Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Aleykümselam
Pinterest yüklü olmalı canım:)
Neyse bu açılır:)
https://images.app.goo.gl/Vxv2yzTVSfPjpvUz9
Selam canım link açılmadı :)
Kalemimin ucundan sallasam seni, dökülür o nobran düsturun sarar cümle alemi.
Aslı Birer
Her şairin bir Eşref saati vardır:))
Yüreğine sağlık sevgili Atakızı
Selam ve saygı ile
Sevgi ilaç, zaman doktorsa, bıraktım baş başa ne halleri varsa görsünler.
Aslı Birer
Kalemimin ucundan sallasam seni, dökülür o nobran düsturun sarar cümle alemi.
Aslı Birer
Her şairin bir Eşref saati vardır:))
Sevginin başka şeylerle nasıl karıştığını ve kadına atfedilen değeri güzel anlatıyor bence.
?si=gZpk0i1S6bkCUagv
Anısı bile olmaz en güzel yılların ekran başında geçtiyse. Hangi çocukta birikir anısı bilgisayar karşısında geçen zamanın?
Hangi en güzel top zevk verir rakibi babası olmayan çocuğa?
Oysa paha biçilir mi içten bir gülüşüne babanın?
Hangi oyuncak o mutluluğu verir minicik yüreğine küçük insanın?
Bazı kavramları hayata, onları doğru anlamadığımız için yanlış geçirmişiz. Bunlardan en önemlisi ise sevgi, sevmeyi nesnel bir varlığa dönüştürmüşüz. Pahalı elbiselere, arabalara, evlere, en önemlisi de pahalı oyuncaklara dönüştürmüşüz, çocukların ihtiyacı olan bir babanın şefkatli sarılışında değil ona aldığımız pahalı bir oyuncağa, pahalı elbiselere, pahalı okullara evirmişiz. Oysa, sevgi ihtiyaçtır! hem de yaşamsal bir ihtiyaç!.. onu nesnelere dönüştürerek gerçek anlamından ve etkisinden uzaklaştırmış ve nesnelerin kaybında depresif boşluklara dönüşmüş, dönüştürmüşüz.
Aslı Birer
Nohut oda bakla sofa evimin sınırsız bahçesine birkaç gül, birkaç zeytin dikebildim, kaç durağın daha kaldı bilmediğim ömür trenine kırk bir kere maşallah.
Aslı Birer
"Hasbelkader öğlen vakti rüyaların yükleniyor gözlerime,
uykusuzluk garptan, şarka hasretin "...
Sensiz batıl hasretler yerleşti yollara
Cenkler başladı anne karnından, ömrün son anına
Kesildi sulhun yaması sevda ile aşkın ar'afında
Ey gönlümün Züleyha'sı
Huzurum, huysuzluğum
Çıraklığı bitmedi azabımın
Yetiş, içten içe tutuştum sevdan vebasına...
En çok da Atatürk’ün de dediği “Hatay hepimizin meselesi” yazısı dikkatimi çekti…önemli şeyleri güncellemekte fayda var.
Teşekkürler duyarlı herbir yürek için…
Sevgilerimle…
ve tükenmeyen inançla “Şehir yıkılsa da umut yüreğimizde.” döneceğiz Hatay bekle bizi
Duvarlar altında kalan vicdanlar..
https://www.gazeteduvar.com.tr/depremin-kolektif-hafizasi-duvar-yazilari-haber-1611619
Karşılıklı hislerin gül yaprağı dökümünde için için müstahak hasretler biriktim, gözlerim tan vakti çiy damlası çiçeği
Vebal kırağında titredi kelimeler dudaklarımın kuşkonmaz ikliminde, kelebek ürperişlerimin günahı sen
Tenezzüle tebessüm olmayışının gün doğumunda kuşkulu sevmelerinin nöbetinde firak yaprak açtı
Zatürre muştulu kirpiklerin düşler sererken hüznüme
Sen ömrümün son geçidinde yazdan kalma mehtap,
hıçkırığıma avaz
gönlüme tipi ve de yas …
Günaydın;
—diyebiliyor musun aynaya gülen gözlerle
———Boş ver!
Gülmesin duvarlar senin yüzüne
Dudağında kıvrılmış taze kahve kokusuyla tebessüm,
———Boş ver!
Fallanan fincanda dibine çökmüş telveyi
Umut sokaklarında dost edinmişsen;
Günde “güneşi”
Gecede “ay’ı”
———Boş ver!
Sönmüşse sokak lambası.
…ve zerdali renginde tatlı baharlara benziyorsun, demişti yüreğinden gözlerime esen kavak yelleri.
Sesin diyorum sevgilim,
kulaklarıma öyle çarptı ki çok sevdiğim keman utandı çalmaya sustu.
Sustuk severken
Severek sustuk biz…
Ah bu yokluğun
Yokluğunda bizarım
Özledim desem neye yarar
Düş'ün bana benden yakın..
Yıldırım T.
