Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
KURUTUN DENİZLERİ HAİN BALIKLAR ÖLSÜN!
Hatta Türkiye’deki bütün kuşları da öldürün! Cırcır böceklerini de unutmayın sakın! Toplattırın bütün salyangozları. Tosbağalar ne gereksiz hayvanlar! Ya, karıncalara ne demeli? Mutfakların ve sofraların düşmanı, hemen yok edin onları da lütfen! aa bakın arılar var bir de büyük tehlike! Ya alerjisi varsa birilerinin! Eşekleri de es geçmeyin lütfen! Fena tepiyor keratalar..!
Güzel olan ne varsa öldürelim gitsin.
"İnsan 'güzel' sevmez, sevdiği güzeldir."
Aklıma geldi yazılanları okuyunca :)
Akıl, sevgi, saygı, merhamet, vicdan barındırmayan hiçbir "beden"i güzel olarak tanımlayamam. Güzelliği bir çift göze, bir tutam saça, alımlı bir endama sığdıramam !
Güzellik gözden değil, ÖZden geçer.. Tıpkı iyilik ve kötülük gibi...
Güzel kadın /erkek yerine, güzel İNSAN tanımına uymayı başarabilmek..
Sevgili Aslı, dediğin gibi ;
" Güzellik bir kombindir. ".
Sevgiyle...
Ve insanın en güzel şarkısı, aklın yolundan kalbin ritmine vuran yeridir.
?si=LmYf6Cu6Dl3Yhpys
Somut ve soyut nesnellik kavramını atlayıp…
Canlıların diğer bir canlıdan haz almasını sağlayan dış görünüştür ilk bakışta.
Peki nedir bu kavramın verdiği mutluluk ve ne kadar doğrudur.
Öyle ya iki kıçı kırık kelimenin yan yana gelmesiyle açıklanabilir miydi? toplumu bu kadar etkisi altına alabilen kavram. Sokrates'e göre ruh güzelliğidir asıl insanda tecelli eden. Çünkü bana göre de güzellik sadece bir açıdan incelenemez. İnsanda güzellik Kombindir. Herbiri diğerinin tamamlayıcısıdır. Sanatsal güzellik yanında aklın olgunluğa eriştiği ve ahlakın da olgunlaşıp dengeye ulaştığı insandır, güzel olan.
Aslı Birer
Eskiye takılı kalmak hiçbir insanı mutlu etmez. İnsan için doğru olanı her yeni gün, yeniden doğmaktır.
İnsan tercihleri doğrultusunda şekillenir.
(demokratik koşullarda)
Ve sadece bu yüzden insanın, insanca yaşayabilmesi için demokratik yönetim anlayışı şarttır.
(Sözle alakalı yeri geldiği için yazdım.)
Türkülerde kalsaydı keşke hasret ve sevda
Keşke bahar tutuşmasaydı böyle eteklerinde
Bak, adı değişti mevsimlerin hepsi sonbahar
Türküler pimi çekilmiş bir bomba artık dilimizde
Pirincin içindeki siyah taşlardan korkma beyaz olanlardan kork.
Demiş bir ülkenin bir bilgesi.
Gel de bir kere de sen ‘Gel’ de…
?si=63frrn1m19Euv-nX
….“Yanlar’ın” haddi hesabı yok
İç dünyama dönmek en iyisi... Orada düş kırıklığına yer yok.
- Tutunamayanlar, Oğuz Atay
düş kırıklığı nedeniyle eski/geçmiş” aranıyor“
Bu cümle size ait ya.
Düş kırıklarınızı yine başka bir insanla ilişkilendirdim. Yanlış anlamışım demek.
:)),neyse iyi hafta sonları size de.
Ömrün uzun ya da zaman kavramının geniş olmasıyla, anıların değer orantısını pek anladığımı söyleyemem. Çünkü bana göre anılar, hayatın her aşamasında kayıtsız koşulsuz değerlidir ve dün bile benim için bir anıdır.
Ayrıca, umutlarımız ve hayallerimizle düş kırıklıklarımızı diğer insanlarla ilişkilendirmek de tartışma götürür diye düşünüyorum.
İyi hafta sonu dileklerimle...
