Saçma sapan yargıların,inançların,tutumların,çok ustalıkla ve masum bir maskenin altına saklanarak körpe beyinlerimize nakşedilmesini sağlayan saçmalıklar topluluğu.
Külkedisi kendi hakkını arayamayan ve bunun için bir başkasına(peri,cüceler,prens) muhtaç olan aptal bir kızdır.Alt mesaj:Kızlar her zaman birine muhtaç olmalıdır.Onların kendi akılları yoktur.Aile içi sorunlardan muzdaripseniz çözüm zengin ve yakışıklı bir koca bulmaktır.
Uyuyan güzele bile çare bir erkek tarafından verilen busedir.Neden başka bir uyandırma yöntemi yoktur bu masalda.
Pamuk prenses zehirli elmayı yer.Modern tıp çare bulamaz nedense.Çözüm yine bir adet beyaz atlı prens ve bir adet busedir.Vay anasını sayın seyirciler.Bu erkek milletinin öpücüğü bir kız için ölüme bile çare olacak bir şifadır.
Erkek hep vareden,yaratan,seçen...Zavallı aptal kızlar ise yaratılan,varedilen,seçilen... Fareleri toplayan kavalcı bile bir erkektir.Çünkü kız kısmı evde oturur.Ocak başında uyuklar. Biz kadınlar niye bu hale geldik acaba? Neden bu kadar pasif kaldık?
Bu işte dış mihrakların bir oyunu var mıdır acaba? Çok mu şüpheciyim? Abartıyor olabilir miyim? Hatta haksızlık etmiş olabilme ihtimalim var mı? KEŞKE...
NOT:Bu düşünceler bir zamanlar masalları çok seven bir kız tarafından yazılmıştır.Ve o kız bir gün çocuk sahibi olursa çocuklarına asla masal anlatmayacaktır.Çünkü o masalların,hayatın acı gerçeklerinden daha acımasız olduğuna inanmaktadır.
canlıların ya çık iyi ya çok kötü olduğu iyilerin türlü cefalardan sonra mutlaka kazandığı kötülerin mutlaka cezalandırıldığı insan ütopyasındaki en saf en temiiz dünya özlemini bilince çıkıran yazın türü
Mustafa Kemal Atatürk için söylenenlerden en son masal...(Elbette yenileri bulunur. Devir meyve veren ağaç taşlanır devri ne olsa.)
-Ölümü çok içki içmesindenmiş. -Ölürken iman etme teşebbüsü de pek işe yaramamış, ebediyen cehennemlik olmuş. -Ölüm saati olan 09.05 tamamen uydurmaymış. -Öldükten sonra, Hristiyanlık dini gereği elbiseler giydirilerek tabuta konmuş. -Ölürken cenaze namazı kılınmasını istememiş ve cenaze namazı kılınmamış. -Katafalkın önünden geçen bazı vatandaşların belgesellerde, fotoğraflarda görülen ağlamaları, üzüntüden değil, zorla getirilmeleri sırasında Jandarmanın vurduğu dipçik acısındanmış. -Gömülürken toprak bile kabul etmemiş. -”Kemal” ismi kemale ereceği düşünülerek verilmiş. -Diktatör, Dinsiz, İmansız, Komünist denilmesinde mahsur yokmuş.
Masal,Hayatta vazgeçemediklerimden bir parçadır ve eminim ki bu genel olarak herkes içinde öyledir.Bu yaşımda olmama rağmen hala masal kitapları alıp okuyorumdur.Çünkü bence Masallar ruhu dinlendiriyor.Hele birde büyüklerimizden canlı olarak dinlersek ne kadar mutlu oluyorum anlatamam..Herkese tavsiye ederrim...
Cemal Reşit Rey 1941'de 'Pélerinages dans la ville qui n'est plus qu'un souvenir' (Hatıradan İbaret Kalan Şehirde Gezintiler) başlıklı yedi piyano parçasını besteler... Hatıradan ibaret kalan şehir İstanbul'dur ve besteci, kendi tanımıyla geçmişin İstanbul'unu, asırların İstanbul'unu, sırasıyla artık ebediyete göçmüş bir insan topluluğunun bıraktığı eserlerden ilhamını alarak yansıtır... Serviler ve sessizliği ile huzur veren 'Mezarlık'ta Arap harflerinin ince kıvrımları ritmin kayganlığı ile üst üste getirilir... Büyük kenti kuşatan, onu bir kalkan gibi koruyan yüksek 'Surlar'ın kalıntıları piyanonun büyük, görkemli akorlarıyla armonik kalıplar şeklinde tuşların bir ucundan diğerine yansıtılır... 'Mermere yazılmış kitabeler' derin bir mistisizm içindedir... 'Fatih ordusunun çizdiği yol' görkemli ve törenseldir... 'Sarnıçlar' Yerebatan Sarayı'ndan kalan su birikintisi; ölü su, rutubet damlaları, kemer duvarlarından gelen akisler, sessizlik, yalnızlık ve ölümdür... Buradaki dua büyük bir duyarlılıkla anlatılır... 'Çiçekli çayır' insanın içini biraz ferahlatır... Yüzyılları görmüş, asırlık Ulu Çınar ile eser huzurlu, ama yine huşu içinde sona erer...
