Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
İçimin sızısına bakıyordun.
Yo hayır! Bakmıyordun, o ses, o yüz anlatıyordu bunu sana. Ayrılık yurdundaydınız. Sen göğüne kavuşmuştun, o yoksunluğun gömleğini giymişti.
Yürüyordunuz.
Yıkma kendini öyle
Unutursun bir gün; her yıkıntı, sürükleniş yeni umutlar getirir.
Ey benim sırdaşım, kalemim; bil ki bu ses, bu söz yitmez. Sizin acınız benim de acım, ayrılığınız, yoksunluğunuz, kavuşmanız da bana gam, keder, sevinç. Ama benim rüzgarım bana dil, bana söz, bana iz.
Ey canımın canı, Zühre yıldızım, bil ki; o turna katarının rengine dönüyor ayrılık aramızda.
Dalından kopan bir gül gibi işte soluyor gece, soluyor ışık ;
Tıpkı yüzümün özleminle solduğu gibi…
Merhaba umut bey,
Okudum yazdığınız hikayeyi, başka hikayeler de yazabilirsiniz elbette memnun olurum. Sayfaları numaralandırdığım için sorun olmaz. Beğeniniz için teşekkür ederim .
Merhaba Aslı Hanım
Forumda açmış olduğunuz ''Bir hikaye yaz ( Nesirleriniz)'' konusunu yalnızca kendiniz yazmak için mi açtınız? Ben yazmış bulundum sormak istedim... Bu arada KARDELEN'İ zevkle takip ediyorum...
çok teşekkür ederim sana ey hayat beni bu kadar haksızlığın içinde yeniden var ettiğin için
çok teşekkür ederim.
bugün değişken bir bahar havası gibi ruhum
hem mutlu hem ağlamaklı
içimi buruk bir yaşam sevinci kapladı
gözlerim ise taşkınlara meyilli
Ata kızı
Aslında şiirde anlatılmak istenen yani benim anladığım. filozofların kendilerine bile hayrı olmadığı başkalarına ne hayırları dokunacağı yönündeydi. Mehmet bey buna ne derece katıldınız bilemem. Konunun tam olarak aylaklıkla da alakası yok aslında felsefeyi olmasa da olur gibi gören bakış açısıydı ve bunun doğru olduğunu kimse iddia edemez hele de günümüzde düşünürlerin birçok meslekteki olumlu yansımalarını da gördükten sonra.
Ne güzelsin hayat!
tıpkı gözlerimden taşar gibi gri ve derin
bildiğim tek şey kumruların bile sana iç çekişiydin
eşsiz bir bakış atmanın tam da zamanı şimdi
çaresiz, kıskıvrak diz çöküşleri önünde kıskanç melodilerin!
Ata kızı
Sönmüş saçlarında son damla ışık,
Bir düşün içinde gibi her akşam
-Ve yüzleri duman kadar dağınık
Geçer bu sokaktan binlerce adam.
Umut; gözlerinde ölü bir bakış,
Çığlık; bir bükülüş dudaklarında…
Bulamadıkları nedir ki yaz kış
Dolaşırlar şehrin sokaklarında.
Sanki yalvaran bir duadır onlar,
Belki tanrılara açık vesvese,
Bir nehir, bu nehir her akşam akar
Derinden ruhları çağıran sese.
Ahmet Muhip Dranas
Çiçi Nerimannn
mümkün değil....
Geçti istemem gelmeni
Yokluğunda buldum seni
İnsan yeter ki yaptığı işi sevsin ve yaşamayı sevsin her şeye vakit bulur bence.
A.B
Sadece genelleyemeyiz yapabilen yapar ben de starbucks'ta çalışan adam felsefe yapsın demedim zaten.
gün içinde yeteri kadar kafa yoruyoruz zaten biraz da müzik dinleyelim
Sadece bir örnek ve pek aylaklık etmiş gibi gözükmüyor.
KARL MARX'IN HAYAT HİKAYESİ
5 Mayıs 1818 tarihinde Almanya'nın Trier kentinde, Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ortaöğretimini Trier'de okudu. Bonn ve Berlin üniversitelerinde hukuk öğrenimi görürken tarih ve felsefeyle ilgilendi.
