Kore de ki savaş hiç bitmedi.. Benim hiç ama hiç anlayamadığım bizim Kore de işimiz neydi?
NATO ile yapılan anlaşmalar ile açıklanamayacak ölçüde başka birşey olmalı bu? Türk ü yüceltmek için değilde bugünlerde yürütülen lobi çalışmaları için zemin hazırlamak gibi birşey..
Hani yarın çıkarda Koredekiler 'bize soykırım yapıldı ülkemiz işgal edildi Türklerce ' kuzey di güneydi doğuydu batıydı demem ve hiçte şaşmam!
Uzun zamandır entry girilmeyen bu başlığı ve yazılanı görünce dayanamadım yine... Birinci ve en önemli hatırlatma 90.000 veya 60.000 bu sayı kaynaklara göre değişir Kürt evladının resmen bile bile ölüme gönderilerek bir soykırıma tabi tutulmasının temel sorumlusu bizzatihi Enver Paşa ve beyin takımıdır (gerçi Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında katledilen yaklaşık olarak 1,5 milyon müslüman kürt ahalisinin yanında bu sayı pekde büyük bir rakam sayılmaz ama harekatta ölenlerin yetişmiş, eli silah tutan insanlar olduğunu düşünürseniz bu kayıp oldukça önemlidir) . Netekim bunlar daha öncede defalarca gerçek niyetlerini beyan etmişlerdir... Neyse Kore'ye dönelim Kore harekatına katılarak zayi olan 3.000 civarında askerin hayatları bizim NATO'ya girebilmek için verdiğimiz bir bedeldir. Yani eğer ilerde birisi size Türkiye NATO'ya ne karşılığı üye oldu diye sorarsa ona 3,000 can karşılığında diye cevap verebilirsiniz. Peki neden NATO'ya bu kadar çok girmek istedi Türkiye çünkü dönemin şartlarında ya ABD'nin yanında olacaktınız yada karşısında (tanıdık bir cümle değilmi yakınlardada tekrar edilmişti yanılmıyorsam :)) o dönem ABD'nin karşısında olmak demek öyle şer ekseni içerisinde felan olmak değil direkt olarak SSCB'nin safında bir demirperde ülkesi olmak demekti... Dönemin siyasal kadrosu Atatürk'ün gösterdiği muassır batı medeniyeti hedefine uygun şekilde hareket ederek (buna ben bile güldüm şimdi) saflarını batı ve batıyı temsil eden ABD' tarafında seçti. Sonuç olarak gelsin MARSHALL'lar gitsin tam bağımsızlık gibi bir durum söz konusu oldu...
burda tartışma enver paşaya kadar inmiş.enver paşa maceracı biriydi ve olmayacak turan hayalleri için 90.000 civarında askeri allahüelber dağlarında dondurdu. o askerlerin kışlık donanımı yoktu ve bunu da biliyordu.o cephede paşalar bile salgın hastalıklardan öldüler. enver paşayı turancı olduğu için körü körüne savunmayın. çok masum insan canından oldu onun yüzünden.
abdülhamiti de göklere çıkarıyorsunuz.o da kendinden başka kimseyi düşünmeyen bir adamdı.ülkenin siyasi gelişimi hiç de umurunda değildi.
adnan menderes chp den atılmadır.atatürkün tüm devrimelrine karşıdır ve türkieyde karşı devrim hareketinin siyasi sembolü olmuştur.kürt aşiretleri ve tarikatların oyuyla ayakta kalacağını ilk fark eden başbakandır. ve onlara yaranmak için demokratik laik cumhuriyetin her türlü ilkesinden taviz vermiştir. turgut özal, demirel ve RTE bunun izinden giden adamlardır.kore savaşında 3000 civarında şehidin ve yüzlerce yaralı travmalı türk gencinin sorumlusudur.
koreye ittifak içinde olup da asker göndermeyen,para gönderen, tıbbi malzeme gönderen,sağlık ekibi gönderen ülkeler de vardı. onların başında devlet adamları vardı, bizim başımızda 'politikacılar' vardı.o yüzden hiç yere 3000 civarında kayıp verdik.