'Bir Osmanlı varmış,bir Osmanlı yokmuş, Binbir Osmanlı devam edermiş' diye başlayan, Evvel zaman içinde,Yıldırım adlı cengaverin intihar ettiği, Yedi düvelin Padişahı Fatihin cellatlığı, Kraliçe Hürremin cadılığıyla meşhur,(en sevilen yeri ise harem kısmıdır.) Abdülhamidin ermeni canavarı olduğu,Safiye sultanın cilveleriyle meşhur, Vahdettinide vatan haini ilan eden masallar.. Çoooooooooook dinledik...Ama masal tabiki u/yu/t/madık, inan(a) madık! ...
'bir varmış, bir yokmuş.. ' diye başlayıp 'gökten 3 elma düşmüş; biri anlatana, biri dinleyene biri de masaldakilere' diye biten cümlelerin arasındaki uzuun anlatı.
birazda anlatamadıklarımızdır...hayallerini kurduğumuz ama söylemeye cesaret edemediğimiz...ama yaşamaya değer olduğunu bildiğimiz şeylerdir...=)) hadi bir masal dinleyelim...Bir varmış Bir yokmuş....
Babamdan' arap bacı masalı'nı dinlemek istiyorum hala...Ama sen eşek kadar oldun kızım yaa diyor..Susuyorum...
Dünyaya huzur gelecek masalı
HAYAT ZATEN Bİ MASAL
Evet çocuğuma okumalıyım
La Fontaine'in masallarını...
yaşamın kendisi masal uzaklarda aramaya gerek yok sonuç yok olan ömür
Saçma sapan yargıların,inançların,tutumların,çok ustalıkla ve masum bir maskenin altına saklanarak körpe beyinlerimize nakşedilmesini sağlayan saçmalıklar topluluğu.
Külkedisi kendi hakkını arayamayan ve bunun için bir başkasına(peri,cüceler,prens) muhtaç olan aptal bir kızdır.Alt mesaj:Kızlar her zaman birine muhtaç olmalıdır.Onların kendi akılları yoktur.Aile içi sorunlardan muzdaripseniz çözüm zengin ve yakışıklı bir koca bulmaktır.
Uyuyan güzele bile çare bir erkek tarafından verilen busedir.Neden başka bir uyandırma yöntemi yoktur bu masalda.
Pamuk prenses zehirli elmayı yer.Modern tıp çare bulamaz nedense.Çözüm yine bir adet beyaz atlı prens ve bir adet busedir.Vay anasını sayın seyirciler.Bu erkek milletinin öpücüğü bir kız için ölüme bile çare olacak bir şifadır.
Erkek hep vareden,yaratan,seçen...Zavallı aptal kızlar ise yaratılan,varedilen,seçilen...
Fareleri toplayan kavalcı bile bir erkektir.Çünkü kız kısmı evde oturur.Ocak başında uyuklar.
Biz kadınlar niye bu hale geldik acaba? Neden bu kadar pasif kaldık?
Bu işte dış mihrakların bir oyunu var mıdır acaba? Çok mu şüpheciyim? Abartıyor olabilir miyim? Hatta haksızlık etmiş olabilme ihtimalim var mı?
KEŞKE...
NOT:Bu düşünceler bir zamanlar masalları çok seven bir kız tarafından yazılmıştır.Ve o kız bir gün çocuk sahibi olursa çocuklarına asla masal anlatmayacaktır.Çünkü o masalların,hayatın acı gerçeklerinden daha acımasız olduğuna inanmaktadır.
Hergün dinlemek onu saatlerce ezberlemek anlattıklarını,
ve daha sonra ertesi gün unutup yeniden anlatmasını sağlamak..
Masal bu olsa gerek.. :)))))
Masallar bile 'kimi varmı kimi yokmuş' diye başlar...
Mesele budur...
Olmak ya da olmamak...
To be or not to be...
...
...
hayatın tadı tuzu
kimi zaman ta kendisi...
'bir duru sözle gönül alana,bir kuru dalla çiçekle gelene...
ne sarayda ne handa...
ne gam ölsem uğrunda beni zehir zemberek diller dağlıyor...'
Miniklerin rahmetli Adle Teyzesi'nin bir zamanlar kuzucuklarına ekranlardan anlattıkları.
canlıların ya çık iyi ya çok kötü olduğu iyilerin türlü cefalardan sonra mutlaka kazandığı kötülerin mutlaka cezalandırıldığı insan ütopyasındaki en saf en temiiz dünya özlemini bilince çıkıran yazın türü
öyle bir masal olsun ki için de acı olmasın,ayrılık olmasın,sonunda SEWGİ kazansın.
aramızda kalsın;
külkedisinin ayakkabılarına karşı küçüklüğümden gelen bi zaafım var
.......ne güzel olurdu yhaa
En trajikomik masallar,çocukları uykuya yönlendiren masallar değil; yetişkinleri uyutan masallardır.
