zihnimde duvar dipleri, köprü altları var.oralara takılınca tüm hayatım orasıymış gibi oralarda kala kalıyorum. gökyüzü yok, ışık yok. duvar var sadece duvar ve duvar dibi...kivrildim yine kendi içime. saatlerce kendi zavalligima acıyarak günü tamamlayabilirim. kipirdamaya mecalim yok çünkü.
anne karnı pozisyonuyla gezegene dönüşüyorum. sonra, dönüyorum, dönüyorum, dönüyorum... bir yanım kızılgaz bir yanım buzlu krater dünyalı biri yaşayamaz
zihnimde duvar dipleri, köprü altları var.oralara takılınca tüm hayatım orasıymış gibi oralarda kala kalıyorum. gökyüzü yok, ışık yok. duvar var sadece duvar ve duvar dibi.
mırıldanarak konuşuyordu: bir resim vardı.sırtında paltolusu olan yaşlı, sakallı biri takkesi de vardı. kediyi okşuyordu boynu bükük bir şekilde. birden şimşek çakar gibi ölen dedemi hatırladım, ona benzettim. hıçkırarak ağlamaya başladım, dağdan inen sel gibi içim aktı. onu özlemediğimi,sevmediğimi sanıyordum. sadece kızgın olduğumu o kızgınlıktan dolayı özlememem gerektiğini, sevmemem gerektiğini sanmışım yıllarca. babaannemi çok sevmiştim başkasıyla evlenmesine içerlemişim meğer. çocukluğumda baş edemediğim bir gerçeğimle de yüzleştim böylece.
aşk'ı kaybettiğimi sandım. en kötüsü buydu yaşadıklarımdan. aşk içimde yoksa nasıl yaşardım. kalp olmadan insan nasıl yaşardı. makinelere bağlı kaç saat kaç gün. aşk'ın bir kişiye hasredileceğini sandım hep.
-bildim bileli kendimi çarpar kalbim sonra biri yerinden göğe doğru söker gibi olur bir yandan da yanar gibi kavrulur, çocukluğumdan beri. biri çağırır gibi ona doğru koşar gibi olur. -ilk kaç yaşında tam olarak hissettiniz
-on yaş gibi hep birine doğru koştuğunu hissettim öyle varsaydim yillarca o birini aradim gaye gibi anlam gibi yapmam istenen buymuş gibi bulunca huzur bulacak, vazifesini tamamlayacak gibi
..... -sonra -oldu birileri ....... şimdi aynı hal devam ediyor kimse olmadan artık aramam gereken kimse olmadan
1. sıfat Tavır ve davranışları normal olmayan veya geleneklerden, törelerden ayrılan, anormal (kimse), gayritabii, anormal "Sapık düşünce." 2. Delice davranışları olan, meczup
anne karnı pozisyonuyla gezegene dönüşüyorum dedi. sonra, dönüyorum, dönüyorum, dönüyorum... bir yanım kızılgaz bir yanım buzlu krater dünyalı biri yaşayamaz
elindeki filesiyle hergün okyanustan su taşımaya çalışırdı evine. daldırır, daldırır dibe doldurur sonra çıkarırdı. hava kararasaya kadar bu böyle devam ederdi.
enharda yok su, ne oldu derya hiç oldu evsaf söndü, esma hiç oldu alem hiç oldu, mana hiç oldu mecnun gitti, leyla hiç oldu kul oldu azad, hiç oldu hatim oldu akval dava hiç oldu bilmem kimim ben, ey müzlim-i esrar vardır iken yok, yoktur iken var
zihnimde duvar dipleri, köprü altları var.oralara takılınca tüm hayatım orasıymış gibi oralarda kala kalıyorum.
gökyüzü yok, ışık yok. duvar var sadece duvar ve duvar dibi...kivrildim yine kendi içime.
saatlerce kendi zavalligima acıyarak günü tamamlayabilirim.
kipirdamaya mecalim yok çünkü.
anne karnı pozisyonuyla gezegene dönüşüyorum.
sonra, dönüyorum, dönüyorum, dönüyorum...
bir yanım kızılgaz bir yanım buzlu krater
dünyalı biri yaşayamaz
kafamın içinde konuşan yığınlar var. hiçbirini de tanımıyorum.
