Çocukluğumuzun vazgeçilmezlerinden ve boğulma tehlikesi yaşatabilecek abur cuburlarındandı. Aynı zamanda herhalde pipet ile yenilen tek katıydı. Tırtıklı oval çöp kovalarına benzeyen bir kabı ile kenarlarına lastik geçirilen paraşütü andıran kağıttan bir kapağı vardı. Bunu yediğimizde genzimiz, burnumuz tıkanıp, ağzımızın içi kupkuru olduğundan hemen musluklara koşar; ağzımızı musluğun ağzına dayayarak içimizdeki ateşi büyük bir keyifle söndürürdük. Yenilmesinin yanında; ağzımızdakileri arkadaşlara püskürterek şakalar da yaptığımız olurdu... Sağlık bakanlığının uyuduğu o yıllarda; bu meret sadece sokaklarda, bakkallarda, kırtasiyelerde değil özellikle okul önlerindeki seyyar satıcılarda satılırdı.
aaah! ! ! ! o günler... Kış aylarında önce bakkala uğrayıp leblebi tozu alınır sonra okula gidilirdi. Şimdi düşünüyorum da nasıl yiyorduk ki? :( Yaz aylarında leblebi tozunun yerini frigolar alırdı..nerdeeeee o eski frigolar.....
Çocukluğumuzun vazgeçilmezlerinden ve boğulma tehlikesi yaşatabilecek abur cuburlarındandı. Aynı zamanda herhalde pipet ile yenilen tek katıydı. Tırtıklı oval çöp kovalarına benzeyen bir kabı ile kenarlarına lastik geçirilen paraşütü andıran kağıttan bir kapağı vardı. Bunu yediğimizde genzimiz, burnumuz tıkanıp, ağzımızın içi kupkuru olduğundan hemen musluklara koşar; ağzımızı musluğun ağzına dayayarak içimizdeki ateşi büyük bir keyifle söndürürdük. Yenilmesinin yanında; ağzımızdakileri arkadaşlara püskürterek şakalar da yaptığımız olurdu...
Sağlık bakanlığının uyuduğu o yıllarda; bu meret sadece sokaklarda, bakkallarda, kırtasiyelerde değil özellikle okul önlerindeki seyyar satıcılarda satılırdı.
çocukluğum :))
aaah! ! ! ! o günler...
Kış aylarında önce bakkala uğrayıp leblebi tozu alınır sonra okula gidilirdi. Şimdi düşünüyorum da nasıl yiyorduk ki? :(
Yaz aylarında leblebi tozunun yerini frigolar alırdı..nerdeeeee o eski frigolar.....