Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?

Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Ustayı anmadan geçmeyelim bugün

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Öyleyse şiirler kanatlandırır ruhları diyebiliriz. Mehmet bey kelimelerle özgürleşiriz bir nevi ne güzel dünyadır yazılarda hayat bulmak.

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    İyi ki de şiirci yürekler var . Ben onlara “ lavanta yürekler” dedim. Tuna Ceyhan

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Günaydın ile başlayayım söze aydın olsun
    Aslında biraz şair sayfamla alakalı düşüncemi söylemek istedim. Gelen arkadaşlık istekleriyle ilgili doğrusu şair sayfalarının takibi bana daha doğru geliyor çünkü burası benim için şiirlerimi ve yazılarımı yazdığım bir site. Şair sayfamı takip etmeyip arkadaşlık isteği atılması benim penceremden hoş görünmüyor. Yani ben öyle düşünüyorum. Yazar yönümü beğenmeyebilirsiniz bu durumda arkadaşlık isteği de göndermeyin çünkü ben bunu kendime hakaret olarak algılıyorum. Belki bazılarına göre yanlış düşünüyorumdur olabilir. Ama mevzu benim sayfamsa benim düşüncem bu şekilde.

    Bu arada yazdığım şiirlerin kalitesinden de çok eminim açıkçası.

  • Ata Kızı
    Ata Kızı 02.06.2023 - 21:47

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Kanadına tutunsam bir martının sılaya kanat çırpsak birlikte…

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Şiirci kuşları var bu ülkenin,, beyaz kuşları var, kanatlarından sevda masalları sarkan dişili, erkekli sevda kuşları var.
    Ata kızı

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    “Karanlıktan korkan bir çocuğu kolayca affedebiliriz. Hayatın gerçek trajedisi büyükler ışıktan korktuğunda başlar.” -Plato

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Aklın deveranlarında yeşil yaprakların arasında türemiş püremlerin sonucudur aynadan yansıyan feveranlar.

    Ata kızı

  • Cenk Caner
    Cenk Caner

    Sözü sana getirmek istemiyorum ama
    Yine olmuyor
    Dağlardan yaz gecelerinden toplanıp
    Hep birlikte sana geliyoruz...

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Özünün mahremiyetine uğramasın,
    kem gözlerden taşan kara bulutlar
    Sen gül bahçelerini bozguna uğratma
    Çocuk.

    Ata kızı

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Özünün mahremiyetine uğramasın,
    kem gözlerden taşan kara bulutlar
    Sen gül bahçelerini bozguna uğratma
    Çocuk.

    Ata kızı

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    yağmur sanki meleklerin gözyaşlarıydı
    yeryüzündeki masum çiçeklere
    jest yapıyordu gökyüzü
    gökkuşağının görsel şöleni kovuyor gibi
    Hüzünleri
    Ata kızı

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Sus, kimseler duymasın,
    Duymasın, ölürüm ha.
    Aymışam yarı gece,
    Seni bulmuşam sonra.
    Seni, kaburgamın altın parçası.
    Seni, dişlerinde elma kokusu.
    Bir daha hangi ana doğurur bizi?

    Ruhu şad olsun. Ahmet Arif

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Terketmedi sevdan beni,
    Aç kaldım, susuz kaldım,
    Hayın, karanlıktı gece,
    Can garip, can suskun,
    Can paramparça…
    Ve ellerim, kelepçede,
    Tütünsüz uykusuz kaldım,
    Terketmedi sevdan beni…

    Usta şair Ahmet Arif ile gün aysın bugün

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    “adaletle merhamet arasındaki dengeyi de kurmalıyız.”
    Evet işte bu denge her şeyde olduğu gibi burada da karşımıza çıkıyor, bu konuda birçok örnek verilebilir. Gereksiz merhametten maraz doğduğu doğrudur.

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Şimdiye kadar verilmeyecek bi hesabım olmadı bundan olmaz inşallah. Her koşulda adil olmak çok güzel.

