zamanlar arası yolculuklarım şu sıralar, sıklaştı..simülasyon içinde gezgin durumdayım. 87 yıllında İstanbul'da yoğun kar yağışı yaşanmıştı. ben 8 yaşımdaydım. İstanbul beyaz felce boyun eğmişti. bense önce pencere ardından tutkularıma tatlı boyun eğmişliğimi yaşıyordum. su birikintileri donmuş ve mahalle arkadaşlarım el ele tutuşarak donmuş su birikintileri üstünde buz pateni yapamıyorlardır. ertesi sabah İstanbul uyurken, sizler uyurken sabahın seher vakti büyük annemin bana getirdiği kırmızı kar botlarını giyerek, beyaz karların üstündeki izlerimi ardımda bırakarak o su birikintisine gittim. yine tektim.elimi tutacak yine kimsem yoktu. buza ulaştım. baba beyaz buz ve kırmızı botlarım şahaneydiler buzun uç kısımda bende tutkumu yaşamıştım. derken ayağımın kaymasıyla buzun orta göbeğine kaydım. buz beni bebeyimişimce karnına hapis etti. beyaz kundak sardı etimi, ilk orada çok üşüdüm.ölümün kapısının ardında tutkularına yenik bir kız çocuğu ve beyaz felç kundağında gitmeyi bekliyordum. nedense hiç sesim kesilmedi, bir bebeğin doğumhanede sesi nasıl yankılanıyorsa, sonunda çığlıklarım tüm sokakta yankılanmış ve komşumuz Ali amca duymuştu beni. o dakikaları şimdi hiç hatırlamıyorum. kesin çok sevinmişimdir. üstünden, üstümden otuz bir sene geçti. sadece hatırladığım, paslı bir inşaat çubuğunun ucunun bana tekrar kar üstündeki izlerimden evime sizlere döndüğüm.
bu korkuların tekrarının sebebi ben olamam ki, ben annesinin (ç) çavuşu, senin sevgi insanım dediğin ve dert ortağı kızınım. bu keskin acılar kimin baba? Ali yi gördüm Ali yi türküsünün tesiri halihazırda kaç senedir zihnimde volta atıyor, en dibine, en dibine inmem neden baba? sizlerin kızı olamak bana yetmiyor muydu baba? sizlerden başka anne ve babayı ret ettiğimi lütfen anlayın artık. ben artık hem anne ve babayım. önceliklerim sizlerden sonra kuzularım. baba bu sene çok gururlu ve çok hasretliğim oğluma. kimsenin keskin acılarını ve derin korkularının taşıyacak gücüm yok ki, senin hasretinden çok yorgun bir büyük annem vardı, bu sene bende yanına hariciyeden dahil oldum. Allah'ın izniyle benimki gelip geçecek inşallah. lakin bu korkularıyla cebelleşen nereden dahil oldu yamacıma? Allah'ım O kulunu en iyi Sen bilirsin, tez vakitte afiyetini afiyetle yine Sen ver.
dipnot.. ne öğrendiğime gelirsek, buz ucunda uçlarında sağlam.
Şair bir arkadaş sohbet sonrasında bir söz söylemişti ''Seni, şiir gibi saklarım.'' Şair yemini bu olsa gerek Ömrüme nice şairler denk gelsin Ömrüme nice güzellikler denk gelsin
kendimi bildim bileli deli adamları sevdim..onların içindeki küçük çocuğu keşfettiğimde bende küçüktüm..ilk babamı keşfettim...ruhları XL olur, bir kendilerine benzeyenlere kalplerini açarlar...babamdan çekinik genim..ondan belkide sırdaşı olmuştum...
şarap aromalı tütünleri olmalı insanların vardır da kendi gibi kaybettikleri olmalı kendini onlarda tekrar tekrar doğurduğu
hayat atlasına onları incecik sarmalı derin çekmeli nefesini ki göz bebeklerinde onları pusuya düşürmeli ben bir keş kadınım gözlerimin yeşili, toprak rengi sizinle güzel...İBV.NK
baba duyuyor musun beni?
