efenim sulukulelizade ahmet mithat efendinin ziyadesi ilen gönül verdiği,çalmaya emek verdiği güzide bir davul idir.ahmet mithat efendinin bir rivayete göre havai adalarından bir başka rivayete göre de hayahunda adalarından pala bıyıklı bir osmanlı leventine getirttiği vaki idir.efenim mübalağalı bir rivayet de şu yöndedir ki; ahmet mithat efendinin sonradan adı 'kudüm'olarak koyacağı davulu getirtebilmek için 'pala bıyıklı ve de ko\duğunu oturtan'şartı koştuğu idir.gel zaman git zaman böyle bir levent bulunur ve yollanır ardından su serpilir tez elden gelmesi içün kurşun döktürülür.bir remilci davulu bulduğunu ve mübarek ahmet mithat efendinin acilen bir isim koyması gerektiğini attığı baklalardan(!) okur.bunun üzerine sulukulelizade ahmet mithat efendi çalgılı çengili bir merasim ilen,davulu getiren levent'e de hürmet ilen adını 'kudüm'koyar.efenim bizde hikaye çok idir fekat buakşamlık anca bu kadar idir.daha sonra inşallahulalem... hikaye ilen ;)
- Gelelim 'Chaconne'a... Doğrusu, 'şakon' denince aklıma sadece Bach gelir... Acaba Beethoven'in, Brahms'ın neden şakonu yoktur? Örneğin, Mozart, Schubert, Chopin gibi hemen her formda eserler vermiş bestecilerin neden ünlü şakonları yoktur?
- Bir dakika... Söylediğiniz bestecilerin ünlü şakonları yoksa da onların çoğu, J.S. Bach'ın şakonuna ilgi göstermişlerdir... Örneğin Brahms, şakonu piyanoya 'sol el için' uyarlamıştır... Schumann ve Mendelssohn ise onu piyano eşlikli hale getirmişlerdir... Şakonun bu 'keman ve piyano için' versiyonları günümüzde seslendirilmektedir... Bu parantezden sonra, 'chaconne nedir' sorusuna dönmek istiyorum: Şakon için bir tür 'çeşitleme formu' diyebiliriz... Ama bu, 'çeşitleme'den çok, bir metamorphose (dönüşüm) esprisindedir... Eserin yapısı (ya da şematik kurgusu) çok açıktır: Önce sekiz ölçülük bir ana tema yer alır, bunu 32 kere (her biri yine sekizer ölçülük) dönüşüm izler... Şakonu 'çeşitleme' formundan kesin biçimde ayıran başlıca özellik ise Bach'ın hiçbir dönüşümde ilk verdiği 'melodi'den yararlanmamış olmasıdır... Böylelikle her 'dönüşüm' birbirinden farkı melodik çizgilere sahiptir... Bu nedenle biz müzikal çözümlemeyi tamamen armoni ve ritim üzerine yöneltiriz... Bu alanda da her şey açık seçiktir: İlk sekiz ölçüde verilen dramatik akorlar ve 'keskin' ritmik motif, öteki 32 dönüşüme bütünüyle yayılmıştır, her yere yansımıştır...
- 'Keskin' dediğiniz ritim hangi anlama geliyor?
- Biraz Sarabande vuruşunu andırıyor... Üç dörtlük ölçü, ama aksan ortada, yani ikinci vuruş kuvvetli... (Oysa gerek Menuet'de olsun gerek valste, bütün üç dörtlük ritimlerde aksan ilk notanın üzerindedir.) Şunu da belirteyim, bu eski kurallar bizim tasavvuf müziğimizdeki usûlleri anımsatıyor bana... Kudüm vuruşlarıyla garip bir benzerlik içindeler...
- Chaconne'da inişli çıkışlı, bir hızlı bir de yavaş kesitler var... Bunlar sizce Bach'tan kaynaklanan 'eskiye ilişkin' otantik gerekler mi, yoksa Busoni'nin değerlendirmesi mi?
- Parçada çok açık bir A-B-A hissediliyor aslında... Bunun nedeniyse eserin başında re minör, ortasında re majör, sonunda yine re minör olması... İki minör arasına alınmış majör, ister istemez A-B-A formunu anımsatıyor... Busoni de gayet akıllıca bu kesitleri abartarak formun kolayca anlaşılmasını sağlıyor... Busoni düzenlemesindeki ultra-tempo fikirlerinde ben bir aykırılık göremiyorum... Çünkü bu uyarlamada öyle zekice buluşlar var ki eser sanki en iyi böyle anlaşılır izlenimi veriyor... Örneğin birçok yerde eşlik partisi olarak eklenen öğeler, aslında 'ana fikir'deki o 'keskin ritmi' yansıtıyor... Çoğu yerde ise tek sesli bir melodiyi armonize etmek zaten yüreklice bir tavır...