Hayırlı geceler sevgili Atakızı
Saygılarımla
Buradan son defa yazıyorum beni ilgilendiren bir mevzu varsa herhangi bir konuda arkamdan dönen kime ne gitmişse. Saçma sapan bir şeyler söyleniyor yok beni savunuyormuş birisi falan benim herhangi bir kimseyle konuştuğum bir konu yok! Dolayısıyla bahsi geçen her ne ise aslı yoktur. Benimle bir sorunu olan açıkça sorup cevabını da net bir şekilde alır. Kim kime ne amaçla ne diyor benim bilgim dahilinde değildir. Mesajım açık kimin neyi varsa sorabilir. Demediğim yapmadığım ve bilmediğim şeylerden sorumlu değilim. Bir şeyleri olmuş varmış gibi gösterip arkamdan iş çevirmeyin varsa bi derdiniz ben buradayım.
Oturmuşum sahilde,
önümde onlarca isim yazılı,
istiridye kabuklarında
kuru ağaç dalları salkım saçak.
Hava dupduru, güneş günün son demlerini vurmakta denizin yüzüne.
Sarı tüylü yumrucak kedicik hafif mahmur gözleriyle selamlamakta akşamı.
Ruhum şu an demli çay gibi sımsıcak, bir balık kadar da özgür.
Ne kadar yorulmuşum meğer bilmiyordum, çakıl taşları yüzüme vuruncaya dek...
Aslı Birer
Yanılgılar silsilesiyle dolu kör akılla yaşamayı tercih ediyoruz. Halbuki okuyup seçerek kendimizi güncellememiz de çok faydalı ve gelişebilmek için gerekli. Doğum sancılı ve zordur. İnsanın kendini doğurması ise olağanüstü mucizevi güzelliklere kapı açar. Dünün aynını yaşamak insan için ziyan olmuş zaman demektir.
Bugün altını çizdiğim Erich Fromm sahip olmak ya da olmak kitabı da geçen ve her şeyden önemlisi de Erich Fromm yazdı diye değil aklıma yattığı için benimsediğim bir cümleyi buraya aynen aslı gibi geçiyorum.
“Jules verne’i okumakla denizaltıları yapmak mümkün olmadığı gibi, peygamberlerin kitaplarını okumakla da, insancıl bir toplum yaratamayız.” Buradaki ana fikre son derece katılıyorum. Büyük bir ayrıntı dışında.
“Peygamberlerin aracılık ettiği kitaplar” olacaktı…benim inancıma göre.
Deniz feneri gülüşlerin uyandırıyor fırtınalardan
Yıldırım bakışlarında kar olup usul usul gözlerine boğuluyorum
Kelebek mahsunluğunda atıyor kalp atışlarım gamzelerinde
Nabzım çatırdıyor parmak uçlarında
Üşengeç bir ateşin is kokusunda sana kokuyorum
Karşılaşınca bir dua'nın kabul sesinde gözlerine boğuluyorum...
Kuşkonmaz yüreğini gezinirim karış karış, kanatlarımda sevdan yanığı
Göç etti haftalar, aylar yıllar asır...
Kördüğümlük sarmalında abaküsler boyu ismini sayıklıyorum
Kıvrandıkça hayalinle eksiliyorum ruhumdan zerre zerre
Sensiz aşındı dudaklarım tül perdesi, gözlerin eşiğinde hislerim hazan yaprağı
Evvel hülyalarıma uğradı firak çiğleri sonra gülüşlerim yağmalandı
Dağıldı sensiz göğümün kuşları
Ey huzur vaktim, gül nakışlım
Sensiz yaban kuşları tüketti yüreğimi, pıhtı tutmuyor deştiğin ruhumun teni…
Dikkatin yoğunlaşması.
Mesela bir iş yaparken sadece o ana odaklanma aklınızı, takıntı halini alan düşüncelerden arındırıp yaptığınız işi en iyi şekilde yapmak.
Kitap okurken sadece okuduğunuz kitaba odaklanma, yemek yerken sadece aldığınız lezzete odaklanma, pişirirken de en lezzetli olmasını sağlar. Temiz bir zihinde farkındalık artar. Hem kendini hem etrafındaki insanlara daha duyarlı hale gelmek, insanı mutlu kılar. Her şeyden daha değerli olan zamanı da tadını çıkararak yaşamak için temiz bir zihne ihtiyacımız var.
zen ustası daokai (fuyo dokai; 1043–1118) bir dersinde “yemyeşil dağlar durmaksızın hareket halinde,” derken bir yandan fiziksel dağları ve onların göze görünmeyen, çağlar süren devinimlerini kast ediyor bir yandan da meditasyona oturmuş genç keşişlerin bir dağ gibi kımıltısız olsalar da aydınlanma yolunda sürekli ilerlediklerine işaret ediyordu.
Alıntı
Dürüst ve Erdemli olmak bu günlerde dünyanın birincil ihtiyacı hangi din olursa olsun ilk önce insan olabilme öğretisi ve içine yönelmektir zen felsefesi ve bu felsefenin öğretilerinin islam diniyle çok uyumlu olması dikkatimi çekiyor. Öyle ya ilim çinde de olsa alıp getirin diyen bir dine mensup olarak en güzel olanı öğrenip öğretmek kutsal bir görevdir.
Haiku
sokak lambası
her gece yalnız kalır
yalnız ve aydınlık
Size en büyük ceza sizi görmemek olur.
Aynı şeyler hep nerede bir ağaç meyve verir dibine asit dökerler işte öyle bir şey!