zamanlar arası yolculuklarım şu sıralar, sıklaştı..simülasyon içinde gezgin durumdayım. 87 yıllında İstanbul'da yoğun kar yağışı yaşanmıştı. ben 8 yaşımdaydım. İstanbul beyaz felce boyun eğmişti. bense önce pencere ardından tutkularıma tatlı boyun eğmişliğimi yaşıyordum. su birikintileri donmuş ve mahalle arkadaşlarım el ele tutuşarak donmuş su birikintileri üstünde buz pateni yapamıyorlardır. ertesi sabah İstanbul uyurken, sizler uyurken sabahın seher vakti büyük annemin bana getirdiği kırmızı kar botlarını giyerek, beyaz karların üstündeki izlerimi ardımda bırakarak o su birikintisine gittim. yine tektim.elimi tutacak yine kimsem yoktu. buza ulaştım. baba beyaz buz ve kırmızı botlarım şahaneydiler buzun uç kısımda bende tutkumu yaşamıştım. derken ayağımın kaymasıyla buzun orta göbeğine kaydım. buz beni bebeyimişimce karnına hapis etti. beyaz kundak sardı etimi, ilk orada çok üşüdüm.ölümün kapısının ardında tutkularına yenik bir kız çocuğu ve beyaz felç kundağında gitmeyi bekliyordum. nedense hiç sesim kesilmedi, bir bebeğin doğumhanede sesi nasıl yankılanıyorsa, sonunda çığlıklarım tüm sokakta yankılanmış ve komşumuz Ali amca duymuştu beni. o dakikaları şimdi hiç hatırlamıyorum. kesin çok sevinmişimdir. üstünden, üstümden otuz bir sene geçti. sadece hatırladığım, paslı bir inşaat çubuğunun ucunun bana tekrar kar üstündeki izlerimden evime sizlere döndüğüm.
bu korkuların tekrarının sebebi ben olamam ki, ben annesinin (ç) çavuşu, senin sevgi insanım dediğin ve dert ortağı kızınım. bu keskin acılar kimin baba? Ali yi gördüm Ali yi türküsünün tesiri halihazırda kaç senedir zihnimde volta atıyor, en dibine, en dibine inmem neden baba? sizlerin kızı olamak bana yetmiyor muydu baba? sizlerden başka anne ve babayı ret ettiğimi lütfen anlayın artık. ben artık hem anne ve babayım. önceliklerim sizlerden sonra kuzularım. baba bu sene çok gururlu ve çok hasretliğim oğluma.
kimsenin keskin acılarını ve derin korkularının taşıyacak gücüm yok ki, senin hasretinden çok yorgun bir büyük annem vardı, bu sene bende yanına hariciyeden dahil oldum. Allah'ın izniyle benimki gelip geçecek inşallah. lakin bu korkularıyla cebelleşen nereden dahil oldu yamacıma? Allah'ım O kulunu en iyi Sen bilirsin, tez vakitte afiyetini afiyetle yine Sen ver.
dipnot.. ne öğrendiğime gelirsek, buz ucunda uçlarında sağlam.
Şair bir arkadaş sohbet sonrasında bir söz söylemişti
''Seni, şiir gibi saklarım.''
Şair yemini bu olsa gerek
Ömrüme nice şairler denk gelsin
Ömrüme nice güzellikler denk gelsin
kopkoyu mavi'lerimiz
kopkoyu boş kucaklarımız
Tanrım
yürek ikiye yarıldı
ok ucunda göğe fırlattım
iki mavi kuğu
iki kır çiçeği
iki kıvılcım
yeryüzünü yaktı
Baba rüyamda seni gördüm. Sende beni gördün mü?
anne
iç organların kadar canlarından hangisiyim?
-yüreğim
nk.
bana diyorlar ki
nil sen uçamazsın
neden?
dünyada kütlem ağır mı?
iki kürek kemiğim
kürek ayracı
ince belik
kendimi bildim bileli deli adamları sevdim..onların içindeki küçük çocuğu keşfettiğimde bende küçüktüm..ilk babamı keşfettim...ruhları XL olur, bir kendilerine benzeyenlere kalplerini açarlar...babamdan çekinik genim..ondan belkide sırdaşı olmuştum...
şarap aromalı tütünleri olmalı insanların
vardır da
kendi gibi kaybettikleri olmalı
kendini onlarda tekrar tekrar doğurduğu
hayat atlasına onları incecik sarmalı
derin çekmeli nefesini ki
göz bebeklerinde onları pusuya düşürmeli
ben bir keş kadınım
gözlerimin yeşili, toprak rengi
sizinle güzel...İBV.NK
Papatya desenli fincanımda ki sade kahvem, şiir ve sigara....