"İbret olmaz bize, her gün okuruz ezber de! Yoksa bir mana aranmaz mı bu ayetlerde? Lafzı muhkem yalnız anlaşılan Kur'an'ın; Çünkü kaydında değil hiçbirimiz mananın. Ya açar Nazm-ı Celil'in bakarız, yaprağına; Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına. İnmemiştir hele Kur'an bunu hakkıyla bilin; Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için."
kişiselliğin tepe noktalarına yaklaşan, var olup olmadığını düşünmenin bile bir şekilde anlam/anlatım aramak olduğu karışıklık, paradoksların başlangıcı. bir şeye yeterince yaklaşmanın, artık onun anlamında karar kılmak olabileceği varsayılırsa; belki de sonu. gecenin bir anının bize bıraktığı, sonunda kasamızda kalanlar, hepsi birer anlam -belki- ve onları saklamakla tükenmek anlamsızlık. öznelliktir. öyle ki bu yazılanlar dumana döner başka gözler üzerinden geçerken. üzüntülerin hammaddesi ve de. biri vardır. etrafında birileri daha.. o çemberin dışında bir kişi daha, olaya eklenmeyen. anlam katar olan bitene kendi fantastik dünyasında. dahil olmadığı halde o kişinin yaşamını izleyen biri daha vardır belki.. böyle gider bu. anlamın üzüntüye dönüştüğü nokta işte burasıdır. insana yüklenmeye çalışılan türden olanı.. anlam. yoktur.. vardır.. yoktur.. vardır.. yok... vardır. yokt.. nereye kadar...
mina..mina da taşlanan şeytanın varlığı gibi görünmesede aşk ile atılan her taşın mana aleminde onu yaraladığının bilincinde olamanın adıdır..mana..konuşmaktır hakikakatin kalbe sunduğu ateşin diliyle..mana bakabilmektir gözlerin ötesindeki var olan ışığa..mana anlamlandırmaktır aldığın solukları.. bir yer edinebilmektir bunca kalabalığın içinde..mana bulabilme çabasıdır yitirmişlikleri..mana Onun hissettİrdiği kadar duya bilmektir kalp atışlarını.. ..O önemsediği için yaratıldık..ve vardır her yaratılmışa suretinden ötesinde saklı olan bir manası..hikmet bu noktada ortaya çıkıyor..hikmetindende sual olunmayacağına göre insanın asıl vazifesi manasına ulaşmaktır..niye? neden? niçin sorularının cevabı nereye gidiyorumda tıkanıyorsa, mananın sunduğu derinliklerle kapılar açılır ve sorular cevapsız kalmaz..mana ruhtur bundanda öte..ve ruh tanınmak ister varlığının gizliliğiyle..
"İbret olmaz bize, her gün okuruz ezber de!
Yoksa bir mana aranmaz mı bu ayetlerde?
Lafzı muhkem yalnız anlaşılan Kur'an'ın;
Çünkü kaydında değil hiçbirimiz mananın.
Ya açar Nazm-ı Celil'in bakarız, yaprağına;
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına.
İnmemiştir hele Kur'an bunu hakkıyla bilin;
Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için."
Mehmet Akif Ersoy
Ey dil tek ü tenhâ
Bir bûse-i cân bahşına ver nakd-i hayatı
Ger kail olursa
Senden yanadır söz yine bazar senindir
N
Bu dünyada maddeye esir olan yada maddenin kendisine hakim olduğu ve ahirette maddeye hakim olacak şey...
hiçbir yere açılamayanı açmamanız için hiçbir neden olamaz.
hiçbir anlamı olmayanı asla unutmamanız için hiçbir neden olamaz.
keyfi olan şey, aynı zamanda mutlak zorunlu olma özelliği taşır.
boş işaretin kaderi, boşluğun devinimi,
anlamdan yoksun kalan zorunluluğun baş döndürücülüğü, gerekliliğe duyulan tutku.
'Biz evvela kelimeleri öğreniriz,
Sonra yaşadıkça teker teker mânalarını..'
(Ahmet Hamdi Tanpınar)
anlam
MÂNÂ Sümer mitolojisinde yaratılan ilk insandır. Adem olduğu varsayılır.
kişiselliğin tepe noktalarına yaklaşan, var olup olmadığını düşünmenin bile bir şekilde anlam/anlatım aramak olduğu karışıklık, paradoksların başlangıcı. bir şeye yeterince yaklaşmanın, artık onun anlamında karar kılmak olabileceği varsayılırsa; belki de sonu. gecenin bir anının bize bıraktığı, sonunda kasamızda kalanlar, hepsi birer anlam -belki- ve onları saklamakla tükenmek anlamsızlık. öznelliktir. öyle ki bu yazılanlar dumana döner başka gözler üzerinden geçerken.
üzüntülerin hammaddesi ve de. biri vardır. etrafında birileri daha.. o çemberin dışında bir kişi daha, olaya eklenmeyen. anlam katar olan bitene kendi fantastik dünyasında. dahil olmadığı halde o kişinin yaşamını izleyen biri daha vardır belki.. böyle gider bu. anlamın üzüntüye dönüştüğü nokta işte burasıdır. insana yüklenmeye çalışılan türden olanı..
anlam. yoktur.. vardır.. yoktur.. vardır.. yok... vardır. yokt.. nereye kadar...
mina..mina da taşlanan şeytanın varlığı gibi görünmesede aşk ile atılan her taşın mana aleminde onu yaraladığının bilincinde olamanın adıdır..mana..konuşmaktır hakikakatin kalbe sunduğu ateşin diliyle..mana bakabilmektir gözlerin ötesindeki var olan ışığa..mana anlamlandırmaktır aldığın solukları.. bir yer edinebilmektir bunca kalabalığın içinde..mana bulabilme çabasıdır yitirmişlikleri..mana Onun hissettİrdiği kadar duya bilmektir kalp atışlarını..
..O önemsediği için yaratıldık..ve vardır her yaratılmışa suretinden ötesinde saklı olan bir manası..hikmet bu noktada ortaya çıkıyor..hikmetindende sual olunmayacağına göre insanın asıl vazifesi manasına ulaşmaktır..niye? neden? niçin sorularının cevabı nereye gidiyorumda tıkanıyorsa, mananın sunduğu derinliklerle kapılar açılır ve sorular cevapsız kalmaz..mana ruhtur bundanda öte..ve ruh tanınmak ister varlığının gizliliğiyle..
mâna içinde mâna..
daha içre apayrı bir mânâ..
kalem; bir kelime yazar geçer..
okuyan; okur ve bakar..
bakar ve okur..
anlar veya anlamaz..
*dileğimiz anlayanlardan olmaktır.. vesselam..
kastedilmiş olan
içyüz, anlam..