Bir güzellik yaptım kendime. Sadece sahip olduklarımı düşünüyorum. Olamadiklarım ise üzülsün benim onlarla olmadığıma.. Keşkeleri hiç düşünmüyorum. Mutluyum seçimlerimle ve de değerlerimle.. Her yeni günü, benim günüm ilan ettim ve şımartıyorum kendimi olabildiğince....Kalbimde daha da büyüttüm sevgisini sevdiklerimin...... Bıraktım, sevmediklerim üzülsün kalbimde yerleri yok diye..
sen doğdun ve artık hiç birşey eskisi gibi kalmadı... dokunduğun herşey bir parçanı çaldı senden... eksildin! umursamadan annenin karnını... kendini çöllere saldın... üşüdün! dünya seni... bir kadının kirpiklerine asılı bıraktı... yalnız kaldın! sen sadece... kimsenin dinlemediği bir şarkısın dostum... abartma kendini...
Beste, varlığın ve pek yerinde şaşmaz yanılmaz tespitlerin cümle âlemin sağlığını ve aklını pazara düşürüyor, ederleri (beş) para etmiyor; vicdana gel beste…
Kendime not yazacağım, sadece ben okuyacağım ha? İyi akıl! Peki yazıyorum: Kendime Not... Yazdım. Okuyorum: Kendime not yazacağım, sadece ben okuyacağım ha? İyi akıl! Peki yazıyorum: Kendime Not... Yazdım. Okuyorum: Kendime not yazacağım, sadece ben okuyacağım ha? İyi akıl! Peki yazıyorum: Kendime Not... Yazdım. Okuyorum: ............................................................
Varlık'ı anlama işinin bilim ve tekniğin değil, şiir ve felsefenin olduğunu söyleyen Heidegger 1938'de verdiği bir konferansta;
'Tékhne var-olanların mekanik bir biçimde düzenlenmesi anlamında 'teknoloji' demek olmadığı gibi, salt beceri ve elyatkınlığı anlamında sanat da değildir... Tékhne bir tür bilmedir: var-olanlar karşısında ve onlarla karşılaşma içinde, yani yapıp-etme karşısındaki süreçlerdeki bilgidir...' demektedir.
Aynı Heidegger 1939 tarihli bir başka dersinde şunları söylüyor:
'Modern metafizik, örneğin Kant'ın çarpıcı ifadesiyle, 'Doğa'yı bir 'Teknik' olarak kavramlaştırır; böylelikle doğanın özünü oluşturduğu düşünülen bu 'Teknik' düpedüz makine teknolojisi yoluyla doğaya boyun eğdirmenin, onun üzerinde egemenlik kurmanın olasılık ötesinde bir zorunluluk olduğuna cevaz vermenin de metafizik temelini sağlamaktadır...'
Heidegger, hakikatin, kullanmayı pek sevdiği Dasein'ında aranması gerektiğini söyler ve teknik'e bir sanat payesi vererek varlık'ın bu teknik sayesinde idrak edilebileceğini söyler:
'Bilgi var-olan belirli bir şeyin varlığını işe koşma yetisidir... Yunanlılar sanat ve sanat çalışmasına gerçek anlamıyla tékhne demekteydiler... Çünkü varlığın orada belirip bağımsızca dikilişini, işte burada ortaya çıkmış bir şeyde (çalışmada) yerleşmesini en dolaysız sağlayan şey sanattı...'
Teknik zekâsıyla malûl Germen kültürüne doğan birinin mevcut 'teknik' telâkkisine reddiye düzüp, ona farklı bir mânâ yükleyerek bir varoluş biçimi ortaya koyma cehdine bir başka misal, ünlü sosyolog Hans Freyer ve onun 1954'de, İ.Ü. Hukuk Fakültesi'nde verdiği konferansta söylediği şu sözleridir:
'Bugün insana bir yaşam sistemi de yabancı geliyor: Bu sistemin ilkesi ev değildir, makinedir... Öyleyse doğru olarak ileri sürülebilecek soru şu olabilir: Yapay olarak yaratılmış bir çevrede, bir yeni temel üzerinde, insanı eksiltmeyen, insanın asıl ve yaratıcı güçlerini işleten bir hayat kurmak mümkün müdür değil midir? '
Herşey mümkün,yalan asla!
