İstanbul zirvesi, daha yapılmadan bir polisin bacağının kopmasına sebep olmuştur.Umarım daha fazla bomba patlamaz.Patlarsa da Bushun dibinde patlmasını umuyorum!
• NATO Susurluk kazası ile ülkemizde yaygın olarak gündeme gelen siyasi cinayet şebekelerinin merkez karargahıdır. Yalnızca ülkemizde değil, bütün Avrupa hatta dünyada karşı devrimci çeteler NATO'nun himayesindedir. • NATO tek tek ülkelerde ortaya çıkabilecek kitlesel anti-kapitalist ve anti-emperyalist hareketleri silahla bastırmak konusunda hazırlık yürütmektedir. Bu anlamda NATO iç savaş planlaması yapmaktadır. Bu kanlı operasyonların merkez üslerinden birisi Türkiye'de kurulacaktır. • NATO tekelci basınla, üniversitelerle, siyasi parti ve sivil toplum örgütleriyle tahmin edilemeyecek çap ve nitelikte ilişkilere sahiptir. Yalan haber üretimi, karşı görüştekilerin karalanması, genç kuşakların emperyalist ideolojinin etki alanına çekilmesi, toplumsal yaşamda kritik yerlerde bulunan kişilerin kuşatılması, NATO'nun faaliyetleri arasındadır. • NATO geçmişte birçok kanlı eyleme imza atmış, çok sayıda savaşın planlayıcısı ve yürütücüsü olmuştur. Örgüt yakın gelecekte yeni silahlı operasyonlara kalkışacağını açıkça ilan etmektedir. • NATO Türkiye'deki bütün bilimsel çalışmaları denetleyip, olanaklar ölçüsünde kendi bünyesine almaya çalışmaktadır. Üniversitelerin hemen hepsinde NATO'yla ortak proje üretilmektedir. TUBİTAK ve başka bazı kurumlar her geçen gün daha fazla NATO'nun ilgi alanına girmektedir. • NATO Türkiye'de “denetlenmeyen” üs ve silahlara sahiptir. Bunlara yenilerini eklemek konusunda AKP hükümeti Beyaz Saray'dan talimat beklemektedir. • NATO bir suç örgütüdür. Bu örgüt binlerce karşı devrimci sabotaj, süikast ve adam kaçırma gibi faaliyetler konusunda eğitmiştir. Örgütün çeteleri finanse etmek için uyuşturucu kaçakçılığı ağı kurdurduğu da belgelerle ortaya çıkmıştır. Bütün bunlar sermaye sınıfı rahat etsin diyedir.
NATO NEDİR, TÜRKİYE İLE YUNANİSTAN'IN NATO'DAKİ KONUMU NEDİR?
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Kuzey Atlantik bölgesindeki memleketlerin müşterek güvenini sağlamak üzere görüşmeler yapıldı. Sonunda 17 Mart 1948'de Brüksel'de beş devlet arasında 'Beşli Pakt' imzalandı. Daha sonra birleşik savunma sisteminin genişletilmesi için diğer devletlerin başvurması üzerine 4 Nisan 1949'da 'Kuzey Atlantik Antlaşması' imzalandı. Bu antlaşmayı imzalayan devletler şunlardır: Birleşik Amerika Devletleri, Büyük Britanya, Fransa, Kanada, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, İtalya, Potekiz, Norveç, Danimarka ve İzlanda.
Böylece İtalya ve Portekiz gibi Kuzey Atlantik bölgesiyle ilgisi olmayan devletler de pakta alındılar. Bu nedenle Türk ve Yunan Hükümetleri de Atlantik Paktına girmek istediğiler ve isteklerini pakta dahil devletlere bildirdiler.
Türkiye ve Yunanistan'ın 1952'de, Batı Almanya'nın 1955'te ve İspanya'nın 1982 yılında NATO'ya katılması ile NATO üyelerinin sayısı 16'ya çıkmıştır.
NATO'nun kuruluşu ile Sovyetlerin Avrupa'daki yayılması durdurulmuştur.
Antlaşmanın başında, imza atan ülkelerin, milletlerin, demokrasi ilkeleri ve kişi hürriyetleri ve hukuk üstünlüğüne dayanan hürriyetlerini ve ortak savunmaları ile barış ve güvenliklerini korumak için birleşmiş oldukları belirtilmiştir:
'Taraflardan bir veya birkaçına, Avrupa'da yahut Kuzey Amerika'da yapılacak herhangi bir tecavüz, pakta dahil bütün devletlere birden yapılmış sayılacak, her devlet, tecavüze uğrayanların yardımına koşacaktır'.