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Bence de derken daha fazla deşmeyelim kısmına yani:))

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Mehmet Bekir Nal
    Mehmet Bekir Nal 01.06.2023 - 13:15
    neyse bu konuları fazla deşmeyelim. biz yine şiire sanata felsefeye akla mantığa yaratıcılığa estetiğe dönelim . bunlar dinde bulunmaz.

    Bence de:)

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    hikaye yazıyorum KARDELEN bu konularla ilgili kadınların nasıl ezildiğiyle ama dinsel hiçbir içerik yok sadece insan ve hakları ve mücadelesi var. "Bir hikaye yaz" forum açtım

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Dinde zorlama yoktur. isteyen istediğine inanır. Yine aynı şeyi söyleyip bitiriyorum şu anda var olan yasalara riayet edildiğinde hepimiz için yeterli olacak. Allah kimseyi kimsenin kölesi olun diye bir emir vermemiş ve benim için de bu geçerli. o kadar.

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Kur'an ve hadislerde de toplumun bir parçası olarak görülerek detaylı bir biçimde değinilmiştir.[1] Buna rağmen kölelik kurumuna bu metinlerde çeşitli sınırlandırmalar getirilmiştir.[6][24] Köleler, dini konularda özgür insanlar ile eşdeğer görülmüşlerdir.[25]

    İslamiyet köleliği yasaklamamıştır. Kur'an'da hür kişilerin sahip oldukları haklara kölelerin de sahip olduğuna ve insanlık onurunu korumak adına kölelerin haklarına yer vermiştir.[26] Bununla beraber köle edinmeyi zorlaştırmış ve kölelerin azad edilmesini teşvik etmiştir. Yalan yere yemin edenlere on yoksulu yedirip giydirmek veya bir köle azad etmek emredilmiştir. Buna gücü yetmeyenin ise 3 gün oruç tutması gereklidir.[27] Ayrıca Muhammed'in bir hadisinde şöyle dediğine inanılır: "Kim kölesini döverse, onun cezası kölesini âzad etmekle yerine getirilir".[28]

    İslam'la birlikte borç veya zaruret nedeniyle birini köleleştirmek ortadan kalkmış, kölelik edinme yöntemleri sadece savaşa indirgenmiştir.[kaynak belirtilmeli]

    Hakkı Yılmaz'ın görüşleri
    Kur'an'da, Âl-i İmrân Suresi'nin 79. ayeti, peygamber dahi olsa hiçbir insanın köle sahibi olamayacağına yorumlanır:[29]

    Allah'ın kendisine kitap, bilgelik ve peygamberlik verdiği hiçbir insan, "Allah'tan sonra bana da kulluk ediniz," diye halkı kendisine çağırmaz. Aksine, "Öğrenip öğrettiğiniz kitap gereğince kendisini Rabbine adayan kullar olun," der.[30]

    Kölelik ile ilgili ilk ayetler Beled Suresi'nde yer almaktadır ve ilgili ayetlerde cennette girebilmenin yolunun köleleri özgürleştirmek olduğu yazmaktadır:[29]

    Ne var ki zor yola katlanamadı.[31] Zor yolun ne olduğunu bilir misin?[32] Köleleri özgürlüklerine kavuşturmaktır;[33] kıtlık anında doyurmaktır:[34] Akraba bir öksüzü,[35] yahut düşkün bir yoksulu...[36] Dahası, birbirlerine sabır ve sevgiyi öğütleyen inananlardan olmaktır.[37]

    Kur'an, köle azat etmeyi birçok ayetle yasalaştırmıştır.[29] Kur'an'da, savaş esirlerinin köleleştirilmesi değil, fidye karşılığında veya karşılıksız olarak serbest bırakılmaları gerektiği belirtilmiştir:[29]

    Savaşta inkar edenlerle karşılaştığınızda kontrol merkezlerini vurun. Sonunda üstün geldiğinizde onları esir alın; onları ya karşılıksız veya fidye karşılığında salın. Savaş durumu kalkıncaya kadar bunu uygulayın. Allah dileseydi sizi savaş derdinden kurtarırdı; ancak O sizi böylece birbirinizle sınamaktadır. Allah yolunda öldürenlere gelince, onların yaptıklarını boşa çıkarmayacaktır.[38]

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Neyse sizin inancınız size benim inancım bana saygıyla efenim...