Hayatta,kimsenin umudunu kırma,belkide,sahip olduğu tek şey,ODUR....
'Her hakkı saklıdır'
kendi kendimle konuşmak
Derman aradım durdum derdime;
Meğer derdim bana derman imiş...
içindeki öfkeyi dizginlediğin için seni tebrik ediyorum kendim.
..
dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmayacak
kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın
yanık yağda boğulan yapıların arasında
delirmek hakkını elde bulundurmak
rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
bana deha değil
belgeler gerekli
kanıtlar, ifadeler, resmî mühür ve imza
..
(İ.Özel'in bu dizeleri eminim sayısız kere eklenmiştir, bir kerecikte ben ekledim, kendime not olsun!)
aklini basina al salak..
...asla insanlara kendinden fazla değer verme..
İNCİNSEN DE İNCİTME! ! ! !
Bu dünyada önce yaradana, sonra da kendine güven ve asla ama asla hiç kimseye tamamiyle güvenme..
Bir güzellik yaptım kendime. Sadece sahip olduklarımı düşünüyorum. Olamadiklarım ise üzülsün benim onlarla olmadığıma.. Keşkeleri hiç düşünmüyorum. Mutluyum seçimlerimle ve de değerlerimle.. Her yeni günü, benim günüm ilan ettim ve şımartıyorum kendimi olabildiğince....Kalbimde daha da büyüttüm sevgisini sevdiklerimin...... Bıraktım, sevmediklerim üzülsün kalbimde yerleri yok diye..
Senin acayip birini görmedim, türünün son örneği olmalısın! ...
RÜYA BİTTİ UYANDIN ARTIK.O ESKİ KÜÇÜK KIZ DEĞİLSİN,ANNENİN ETEKLERİNDEN TUTUP AGLAYAN.BÜYÜDÜN ARTIK BABANIN MİNİK KEDİSİ DEĞİLSİN KOSKOCA BİR GENÇ KIZ OLDUN FARKINA BİLE VARMADAN ZAMANIN.AKLIN HEP GEÇMİŞTE KALSADA ARTIK GEÇMİŞİ GEÇMİŞTE BIRAKMANIN ZAMANI GELDİ.YOK ARTIK KURDUĞUN PEMBE DÜŞLER.SENİ BÜYÜTENDİ O DÜŞLER.ARTIK YAŞAMANIN ZAMANI GELDİ ACIYIDA TATLIYIDA HERŞEYE RAĞMEN AYAKTA KALABİLMESİN GELECEĞE DAİR DÜŞLER KURMAKTANSA PLANLAR YAPMANIN ZAMANI ŞİMDİ.BIRAKMALISIN KEŞKELERİ NİÇİNLERİ NEDENLERİ SARILMASIN ELİNDEKELE SIMSIKI BURUK OLSADA İÇİNDE BİR YERLER :-)
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
sen doğdun ve artık hiç birşey eskisi gibi kalmadı...
dokunduğun herşey bir parçanı çaldı senden...
eksildin!
umursamadan annenin karnını...
kendini çöllere saldın...
üşüdün!
dünya seni...
bir kadının kirpiklerine asılı bıraktı...
yalnız kaldın!
sen sadece...
kimsenin dinlemediği bir şarkısın dostum...
abartma kendini...
Sana senden olur her ne olursa, başın rahat eder dilin durursa...
Herkesi kendin gibi sanma...
Beste, varlığın ve pek yerinde şaşmaz yanılmaz tespitlerin cümle âlemin sağlığını ve aklını pazara düşürüyor, ederleri (beş) para etmiyor; vicdana gel beste…
‘‘ Acıyı çıkar yüzümden, gül, gülmene al beni’’...
yarın güneş yine doğacak..zamanın ne getirceğini kim bilebilir ki? ? ! !
