sen, mutluluğun resmini yapabilir misin abidin? işin kolayına kaçmadan ama gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil ne mavi yosunlu akvaryumda yüzen kırmızı balığın ne de al çeperli elmanın
1961 yaz ortasındaki küba'nın resmini yapabilir misin?
çok şükür, çok şükür bugünleri de gördüm ölsem gam yemem gayrinin resmini yapabilir misin üstad?
Bir dilenciye uzatılan bozukluğun üstüne verilen tebessümdür mutluluk…bir teneffüste lapa lapa yağan kardan dökülen topun en sevdiğin arkadaşını ıskalamsıdır da…yine soğuk bir akşam sobada cızırdayan kestane değil midir,ailecek beklenir başında…bir bayram sabahı erkenden koşturup camiye 6 yaşının masumiyetiyle şaşırmamak için içinden tekrar tekrar kılmak namazı, imam amcadan önce…ve sofra bezini balkona silkmek ayaz bir sonbahar, serçeler nasiplensin diye…bir babaannenin diz dibinde, nasıl gelin olduğudur atın üstünde…bir annenin gözünden damlayandır biricik kızının mürüvvetinde…bir doğumhane kapısında babanın kucağına verilen bir kundaktadır mutluluk 9doğumun nihayetinde…
eğer mutlu olmayı gerektiren herşeye sahipse insan hayatında, araya 'yine de bilmem ki' leri asla sokmamalı..o zaman, hayatında bir ikilem var gibi gelir duyana..bazen pişmanlıklar yaşanır,önce, yapılanlardan yada söylenenlerden, sonra, yapılamayanlar ve söylenemeyenlerden dolayı, yada tersi...ve o zaman hayata gah 'keşke'ler,gah'ama'lar girer..ne kadar yaşanmak istemesede, tutunur hayatın eteğinden kişinin özünde..o zaman da bilmemkilere gebe kalır yaşam ve ikilemler çıkar sahneye..duyulan ne müziktir,ne ayak sesleri,bir sessizlik içinde ha babam karar durur yaşamı...onun içindir ki hayatın hiç bir kesinliğne koymamalı bu sözleri..ama denirse ki, ne kadar pürüzsüz bir yaşam olur ki söylensede pürüzsüzlüğü,kimin hayatı bir çizgide kesintisiz yada noktası virgülü olmayandır.ki! . varlar, yoklar vardır hayatta, bilinir..bilinirde, ne vardan, ne yoktan asla eksik olunamaz yaşam içinde..kimine gönüllülük,kimine çekince,kimi baştacı edilir,kimi içinden firarilerin baş gösterdiği topuksuz ve parmaksızlardır hep ayak altında...ama vardırlar..yaşanır ve hayatın getirdiğidir der, kabullenilir..çareside yoktur aslında.. gönül diler ki, hayatın eteğinde yakalamışken isteneni,öylesine sıkı tutulabilsin ki, olumsuzluk adına dokunulamasın kıymığına..ama nerdeeee..! ! ! dilenir ki mutluluğun resmini çizmeyi başarabilen,hayatın devamınca çizgide
kırların içinde kuş cıvıltıları yaprak hışırtıları arasında dolaşan bir çocuğu hayal edin şimdide o çocuğun rengarenk çiçekler içindeyken durup durup herçiçekten koklamasını hayal edin şimdide o çocuğun annesine doğru koşarken düştüğünü ağlar gibi olup sonra güldüğünü hayal edin ettiniz mi? şimdi çocuğun düştüğü yerdeki taşa bakın. he işte o taşın üstünde iki tane çiftleşen sinek var üstüste.. işte size mutluluğun mutlu iki sineğin resmi... mutluluk ayrıntılarda gizlidir...
kimse mutluluğun resmini cizemez çünkü her kesin mutlu olduğu şeyler farklı farklıdır......resmi çizse bile sadece kendini mutlu eden şeyleri göz önune alarak çizer...mesela uyuşturucu içmek beni çok mutlu ediyor...
abidin dino'nun efsanevi sözleri.. siz bir de huzurun resmini çizmeyi deneyin.. o daha zor.. ahan da böyle birşeydi derkene bile huzursuzluk yakaya yapışıyor..
olmayan bişeyin resmini nasıl çizebilirsn ki; önce mutluluğu bulmak gerekiyor, mutlu musun? değil misin? değilsen nasıl mutlu olacaksın ki mutluluğu bulmak ya da mutlu olmanın yolunu bulabilmek çok zor en iyisi al bir iki tane sebve meyve çiz abicim o da satar
sen, mutluluğun resmini yapabilir misin abidin?
işin kolayına kaçmadan ama
gül yanaklı bebesini emziren
melek yüzlü anneciğin resmini değil
ne
mavi yosunlu akvaryumda yüzen kırmızı balığın
ne de
al çeperli elmanın
1961 yaz ortasındaki küba'nın resmini yapabilir misin?