yıl 1951 yer Güney Kore Kunuri.... BM kuvvetleri ard arda gelen kızıl saldırılar karşısında güç duruma düşmüş ve çekilmesi gerekiyordu... O sırada taze kuvvet olarak bu görev türk tugayına verildi... Türk tugayı kendisinden kat be kat üstün olan düşman saldırılarını bir bir durdurdu... Düşman tugayın cepheden yaramayacağını anlayınca tugayı kıskaca alıp imha etme yoluna girişti... çinliler dinlenmememiz için garip çığlıklar atıyor ve sürekli ateş meşale yakıyorlardı... Tam bu sırada tuğgeneral Tahsin Yazıcı emri verdi.:'Son askere son kurşuna kadar savaşıcaz'.. tugayın çervresi 6 çin tümeni ile çevrilmişti...tarihte böyle bir kıskaçtan kurtulan ordu birliği yoktur... (düşünün artık bir tugay mevcudu 4.000 ile 6000 asker arasında değişir...bir tümen ise 10.000 ile 20.000 arasında değişir ve tugayın çevresi 6 tümen ile çevrilmiş durumda..) mehmetçik bu sefer çemberi yarmaya çalışır ve inanılmaz derecede sessizce ateş çemberinin içerisinden çıkmaya çalışır... Askerler ses olmasın diye botlarını çıkarırlar ve parlamasın diye süngülerini eldivenleri ile kapatırlar... ve tahsin yazıcı karargaha bildirir.'çemberi yardık geliyoruz'... haber karargahta büyük bir sevinçle karşılanır...haftalardır komunistler karşısında mağlubiyetler alan BM askerleri bu zafere çok sevinirler... ve sovyet basını ABDliler için şu ifadeyi kullanır bu sefer sizi Türkler kurtardı...
Arkadaşlar lütfen yani bilip bilmeden yorum yapmayın ya yemin ederim kanıma dokunuyor çok günah alıyorsunuz... Adnan Menderes Birinci Dünya Savaşında Milli Mücadele de savaşan bir gazidir.Adam ülkesini Sovyet tehlikesinden uzaklaştırmak için ABD ye yaklaştı...peki siz söyleyin ne yapmalıyıdı.... Aynı şekilde Abdullah Çatlı da öyle Enver Paşa da yeter artık ya yemin ediyorum yeter... Adamlar sonucu ne olursa olsun bu vatan için birşeyler yaptı yada yapmaya çalıştı.... tartışmak isteyenler msn adresim.. [email protected]
Kore ye askerimizin gitmesi son derece DOĞRU bir karardı. Evet komunistlere karşı ABD düşmanlarına karşı savaştık ama... O yıllarda Sovyet Rusya nın üzerimizde yoğun bir baskısı vardı. Doğu Anadolu dan toprak ve boğazlardan üs istiyordu. Yeni bir devlet olduğumuz için böyle bir süpergüce karşı koyacak gücümüz yoktu. Ve ortak cıkarlarımız olan ABD taraffında saf tuttuk.ve NATO ya girdik. Kore savaşında mehmetçikin gösterdiği kahramanlık ve fedakarlık sayesinde ülke sovyet tehlikesinden uzaklaştı ve Türk halkı ile Kore halkı arasında kardeşlik bağı oluştu.
