Günün aydın olsun Ege Ovası, Günün aydın olsun Yörükler yurdu. Bu gövden, binlerce yaşta ve çocuksu; Bu gövden, Mazot kokusu, toprak kokusu, ter kokusu… Bir taflandır yangınlarda yüzümüz, Aylı şafaklarda küfre hisap sorulmaz. Ki sevmeler zılgıtlarla döndürülür sabaha, Toprak yanar, yeşil döner, kavrulur. Buğday tarlaların, delişmen bir kız gibi savrulur.
2
Aşkların vardır senin, gecelerce gizemli. Alnımızda yıldızlarca ter taneleri… Balkıyan bağrında ırmaklar ve gölet, Sen ki ovasından bal dökülen memleket; Uyandın mı bir dev gibi uyanırsın, Gözlerinde her mevsim buğulu bir bereket.
3
Günün aydın olsun Ege ovası. Günün aydın olsun, Sövelerde bağlı kalmış çocukluğum. Ne zaman ki hatırlasam adını Boynuma ipler dolanır, boğulurum. Ve okumak, Ve aydınlığı bulmak adına; Ve bir ışık olmak adına Bütün köy çocuklarına; On sekiz kilometre yalınayak koşmuşluğum; Hey Horzum elleri, Duyuyor musun beni? Daha yaşım ön beşine varmadan, Bir kız girer yüreğimin ucundan. Sever de kavuşamam, kahrolurum.
4
Ve gecedir Düşman yürür Ankara taraflarına. Ve düşmandan daha çok, Saklanıp da dağlarına, Kadınına ve kızına, Irzına ve namusuna musallat, Yüzlerce namussuz, yüzlerce yüreksiz avrat, Soğuk bir sürüngen gibi aka kıvrıla İnerler bağlarına, hoyrat sabahlarına. Ellerinde sömürgeci sermayenin frangı, Ellerinde kıpkızıl Kuvva-yı Milliyeci kanı, Şimendifer raylarında tanırız Tanırız Forbes firmasında Amerika’nın Dostu, düşmanı.
5
Savaşın, Bitin ve açlığın kurşun geçmez karanlığında, Sütü temiz ve yüreği pak, Ve alnı tan yerleri gibi apak, Olan memedlerin, Geceyi tutarken aydınlıklar adına, Zulmü ıhtırırken Sakarya’da, Dumlu’da, Her yanın kardır Ve yorgan saçlı bacılardır Oturak evlerinde oynatılan Eşrafın ve ağanın. Ve düşmana çanak tutan işbirlikçi hayının Dağlarını tebdil gezen Pür silah silahlanmış eşkıyaları vardır.
6
Günün aydın olsun Ege Ovası, Günün aydın olsun yörükler yurdu. Az sonra güneş doğar, Diner dağlarında çakalların uğultusu. Öperken seni herkesten saklı Sanki görülüvermiş gibi ayıplı, Kızarır Boz Dağlar’ın esmer suratı. Bir türküye başlar dallarda kuşlar, Bir türküye başlar, Çorak yüzleriyle yorgun Traktör kasalarında ırgatlar. Bu türkü umudun, Bu türkü sevdaların türküsüdür. Bu türkü bir dilim ekmek için, Afyon’un dağlarından, Urfa’nın çöllerinden çıkıp gelenlerin türküsü, Dökülür ter olur da seher sabah uykularına.
7
Orakçılar gelip geçer Haziranlarından, Çiy düşer de tamahından, Traktör seslerinde şenlenir, Şenlenir çağdan çağa, Akıp gelen kalkınmışlık sevdası. Bir isyan havasıdır vurulur derken, Vurulur Afyon üzerinden, Kocatepe’den, Bir isyan havasıdır, Dokuz günde üç yüz seksen kilometreden Alıp da Türk’ümüzü İzmir önlerine indiren.
8
Günün aydın olsun Ege Ovası, Sen ki tanrılar yurdusun, Toprağın bilgeler toprağı. Açtın mı yediveren açarsın, Oynaşır temmuzlarında üzüm gözlü kızların. Bir elin pamuktadır, Yıldız toplar ağustoslu gecelerde bir elin. Hayat bir şenliktir senin oğluna, Bir sevinçtir düğün dernek içinde, Girilir kutsal bir gerdeğe davranır gibi, Girilir aşka hatim düşen bağbozumlarına.
9
Günün aydın olsun Ege Ovası, Zeybeğimin mavzeri Direniş günlerimin anısı. Senin için sıkıldı düşmana ilk kurşun, Sana dedi son sözünü Kocatepe’den, Kızıl akşam şafağına çevirerek yüzünü, Selanikli Zübeyda’nın mavi gözlü Mustafa’sı. Ey yeşiller yeşili! Ey sarılar sarısı! Sende yaşanır sevdaların en durusu, en hası. Gözlerin üzüm üzüm; Gözlerin zeytin zeytin büyürken! Öp Ak Deniz’i bu sabah, benim için erkenden, Atamın düşmanı denize döktüğü yerden. Ben de bir öğretmenim, Boz Dağlar’ın eteğinden. Oturmuşum bir yerinde gecenin, Sana şiirler yazıyorum, Günün aydın olsun diyorum, Günün aydın olsun gülüm, Bu gün dokuz eylüldür, Bu gün senin kurtuluş günün.
EGE OVASI
1
Günün aydın olsun Ege Ovası,
Günün aydın olsun Yörükler yurdu.