NATO'nun ilk merkez karargahı Paris yakınında kurulmuş, sonradan Brüksel'e alınmıştır. NATO'nun Güney-doğu Komutanlığının karargahı ise İzmir'dedir.
KAYNAK: Armaoğlu, Prof. Dr. Fahir-; 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Alkım Yayınevi, Genişletilmiş 12. Baskı, Ankara, s. 447-449.
28-29 Haziran'da İstanbulda yapılacak NATO Zirvesi: Zirve sırasında ABD Başkanı Bush başta olmak üzere, birçok emperyalist ülkenin lideri ülkemize gelecektir. Bu kişiler Irak'ta sürmekte olan işgalin siyasi ve insani sorumluluğunu taşımaktadırlar. İşgalcileri ve katilleri memleketimizde görmek istemiyoruz.
Zirve sırasında bir başka emperyalist örgütün, Avrupa Ordusu'nun kuruluşu da değerlendirilecektir. Avrupa Ordusu başka birçok halkı olduğu gibi, ülkemiz insanlarını da tehdit eden bir kuruluştur. NATO ile beraber Avrupa Ordusu'nu da istemiyoruz.
Zirve sırasında sermaye sınıfının artan saldırıları karşısında emekçi örgütlerinin direnişinin nasıl zayıflatılacağı ve geniş halk yığınlarının nasıl pasifize edileceği de tartışılacaktır. NATO sömürü devam etsin, yoksulluk, işsizlik ve açlıkla karşı karşıya kalan milyarlarca kişi bugünkü dünya düzenine boyun eğsin diye faaliyet göstermektedir. Bu faaliyetlerin İstanbul'da planlanmasını istemiyoruz.
Zirve sırasında Türkiye'nin Afganistan'a asker yollaması için yürütülen çalışmalar da sonuçlandırılacaktır. Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi, kamuoyunun tepkisi ve Irak'taki çeşitli siyasi odakların itirazı nedeniyle gerçekleşmemişti. Şimdi yine ABD tarafından işgale uğrayan bir ülkeye, Afganistan'a binlerce asker yollanması gündemdedir. Asker yollanmasını da, bu gündemle toplantı yapılmasını da istemiyoruz.
Zirve sırasında NATO'nun genişleme süreci gözden geçirilecek, önemli kararlar alınacaktır. Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı dağılalı on yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, NATO dağılmak bir yana, daha da güçlendirilmektedir. Emperyalist ülkelerin eli kanlı örgütünün genişlemesini ve buna ilişkin tartışmaların Türkiye'de yapılmasını istemiyoruz.
Zirve sırasında İstanbul'un birçok meydanı, cadde ve sokağı İstanbullulara kapatılacak, 'terörle mücadele' bahanesi ile en temel özgürlükler kısıtlanacaktır. Özgürlüklerin baş düşmanı emperyalist ülkelerin liderleri rahat edecek diye kendi ülkemizde bir kez daha horlanmak istemiyoruz.
Zirve sırasında Irak'taki işgalci güçlerin yeni stratejisi de tartışılacaktır. Her geçen gün daha da güçlenen direniş, ABD emperyalizmini yeni yöntem ve politikalar aramaya itmiştir. İstanbul'un bu yöntem ve politikaların ayrıntılandırıldığı kent olmasını istemiyoruz.
Zirve sırasında ülkemiz başta CIA olmak üzere, emperyalist istihbarat örgütü elemanları tarafından istila edilecektir. Geçmişte bu toplantıların öncesi ve sonrasında yabancı istihbarat örgütlerinin önayak olduğu sayısız operasyon yapılmış, çok sayıda kişi öldürülmüş veya gözaltına alınmıştır. İstihbarat örgütleri bu tür toplantıları yıkıcı faaliyetler için kullanmaktadırlar. Emperyalist ajanları sokaklarımızda istemiyoruz.
ABD Ortadoğu'daki çıkarlarını güvenceye almak ve bu dönemde emperyalizm açısından önemli bir tehdit olan 'komünizm tehlikesi'ne karşı Türkiye topraklarında üsler açmak için 1952'de Türkiye'nin NATO'ya girmesini sağlar. Türkiye'nin NATO'ya girmesi için yapılan anlaşmanın 3. maddesinde ise (Bu madde gizli tutulmaktadır) 'ikili anlaşmalar'la Türkiye'de kurulacak üsler yer almaktadır. Emperyalizmin Türkiye'deki üslerinin sayısı bugün 180'i aşmıştır. NATO, CENTO gibi emperyalist askeri ittifaklara girmek, ikili anlaşmalar, üsler vb.'de bu istekler içerisinde yer almaktadır. Kısacası buna benzer yüzlerce 'yardım' anlaşmasıyla, NATO, CENTO gibi askeri ittifaklarla Anadolu'da açılan emperyalist askeri üslerle Türkiye ABD'nin kucağına bırakılmıştır.