çok şükür, çok şükür
bugünleri de gördüm
ölsem gam yemem gayrinin
resmini yapabilir misin üstad?
nazım hikmet
“…
mutluluk,
hepimize sadece
kendi çizdiğimiz resimler
ve uzaklıklar kadar
yakındır.”
her duygunun ifadesi kadar değişken ve kişiseldir mutluluk...
dianne dengel....
Bir dilenciye uzatılan bozukluğun üstüne verilen tebessümdür mutluluk…bir teneffüste lapa lapa yağan kardan dökülen topun en sevdiğin arkadaşını ıskalamsıdır da…yine soğuk bir akşam sobada cızırdayan kestane değil midir,ailecek beklenir başında…bir bayram sabahı erkenden koşturup camiye 6 yaşının masumiyetiyle şaşırmamak için içinden tekrar tekrar kılmak namazı, imam amcadan önce…ve sofra bezini balkona silkmek ayaz bir sonbahar, serçeler nasiplensin diye…bir babaannenin diz dibinde, nasıl gelin olduğudur atın üstünde…bir annenin gözünden damlayandır biricik kızının mürüvvetinde…bir doğumhane kapısında babanın kucağına verilen bir kundaktadır mutluluk 9doğumun nihayetinde…
eğer mutlu olmayı gerektiren herşeye sahipse insan hayatında, araya 'yine de bilmem ki' leri asla sokmamalı..o zaman, hayatında bir ikilem var gibi gelir duyana..bazen pişmanlıklar yaşanır,önce, yapılanlardan yada söylenenlerden, sonra, yapılamayanlar ve söylenemeyenlerden dolayı, yada tersi...ve o zaman hayata gah 'keşke'ler,gah'ama'lar girer..ne kadar yaşanmak istemesede, tutunur hayatın eteğinden kişinin özünde..o zaman da bilmemkilere gebe kalır yaşam ve ikilemler çıkar sahneye..duyulan ne müziktir,ne ayak sesleri,bir sessizlik içinde ha babam karar durur yaşamı...onun içindir ki hayatın hiç bir kesinliğne koymamalı bu sözleri..ama denirse ki, ne kadar pürüzsüz bir yaşam olur ki söylensede pürüzsüzlüğü,kimin hayatı bir çizgide kesintisiz yada noktası virgülü olmayandır.ki! .
varlar, yoklar vardır hayatta, bilinir..bilinirde, ne vardan, ne yoktan asla eksik olunamaz yaşam içinde..kimine gönüllülük,kimine çekince,kimi baştacı edilir,kimi içinden firarilerin baş gösterdiği topuksuz ve parmaksızlardır hep ayak altında...ama vardırlar..yaşanır ve hayatın getirdiğidir der, kabullenilir..çareside yoktur aslında..
gönül diler ki, hayatın eteğinde yakalamışken isteneni,öylesine sıkı tutulabilsin ki, olumsuzluk adına dokunulamasın kıymığına..ama nerdeeee..! ! !
dilenir ki mutluluğun resmini çizmeyi başarabilen,hayatın devamınca çizgide
ben ancak teknik resim çizerim...endüstri meslek lisesi mezunuyum
kırların içinde kuş cıvıltıları
yaprak hışırtıları arasında dolaşan bir çocuğu hayal edin
şimdide o çocuğun rengarenk çiçekler içindeyken durup durup herçiçekten koklamasını hayal edin
şimdide o çocuğun annesine doğru koşarken düştüğünü ağlar gibi olup
sonra güldüğünü hayal edin
ettiniz mi?
şimdi çocuğun düştüğü yerdeki taşa bakın.
he işte o taşın üstünde iki tane çiftleşen sinek var üstüste..
işte size mutluluğun mutlu iki sineğin resmi...
mutluluk ayrıntılarda gizlidir...
kimse mutluluğun resmini cizemez çünkü her kesin mutlu olduğu şeyler farklı farklıdır......resmi çizse bile sadece kendini mutlu eden şeyleri göz önune alarak çizer...mesela uyuşturucu içmek beni çok mutlu ediyor...
Abidin çizebilmiş mi?
Artık dünya kabul etti ki......
Türkler sadece demokrasileriyle örnek olmuyorlar.
Türkiye teknolojide de rakipsiz.... ve Türk sanayii bu teknolojiyi kullanıyor....
abidin dinonun resmini es geçecek olursak...
yok böle bişi...
abidin dino'nun efsanevi sözleri.. siz bir de huzurun resmini çizmeyi deneyin.. o daha zor.. ahan da böyle birşeydi derkene bile huzursuzluk yakaya yapışıyor..
olmayan bişeyin resmini nasıl çizebilirsn ki; önce mutluluğu bulmak gerekiyor, mutlu musun? değil misin? değilsen nasıl mutlu olacaksın ki mutluluğu bulmak ya da mutlu olmanın yolunu bulabilmek çok zor en iyisi al bir iki tane sebve meyve çiz abicim o da satar
Zor iş yahuuu
hiç mutlu olamadımki mutlulugun resmini çizelim
sevgili ABiDiN DiNO bile çizememis biz nas1l çizelimki?