Bu gövden, binlerce yaşta ve çocuksu;
Bu gövden,
Mazot kokusu, toprak kokusu, ter kokusu…
Bir taflandır yangınlarda yüzümüz,
Aylı şafaklarda küfre hisap sorulmaz.
Ki sevmeler zılgıtlarla döndürülür sabaha,
Toprak yanar, yeşil döner, kavrulur.
Buğday tarlaların, delişmen bir kız gibi savrulur.
2
Aşkların vardır senin, gecelerce gizemli.
Alnımızda yıldızlarca ter taneleri…
Balkıyan bağrında ırmaklar ve gölet,
Sen ki ovasından bal dökülen memleket;
Uyandın mı bir dev gibi uyanırsın,
Gözlerinde her mevsim buğulu bir bereket.
3
Günün aydın olsun Ege ovası.
Günün aydın olsun,
Sövelerde bağlı kalmış çocukluğum.
Ne zaman ki hatırlasam adını
Boynuma ipler dolanır, boğulurum.
Ve okumak,
Ve aydınlığı bulmak adına;
Ve bir ışık olmak adına
Bütün köy çocuklarına;
On sekiz kilometre yalınayak koşmuşluğum;
Hey Horzum elleri,
Duyuyor musun beni?
Daha yaşım ön beşine varmadan,
Bir kız girer yüreğimin ucundan.
Sever de kavuşamam, kahrolurum.
4
Ve gecedir
Düşman yürür Ankara taraflarına.
Ve düşmandan daha çok,
Saklanıp da dağlarına,
Kadınına ve kızına,
Irzına ve namusuna musallat,
Yüzlerce namussuz, yüzlerce yüreksiz avrat,
Soğuk bir sürüngen gibi aka kıvrıla
İnerler bağlarına, hoyrat sabahlarına.
Ellerinde sömürgeci sermayenin frangı,
Ellerinde kıpkızıl Kuvva-yı Milliyeci kanı,
Şimendifer raylarında tanırız
Tanırız Forbes firmasında Amerika’nın
Dostu, düşmanı.
5
Savaşın,
Bitin ve açlığın kurşun geçmez karanlığında,
Sütü temiz ve yüreği pak,
Ve alnı tan yerleri gibi apak,
Olan memedlerin,
Geceyi tutarken aydınlıklar adına,
Zulmü ıhtırırken Sakarya’da, Dumlu’da,
Her yanın kardır
Ve yorgan saçlı bacılardır
Oturak evlerinde oynatılan
Eşrafın ve ağanın.
Ve düşmana çanak tutan işbirlikçi hayının
Dağlarını tebdil gezen
Pür silah silahlanmış eşkıyaları vardır.
6
Günün aydın olsun Ege Ovası,
Günün aydın olsun yörükler yurdu.
Az sonra güneş doğar,
Diner dağlarında çakalların uğultusu.
Öperken seni herkesten saklı
Sanki görülüvermiş gibi ayıplı,
Kızarır Boz Dağlar’ın esmer suratı.
Bir türküye başlar dallarda kuşlar,
Bir türküye başlar,
Çorak yüzleriyle yorgun
Traktör kasalarında ırgatlar.
Bu türkü umudun,
Bu türkü sevdaların türküsüdür.
Bu türkü bir dilim ekmek için,
Afyon’un dağlarından,
Urfa’nın çöllerinden çıkıp gelenlerin türküsü,
Dökülür ter olur da seher sabah uykularına.
7
Orakçılar gelip geçer Haziranlarından,
Çiy düşer de tamahından,
Traktör seslerinde şenlenir,
Şenlenir çağdan çağa,
Akıp gelen kalkınmışlık sevdası.
Bir isyan havasıdır vurulur derken,
Vurulur Afyon üzerinden, Kocatepe’den,
Bir isyan havasıdır,
Dokuz günde üç yüz seksen kilometreden
Alıp da Türk’ümüzü İzmir önlerine indiren.
8
Günün aydın olsun Ege Ovası,
Sen ki tanrılar yurdusun,
Toprağın bilgeler toprağı.
Açtın mı yediveren açarsın,
Oynaşır temmuzlarında üzüm gözlü kızların.
Bir elin pamuktadır,
Yıldız toplar ağustoslu gecelerde bir elin.
Hayat bir şenliktir senin oğluna,
Bir sevinçtir düğün dernek içinde,
Girilir kutsal bir gerdeğe davranır gibi,
Girilir aşka hatim düşen bağbozumlarına.
9
Günün aydın olsun Ege Ovası,
Zeybeğimin mavzeri
Direniş günlerimin anısı.
Senin için sıkıldı düşmana ilk kurşun,
Sana dedi son sözünü Kocatepe’den,
Kızıl akşam şafağına çevirerek yüzünü,
Selanikli Zübeyda’nın mavi gözlü Mustafa’sı.
Ey yeşiller yeşili!
Ey sarılar sarısı!
Sende yaşanır sevdaların en durusu, en hası.
Gözlerin üzüm üzüm;
Gözlerin zeytin zeytin büyürken!
Öp Ak Deniz’i bu sabah, benim için erkenden,
Atamın düşmanı denize döktüğü yerden.
Ben de bir öğretmenim,
Boz Dağlar’ın eteğinden.
Oturmuşum bir yerinde gecenin,
Sana şiirler yazıyorum,
Günün aydın olsun diyorum,
Günün aydın olsun gülüm,
Bu gün dokuz eylüldür,
Bu gün senin kurtuluş günün.
9 Eylül 1992/Sarıgöl