Kuzey Atlantik Paktı Organizasyonu (NATO) , 4 Nisan 1949 yılında Kuzey Atlantik Paktı adıyla, Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, İngiltere, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından kuruldu.
NATO'ya Yunanistan ve Türkiye 1952 yılında girdi. Batı Almanya (şimdiki Almanya) pakta 1955 yılında, İspanya da 1982 yılında katıldı. NATO'nun son üyeleriyse Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya oldu. Bu üç üye NATO'ya 1999 yılında üye oldu. NATO ilk kurulduğunda merkezi Pariste'ydi ancak daha sonra Belçika'ya Brüksel'e taşındı. NATO'nun Güneydoğu Komutanlığının karargahı ise İzmir'de bulunuyor.
NATO'nun kuruluşu amacı, Sovyetlerin Avrupa'daki yayılması durdurmaktı. Paktın başındaki ifade şöyle, 'Taraflardan bir veya birkaçına, Avrupa'da yahut Kuzey Amerika'da yapılacak herhangi bir tecavüz, pakta dahil bütün devletlere birden yapılmış sayılacak, her devlet, tecavüze uğrayanların yardımına koşacaktır'.
İstanbul zirvesi, daha yapılmadan bir polisin bacağının kopmasına sebep olmuştur.Umarım daha fazla bomba patlamaz.Patlarsa da Bushun dibinde patlmasını umuyorum!
istanbuldaki zirvenin sponsorluklarını Doğan Medya, Doğuş Grup, Turkcell, Ülker, Sabancı Holding, MNG, Koç Holding, Ulusoy yapmaktadır.
• NATO Susurluk kazası ile ülkemizde yaygın olarak gündeme gelen siyasi cinayet şebekelerinin merkez karargahıdır. Yalnızca ülkemizde değil, bütün Avrupa hatta dünyada karşı devrimci çeteler NATO'nun himayesindedir.
• NATO tek tek ülkelerde ortaya çıkabilecek kitlesel anti-kapitalist ve anti-emperyalist hareketleri silahla bastırmak konusunda hazırlık yürütmektedir. Bu anlamda NATO iç savaş planlaması yapmaktadır. Bu kanlı operasyonların merkez üslerinden birisi Türkiye'de kurulacaktır.
• NATO tekelci basınla, üniversitelerle, siyasi parti ve sivil toplum örgütleriyle tahmin edilemeyecek çap ve nitelikte ilişkilere sahiptir. Yalan haber üretimi, karşı görüştekilerin karalanması, genç kuşakların emperyalist ideolojinin etki alanına çekilmesi, toplumsal yaşamda kritik yerlerde bulunan kişilerin kuşatılması, NATO'nun faaliyetleri arasındadır.
• NATO geçmişte birçok kanlı eyleme imza atmış, çok sayıda savaşın planlayıcısı ve yürütücüsü olmuştur. Örgüt yakın gelecekte yeni silahlı operasyonlara kalkışacağını açıkça ilan etmektedir.
• NATO Türkiye'deki bütün bilimsel çalışmaları denetleyip, olanaklar ölçüsünde kendi bünyesine almaya çalışmaktadır. Üniversitelerin hemen hepsinde NATO'yla ortak proje üretilmektedir. TUBİTAK ve başka bazı kurumlar her geçen gün daha fazla NATO'nun ilgi alanına girmektedir.
• NATO Türkiye'de “denetlenmeyen” üs ve silahlara sahiptir. Bunlara yenilerini eklemek konusunda AKP hükümeti Beyaz Saray'dan talimat beklemektedir.
• NATO bir suç örgütüdür. Bu örgüt binlerce karşı devrimci sabotaj, süikast ve adam kaçırma gibi faaliyetler konusunda eğitmiştir. Örgütün çeteleri finanse etmek için uyuşturucu kaçakçılığı ağı kurdurduğu da belgelerle ortaya çıkmıştır. Bütün bunlar sermaye sınıfı rahat etsin diyedir.
Ortadoğu halklarının kanı üzerinden pazarlık yapıyorlar adlarına NATO DİYORLAR...