Ne şehittir ne gazi..... teriminin cuk oturduğu, İnsanlarımızın bak Koreye kaka kominizm gelecek hadi gidin ölünde oraya kominizm gelmesin Büyük abimiz ABD rahatsız olmasın diye götürülüp öldürtüldükleri savaş... (Lübnan'la Kore'deki durum kıyaslanamaz bile)
Kore savaşı günlerinde Amerikalı bir yetkili (Mr. Dalles) Türk askerinin çok ucuz olduğunu, kendilerine günde 23 cent'e mal olduğunu söylemiş. Nâzım Hikmet bunun üzerine aşağıdaki şiiri kaleme almış:
23 Sentlik asker Mister Dalles, sizden saklamak olmaz, hayat pahalı biraz bizim memlekette. Mesela iki yüz gram et alabilirsiniz, koyun eti, Ankara'da 23 sente, yahut iki kilo kuru soğan, yahut bir kilodan biraz fazla mercimek, elli santim kefen bezi yahut, yahut da bir aylığına yirmi yaşlarında bir tane insan. erkek, ağzı burnu, eli ayağı yerinde, üniforması, otomatiği üzerinde, yani öldürmeğe, öldürülmeğe hazır, belki tavşan gibi korkak, belki toprak gibi akıllı belki gençlik gibi cesur, belki su gibi kurnaz (her kaba uymak meselesi) , belki ömründe ilk defa denizi görecek, belki ava meraklı, belki sevdalıdır. Yahut da aynı hesapla Mister Dalles (tanesi 23 sentten yani) satarlar size bu askerlerin otuz beşini birden İstanbul'da bir tek odanın aylık kirasına, seksen beş onda altısını yahut bir çift iskarpin parasına. Yalnız bir mesele var Mister Dalles, herhalde bunu sizden gizlediler: Size tanesini 23 sente sattıkları asker mevcuttu üniformanızı giymeden önce de, mevcuttu otomatiksiz filan, mevcuttu sadece insan olarak mevcuttu, tuhafınıza gidecek, mevcuttu hem de çoktan mı çoktan, daha sizin devletinizin adı bile konmadan. Mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu, mesela, Mister Dalles, yeller eserken yerinde sizin NewYork'un, kurşun kubbeler kurdu o gökkubbe gibi yüksek, haşmetli, derin. Elinde Bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek. Halı dokur gibi yonttu mermeri, ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına ebemkuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri. Dahası var Mister Dalles, sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz, zulüm gibi, hürriyet gibi, kardeşlik gibi sözlerin, dövüştü zulme karşı o, ve istiklal ve hürriyet uğruna ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek, ve yarin yanağından gayri her yerde, her seyde, hep beraber, diyebilmek için, yürüdü peşince Bedreddin'in O, tornacı Hasan, köylü Mehmet, öğretmen Ali'dir. Kaya gibi yumruğunun son ustalığı: 922 yılı 9 eylülüdür. Dedim ya Mister Dalles, Herhalde bütün bunları sizden gizlediler, ucuzdur vardır illeti. Hani şaşmayın, yarın çok pahalıya mal olursa size, bu 23 sentlik asker, yani benim fakir, cesur, çalışkan, milletim, her millet gibi büyük Türk milleti.
Emperyalist efendilerine rüştünü ispat etmek isteyen MENDERES'in DP iktidarı, hiçbir bağlayıcı karar ve neden yokken meclis kararı olmaksızın ABD’nin isteği üzerine Kore savaşına binlerce asker gönderir. Türkiye’nin geride, 957 ölü 5247 yaralı, 229 esir ve 167 kayıp bırakacağı bir savaşta Kore halkının karşısında Yankee emperyalizminin yanında yer alır. Kore savaşındaki tutumuyla işbirlikçiliğini emperyalizme ispatlayan Türkiye, Yunanistan’la beraber 21 Eylül 1951’de NATO’ya çağrılır. 1949’dan beri yapılan üç başvurunun ardından nihayet işbirlikçiler muradına ermiştir. 13 Eylül 1951’de NATO üyeliği için anlaşma imzalanır ve bu anlaşma 19 Şubat 1952’de meclisteki tüm üyelerin oybirliğiyle onaylanır.
Stratejik Kore yarım adası üzerinde hakimiyet kurmak isteyen SSCB ve ABD nin, bölgede kendi ideolojilerine uygun iki uydu devlet kurmalarının ardından sürtüşmeye başlayan bu iki devletin giriştiği, fakat SSCB ve ABDnin güç gösterisine dönen ve Kuzey Kore ye SSCB ve Çin Halk Cumhuriyetinin, Güney Kore ye de Birleşmiş Milletler in yardım ettiği savaş. Türkiye de bu savaşa Güney Kore saflarında katılmıştır.
Kore de ki savaş hiç bitmedi.. Benim hiç ama hiç anlayamadığım bizim Kore de işimiz neydi?
NATO ile yapılan anlaşmalar ile açıklanamayacak ölçüde başka birşey olmalı bu? Türk ü yüceltmek için değilde bugünlerde yürütülen lobi çalışmaları için zemin hazırlamak gibi birşey..