1836 yılında da nişanlandığı Jenny von Westphalen ile 1843 yılında evlendi. 1844-1857 yılları arasında Marx çiftinin 7 çocuğu olsa da bunlardan 4'ü çeşitli hastalıklar nedeniyle kısa sürede hayatını kaybetti.
Karl Marx bir süre Köln'de gazete editörü olarak çalıştıktan sonra 1843 yılında eşi Jenny von Westphalen ile birlikte Paris'e taşındı. İlk günden itibaren kentteki işçiler ve sol düşünürlerle sıkı ilişkiler geliştirdi. Orada hayatı boyunca arkadaşı olacak olan devrimci Friedrich Engels ile tanıştı. Fransa'dan sınır dışı edildikten sonra 2 yıl boyunca Brüksel'de kaldı ve bu süreçte Friedrich Engels ile dostlukları pekişti.
Karl Marx ve Friedrich Engels, 1848 yılında yayımlanan Komünist Manifesto ile insanlık tarihinin, sınıf mücadeleleri tarihi olduğunu ve bu mücadelenin işçi sınıfının zaferiyle sonuçlanacağını savundu.
Aynı yıl Avrupa'yı sarsan toplumsal hareketler, iktidarları tehdit eden bir boyuta ulaştı. Avrupa'da daha iyi hayat şartları ve siyasi reform talebiyle başlayan toplumsal hareketler çoğu ülkede başarısızlıkla sonuçlandı ve bastırıldı. Fakat aynı zamanda Avrupa toplumlarında önemli izler de bıraktı.
şimdi onaylıyormuşum gibi de görünmesin anlatımı güçlü ama şairin fikri ne kadar doğru tartışılır! hele de o devirde felsefe hak getire bence aç insanın ya da her boş insanın felsefe yaptığını da nereden bileceksin? keşke felsefi düşünmeyi benimseyebilse herkes, yeter ki nitelik ve gerçeklik ilişkisi doğru kurulsun.
felsefi düşünce her alana yerleşmeli siyasette dahil.
poetik bir tasarım ürünü nitelemek bağlamında bana göre retorik oluşturmuş... :)
Teşekkür ederim nurgülcüm her zaman değerli görüşlerini beklerim.
Günaydın:)
Biz insanlar da siyah ve beyaz gibiyiz, aslında birbirimizi zıt yanlarımızla tamamlarız. :)
"madem akılcı davranmıyoruz akıllı olana kendi hayatını yönetmekten başka sorumluluk düşmüyor"
Tam olarak böyle değil. Bireysel olarak kendimizi her türlü güvenceye alıp, diğer taraftan fikirlerimizi söylemek. yazmak, anlatmak gibi. Saygı çerçevesinde faydalanan faydalanır. Hani çocuğa terbiyesini verir sonra zamana bırakırsın ya öyle bir şey. Alan alır almayan almaz. Yazıyorum okuyan okur okumayan okumaz. İlla ki çirkince tartışmaya gerek yok ki. Mesela Mehmet beyle bazı görüşlerimiz çok farklı ama saygı çerçevesinde tartışabiliyoruz. Sayfaya zıt görüşlü arkadaşlar da yazdığında durum değişmemeli. Hem zıt görüşlerden ve seviyeli gerçek tartışmalardan görülemeyen bazı gerçekler ortaya çıkar yani bu faydalı bir şey. Yeter ki art niyetsiz ve hakkaniyetle tartışmalar yapılsın bunlara da karşı değiliz. "Çuvallamak" :) estağfurullah insanız sonuçta. yazarken eksik kalabiliyor :)
Akımını başlattığım şiir türüne isim takıp sanki kendi fikirleriymiş gibi sayfalarını süsleyen taklit özentiler var.
Zamanın getirisi kadar götürüsü de var sevgili Nurgül zaman çok değerli mademki insan olarak bizim düşünme ve ayırt etme özelliğimiz var zamanın öğretici yönünü beklemeye de gerek yok. Bazı gerçekler kabul edilip doğru gidebileceğin hedef belirleyip zamanı lehimize çevirmekte mümkün. Zaten tercih dediğimiz şey daha refah, daha konforlu, daha kendimizi sakındığımız şeyler değil mi? İşte bunlar insanı hayvanlardan ayıran aklın kırıntılarından sadece birkaçı. Öyleyse neden toplamayalım da zamana kontrolu bırakalım?
