da ben bir şiirimde kullandım bu metaforu.; onla alakalıdır bu terim. bakınız:
Kiraz Ağaçlarını Bırakmak
Johanson bu nedir: bana neden soruyorsun yüzümü Jay jay buna ne denir: bana neden ellerimi veriyor kiraz ağaçları O kiraz ağaçlarının dallarında büyümedim ben O kırmızı ve tatlı yemişlerinde büyümedim ben Ben onları doğanın her köşesinde dursun diye Suladım
Baktım dünyanın her köşesinden gökyüzü yeşertecek karanfilleri baktım jay jay ayna benim, ayna sesim karanfiller ise yansıması gökyüzünün bıraktım kiraz ağaclarını Sözcüklerin, yabanlıkların hüzünlerin engin suyuna
Hayır bu bilmek değil, bu ağlamak değil devlet kapısında Ne koltuğumun altında bir cumhuriyet ne zakkum ne leylak Dört yüz yabancı, dört yüz kuşanmış asker, dört yüz hain bakış Kurtardım seni onlardan, öyle bıraktım kiraz ağacını Utancın krallık olduğu bir yerdeydim, elimi açtım elimde dört yüz papatya jay jay hepsini sana adadım, öyle bıraktım kiraz ağacını
kimsenin bilmediği bir yamaçta üzgündüm ve aklım mavi akıyordu trenler gelip trenler gitti, oyunlar kuruldu, perdeler açıldı gökyüzünü oynayan adamı getirdiler, giyotinleri getirdiler gökyüzünü bir çırpıda dünyadan ayırdılar bir çırpıda alkışlar durun alkışlamayın desem trenler biçecekti dilimi durun nolur alkışlamayın sevgilimi alıp götürdüler
dilim biçildi suskunluktan, konuşur oldum öyle bıraktım o kiraz ağacını soğuyan bir yüz oldum seni görmeyeli yelpazemi yitirdim alevden sözcükler ortasında seni orada toprağa nişanladılar artık ölüme nefretle bakmak hakkımdır artık necef çölünde serap, ellerinin orada yüzünün orada öyle bıraktım o kiraz ağacını
krallar tebasına sormaz, sadece duyurur...
da ben bir şiirimde kullandım bu metaforu.; onla alakalıdır bu terim.
bakınız:
Kiraz Ağaçlarını Bırakmak
Johanson bu nedir: bana neden soruyorsun yüzümü
Jay jay buna ne denir: bana neden ellerimi veriyor kiraz ağaçları
O kiraz ağaçlarının dallarında büyümedim ben
O kırmızı ve tatlı yemişlerinde büyümedim ben
Ben onları doğanın her köşesinde dursun diye
Suladım
Baktım dünyanın her köşesinden
gökyüzü yeşertecek karanfilleri
baktım jay jay ayna benim, ayna sesim
karanfiller ise yansıması gökyüzünün
bıraktım kiraz ağaclarını
Sözcüklerin, yabanlıkların hüzünlerin engin suyuna
Hayır bu bilmek değil, bu ağlamak değil devlet kapısında
Ne koltuğumun altında bir cumhuriyet ne zakkum ne leylak
Dört yüz yabancı, dört yüz kuşanmış asker, dört yüz hain bakış
Kurtardım seni onlardan, öyle bıraktım kiraz ağacını
Utancın krallık olduğu bir yerdeydim,
elimi açtım elimde dört yüz papatya jay jay
hepsini sana adadım, öyle bıraktım kiraz ağacını
kimsenin bilmediği bir yamaçta üzgündüm ve aklım mavi akıyordu
trenler gelip trenler gitti, oyunlar kuruldu, perdeler açıldı
gökyüzünü oynayan adamı getirdiler, giyotinleri getirdiler
gökyüzünü bir çırpıda dünyadan ayırdılar bir çırpıda alkışlar
durun alkışlamayın desem trenler biçecekti dilimi
durun nolur alkışlamayın sevgilimi alıp götürdüler
dilim biçildi suskunluktan, konuşur oldum
öyle bıraktım o kiraz ağacını
soğuyan bir yüz oldum seni görmeyeli
yelpazemi yitirdim alevden sözcükler ortasında
seni orada toprağa nişanladılar
artık ölüme nefretle bakmak hakkımdır
artık necef çölünde serap, ellerinin orada
yüzünün orada öyle bıraktım o kiraz ağacını
dünyanın ve kötülüklerin kralı benim
bana ne banamı sordunda kral oldun...alla alla...
:D