Hani yarın çıkarda Koredekiler 'bize soykırım yapıldı ülkemiz işgal edildi Türklerce ' kuzey di güneydi doğuydu batıydı demem ve hiçte şaşmam!
Uzun zamandır entry girilmeyen bu başlığı ve yazılanı görünce dayanamadım yine...
Birinci ve en önemli hatırlatma 90.000 veya 60.000 bu sayı kaynaklara göre değişir Kürt evladının resmen bile bile ölüme gönderilerek bir soykırıma tabi tutulmasının temel sorumlusu bizzatihi Enver Paşa ve beyin takımıdır (gerçi Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında katledilen yaklaşık olarak 1,5 milyon müslüman kürt ahalisinin yanında bu sayı pekde büyük bir rakam sayılmaz ama harekatta ölenlerin yetişmiş, eli silah tutan insanlar olduğunu düşünürseniz bu kayıp oldukça önemlidir) . Netekim bunlar daha öncede defalarca gerçek niyetlerini beyan etmişlerdir...
Neyse Kore'ye dönelim Kore harekatına katılarak zayi olan 3.000 civarında askerin hayatları bizim NATO'ya girebilmek için verdiğimiz bir bedeldir. Yani eğer ilerde birisi size Türkiye NATO'ya ne karşılığı üye oldu diye sorarsa ona 3,000 can karşılığında diye cevap verebilirsiniz. Peki neden NATO'ya bu kadar çok girmek istedi Türkiye çünkü dönemin şartlarında ya ABD'nin yanında olacaktınız yada karşısında (tanıdık bir cümle değilmi yakınlardada tekrar edilmişti yanılmıyorsam :)) o dönem ABD'nin karşısında olmak demek öyle şer ekseni içerisinde felan olmak değil direkt olarak SSCB'nin safında bir demirperde ülkesi olmak demekti... Dönemin siyasal kadrosu Atatürk'ün gösterdiği muassır batı medeniyeti hedefine uygun şekilde hareket ederek (buna ben bile güldüm şimdi) saflarını batı ve batıyı temsil eden ABD' tarafında seçti. Sonuç olarak gelsin MARSHALL'lar gitsin tam bağımsızlık gibi bir durum söz konusu oldu...
burda tartışma enver paşaya kadar inmiş.enver paşa maceracı biriydi ve olmayacak turan hayalleri için 90.000 civarında askeri allahüelber dağlarında dondurdu. o askerlerin kışlık donanımı yoktu ve bunu da biliyordu.o cephede paşalar bile salgın hastalıklardan öldüler. enver paşayı turancı olduğu için körü körüne savunmayın. çok masum insan canından oldu onun yüzünden.
abdülhamiti de göklere çıkarıyorsunuz.o da kendinden başka kimseyi düşünmeyen bir adamdı.ülkenin siyasi gelişimi hiç de umurunda değildi.
adnan menderes chp den atılmadır.atatürkün tüm devrimelrine karşıdır ve türkieyde karşı devrim hareketinin siyasi sembolü olmuştur.kürt aşiretleri ve tarikatların oyuyla ayakta kalacağını ilk fark eden başbakandır. ve onlara yaranmak için demokratik laik cumhuriyetin her türlü ilkesinden taviz vermiştir. turgut özal, demirel ve RTE bunun izinden giden adamlardır.kore savaşında 3000 civarında şehidin ve yüzlerce yaralı travmalı türk gencinin sorumlusudur.
koreye ittifak içinde olup da asker göndermeyen,para gönderen, tıbbi malzeme gönderen,sağlık ekibi gönderen ülkeler de vardı. onların başında devlet adamları vardı, bizim başımızda 'politikacılar' vardı.o yüzden hiç yere 3000 civarında kayıp verdik.
türk askeri sadece türk toprağını korumalı.
yıl 1951 yer Güney Kore Kunuri....
BM kuvvetleri ard arda gelen kızıl saldırılar karşısında güç duruma düşmüş ve çekilmesi gerekiyordu...
O sırada taze kuvvet olarak bu görev türk tugayına verildi...
Türk tugayı kendisinden kat be kat üstün olan düşman saldırılarını bir bir durdurdu...