Şşş! ..
aferin sana bu yolda ilerle :))
kazanacaksın :) biraz daha sabır
seni seviyorum canım :)
Kendime not yazacağım, sadece ben okuyacağım ha?
İyi akıl!
Peki yazıyorum:
Kendime Not...
Yazdım.
Okuyorum:
Kendime not yazacağım, sadece ben okuyacağım ha?
İyi akıl!
Peki yazıyorum:
Kendime Not...
Yazdım.
Okuyorum:
Kendime not yazacağım, sadece ben okuyacağım ha?
İyi akıl!
Peki yazıyorum:
Kendime Not...
Yazdım.
Okuyorum:
............................................................
çoook canım sıkılıyor...kuş vuralım istersen...:(
Bu sefer alkışı hakettin seni çoook tebrik ediyorum
Bir kere daha unut(ma) istersen, sonra dön dön yine aynı yere gel
(!)
...
Varlık'ı anlama işinin bilim ve tekniğin değil, şiir ve felsefenin olduğunu söyleyen Heidegger 1938'de verdiği bir konferansta;
'Tékhne var-olanların mekanik bir biçimde düzenlenmesi anlamında 'teknoloji' demek olmadığı gibi, salt beceri ve elyatkınlığı anlamında sanat da değildir... Tékhne bir tür bilmedir: var-olanlar karşısında ve onlarla karşılaşma içinde, yani yapıp-etme karşısındaki süreçlerdeki bilgidir...' demektedir.
Aynı Heidegger 1939 tarihli bir başka dersinde şunları söylüyor:
'Modern metafizik, örneğin Kant'ın çarpıcı ifadesiyle, 'Doğa'yı bir 'Teknik' olarak kavramlaştırır; böylelikle doğanın özünü oluşturduğu düşünülen bu 'Teknik' düpedüz makine teknolojisi yoluyla doğaya boyun eğdirmenin, onun üzerinde egemenlik kurmanın olasılık ötesinde bir zorunluluk olduğuna cevaz vermenin de metafizik temelini sağlamaktadır...'
Heidegger, hakikatin, kullanmayı pek sevdiği Dasein'ında aranması gerektiğini söyler ve teknik'e bir sanat payesi vererek varlık'ın bu teknik sayesinde idrak edilebileceğini söyler:
'Bilgi var-olan belirli bir şeyin varlığını işe koşma yetisidir... Yunanlılar sanat ve sanat çalışmasına gerçek anlamıyla tékhne demekteydiler... Çünkü varlığın orada belirip bağımsızca dikilişini, işte burada ortaya çıkmış bir şeyde (çalışmada) yerleşmesini en dolaysız sağlayan şey sanattı...'
Teknik zekâsıyla malûl Germen kültürüne doğan birinin mevcut 'teknik' telâkkisine reddiye düzüp, ona farklı bir mânâ yükleyerek bir varoluş biçimi ortaya koyma cehdine bir başka misal, ünlü sosyolog Hans Freyer ve onun 1954'de, İ.Ü. Hukuk Fakültesi'nde verdiği konferansta söylediği şu sözleridir:
'Bugün insana bir yaşam sistemi de yabancı geliyor: Bu sistemin ilkesi ev değildir, makinedir... Öyleyse doğru olarak ileri sürülebilecek soru şu olabilir: Yapay olarak yaratılmış bir çevrede, bir yeni temel üzerinde, insanı eksiltmeyen, insanın asıl ve yaratıcı güçlerini işleten bir hayat kurmak mümkün müdür değil midir? '
...
Yakımların yıkımların olsun sonra
Düzelme..öl hatta
Kentlerin ölü çocukları kadar masum da olsan
Kuruyan kavaklara inat yaşaman gerkese de;
Öl ki yapraklarından taç yapsın üstü karalarla kaplı kentlerin
esmer ve de sevimli çocukları..