Memur şehri ve kültürü denen bir yer Ankara ama denene değilde yaşam tarzına bakarsanız kentlilik kültürünü yaşayan ve hatta ilk yaşatan şehirlerden biridir kanımca.
İzmir'de de büyük olmasına rağmen kentlilik var diyebilirim.
Eskişehir, Samsun Ordu vs. vs. sonradan kentlileşmeyi başarmış şehirler.
İstanbol'a gelince maalesef 'İs Tan Bol' diyebiliyorum. Bu şehirde tutunabilmek için insanlar ırklaşmışlar, bölgeselleşmişler, asıl memeleketlerinde ARTIK asla kabul edilmeyen katı yapılara bürünmüşler. Yeni gelenleri de bölgesine göre rafine edip ona göre beslemişler. Beslenenler de ekmek yediği kapıya tükürür mü hiç baştaki 2 misli gelenekçiyse yeni geleni 10 misli gelenekçi ve ayrımcı olmuş. Falan filan..
Hepsi bir yana eski İstanbul insanı ve burjuvası farklı tabi ;)
İstanbul için en büyük tehlike kent kültüründen yoksun, köylülüğünden vazgeçmeyen insanlardır. Acilen rafine olmaları gerek ki bu üç kuşak sonrasına denk geliyor. Hala göç alan bir kent olduğunu düşünürsek zor tabi. Fatih'in sözü geldi aklıma. Ya bizans beni alır ya ben bizansı alırım. şimdi ya bu insanlar İstanbullulaşacak, ya İstanbul köyleşecek. Yarayan kana bu yahu.
Öğrenicez yavaş yavaş... İstanbulun Kent kültürü bildiğimizden biraz farklı, adapte olmak zaman istiyor... kolay değil tabi önüne gelen dirsek atarak yürümek, trafikte sürekli olarak diğer araçları sıkıştırmak felan bunlar hemen kapılmıyor yavaş yavaş...
Yababnı dillerde 'kentleşme diye bir sözcük yoktu.Çünkü Batı'da kentleşme,sanai devrimi ile kendiliğinden gerçekleşen bir olgudur.
Memur şehri ve kültürü denen bir yer Ankara ama denene değilde yaşam tarzına bakarsanız kentlilik kültürünü yaşayan ve hatta ilk yaşatan şehirlerden biridir kanımca.
İzmir'de de büyük olmasına rağmen kentlilik var diyebilirim.
Eskişehir, Samsun Ordu vs. vs. sonradan kentlileşmeyi başarmış şehirler.
İstanbol'a gelince maalesef 'İs Tan Bol' diyebiliyorum. Bu şehirde tutunabilmek için insanlar ırklaşmışlar, bölgeselleşmişler, asıl memeleketlerinde ARTIK asla kabul edilmeyen katı yapılara bürünmüşler. Yeni gelenleri de bölgesine göre rafine edip ona göre beslemişler. Beslenenler de ekmek yediği kapıya tükürür mü hiç baştaki 2 misli gelenekçiyse yeni geleni 10 misli gelenekçi ve ayrımcı olmuş. Falan filan..
Hepsi bir yana eski İstanbul insanı ve burjuvası farklı tabi ;)
İstanbul için en büyük tehlike kent kültüründen yoksun, köylülüğünden vazgeçmeyen insanlardır. Acilen rafine olmaları gerek ki bu üç kuşak sonrasına denk geliyor. Hala göç alan bir kent olduğunu düşünürsek zor tabi.
Fatih'in sözü geldi aklıma. Ya bizans beni alır ya ben bizansı alırım.
şimdi ya bu insanlar İstanbullulaşacak, ya İstanbul köyleşecek.
Yarayan kana bu yahu.
Öğrenicez yavaş yavaş... İstanbulun Kent kültürü bildiğimizden biraz farklı, adapte olmak zaman istiyor... kolay değil tabi önüne gelen dirsek atarak yürümek, trafikte sürekli olarak diğer araçları sıkıştırmak felan bunlar hemen kapılmıyor yavaş yavaş...