratan Stalin’dir. Gözlerimin ışığını Stalin’e borçluyum. Herşeyimi O’na borçluyum. O beni yarattı, O beni yaşatıyor. “Bundan sonra şehrim Moskova, vatanım Rusya’dır. Ömrümün sonuna kadar Stalin’in bayrağı altında vazife göreceğim”
NAZIM
bakkal karabetin ışıkları yanmış
affetmedi bu ermeni vatandaş
kürt dağlarında babasının kesilmesini
fakat seviyor seni çünkü sen de affetmedin
bu karayı sürenleri Türk halkının alnına
Nâzım Hikmet
Büyük şair... Çekemeyenler için; yobazlar için, faşistler için, düz kafalılar için ise bir vatan hainidir Nazım. O'nun şiirlerini anlamak öyle okuyup da 'bu muymuş' deyivermekle olmaz. Nazım Hikmet 'in şiiri hayatın ta kendisini anlatır, her dizesi buram buram gerçeklik kokar, sevgi kokar, gurbet özlemi kokar. 3-5 mafya dizisi izleyip de silahı beline sokunca kendini bir şey zannedenler anlamaz bunu.