Bu arada bildiğim kadarıyla kurtlar çok kinci hayvanlardır. Deve de öyle ve insanda yenemediği sürece kindar bir varlıktır. insanda negatif etki yaratacak bazı özelliklerin barınmasını çok akılcı bulmuyorum. çünkü başkasından çok kendisine zarar verir ve insan ömrü zaman açısından çok kıymetli bunlarla geçirilen süreyi çok büyük kayıp olarak görüyorum.
Elbette ki her fikre saygımız var. Her insan faklı düşüncelere sahip olduğu ve onları savunacağını düşünürsek yanlış olduğunu bildiğimiz fikirlerde de ikna yoluna gideriz olmuyorsa ısrarcı olmayız. Saygı duyarız. Ama tartışmayı bilmeyen insanlara bir şeyleri anlatmaya çalışmak zarar görmekten öte gitmez hep birlikte yaşadık gördük bunları. Bazen susup sadece seyirci kalmak seviyesiz tartışmaları ve kişileri görmemek çok daha iyi. Belden aşağı konuşmalar, hakaretler senin de bildiğin gibi tartışma değildir. kimseye de kin tutmuyorum ama unutma kabiliyetim de yok maalesef. Gitme konusuna gelince, belli olmaz :))
Çok teşekkür ederim Nurgülcüm seni sayfada görmek ne güzel. yazdıklarını okuyorum ama pek orada konuşmak istemiyorum. bakış açısını değerli bulduğum sayılı insanlardan birisin.
tüm geceyi kaldırıp altına bakıyorum
oralarda yoksun karakızım
neredesin bulamıyorum
geceyi fırlatmaya çalışıyorum olmuyor
kötü bulaşmış şehre gece camlar simsiyah
Adonis
Geçmişimiz bugünümüzü ele geçirmesin. Hayaller daima ileriyi hedefler.
Ata kızı
"Öğretmen öğrencilerine bir kompozisyon ödevi verir ve ileride gerçekleştirecekleri hayallerini yazmalarını ister.
öğrencilerden biri kapsamlı olarak büyük bir çiftlik kurmuş ve bütün ayrıntılarıyla adeta resim çizmiştir. Öğretmen çocuğa 0 verip bu gerçekleşmesi imkansız bir hayaldir düşün ve daha gerçekçi bir şeyler yaz der. Çocuk evine döner ve uzun uzun düşünür. Babasına sorar?
Babası: Bu konuda kararını kendin vermelisin. bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim! der.
Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevinde hiçbir değişiklik yapmadan öğretmene geri verir.
"Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin ben de hayallerimi." der. O öğrenci bugün 200 dönümlük arazi üzerinde !000 metrekarelik evde oturuyor. Yıllar önce yazdığı ödev de şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asılı duruyor.
"Alıntı"
şimdi ben de diyorum ki; hayallerimiz kadar yaşarız.
Ata kızı
"Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar fayda etmez"
Montaigne
Hayallerimizi hedeflerimizle somutlaştırırız. Böylece hayal edilen "şeyler" ilerleyeceğimiz yol için hedefler belirlediğimizde somut gerçekliğe dönüşecek, kader diye adlandırılan şey ise bana göre seçtiğimiz hedefe ilerlerken yaşadığımız olumlu ya da olumsuz her şeydir. Yolda elbette ki inişler ve çıkışlar olacak, engebeli ve aşılması zor tepeler de çıkacak. burada devreye giren şeyin adı da süper ego dediğimiz ve insanda olması gereken güçtür.
İnsan bana göre duyguları olan bir makinedir. Bu mekanizmayı çalıştıran yaşamsal güçlerden biri de iD ego ve süper egodur. Ve bu üçlünün sayesinde kararlılıkla aşılmayacak engel de neredeyse yok gibi bir şey.
hevesler geçicidir ama hedefler bizi gerçek mutluluklara ulaştırır.
Ata kızı