Kazım KOYUNCU karadenizin dalgası demek karayemişin buruk tadı,kızılağacın yaprağı,adamın hası demek. Hayde gidelim dedi bir türlü nasip olup gidemedim konserine sonra o tek başına gitti arkasında kocaman bir miras bırakarak mirasın bir kısmıda bende saklı. o sakallı dağılmış saçları gözümün önünden hiç gitmeyecek.Allah mekanını cennet yapsın, o bunu çok haketti.
türk müziğinin bana göre en önemli isimlerindendi.. hayata bakış açısı, özgürlükçü ve demokratik yapısıyla, özellikle gençliğin gönlünde ayrı bir yeri sahipti. lazca, megrelce, hemşince olan, kimsenin bilmediği türküleri bize o karadeniz dağalrını aşıp getiren, bize karadenizi ve karadenizliliği sevdiren yüce bir değerdi...
ama ne yazık ki Türkiye'de hep iyiler erken göçerler... Kazım Koyuncu da bunlardan biriydi.
Onlarca yıl önce Karadeniz de göz göre göre gerçekleşen Çernobil Felaketi onu da aramızdan aldı ve yine sorumlu olanların, katillerin yanına kar kaldı.. Sürekli 'Çernobil' e karşı gösterdiği direnişe bedenen yenilen ama ruhen, düşünce yapısıyla hep bu gerici zihniyeti yenmeyi bilmiş büyük bir savaşçıyı kaybettik.. Devletin milyonlarca doları alıp, susması, yurt dışı gemilerinin yıllardır boğazlardan ve denizlerimizden zehirli atık dolu gemilerini geçirmesi, ve buna bağlı olarak Karadeniz de her ailede bir ferdin kanser olarak doğması...Nasıl açıklayabiliriz bunu?
Bugün Samsun ve Trabzon arasında kara yolu yapma adı altında tüm ormanlar talan edilecek...Hala Çernobilin etkisi sürerken, üstelik bu ugurda yol göstericilerimiz olan sanatçılarımızı kaybederken, bir başka doğa felaketi geleceğimizi köreltecek...
inanamıyorum, ölemezsin, seni dinlerken didoyu dinlerken. internette senin öldüğünü öğreniyorum. ve bi anlamsızlık kapladı vücudumu gözümden yaşlar düşmeye başlıyor ama hala dinliyorum didoyu. ve çaresizlik içine düşüyorum. sen ölemezsin. senin müziğine daha doymadıkki. nerelere gittin tsira. nerelere herşeyin anlamsızlaştığı bir dünyada senin yokluğun çok üzgünüm yüreğim acıyor KAZIM ABİ SENİ HİÇ HİÇ UNUTMAYACAĞIM.
buraya bunları niye yazdığımı inanın bilmiyorum.onunla içimi paylaşsam onun beni duyabileceğini biliyorum ama cevap veremeyeceği için üzüldüğümden ellerim buraya çekti beni.kazım abi seni ezgilerinle hayata bakışınla sevdim ve seviyorum.inanılmaz bir insansın.bunca şeye rağmen en mutlu günün olduğuna inanmak istiyorum bugünün ama kendimin de en kötü günlerinden biri olduğunu çok iyi biliyorum. sen ne ezgilerinle nede kendinle aklımdan hiç çıkmayacaksın karadenizin hırçın rüzgarı. yerin cennet bahçesi olun ama bizi böyle erkenden KOYVERİP GİTMEYECEKTİN!
çok üzgünüm gerçekten çok üzgünüm.onu yakından tanımadım ama gerçekten tanımak isterdim. Hayata dair düşüncelerini öğrenmek isterdim. Sesini duymak isterdim. Aynı kulvarda olmak isterdim. Hiçbir zaman öleceğini düşünmedim. Hep iyileşecek diye bekliyordum. Ama olmadı. Keşke hayata direndiği gibi ölümede direnseydi. Çaresizlikten nefret ediyorum. Yaşamda bizi çaresiz kılan her şeyden nefret ediyorum.
karadenizin hircin cocugu. laz müzigin efsanesi. hic bir zaman unutmayacagiz. coskusu ve sempatik hareketleriyle bize o güzelim karadenizin parcalarini sevdirmesini bilen kazim koyuncu
o kendine hayran kitlesi değil bir sürü dost kazandı.haberi aldığımızda okuldaydık ve her kes yıkıldı bizim için çok önemli idin bize o güzel yayla türkülerini tanıttığın için ve o sonsuz aşkın için çok binlerce teşekkürler. cümlemiz yastayız.toprağın bol olsun kazım. cümlemizin başı sağolsun.
