Bazen, bu babadan kalma koşma hissini bastıramıyorum. Babadan kalma dememin nedeni, her seferinde de öylesine ve hem de hiç yoktan peydah olması. Ömrü billah dağlarda gezmiş genlerin zaman zaman yoklama çekmesi gibi. Ya da rüzgârın taşıdığı bir sesin kulağa fısıldaması gibi: Koş, koooşş... uçamadın belki ama bu vaha senin...
Birgün, belki vahanın ortasında, pek bir yere yetişecek gibi olmasa da koşan birisini görürseniz, ama bu bizim....
Afrikada her sabah bir ceylan uyanır,en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini; yoksa öleceğini bilir.Afrikada her sabah bir aslan uyanır,en yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir.Aslan yada ceylan olmanızın bir önemi yoktur.Yeterki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.
iki şeyi yana yana getirmek, yakıştırmak, yakınlaştırmak bağlamak.. bknz. çift koşmak, ortak koşmak hatta 'koşul' (şart) kelimeside 'koş' (çift,çifte) kelimesinden türemiş..
develerin suyun kokusunu aldıkları zaman suya yaklaştıklarını anladıkları zaman aniden sahibinin yuları geri çekmesine rağmen durmadan koşması gibi koşuyorum boğazıma bağlı yüzbin yuları ve o yularları tutan insanları peşimde sürükleyerek sana doğru.. susadım sana susuzluktan gözyaşlarımı içtim günlerce ve tükettim onları çatlayan dudaklarıma bir katre su damlatır mısın ey sevgili!
geçen sene aldığı türkçe dersinde hoca türklerin orta asyadaki kültürel gelişiminden ve dilden bahsediyordu..demişti ki: biz türklerin fiilleri kısadır ve özdür: koş, in, bin, gel, git, çök,ol, del vs gibi. Neden böyledir siye sormuştu sonra da anlatmıştı: Atalarımız sürekli at üzerindeydi, yerleşik bir yapıya sahip değildi, bir gün orda bir gun burda.. Hareketli bir milletik yani. O halde kaybedilecek zaman yoktu; onlar da fillerini bu şekilde kısa oluşturdular.
“Kime koşarsın, canın yandığında?
En sevdiğine mi?
Seni en çok sevene mi? ”
Koşmak istiyorum
Eksozların, molozların, yağmaların kıyısından
Onca insafsızlıkların, onca haksızlıkların
Manzarasızlıkların, parasızlıkların
Allahsızlıkların kıyısından
Kimseye ve hiçbirşeye değmeden
Ciğerlerimi yok edercesine koşmak istiyorum!
Koşmak istiyorum
Şiirimin ve yumruğumun namusuyla
Kavgaya karışmadan, tutuklanmadan ve küfür etmeden
Kafamı kırarcasına koşmak istiyorum!
Bazen, bu babadan kalma koşma hissini bastıramıyorum. Babadan kalma dememin nedeni, her seferinde de öylesine ve hem de hiç yoktan peydah olması. Ömrü billah dağlarda gezmiş genlerin zaman zaman yoklama çekmesi gibi. Ya da rüzgârın taşıdığı bir sesin kulağa fısıldaması gibi: Koş, koooşş... uçamadın belki ama bu vaha senin...
Birgün, belki vahanın ortasında, pek bir yere yetişecek gibi olmasa da koşan birisini görürseniz, ama bu bizim....
hayat bir maraton...
var gücümle koştukça ardında
sana yetişmek umuduyla
toz pembe hayaller bıraktım ardımda...
hızlı
yavaş
.....
hayal ile koşmaktan yırtıldı şu yüreğim...
........
kendimi yakaladım koşarken
..kendimi
Biz durursak, hayatta durur...
Koşmak zorunda olduğumuzu asla unutmamalıyız...
Hayat duraksamalarla geçirilmeyecek kadar kısa...
Afrikada her sabah bir ceylan uyanır,en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini; yoksa öleceğini bilir.Afrikada her sabah bir aslan uyanır,en yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir.Aslan yada ceylan olmanızın bir önemi yoktur.Yeterki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.
Afrika Atasözü
Bazı antiloplar suyun üzerinde koşabilirler.
Hayal değil,gerçek! ;)
gökkuşağının üstünde; gözlerimi kapatıp..
riskli ama
ya yağmur kesilirse?
iki şeyi yana yana getirmek, yakıştırmak, yakınlaştırmak
bağlamak..
bknz.
çift koşmak, ortak koşmak
hatta 'koşul' (şart) kelimeside
'koş' (çift,çifte) kelimesinden türemiş..
bilgi vadisinin münbit topraklarına konduğunda,
hiç değilse bir serçe kadar ürkek ol!
Sonra?
Sonra, yürümeyi de, koşmayı da zavallılara terkedip aç kanatlarını,
bir kartal gibi alçakları semâlardan seyreyle!
develerin suyun kokusunu aldıkları zaman
suya yaklaştıklarını anladıkları zaman
aniden
sahibinin yuları geri çekmesine rağmen durmadan
koşması gibi
koşuyorum
boğazıma bağlı yüzbin yuları ve o yularları tutan insanları
peşimde sürükleyerek
sana doğru..
susadım sana
susuzluktan gözyaşlarımı içtim günlerce
ve tükettim onları
çatlayan dudaklarıma bir katre su
damlatır mısın ey sevgili!
Yürüyüş tarzım :))
geçen sene aldığı türkçe dersinde hoca türklerin orta asyadaki kültürel gelişiminden ve dilden bahsediyordu..demişti ki: biz türklerin fiilleri kısadır ve özdür: koş, in, bin, gel, git, çök,ol, del vs gibi. Neden böyledir siye sormuştu sonra da anlatmıştı: Atalarımız sürekli at üzerindeydi, yerleşik bir yapıya sahip değildi, bir gün orda bir gun burda.. Hareketli bir milletik yani. O halde kaybedilecek zaman yoktu; onlar da fillerini bu şekilde kısa oluşturdular.
hızlı koşan atın b.u seyrek düser derler
bu yuzeden fazla hızlı kosmamak gerek
gün içinde sürekli yaptığımız,
Daha hızlı hareket edebilmemiz için eşsiz bir eylem türü