Mustafa Kemal Atatürk için söylenenlerden en son masal...(Elbette yenileri bulunur. Devir meyve veren ağaç taşlanır devri ne olsa.)
-Ölümü çok içki içmesindenmiş.
-Ölürken iman etme teşebbüsü de pek işe yaramamış, ebediyen cehennemlik olmuş.
-Ölüm saati olan 09.05 tamamen uydurmaymış.
-Öldükten sonra, Hristiyanlık dini gereği elbiseler giydirilerek tabuta konmuş.
-Ölürken cenaze namazı kılınmasını istememiş ve cenaze namazı kılınmamış.
-Katafalkın önünden geçen bazı vatandaşların belgesellerde, fotoğraflarda görülen ağlamaları, üzüntüden değil, zorla getirilmeleri sırasında Jandarmanın vurduğu dipçik acısındanmış.
-Gömülürken toprak bile kabul etmemiş.
-”Kemal” ismi kemale ereceği düşünülerek verilmiş.
-Diktatör, Dinsiz, İmansız, Komünist denilmesinde mahsur yokmuş.
! ! !
Masal,Hayatta vazgeçemediklerimden bir parçadır ve eminim ki bu genel olarak herkes içinde öyledir.Bu yaşımda olmama rağmen hala masal kitapları alıp okuyorumdur.Çünkü bence Masallar ruhu dinlendiriyor.Hele birde büyüklerimizden canlı olarak dinlersek ne kadar mutlu oluyorum anlatamam..Herkese tavsiye ederrim...
:-))))
bana bir masal anlat baba içinde bütün oyunlarım kurtla kuzu olsun şekerle bal anlatırken duy sesimi uykuya dalıp gitsem bile bırakıp gitme sakın beni
sürgün gibi masallar...
bana masal anlat... uyuyup kalayım öylece....
...
Cemal Reşit Rey 1941'de 'Pélerinages dans la ville qui n'est plus qu'un souvenir' (Hatıradan İbaret Kalan Şehirde Gezintiler) başlıklı yedi piyano parçasını besteler... Hatıradan ibaret kalan şehir İstanbul'dur ve besteci, kendi tanımıyla geçmişin İstanbul'unu, asırların İstanbul'unu, sırasıyla artık ebediyete göçmüş bir insan topluluğunun bıraktığı eserlerden ilhamını alarak yansıtır... Serviler ve sessizliği ile huzur veren 'Mezarlık'ta Arap harflerinin ince kıvrımları ritmin kayganlığı ile üst üste getirilir... Büyük kenti kuşatan, onu bir kalkan gibi koruyan yüksek 'Surlar'ın kalıntıları piyanonun büyük, görkemli akorlarıyla armonik kalıplar şeklinde tuşların bir ucundan diğerine yansıtılır... 'Mermere yazılmış kitabeler' derin bir mistisizm içindedir... 'Fatih ordusunun çizdiği yol' görkemli ve törenseldir... 'Sarnıçlar' Yerebatan Sarayı'ndan kalan su birikintisi; ölü su, rutubet damlaları, kemer duvarlarından gelen akisler, sessizlik, yalnızlık ve ölümdür... Buradaki dua büyük bir duyarlılıkla anlatılır... 'Çiçekli çayır' insanın içini biraz ferahlatır... Yüzyılları görmüş, asırlık Ulu Çınar ile eser huzurlu, ama yine huşu içinde sona erer...
'Bir Osmanlı varmış,bir Osmanlı yokmuş, Binbir Osmanlı devam edermiş'
diye başlayan, Evvel zaman içinde,Yıldırım adlı cengaverin intihar ettiği, Yedi düvelin Padişahı Fatihin cellatlığı, Kraliçe Hürremin cadılığıyla meşhur,(en sevilen yeri ise harem kısmıdır.) Abdülhamidin ermeni canavarı olduğu,Safiye sultanın cilveleriyle meşhur, Vahdettinide vatan haini ilan eden masallar..
Çoooooooooook dinledik...Ama masal tabiki u/yu/t/madık, inan(a) madık! ...
'bir varmış, bir yokmuş.. ' diye başlayıp 'gökten 3 elma düşmüş; biri anlatana, biri dinleyene biri de masaldakilere' diye biten cümlelerin arasındaki uzuun anlatı.
Keyif verir, uyku verir..
akşam 7-9 arası haberler adı altında canlı canlı anlatılır..
birazda anlatamadıklarımızdır...hayallerini kurduğumuz ama söylemeye cesaret edemediğimiz...ama yaşamaya değer olduğunu bildiğimiz şeylerdir...=)) hadi bir masal dinleyelim...Bir varmış Bir yokmuş....