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Kölelik düzenini de İslamiyet kaldırmıştır ya hu o saydıklarınız İslamiyet'ten önce Yahudilerin uyguladıkları bunları da İslamiyet'e mal etmeyin Allah aşkına konu buraya neden geldi yani çok derin bilgiye sahip değilim ama bu kadar da değil işte o yobazların düşüncesi böyle olduğu için zaten bu durumdayız pehh.

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Çok derinlemesine araştırmam gerekir bu şekliyle havada kalan çok soru var Mehmet bey, Sonuçta şöyle düşünüyorum eğer toprağın altı anlatıldığı gibiyse zararlı çıkmam. ama sizin dediğiniz gibiyse yine zararlı çıkmam. nasıl fikir:) doğru olan ne ise ahlaka ve adalete uygun kadın ya da erkek hiç fark etmez sonuçta her iki cinsi de fiziksel olarak aynı şeyler tetikler. İnsanca yaşamak ve gerisini de bilmediğimiz bir sona bırakmak. ama yaşarken herkes için en güzelini yaşamak. Sonuçta dinler ahlakı ve sosyal adaleti bireysel hakların korunmasını amaçlar. bunları bizler de hukuksallaştırıp günümüze yasalarla getirdik. bunlara riayet ederek yaşamak öncelikle yeterli olacaktır. Birlikte olduğunuz insan inançlıysa ona baskı yapar mısınız? işte haklara riayet ederek saygıyla yaşamayı öğrenirsek tüm bunlardan kaynaklanan bugünkü çözülemeyen kaos ortamından da kolaylıkla kurtulacağız düşüncesindeyim.

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Bizler körü körüne inanmaya alışmışız ve kendi fikrimizin doğruluğundan o kadar eminiz ki araştırmıyoruz. Bakınız siz bile benim ne kadar adil olduğumu ve kadın haklarını ne kadar savunduğumu bildiğiniz halde bu durumdan rahatsız olmadığımı ima ediyorsunuz oysa yazıyı yazan benim. tıpkı dindar taraf gibi inanmayan tarafta açık değil. ben daima doğruyu bulma yolunda tarafsız ve son derece saygılıyım hepsi bu.

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Mehmet bey bu açıklamayı buldum ayetin altında okur musunuz?

    o zamanki şartlarda kadınları korumak gibi geldi bana. Ve aklın yolu diyorum işte yaşadığımız güne uyarlamak yasak ya da günah olmayacak çünkü kuran adalet istiyor. bakınız adaletli hiçbir kararı reddetmiyor.