Düşman tugayın cepheden yaramayacağını anlayınca tugayı kıskaca alıp imha etme yoluna girişti...
çinliler dinlenmememiz için garip çığlıklar atıyor ve sürekli ateş meşale yakıyorlardı...
Tam bu sırada tuğgeneral Tahsin Yazıcı emri verdi.:'Son askere son kurşuna kadar savaşıcaz'..
tugayın çervresi 6 çin tümeni ile çevrilmişti...tarihte böyle bir kıskaçtan kurtulan ordu birliği yoktur...
(düşünün artık bir tugay mevcudu 4.000 ile 6000 asker arasında değişir...bir tümen ise 10.000 ile 20.000 arasında değişir ve tugayın çevresi 6 tümen ile çevrilmiş durumda..)
mehmetçik bu sefer çemberi yarmaya çalışır ve inanılmaz derecede sessizce ateş çemberinin içerisinden çıkmaya çalışır...
Askerler ses olmasın diye botlarını çıkarırlar ve parlamasın diye süngülerini eldivenleri ile kapatırlar...
ve tahsin yazıcı karargaha bildirir.'çemberi yardık geliyoruz'...
haber karargahta büyük bir sevinçle karşılanır...haftalardır komunistler karşısında mağlubiyetler alan BM askerleri bu zafere çok sevinirler...
ve sovyet basını ABDliler için şu ifadeyi kullanır bu sefer sizi Türkler kurtardı...
herçeyi bilirim denen arkadaş gerçektende yani herşyi biliyorsun bravo böyle devam et..
Arkadaşlar lütfen yani bilip bilmeden yorum yapmayın ya yemin ederim kanıma dokunuyor çok günah alıyorsunuz...
Adnan Menderes Birinci Dünya Savaşında Milli Mücadele de savaşan bir gazidir.Adam ülkesini Sovyet tehlikesinden uzaklaştırmak için ABD ye yaklaştı...peki siz söyleyin ne yapmalıyıdı....
Aynı şekilde Abdullah Çatlı da öyle Enver Paşa da yeter artık ya yemin ediyorum yeter...
Adamlar sonucu ne olursa olsun bu vatan için birşeyler yaptı yada yapmaya çalıştı....
tartışmak isteyenler msn adresim..
[email protected]
Kore ye askerimizin gitmesi son derece DOĞRU bir karardı.
Evet komunistlere karşı ABD düşmanlarına karşı savaştık ama...
O yıllarda Sovyet Rusya nın üzerimizde yoğun bir baskısı vardı.
Doğu Anadolu dan toprak ve boğazlardan üs istiyordu.
Yeni bir devlet olduğumuz için böyle bir süpergüce karşı koyacak gücümüz yoktu.
Ve ortak cıkarlarımız olan ABD taraffında saf tuttuk.ve NATO ya girdik.
Kore savaşında mehmetçikin gösterdiği kahramanlık ve fedakarlık sayesinde ülke sovyet tehlikesinden uzaklaştı ve Türk halkı ile Kore halkı arasında kardeşlik bağı oluştu.
Ne şehittir ne gazi..... teriminin cuk oturduğu, İnsanlarımızın bak Koreye kaka kominizm gelecek hadi gidin ölünde oraya kominizm gelmesin Büyük abimiz ABD rahatsız olmasın diye götürülüp öldürtüldükleri savaş...
(Lübnan'la Kore'deki durum kıyaslanamaz bile)
Aci,kan,gözyaşı...Başka ne olabilir...Şimdide Lübnana asker istiyorlar..Kesinlikle gitmemeli..
Kove Savaşına Türkiye girmeseydi NATO'ya katılmayacaktı. Nato'ya katıldığımız için çok iyi oldu..
En büyük ABD yalakalıklarımızdan birisi....
Kore savaşı günlerinde Amerikalı bir yetkili (Mr. Dalles) Türk askerinin çok ucuz olduğunu, kendilerine günde 23 cent'e mal olduğunu söylemiş. Nâzım Hikmet bunun üzerine aşağıdaki şiiri kaleme almış:
23 Sentlik asker
Mister Dalles,
sizden saklamak olmaz,
hayat pahalı biraz bizim memlekette.