Atalarımızın dediği gibi,
“gelen gideni aratır “ sözünden de yola çıkarak bir de üzerine görülen güzel düşlerin yerini kırılan hayallerin alması da eskiye özlemi tetikleyen etkenlerden biridir. Lakin, insanın öyle korkuları vardır ki, zamanın içinde geri dönüşü olmayan çabuk eskiyen canlı olduğu bilinciyle ve hayata geç kalmak korkusuyla hatalara çok müsaittir. Ve insanın mayasında iyilik, kötülük eşittir. Hayatın içinde tercihlerimiz doğrultusunda ya dengeli kalır ya da bu ruh hallerinden biri diğerine baskın çıkar. Karşılaştığımız insanların ruhsal durumlarını neler yaşadıklarını bu hale nasıl geldiklerini bilemeyiz. Yani; eskilerinin neler olduğunu bilemeyiz. Ve insanlar genel itibariyle önce kendi çıkarlarını düşünürler. İnanın insanoğlu eğer yaşlanmasaydı eskilere ( anılar) hiç değer vermezdi. Zamanın içinde eskiyen ve eksilen insandır. Aslında geçmişin eskisi olmaz. Geçip gitmiştir. İnsan beyni istifçi çünkü onu geliştiren bilgidir. Eğer buna ihtiyacı olmasa ve ömrü uzun ya da zaman kavramı çok daha geniş olsaydı asla duygusal anlamda anılara değer vermezdi.
“düş kırıklığı nedeniyle eski/geçmiş” aranıyor
Maalesef, zaman kısıtlı ve insanlar karpuz değil ki önceden kesip içine bakalım.
Size ek olarak, üzerine umutlar besleyip, hayaller kurduğumuz yarınlarda yaşadığımız düş kırıklığı nedeniyle eski/geçmiş aranıyor... diye düşünüyorum.
Asıl eskiyen insanın kendisi olmasaydı eskiler bu kadar değerli olmazdı.
Aslı Birer
Karşılarım geleni
Umursamam gideni
Pek sevemedim
Özünü tarif edeni
Doğrudur gönlüm etekleri kıvılcım kıvılcım sevda tutuştuğu, pervane olup yörüngende divanen olduğum
Paslı hançerlerle eşliğinde vaktime can dayanmaz ruh barınmaz hasretini kardığım
Tebessümlerinin gün batımına yüreğinin yüreğime meşru sayıldığı
Lisanımın sedası lâl ve illegal olduğu
Azığı ve nafakası sen olan gözlerim yokluğun mahrumiyetinde kirpik döktüğü doğrudur...
Güç zehirlenmesi
İnsanın varoluşundaki kötülüğün karakterini zehirlemesi sonucunda gün yüzüne çıkması olarak tanımlayabiliriz.
Bugün yaşadığımız toplumu etkileyen olaylar zincirine bir göz atarsak;
Sırf güç insanın elinde diye, hayvanların hakkını gasp edip yaşam alanlarını ellerinden alıp sonrada yaşamak haklarını da ihlal edip onları katletmek insandaki güç zehirlenmesine örnektir. Ve insanın gitgide normal ruh halinden çıkıp, (narsisizm, Makyavelizm ve psikopatlık) açıkça görüyorum.
?si=aixmv5aeTmkeJRMT
Riya, yalan dolan, yüreklerden, çağ bozumunda toplanan…
Aslı Birer
Ne vakit seni konuşsa gönlüm mehtaba
Gözbebeklerin okşar kahverengi hüznümü
Tenin zerk ettikçe bahar sıcaklığı tenime
Tükenir ömrüm hercai zemheri mevsimleri
Kördüğümlüğüm..!
Kaplasa göğü hasretim
Getirir miydi rüzgâr seni bana
Sevinçlerinden öpseydim mesela
Yitirir miydi mehtap parlaklığını
Nefesinden soluklansan aydınlanır mıydı karanlık en zifiri yanından
Ey gülün güzeli..!
Bilmem diri diri gömülsem toprağa
Söndürür mü toprak ateşimi…
Şöyle balıklama atlamışım, tüm hiçliğimle eskitme anılarımla mavi sulara,
gözümün bebeğinden dalıp, yürek sahillerinden çıkmışım. Heybemi doldurmuşum insana dair ne varsa…
Hiçliğin ayrıntılarında saklı her şeyi,
benden öte, benden geri kalanı…
Aslı Birer
Ya insan geçmişle birikmeseydi..?
bilmiyorum nasıl bahsedeyim
zordur insanın kendini tarifi
değilim öyle önemli şahsiyet
nev-i şahsına munhasır
ismiyle müsemma biri.....
nedendir bilmem
aklımda kalmış o TRT kareleri
tanıtırmısınız kısaca kendinizi.........
müzik dinlemeyi, kitap okumayı
bir de bulmaca çözmeyi seviyorum
yarışmaya istanbuldan katılıp
yarışmacı arkadaşlara da
başarılar diliyorum.....
hep böyle tarif etmişiz kendimizi.....
