Merhabalar, gönül dostlarım. Geçmiş bayramlarınızı kutluyorum. Kutlama mesajlarınıza cevap veremedim, affedersiniz. Bu şarkıyla gönlünüze almak istedim. Nice bin bayramlara inşallah, sevgi ve saygılarımla esen kalın :)
Ne güzeldi eski şarkılar… Daha içten, daha sıcak, samimi, duygusal.. Sanki koca bir kitabı, birkaç satırda anlatan sözler. Gözlerinizi kapatıp, kulak verdiğinizde "derinlere" daldıran, şöyle bir derin nefes aldırıp, iç geçirten şarkılar.
Naftalin kokulu babannemin evi. Unutulmaya yüz tutmuş çoğu şey var burda. Hani o milli perdelerimiz güllü güllü. Bir yastıkta kocayın dedikleri yastık. Yün yorganlar. Yer yatağı. Tandır ocağı. Kömür sobası. Yazın ortasında üşüten bir soğuk. Yeşilin sonsuz huzuru. Derenin soğuk büyülü suyu. Gündüz hoplayan simcaplar. Yolun kenarında gezinen kaplumbağa. Akşam gizlice dolaşan çakallar. İnekler, tavuklar. İnsan özlüyor özünü. Özü olabilmeyi. Ne çok uzaklaştık doğadan. Hayvanlardan. Oysa onlar insanın içini yumuşatan topraktan geldiğimizi hatırlatan muladdes şeyler. Şehir hayatı bizi bilinmez bir sona sürüklerken. Hala tüm bu güzellikler varken. Kıymetini bilelim. Bir şarkıdan daha iç huzuru verir. Naftalin kokulu şeyler.
Vakit tamam seni terk ediyorum Bütün alışkanlıklardan öteye Yorumsuz bir hayatı seçiyorum Doymadım inan kanmadım sevgiye.
Korkulu geceleri sayar gibi Birdenbire bir yıldız kayar gibi Ellerim kurtulacak ellerinden Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi.
Aşksa bitti gül ise hiç dermedik Bul kendine kuytularda hadi dal Seninle bir bütün olabilirdik. Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal Hoşçakal canımın içi, hoşçakal.
Vakit tamam seni terk ediyorum Bu incecik bir veda havasıdır Parmak uçlarına değen sıcaklığı İncinen bir hayatın yarasıdır.
Kalacak tüm izlerin hayatımda Gözümden bir damla yaş aktığında Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan Kan tarlası gelincik şafağında.
Ölümse korktun savaşsa hep kaçtın Vur kendini korkularda hadi al Sen bir suydun sen bir ilaçtın Hoşçakal canımın içi, hoşçakal Hoşçakal iki gözüm, hoşçakal Sen bir suydun sen bir ilaçtin Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal Hoşçakal iki gözüm, hoşça kal...
Safiye Ayla - Menekşelendi Sular 1974
Merhabalar, gönül dostlarım. Geçmiş bayramlarınızı kutluyorum. Kutlama mesajlarınıza cevap veremedim, affedersiniz. Bu şarkıyla gönlünüze almak istedim.
Nice bin bayramlara inşallah, sevgi ve saygılarımla esen kalın :)
Ne güzeldi eski şarkılar…
Daha içten, daha sıcak, samimi, duygusal..
Sanki koca bir kitabı, birkaç satırda anlatan sözler. Gözlerinizi kapatıp, kulak verdiğinizde "derinlere" daldıran, şöyle bir derin nefes aldırıp, iç geçirten şarkılar.
Eksik bir şey mi var? hayatımda
Gökyüzü bazen, ciğerime doluyor
ilkgüz rüzgarı kanatlarımıza üfler ve şöyle der, evine sevdiklerine dön.
Çocukluğumun tadı tamağımda
Damağımdaki tadı yutkundum bir kez daha
Uzandım balkonumdan yıldızlara
Büyüdüm doyamadan tadına
Gün aydınlığına düşen şarkı
Naftalin kokulu babannemin evi. Unutulmaya yüz tutmuş çoğu şey var burda. Hani o milli perdelerimiz güllü güllü. Bir yastıkta kocayın dedikleri yastık. Yün yorganlar. Yer yatağı. Tandır ocağı. Kömür sobası.
Yazın ortasında üşüten bir soğuk. Yeşilin sonsuz huzuru. Derenin soğuk büyülü suyu. Gündüz hoplayan simcaplar. Yolun kenarında gezinen kaplumbağa. Akşam gizlice dolaşan çakallar. İnekler, tavuklar. İnsan özlüyor özünü. Özü olabilmeyi. Ne çok uzaklaştık doğadan. Hayvanlardan. Oysa onlar insanın içini yumuşatan topraktan geldiğimizi hatırlatan muladdes şeyler. Şehir hayatı bizi bilinmez bir sona sürüklerken. Hala tüm bu güzellikler varken.
Kıymetini bilelim. Bir şarkıdan daha iç huzuru verir. Naftalin kokulu şeyler.
Vakit tamam seni terk ediyorum
Bütün alışkanlıklardan öteye
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum
Doymadım inan kanmadım sevgiye.
Korkulu geceleri sayar gibi
Birdenbire bir yıldız kayar gibi
Ellerim kurtulacak ellerinden
Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi.
Aşksa bitti gül ise hiç dermedik
Bul kendine kuytularda hadi dal
Seninle bir bütün olabilirdik.
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal.
Vakit tamam seni terk ediyorum
Bu incecik bir veda havasıdır
Parmak uçlarına değen sıcaklığı
İncinen bir hayatın yarasıdır.
Kalacak tüm izlerin hayatımda
Gözümden bir damla yaş aktığında
Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan
Kan tarlası gelincik şafağında.
Ölümse korktun savaşsa hep kaçtın
Vur kendini korkularda hadi al
Sen bir suydun sen bir ilaçtın
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal
Hoşçakal iki gözüm, hoşçakal
Sen bir suydun sen bir ilaçtin
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal iki gözüm, hoşça kal...
Vazgeçip uzaktan senin yanında
Kendime cevapsız soru sormuşum
Kaybolup giderken fırtınalarda
Gönlümce bir ıssız ada bulmuşum
Farketmeden, farketmeden
Farketmeden senin olmuşum
Farketmeden, farketmeden
Farketmeden senin olmuşum
Ahmet Kaya'nın yorumunun yanına iliştirdim
berg riz bacım naaptın gece gece..benim için çook özel bir şarkıdır
fenaa fena
Vazgeçmek de alışmak kadar kolay olsaydı ne çok şey değişirdi hayatımızda