NATO NEDİR, TÜRKİYE İLE YUNANİSTAN'IN NATO'DAKİ KONUMU NEDİR?
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Kuzey Atlantik bölgesindeki memleketlerin müşterek güvenini sağlamak üzere görüşmeler yapıldı. Sonunda 17 Mart 1948'de Brüksel'de beş devlet arasında 'Beşli Pakt' imzalandı. Daha sonra birleşik savunma sisteminin genişletilmesi için diğer devletlerin başvurması üzerine 4 Nisan 1949'da 'Kuzey Atlantik Antlaşması' imzalandı.
Bu antlaşmayı imzalayan devletler şunlardır: Birleşik Amerika Devletleri, Büyük Britanya, Fransa, Kanada, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, İtalya, Potekiz, Norveç, Danimarka ve İzlanda.
Böylece İtalya ve Portekiz gibi Kuzey Atlantik bölgesiyle ilgisi olmayan devletler de pakta alındılar. Bu nedenle Türk ve Yunan Hükümetleri de Atlantik Paktına girmek istediğiler ve isteklerini pakta dahil devletlere bildirdiler.
Türkiye ve Yunanistan'ın 1952'de, Batı Almanya'nın 1955'te ve İspanya'nın 1982 yılında NATO'ya katılması ile NATO üyelerinin sayısı 16'ya çıkmıştır.
NATO'nun kuruluşu ile Sovyetlerin Avrupa'daki yayılması durdurulmuştur.
Antlaşmanın başında, imza atan ülkelerin, milletlerin, demokrasi ilkeleri ve kişi hürriyetleri ve hukuk üstünlüğüne dayanan hürriyetlerini ve ortak savunmaları ile barış ve güvenliklerini korumak için birleşmiş oldukları belirtilmiştir:
'Taraflardan bir veya birkaçına, Avrupa'da yahut Kuzey Amerika'da yapılacak herhangi bir tecavüz, pakta dahil bütün devletlere birden yapılmış sayılacak, her devlet, tecavüze uğrayanların yardımına koşacaktır'.
NATO'nun ilk merkez karargahı Paris yakınında kurulmuş, sonradan Brüksel'e alınmıştır. NATO'nun Güney-doğu Komutanlığının karargahı ise İzmir'dedir.
KAYNAK:
Armaoğlu, Prof. Dr. Fahir-; 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Alkım Yayınevi, Genişletilmiş 12. Baskı, Ankara, s. 447-449.
'İstanbul NATOya kapılarını kapatıyor' metnini Dr. Hüseyin Hatemi (İÜ Hukuk Fakültesi) ,Coşkun Aral (fotoğraf sanatçısı) , Ataol Behramoğlu (şair) , Deniz Türkali (sanatçı) , Bekir Coşkun (gazeteci) , Nejat Yavaşoğulları (Bulutsuzluk özlemi-müzisyen) ,Rahmi Saltuk (müzisyen) , Sunay Akın (şair) , Tarık Akan (sinema sanatçısı) , Tuncel Kurtiz (sinema sanatçısı) ,Vedat Özdemiroğlu (yazar) , Vedat Sakman (müzisyen) gibi sanatçı ve yazarlar da imzaladılar.
28-29 Haziran'da İstanbulda yapılacak NATO Zirvesi:
Zirve sırasında ABD Başkanı Bush başta olmak üzere, birçok emperyalist ülkenin lideri ülkemize gelecektir. Bu kişiler Irak'ta sürmekte olan işgalin siyasi ve insani sorumluluğunu taşımaktadırlar. İşgalcileri ve katilleri memleketimizde görmek istemiyoruz.
Zirve sırasında bir başka emperyalist örgütün, Avrupa Ordusu'nun kuruluşu da değerlendirilecektir. Avrupa Ordusu başka birçok halkı olduğu gibi, ülkemiz insanlarını da tehdit eden bir kuruluştur. NATO ile beraber Avrupa Ordusu'nu da istemiyoruz.
Zirve sırasında sermaye sınıfının artan saldırıları karşısında emekçi örgütlerinin direnişinin nasıl zayıflatılacağı ve geniş halk yığınlarının nasıl pasifize edileceği de tartışılacaktır. NATO sömürü devam etsin, yoksulluk, işsizlik ve açlıkla karşı karşıya kalan milyarlarca kişi bugünkü dünya düzenine boyun eğsin diye faaliyet göstermektedir. Bu faaliyetlerin İstanbul'da planlanmasını istemiyoruz.