Mesela iki yüz gram et alabilirsiniz,
koyun eti,
Ankara'da 23 sente,
yahut iki kilo kuru soğan,
yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,
elli santim kefen bezi yahut,
yahut da bir aylığına
yirmi yaşlarında bir tane insan.
erkek, ağzı burnu, eli ayağı yerinde,
üniforması, otomatiği üzerinde,
yani öldürmeğe, öldürülmeğe hazır,
belki tavşan gibi korkak,
belki toprak gibi akıllı
belki gençlik gibi cesur,
belki su gibi kurnaz
(her kaba uymak meselesi) ,
belki ömründe ilk defa denizi görecek,
belki ava meraklı, belki sevdalıdır.
Yahut da aynı hesapla Mister Dalles
(tanesi 23 sentten yani)
satarlar size bu askerlerin otuz beşini birden
İstanbul'da bir tek odanın aylık kirasına,
seksen beş onda altısını yahut
bir çift iskarpin parasına.
Yalnız bir mesele var Mister Dalles,
herhalde bunu sizden gizlediler:
Size tanesini 23 sente sattıkları asker
mevcuttu üniformanızı giymeden önce de,
mevcuttu otomatiksiz filan,
mevcuttu sadece insan olarak
mevcuttu, tuhafınıza gidecek,
mevcuttu hem de çoktan mı çoktan,
daha sizin devletinizin adı bile konmadan.
Mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu,
mesela, Mister Dalles,
yeller eserken yerinde sizin NewYork'un,
kurşun kubbeler kurdu o
gökkubbe gibi yüksek,
haşmetli, derin.
Elinde Bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek.
Halı dokur gibi yonttu mermeri,
ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına
ebemkuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri.
Dahası var Mister Dalles,
sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz,
zulüm gibi,
hürriyet gibi,
kardeşlik gibi sözlerin,
dövüştü zulme karşı o,
ve istiklal ve hürriyet uğruna
ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek,
ve yarin yanağından gayri her yerde,
her seyde, hep beraber, diyebilmek için,
yürüdü peşince Bedreddin'in
O, tornacı Hasan, köylü Mehmet, öğretmen Ali'dir.
Kaya gibi yumruğunun son ustalığı:
922 yılı 9 eylülüdür.
Dedim ya Mister Dalles,
Herhalde bütün bunları sizden gizlediler,
ucuzdur vardır illeti.
Hani şaşmayın, yarın çok pahalıya mal olursa size,
bu 23 sentlik asker,
yani benim fakir, cesur, çalışkan, milletim,
her millet gibi büyük Türk milleti.
Nâzım Hikmet Ran (1953)
Emperyalist efendilerine rüştünü ispat etmek isteyen MENDERES'in DP iktidarı, hiçbir bağlayıcı karar ve neden yokken meclis kararı olmaksızın ABD’nin isteği üzerine Kore savaşına binlerce asker gönderir. Türkiye’nin geride, 957 ölü 5247 yaralı, 229 esir ve 167 kayıp bırakacağı bir savaşta Kore halkının karşısında Yankee emperyalizminin yanında yer alır.
Kore savaşındaki tutumuyla işbirlikçiliğini emperyalizme ispatlayan Türkiye, Yunanistan’la beraber 21 Eylül 1951’de NATO’ya çağrılır. 1949’dan beri yapılan üç başvurunun ardından nihayet işbirlikçiler muradına ermiştir. 13 Eylül 1951’de NATO üyeliği için anlaşma imzalanır ve bu anlaşma 19 Şubat 1952’de meclisteki tüm üyelerin oybirliğiyle onaylanır.
Stratejik Kore yarım adası üzerinde hakimiyet kurmak isteyen SSCB ve ABD nin, bölgede kendi ideolojilerine uygun iki uydu devlet kurmalarının ardından sürtüşmeye başlayan bu iki devletin giriştiği, fakat SSCB ve ABDnin güç gösterisine dönen ve Kuzey Kore ye SSCB ve Çin Halk Cumhuriyetinin, Güney Kore ye de Birleşmiş Milletler in yardım ettiği savaş. Türkiye de bu savaşa Güney Kore saflarında katılmıştır.
Kore savaşı bana NATO'yu hatırlatıyor...