Vurmalı bir çalgı, mehter marşı çalan amcaların oluşturduğu orkestrada, tam ortada duran ve karizmatik bir şekilde davulumtrak bir şeye vuran iri göbekli pos bıyıklı biri çalar genelde bunu, müziğin temposunu belirler.
efenim sulukulelizade ahmet mithat efendinin ziyadesi ilen gönül verdiği,çalmaya emek verdiği güzide bir davul idir.ahmet mithat efendinin bir rivayete göre havai adalarından bir başka rivayete göre de hayahunda adalarından pala bıyıklı bir osmanlı leventine getirttiği vaki idir.efenim mübalağalı bir rivayet de şu yöndedir ki; ahmet mithat efendinin sonradan adı 'kudüm'olarak koyacağı davulu getirtebilmek için 'pala bıyıklı ve de ko\duğunu oturtan'şartı koştuğu idir.gel zaman git zaman böyle bir levent bulunur ve yollanır ardından su serpilir tez elden gelmesi içün kurşun döktürülür.bir remilci davulu bulduğunu ve mübarek ahmet mithat efendinin acilen bir isim koyması gerektiğini attığı baklalardan(!) okur.bunun üzerine sulukulelizade ahmet mithat efendi çalgılı çengili bir merasim ilen,davulu getiren levent'e de hürmet ilen adını 'kudüm'koyar.efenim bizde hikaye çok idir fekat buakşamlık anca bu kadar idir.daha sonra inşallahulalem...
hikaye ilen ;)
...
- Gelelim 'Chaconne'a... Doğrusu, 'şakon' denince aklıma sadece Bach gelir... Acaba Beethoven'in, Brahms'ın neden şakonu yoktur? Örneğin, Mozart, Schubert, Chopin gibi hemen her formda eserler vermiş bestecilerin neden ünlü şakonları yoktur?
- Bir dakika... Söylediğiniz bestecilerin ünlü şakonları yoksa da onların çoğu, J.S. Bach'ın şakonuna ilgi göstermişlerdir... Örneğin Brahms, şakonu piyanoya 'sol el için' uyarlamıştır... Schumann ve Mendelssohn ise onu piyano eşlikli hale getirmişlerdir... Şakonun bu 'keman ve piyano için' versiyonları günümüzde seslendirilmektedir... Bu parantezden sonra, 'chaconne nedir' sorusuna dönmek istiyorum: Şakon için bir tür 'çeşitleme formu' diyebiliriz... Ama bu, 'çeşitleme'den çok, bir metamorphose (dönüşüm) esprisindedir... Eserin yapısı (ya da şematik kurgusu) çok açıktır: Önce sekiz ölçülük bir ana tema yer alır, bunu 32 kere (her biri yine sekizer ölçülük) dönüşüm izler... Şakonu 'çeşitleme' formundan kesin biçimde ayıran başlıca özellik ise Bach'ın hiçbir dönüşümde ilk verdiği 'melodi'den yararlanmamış olmasıdır... Böylelikle her 'dönüşüm' birbirinden farkı melodik çizgilere sahiptir... Bu nedenle biz müzikal çözümlemeyi tamamen armoni ve ritim üzerine yöneltiriz... Bu alanda da her şey açık seçiktir: İlk sekiz ölçüde verilen dramatik akorlar ve 'keskin' ritmik motif, öteki 32 dönüşüme bütünüyle yayılmıştır, her yere yansımıştır...
- 'Keskin' dediğiniz ritim hangi anlama geliyor?
- Biraz Sarabande vuruşunu andırıyor... Üç dörtlük ölçü, ama aksan ortada, yani ikinci vuruş kuvvetli... (Oysa gerek Menuet'de olsun gerek valste, bütün üç dörtlük ritimlerde aksan ilk notanın üzerindedir.) Şunu da belirteyim, bu eski kurallar bizim tasavvuf müziğimizdeki usûlleri anımsatıyor bana... Kudüm vuruşlarıyla garip bir benzerlik içindeler...
- Chaconne'da inişli çıkışlı, bir hızlı bir de yavaş kesitler var... Bunlar sizce Bach'tan kaynaklanan 'eskiye ilişkin' otantik gerekler mi, yoksa Busoni'nin değerlendirmesi mi?
- Parçada çok açık bir A-B-A hissediliyor aslında... Bunun nedeniyse eserin başında re minör, ortasında re majör, sonunda yine re minör olması... İki minör arasına alınmış majör, ister istemez A-B-A formunu anımsatıyor... Busoni de gayet akıllıca bu kesitleri abartarak formun kolayca anlaşılmasını sağlıyor... Busoni düzenlemesindeki ultra-tempo fikirlerinde ben bir aykırılık göremiyorum... Çünkü bu uyarlamada öyle zekice buluşlar var ki eser sanki en iyi böyle anlaşılır izlenimi veriyor... Örneğin birçok yerde eşlik partisi olarak eklenen öğeler, aslında 'ana fikir'deki o 'keskin ritmi' yansıtıyor... Çoğu yerde ise tek sesli bir melodiyi armonize etmek zaten yüreklice bir tavır...
...
nefes'lerin ritmine yetişmeye çalışan yapay kalp. güm güm güm.
zahme ile çalınan tasavvufi enstrüman. mansur,bu aleti çalarak gitti ölüme.
Vurmalı bir çalgı, mehter marşı çalan amcaların oluşturduğu orkestrada, tam ortada duran ve karizmatik bir şekilde davulumtrak bir şeye vuran iri göbekli pos bıyıklı biri çalar genelde bunu, müziğin temposunu belirler.
çok ciddi duran bir amcadır o.