    Yetimler çoğu defa velileri tarafından evlendirilmekte, damat adayı ve evlilikle ilgili olarak ileri sürülen şartlar konusunda da velilerin isteği belirleyici olmaktadır. Yetim bir başkasıyla evlendirilirken onun menfaatinin koruyucusu velidir. Eğer aralarında dinen evlenme engeli bulunmayan yetim bir kız ile velinin kendisi evlenmek isterse bu takdirde onun koruyucusu yoktur, zira şartları belirlemek de –aynı zamanda evlenme akdinin diğer tarafı olan– veliye kalmaktadır. Bu durumda hakkın kötüye kullanılması, yetimlerin hukukunun zayi olması ihtimali artacağından velilere, adaletten sapma riski karşısında, himayeleri altında bulunan yetim kızlarla evlenmek yerine, başka kadınlarla evlenmeleri tavsiye edilmekte; “ikişer, üçer, dörder” demek suretiyle de dünyada evlenilecek kadınların tükenmediğine, velâyeti altındaki yetim kızlar dışında birçok kadının bulunabileceğine işaret buyurulmaktadır. Hz. Âişe’nin “yetimlerin hakkına riayet edemeyeceğinizden korkarsanız...” meâlindeki âyetin geliş sebebi olarak zikrettiği yaygın âdet ve sorular, yukarıdaki açıklamanın tarihî bir vâkıa olduğunu göstermektedir. Buna göre veliler ya mallarına göz koydukları için –istemedikleri, sevmedikleri halde– himayeleri altındaki yetimlerle evleniyorlardı yahut da isteyerek evleniyor, fakat mehirlerini ve çeyizlerini emsaline göre eksik belirliyorlardı (Buhârî, “Tefsîr”, 4/1).

    Âyetin dolaylı olarak temas ettiği birden fazla kadınla evlenme (teaddüd-i zevcât, polijeni) imkânı ve âdeti, İslâm’ın geldiği çağdan çok öncelere uzanmaktadır. O çağlarda Mısır, Hindistan, Çin ve İran’da, eski Yunan ve Roma toplumlarında, yahudilerde ve Araplar’da ya nikâhlamak ya da evde veya evin dışında bir yerde dost tutmak suretiyle erkekler, birden fazla kadınla evlilik yapıyor veya evliliğe benzer ilişkiler yaşıyorlardı. Bu devirlerde birden fazla kadınla evlenmenin çeşitli sebepleri vardı. İslâm’ın geldiği bölgede özellikle köylerde ve dağ başlarında yaşayan bedevîlerin çok kadınla evlenmelerinin baş sebebi, hem düşmana karşı korunmanın, hem de çevresi üzerinde hâkimiyet sağlamanın güçlü ve muharip nüfusa ihtiyaç göstermesidir. Diğer sebepler arasında kırsal hayatın güçlüğü ve birçok emekçiyi gerekli kılması, kabileler arasında sürüp giden savaşların, yağma, baskın ve talan hareketlerinin çok sayıda erkek ölümüne sebep olması, bunun sonucu olarak da kadın-erkek arasındaki sayı dengesinin erkek aleyhine bozulması gösterilebilir.

    Şu halde erkeğin birden fazla kadınla evlenme imkân ve uygulamasını İslâm getirmemiş, mevcut uygulamayı belli şartlara ve hukuk kurallarına bağlamak suretiyle iyileştirerek devam ettirmiştir. Devam ettirirken de iki durumu birbirinden ayırmış olduğu söylenebilir: a) Henüz evlenmemiş olanlara –bu âyette– bir kadınla yetinmeleri tavsiye edilmiş, birden fazla kadınla evli olanlar için adalete riayet edememe tehlikesinin bulunduğu, bundan uzak kalmanın en uygun yolunun ise bir kadınla evlenmek olduğu dile getirilmiştir. b) 129. âyette ise birden fazla kadınla fiilen evli olanlara hitap edilmiş, birden fazla kadın arasında adalete tam riayetin mümkün olmadığı bir kere daha hatırlatıldıktan sonra hiç olmazsa adaletsizlikte, farklı ilgi ve muamelede ölçünün kaçırılmaması istenmiştir.

