. ... . ki deniz suyu, köpük, bulanık burnumun ucu…;
ve sen bir yudum suyla niyetlenmiş, susuzluktan içi yangın yeri maşuk; çekip gittin gurbetinden sılana, hokkabazın şapkadan tavşan çıkarması gibi, sunamam sana bir cam kâse dolusu su şimdi, ki iç okyanus gözlerimin hayalini kana kana ki, dualarım, içini daha da kanatacak, bir kızıl gonca gül gibi…,
huzur esenli bir fecirde, çok yakın ve uyanıktım sana, ama bu gri sabahta çok uzaksın evet bana; ah;
iki yanı körpe çınar ağaçlarıyla bezeli, o atasız bulvarın çamur deryasına bulandığı gecede, ve ayaklarımın yere basmadığı bir demde, onca senelik yıkıntıdan, ve virâneden çıkmışlığın yürek gücüyle inerken yokuş aşağı, bildim ki; vaktinden çok sonra gelen meşkin, transandantal ve gizemli boyutlarını, seyridir; aşk…,
ki neden anlamak bu kadar zor ve hayat, bu kadar zor olmak zorunda mı, senkronize kederlerimiz ya hû;
ah kalbimin kamburu aşk, içimin güvesi…, ve üvey düşlerimin silsilesi sağlamlardan el almış efendisi, bırak beni; acının eşiğindeyim, telaşla düşüyorum maviden, oysa sen inatla, yüzümde susan nehre atıyorsun kendini, yalvarıyorum sana, kemirip bitir senden kalan ne varsa,
ki her sabah aynı ezan sesi geçerken uykumdan duasıdır kalbimin, ya rab, al bu sevdayı benden…, uyan mahmur yüreğim, ve sesin kısılana dek ağla şimdi..., ah; . ... .
.
...
.
ki deniz suyu,
köpük,
bulanık burnumun ucu…;
ve sen bir yudum suyla niyetlenmiş,
susuzluktan içi yangın yeri maşuk;
çekip gittin gurbetinden sılana,
hokkabazın şapkadan tavşan çıkarması gibi,
sunamam sana bir cam kâse dolusu su şimdi,
ki iç okyanus gözlerimin hayalini kana kana ki,
dualarım,
içini daha da kanatacak,
bir kızıl gonca gül gibi…,
huzur esenli bir fecirde,
çok yakın ve uyanıktım sana,
ama bu gri sabahta çok uzaksın evet bana;
ah;
iki yanı körpe çınar ağaçlarıyla bezeli,
o atasız bulvarın çamur deryasına bulandığı gecede,
ve ayaklarımın yere basmadığı bir demde,
onca senelik yıkıntıdan,
ve virâneden çıkmışlığın yürek gücüyle
inerken yokuş aşağı, bildim ki;
vaktinden çok sonra gelen meşkin,
transandantal ve gizemli boyutlarını,
seyridir; aşk…,
ki neden anlamak bu kadar zor ve hayat,
bu kadar zor olmak zorunda mı,
senkronize kederlerimiz ya hû;
ah kalbimin kamburu aşk,
içimin güvesi…,
ve üvey düşlerimin
silsilesi sağlamlardan el almış efendisi,
bırak beni;
acının eşiğindeyim,
telaşla düşüyorum maviden,
oysa sen inatla,
yüzümde susan nehre atıyorsun kendini,
yalvarıyorum sana,
kemirip bitir senden kalan ne varsa,
ki her sabah aynı ezan sesi geçerken uykumdan
duasıdır kalbimin,
ya rab, al bu sevdayı benden…,
uyan mahmur yüreğim,
ve sesin kısılana dek ağla şimdi...,
ah;
.
...
.