bu yakınlık nereden?
tüm ayrılıkların, vedaların yükü yaşanmadan içimde...
beklemek niye?
saat gece 1.42
haziran 8
kilidi kırık kapının, pencerenin rüzgarda hızlı hızlı çarpması gibi zihnimde sesler. hattta görüntüler.
radyodan yayılan sesi bile bastırıyor zihnimdeki gürültü.
yine mırıldanırcasına anlatmaya başladı
zihnimde duvar dipleri, köprü altları var.oralara takılınca tüm hayatım orasıymış gibi oralarda kala kalıyorum.
gökyüzü yok, ışık yok. duvar var sadece duvar ve duvar dibi.
mırıldanarak konuşuyordu:
bir resim vardı.sırtında paltolusu olan yaşlı, sakallı biri takkesi de vardı. kediyi okşuyordu boynu bükük bir şekilde.
birden şimşek çakar gibi ölen dedemi hatırladım, ona benzettim. hıçkırarak ağlamaya başladım, dağdan inen sel gibi içim aktı. onu özlemediğimi,sevmediğimi sanıyordum.
sadece kızgın olduğumu o kızgınlıktan dolayı özlememem gerektiğini, sevmemem gerektiğini sanmışım yıllarca.
babaannemi çok sevmiştim başkasıyla evlenmesine içerlemişim meğer. çocukluğumda baş edemediğim bir gerçeğimle de yüzleştim böylece.
aşk'ı kaybettiğimi sandım. en kötüsü buydu yaşadıklarımdan. aşk içimde yoksa nasıl yaşardım. kalp olmadan insan nasıl yaşardı. makinelere bağlı kaç saat kaç gün.
aşk'ın bir kişiye hasredileceğini sandım hep.
dedi, yavaşça.
sonra dönüp mırıldandı...
değilmiş aslında
trenin raylarda çıkardığı ritmik sesi duyuyor musun? içim yolculuk yapıyor, camına başını yasladiği kompartmanda.
boynunu büküp anlatmaya başladı doktora:
-bildim bileli kendimi çarpar kalbim sonra biri yerinden göğe doğru söker gibi olur bir yandan da yanar gibi kavrulur, çocukluğumdan beri. biri çağırır gibi ona doğru koşar gibi olur.
-ilk kaç yaşında tam olarak hissettiniz
-on yaş gibi
hep birine doğru koştuğunu hissettim öyle varsaydim yillarca o birini aradim gaye gibi anlam gibi yapmam istenen buymuş gibi
bulunca huzur bulacak, vazifesini tamamlayacak gibi
.....
-sonra
-oldu birileri
.......
şimdi aynı hal devam ediyor kimse olmadan artık aramam gereken kimse olmadan
1. sıfat Tavır ve davranışları normal olmayan veya geleneklerden, törelerden ayrılan, anormal (kimse), gayritabii, anormal
"Sapık düşünce."
2. Delice davranışları olan, meczup
manasını icersede bana '' abdal'ı '' hatırlatıyor
anne karnı pozisyonuyla gezegene dönüşüyorum dedi.
sonra, dönüyorum, dönüyorum, dönüyorum...
bir yanım kızılgaz bir yanım buzlu krater
dünyalı biri yaşayamaz
oysa kapıyı çarparken biraz dolaşıp geri evine dönmek vardı aklında.
öyle hızlı çarpıştı ki yerle bir oldu bina.
dönebileceği bir yeri, evi kalmadı.
elindeki filesiyle hergün okyanustan su taşımaya çalışırdı evine.
daldırır, daldırır dibe doldurur sonra çıkarırdı.
hava kararasaya kadar bu böyle devam ederdi.
enharda yok su, ne oldu derya hiç oldu
evsaf söndü, esma hiç oldu
alem hiç oldu, mana hiç oldu
mecnun gitti, leyla hiç oldu
kul oldu azad, hiç oldu
hatim oldu akval dava hiç oldu
bilmem kimim ben, ey müzlim-i esrar
vardır iken yok, yoktur iken var
cezbedilmiş..
aliene geisteskrank (insano) ,gila