    Beşerî sistemler köklü değişikliklere uğratılarak amaca uygun hale getirilirler. İslâm’da bir bütün halinde köklü değişim söz konusu değildir, onda değişmez kurallar vardır. Ancak bir kural, bir hüküm uygulandığında tabiî olmayan olumsuz bir sonuç doğuyorsa uygulamayı durdurma imkânı da mevcuttur. Bu cümleden olarak, tarihî ve sosyal şartlara bağlı bir cevazdan (izin, serbest bırakma) ibaret olan çok kadınla evlilik, genellikle kötüye kullanıldığı ve olumsuz sonuçlar doğurduğu takdirde, müslümanların veya yetkili temsilcilerinin kararıyla engellenebilir. Bu tasarruf, Allah’ın hükmünü değiştirme anlamına gelmez. Bu, tıpkı şartlarını yerine getirememekten korkan ferdin tek kadınla evli kalmayı yeğlemesi gibidir; şartları oluşursa ruhsat da geri döner (bu konuda yapılan tartışmaların iyi bir özeti için bk. İbn Âşûr, IV, 226-229; Tabâtabâî, I, 195-209).

    “Mülkiyetinizde bulunan câriye ile yetinin” tavsiyesi de yetimlerin ve kadınların haklarına riayet gerekçesine dayanmaktadır; ancak bunda câriyelerin de menfaati vardır. Allah Teâlâ önce aile bağı içinde hür kadınlara ve yetimlere yapılan haksızlıkları ortadan kaldırmayı murat etmiş, bunu sağlayacak hukukî düzenlemelere ışık tutmuştur. Aynı zamanda ve bir çırpıda kölelik ve câriyeliği kaldırmak hikmete uygun bulunmadığından bunu da zaman içinde kaldırmanın çok yönlü tedbirlerini vahyetmiştir. Kefâretler, ibadet sayılarak teşvik edilen ihtiyarî âzat etmeler, kölelere tanınan çeşitli haklar, onların özgürlüklerini kazanmaları konusunda kendilerine maddî yardım yapılması yönündeki teşvikler, köleliğin kaynaklarını kurutmaya yönelik yasaklar bu tedbirler arasındadır. Yetimlerin ve hür kadınların haklarına riayet edememekten korktuğu için sahip olduğu câriye ile evli gibi yaşayacak olan müminin avantajı, câriyenin hür kadınlara nisbetle daha az hakka sahip bulunmasıdır. Bu tavsiyenin, câriye lehine olan yanı ise bir aile kadını olmak ve çocuk doğurması halinde, alınır-satılır bir câriye olmaktan kurtulmaktır. Çünkü İslâm’ın getirdiği bir ıslahat olarak sahibinden çocuğu olan câriye “çocuk annesi” (ümmü’l-veled) adını almakta, artık evden ve elden çıkarılması câiz olmamakta, kocası ölünce de tamamen hürriyete kavuşmaktadır.


    Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 15-17

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Hangi ayetlerde geçiyor bu şartlar?

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Tek eşliliğin her açıdan en makul olanı olduğunu herkesin kabul etmesi gerekir. bunu dinsel açıdan değil bilimsel ve günceye uygun olarak tartışılmasını tavsiye ederim çünkü etik değerlere göre yaşıyoruz yaptığımız her tartışmanın dine mezhebe bağlanması yaptığımız en büyük yanlışlardan birisi. çünkü bizler kuranı anlamadan ahkam kesmeye alışmışız. Bilmiyoruz. benim şahsi fikrim. Kuran ahlaki değerlere uygun akılcı, mantıklı hiçbir düşünceyi ve uygulamayı günah sayıp reddetmez. Bu bakış açısıyla düşünmek daha doğru gibi geliyor. Ama herkesin fikrine de katılmasam bile saygım var. Sonuçta sınırlarını bilen özgürlüğü savunurken bunun dışına çıkmam da doğru olmayacak.

  • Ata Kızı
    Ata Kızı

    Din konusunda çok fazla bilgim yok. Yani ahkam kesemem ama şunu söyleyebilirim. Bunun dinle değil doyumsuzlukla alakası var :)))

    dinler de kurallarıyla zamana uyarlanıp en makul şekliyle yaşanabilir kanısındayım. bunun bi günahı olmaz sanırım çünkü kuranda doğru olanın tek eşlilik olduğu evlenilecekse de evdeki kadının rızasının şart olduğunu biliyorum. Yanlışsa düzeltin.