Zirve sırasında Türkiye'nin Afganistan'a asker yollaması için yürütülen çalışmalar da sonuçlandırılacaktır. Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi, kamuoyunun tepkisi ve Irak'taki çeşitli siyasi odakların itirazı nedeniyle gerçekleşmemişti. Şimdi yine ABD tarafından işgale uğrayan bir ülkeye, Afganistan'a binlerce asker yollanması gündemdedir. Asker yollanmasını da, bu gündemle toplantı yapılmasını da istemiyoruz.
Zirve sırasında NATO'nun genişleme süreci gözden geçirilecek, önemli kararlar alınacaktır. Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı dağılalı on yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, NATO dağılmak bir yana, daha da güçlendirilmektedir. Emperyalist ülkelerin eli kanlı örgütünün genişlemesini ve buna ilişkin tartışmaların Türkiye'de yapılmasını istemiyoruz.
Zirve sırasında İstanbul'un birçok meydanı, cadde ve sokağı İstanbullulara kapatılacak, 'terörle mücadele' bahanesi ile en temel özgürlükler kısıtlanacaktır. Özgürlüklerin baş düşmanı emperyalist ülkelerin liderleri rahat edecek diye kendi ülkemizde bir kez daha horlanmak istemiyoruz.
Zirve sırasında Irak'taki işgalci güçlerin yeni stratejisi de tartışılacaktır. Her geçen gün daha da güçlenen direniş, ABD emperyalizmini yeni yöntem ve politikalar aramaya itmiştir. İstanbul'un bu yöntem ve politikaların ayrıntılandırıldığı kent olmasını istemiyoruz.
Zirve sırasında ülkemiz başta CIA olmak üzere, emperyalist istihbarat örgütü elemanları tarafından istila edilecektir. Geçmişte bu toplantıların öncesi ve sonrasında yabancı istihbarat örgütlerinin önayak olduğu sayısız operasyon yapılmış, çok sayıda kişi öldürülmüş veya gözaltına alınmıştır. İstihbarat örgütleri bu tür toplantıları yıkıcı faaliyetler için kullanmaktadırlar. Emperyalist ajanları sokaklarımızda istemiyoruz.
Dünyanın en büyük terör örgütü.
İstanbul NATO'ya kapılarını kapatıyor...
'norh atlantic terroristic organisation'
ABD Ortadoğu'daki çıkarlarını güvenceye almak ve bu dönemde emperyalizm açısından önemli bir tehdit olan 'komünizm tehlikesi'ne karşı Türkiye topraklarında üsler açmak için 1952'de Türkiye'nin NATO'ya girmesini sağlar. Türkiye'nin NATO'ya girmesi için yapılan anlaşmanın 3. maddesinde ise (Bu madde gizli tutulmaktadır) 'ikili anlaşmalar'la Türkiye'de kurulacak üsler yer almaktadır. Emperyalizmin Türkiye'deki üslerinin sayısı bugün 180'i aşmıştır. NATO, CENTO gibi emperyalist askeri ittifaklara girmek, ikili anlaşmalar, üsler vb.'de bu istekler içerisinde yer almaktadır. Kısacası buna benzer yüzlerce 'yardım' anlaşmasıyla, NATO, CENTO gibi askeri ittifaklarla Anadolu'da açılan emperyalist askeri üslerle Türkiye ABD'nin kucağına bırakılmıştır.
Kuzey Atlantik Paktı Organizasyonu (NATO) , 4 Nisan 1949 yılında Kuzey Atlantik Paktı adıyla, Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, İngiltere, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından kuruldu.
NATO'ya Yunanistan ve Türkiye 1952 yılında girdi. Batı Almanya (şimdiki Almanya) pakta 1955 yılında, İspanya da 1982 yılında katıldı. NATO'nun son üyeleriyse Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya oldu. Bu üç üye NATO'ya 1999 yılında üye oldu. NATO ilk kurulduğunda merkezi Pariste'ydi ancak daha sonra Belçika'ya Brüksel'e taşındı. NATO'nun Güneydoğu Komutanlığının karargahı ise İzmir'de bulunuyor.
NATO'nun kuruluşu amacı, Sovyetlerin Avrupa'daki yayılması durdurmaktı. Paktın başındaki ifade şöyle, 'Taraflardan bir veya birkaçına, Avrupa'da yahut Kuzey Amerika'da yapılacak herhangi bir tecavüz, pakta dahil bütün devletlere birden yapılmış sayılacak, her devlet, tecavüze uğrayanların yardımına koşacaktır'.