Kültür Sanat Edebiyat Şiir

MUŞ BULANIK OĞLAKKAYA KÖYÜ sizce ne demek, MUŞ BULANIK OĞLAKKAYA KÖYÜ size neyi çağrıştırıyor?

MUŞ BULANIK OĞLAKKAYA KÖYÜ terimi tarafından tarihinde eklendi

  • Resul Sönmez
    Resul Sönmez

    Bir gün bir okyanusta, batar bir yük gemisi,
    Bir tek inek kurtulur, dibi boylar gerisi…

    Bu talihsiz kazadan kurtulan garip inek,
    Bir tahta parçasını kendine yapar binek.

    Günlerce aç ve susuz, okyanusta yüzerken
    Bir ada görüverir, hiç ümidim yok derken.

    Ulaşır yüze, yüze en sonunda karaya
    Yorgun ve bitâp halde yatıverir oraya…

    Bir hayli zaman sonra açar inek gözünü,
    Bakar hem ot, hem su var, sevinç kaplar yüzünü.

    Küçük kara parçası otlarla kaplı imiş,
    Ortada bir dibekte yağmur suyu birikmiş…

    İnek başlar otları iştahla tüketmeye,
    Sonra suyu da içip, başlar; “ah-vah” etmeye…

    Der ki kendi kendine; “ –Sen harbiden ineksin;
    Ot bitti, su tükendi, yarın ne yiyeceksin?

    Hiç değilse yarına bıraksaydın azını,
    Şu küçücük adada, kendin yazdın yazını…”

    Sonra üzgün ve mutsuz, yatıverir öylece,
    İşte böyle geçilir, ilk gün ve de ilk gece…

    Sabah olur uyanır, gözünü açar inek
    Bakar otlar yeşermiş, su ile dolmuş dibek.

    Başlar yine usulca kemirmeye otları,
    Böylelikle, yarına taşınır umutları…

    Fakat yine bitince, su ve otlar yeniden,
    İnek tekrar üzülür, yaralanır derinden.

    Der ki; “-tükendi yine, ot ile tatlı suyum,
    Bıraksaydım yarına, kurusun benim huyum…”

    Yine yatar öylece üzüntülü, kederli
    Ertesi sabah bakar, su ve otlar yeterli.

    İşte böyle, böylece, geçer gider kırk sene,
    İnek ot yer, su içer, inek üzülür yine…

    En sonunda ineğin kafasına dank eder,
    Sonra kendi kendine, hayıflanıp şöyle der;

    “-Tam kırk sene Rabbimiz verdi bana bol rızık,
    Ben ise hep üzüldüm, bana gerçekten yazık;

    Yedim, içtim kırk sene isyan ettim bi-edep,
    Rabbim yine kesmedi, rızkımı gönderdi hep…

    İnekmişim harbiden, en hasından, katıksız;
    Endişem boşunaymış, hiç kalmadım rızıksız…”



    Evet, dostlar; bu kıssa, böylece sona erdi
    Bir Abim yine bana aynen şunları derdi;

    “-Rızkın neyse ezelde bulur seni, korkma hiç;
    Rızk hiç artmaz, azalmaz, helâlinden ye ve iç!

    Rızkı veren Allah’tır, sen gayret et, çabala
    Payın neyse razı ol, tamah etme çok mala

    Hiç endişen olmasın rızktan yana arkadaş
    Ahmaklık alâmeti; rızkta endişe, telâş.”

    Ömrünü heba etme, üzgün inek misali;
    İbret olsun bizlere, şaşkın ineğin hâli…

    ya siz veye sizler 15 20 yııl muhtar oldunuz kime bir faydasi oldu fesatlıktan başka........

  • Mehmet Yüksel
    Mehmet Yüksel

    kendi rızkına razı ol! Kendi rızkına razı olan, kimseye muhtaç olmaz. Gözü başkasının malında olan, fakir olarak ölür. Allahu taela’nın taksim ettiği rızka razı olmayan, o’nu kaza ve kaderinde, dilediğini yaratmakta töhmet altında tutmuştur. Kendi kusurlarını küçük gören, başkasınınkilerini büyütmüş olur. Her zaman kusurlarını büyük gör. Başkasının gizli bir şeyini açığa vuranın, evindeki gizli şeyler herkesçe bilinir. kuyu kazan, o kuyuya kendisi düşer. *****lar arasında bulunan horlanır.Alimler arasında bulunan hürmet görür.

  • Bilal Sönmez
    Bilal Sönmez

    Köyümüz harika bir yer olup sıcak kanlı insanların doğup büyüdüğü bir yerleşim yeridir... Köy muhrarımız sayın TEKİN SÖNMEZ gerçekten takdire şayan biridir. Yaptığı çalışmalar,hizmetler ve yardımlar bunun en güzel örneğidir... Muhtarımıza herkesin adına teşekkür ederim. Herşeyin en iyisine layıksınız muhtarım, çalışmalarınızın ve başarılarınızın devamını diliyoruz...