BEN den sonra koysam üstüste iki nokta
söylenecek pek birşey olmaz bu hususta...
çizgi filmlerden red kit i
yeşilçamdan hulusi kentmeni izleyen.....
renklerden laciye
arabalardan vosvosa tutkun...
..
istanbulda üsküdarı
mevsimlerden sonbaharı
çiçeklerden laleyi seven......
gece lüfere çıkmaya
soba üstünde ekmek kızartmaya
kuru fasulyeye ekmek banmaya hayır diyemeyen.....
ince bel bardakta çaya müptela
yosun kokusuna aşina
hala renkli misketlerle oynayan
hayatı kıyısında yaşayan
önemsiz şahsiyet
herhangi biri
hiçbiriyim işte......
Ercan Yazıcı
Kayıt Tarihi : 24.2.2006 17:00:00
Görülmez ilmeklerle örülmüş boğazın karanlık köşeleri.
Vicdanın dört ayağı zamanın bir yakasında…
bakıyorum da tarihten de eller kapatmış mavilikleri
Yine tekerrürlerin girdabında nice
can havliyle masum feryatlar.
Nerde inci mercan senin sularında ey koca yürekli İstanbul!?
Nice Mahmutları ne azizleri gömdün mü sularına?
Neyine güvenirsin şimdilerde bilmem?
Ah, zaman!
Hangi tahtırevan sallanmadı bu sularda? Nice dilsizler kokuşmadı mı ellerinizde?
Yerleri yarıp altını üstüne getirirken dünya,
Hangi hak dilsiz kaldı? Hangisi kaldı yanlarına görülmez ilmeklerin?
Aslı Birer
?si=1s1uksvG6dEc_-vS
Sessiz sedasız ölürler.
Yaşanmış hikayeden kısacık bir alıntı.
Kadının hayattaki kendi alanına, anlattığı kadarıyla küçük bir pencere açıp anlamaya çalışma.
Kadın;
- burada sadece gece ve gündüz oluyor. Sadece yemek yenilip ev işleri sığıyor gündüzlere. Gece ve gündüz sanki akrep ve yelkovan gibi yarış halinde. Yaşamadığımı ve dünyada bir mezarda gece ve gündüzü seyrettiğimi düşünüyorum hep. Bu beni çok üzüyor. Çok değersizim, dünya adeta başkaları için dönerken beni bir köşede ıskalayıp gidiyor avuçlarımın içinden. Birilerinin çamaşırlarında boğuluyorum. Geceleri de sevmiyorum artık. Değersiz bir fahişeden farkım yok çünkü. En küçük sevgi kırıntısı bile yok dudağımda. Ne olur kurtar beni Allahım! Neden ayaklarım işe yaramıyor? Neden götürmüyor buradan beni? Bir gün sadece bir gün özgür kalayım ve lütfen tekrar esaret zincirini bağlanmadan al beni yanına.
Ve onun feryadını kaç kadın duyardı. Oysa sadece hüzün yansıyor gözlerinden ve hiç kimsenin ruhu duymuyordu onu. Anlatsa anlayabilecek miydi acaba insanlar? Ama artık ben biliyorum.
Çıkmaz sokak gibi görülen yer vardır, tek yapman gereken geri dönmek İçin sırtını dönmek sadece.
Aslı Birer
Günaydın herkese:)
Selamlar Tuba hoş geldin
Kadını bilmiyorum ama benimki fazla düşünmekten düştü galiba:)))
Kalp dokuma tezgahıdır
En güzel notaların en güzel harmanını dokur ve kalpte dokuduğundur insanı, sevgiyi, evreni anlatan..
Günaydın sevgi ve selamlar..
Ciklet çiğnemek çene kaslarını güçlendiriyormuş.
Kağıdında yazıyoduu.
Özgürlük insana yüksek dağların havasını verir.
Bazı zamanlar çok yorgun olur ya insan, o vakitlerde bir yaprağın hafifliğine özenirsin, ruhunun ağırlığını hissedince. Belki de mavilere bürünmüş balıklar kadar özgürlüğe üflersin yüreğini, nefes nefese.