İnsanları birleştiren bir kısım unsurlar vardır.Bu unsurlardan biri de müziktir.Müziğin dili de kanaatimce evrenseldir.Tabiki siyasî içerikli müzikleri bunun dışında kabul ediyoruz.Çünkü o tarz müziklerde farklı gayeler bulunabilir. Karadeniz müziği de ülkemizin zengin müzik yelpazesinin bir parçasıdır.Bu müziğin ana enstrümanı kemençedir.Bunun dışında tulum da özellikle Artvin taraflarında yaygın olarak kullanılır. Ülkemizde farklı ırklardan insanların bulunduğu bir gerçektir.Fakat hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ortak paydasında birleşiyoruz.Zaten bugünkü dünyamızda saf bir ırktan oluşan devlet ve millet göstermek mümkün değildir.Bu belki gerekli de değildir.Zira bir cihan imparatorluğu olan Osmanlı'da onlarca ırktan insanlar ortak bir eksende daha mutlu ve refah içinde yaşamanın mücadelesini vermişlerdir.Bu mücadele altı asrı aşkın bir süre başarılı bir biçimde devam etmiştir. Müzikte de farklı renklerin olması bir zenginliktir.Aksi hâlde yeknesak ve sıkıcı olur.Bundan dolayı farklı dillerde müzikler yapılmaktadır ülkemizde…Bu dillerden birisi de Lazca'dır.Fakat gerçekten kendi grameri ve kelime dağarcığı olan Lâzca'dan bahsediyoruz.Hani yaygın bir yanlış kanı vardır ya…Karadeniz'de yaşayanları Laz olarak nitelerler.Onların konuşmalarına da Lazca derler.Oysa Karadeniz'de sadece Rize ve Artvin civarında az miktarda Laz vardır.Bunlar kendi aralarında Lazca konuşurlar.Fakat ırklarını asla ön plana çıkarıp tartışma konusu yapmazlar.Kardeşçe yaşarlar…Zira bu devlet hepimizindir.Herhangi bir ayrım yapmak ihanettir. Kansere yenilerek ebediyete göçen Kâzım Koyuncu da Laz müziği yapan değerli bir insandı.Çok kaliteli ve özgün müzikler yapıyordu.Kaçkarlar'ın gür sesini Türkiye'ye ve dünyaya duyuran bu yürekli insan,Karadeniz ezgilerine hayat veriyordu. Peki kimdi Kâzım Koyuncu? ...Biraz daha yakından tanıyalım merhumu…. Hopa'da 1972 yılında doğan Koyuncu, müziğe ortaokul birinci sınıfta mandolin çalarak başladı. İstanbul'a üniversite eğitimi için geldikten sonra müzikle yoğun olarak uğraşan Koyuncu, 1992'de profesyonel müzik yaşamına geçti. Karadenizli genç şarkıcı Kazım Koyuncu, Türkiye'nin ilk laz-rock grubunu kurmuştu. Türkiye'nin ilk laz-rock grubu olan 'Zuğaşi Berepe' yi kuran Koyuncu, bu grupla 1995'te 'Va Mişkunan' (Bilmiyoruz) , 1998'de de 'İgsaz' (Gidiyor) isimli albümleri yaptı. Koyuncu, 1998'in sonunda 'Zuğaşi Berepe' nin dağılmasının ardından tek başına müziğe devam etti ve 'Salkım Söğüt' isimli projelerin ikincisinde üç şarkıyla yer aldı. Kazım Koyuncu, 2001 yılında ilk solo albümü 'Viya' yı çıkardı. Daha sonra bir TV kanalında yayınlanan ve çok sevilen 'Gülbeyaz' adlı dizinin hem müziklerini yapan, hem de dizinin bazı bölümlerinde oyuncu olarak görev alan Koyuncu, 'Sultan Makamı' dizisinin de müziklerini hazırladı. İkinci solo albümü 'Hayde' yi Nisan 2004'te çıkaran Koyuncu, yaklaşık altı aydan beri kanser hastalığıyla mücadele ediyordu. Çok genç yaşta ayrıldı aramızdan Koyuncu….Henüz 33 yaşında iken….Yaşasaydı kim bilir neler yapacaktı.Karadeniz ezgilerini dünyanın öbür ucuna taşıyacaktı. Geleneksel Karadeniz çalgıları olan kemençe, tulum ve kavalın yanı sıra zamanın sesleri olan gitarlar da Kâzım Koyuncu'nun müziğini besliyordu. Kanser asrımızın vebası…Son yıllarda kanser vakalarında hızlı bir artış var.Kimin ne zaman kanser olacağı belli değil.Hepimizde bir korku var kansere dair! ...Ya sıradaki bensem…Kim bilir,kader deyip geçiyoruz.Acaba bu kadarı da kader mi? Çernobil'den sonra kanserden ölen kişilerin sayılarının artması tesadüf mü? Parça parça ölüyoruz. Uzun saçlı,yakışıklı ve sempatik insan Kâzım Koyuncu yok artık aramızda…Tekrarı yok bu filmin….Onu yaşatacak tek şey var… O da kısa ömrüne sığdırdığı birbirinden güzel müzikler…Müziğin sıradanlaştığı ve üretkenliğin azaldığı bu dönemde onu kaybetmek üzücü…Fakat onun yolundan gidecek ve bu alanda yeni ezgiler üretecek yeni insanlar da gelecektir elbette….Hayat iyisiyle kötüsüyle devam ediyor.Genç ölüye Allah'tan rahmet diliyorum.
Kazım Koyuncu Ölüm Sana Hiç Yakışmadı, Kazım abi... İçimiz acıyor, yokluğunu düşünmek bizi çok üzüyor. Ya bi mucize olsada bu haber yalanlansa... Dularımız seninle, cennetin kapıları açık olsun....
zamanını karadeniz ezgilerini tanıtmak adına korkusuzca harcayan belki yöresel tatlarımızı farklı mekanlara taşıyanlarla önemli mesafeler katetmiş duygulu bir okadarda başarılı insanlarında aramızdan apansız ayrılabileceğinin somut örneğidir.yakınlarının acısını paylaşır yüce yaradandan merhuma rahmet kalanlarına metanet temenni ediyorum.nur içinde yatsın....
çocuk; ne vardı sanki bu kadar sevdirecek kendini.şimdi biz yürekli bir ozanı,yiğit bir devrimciyi ve aydınlık yüzlü o uçarı çocuğumu kaybettik... seni seviyoruz uşağum...çok seviyoruz
Allahım gerçekten içim acıdı bugün onu yanına aldın..bu acıyı birçok insan paylaşıyor biliyorum.daha dün akşam ondan ve güzel şarkılarından koyu bir muhabbete dalmışken az önce duyduğum haber okadar ağır ki..
seni seviyoruz KAZIM KOYUNCU ve her zaman SEVECEĞİZ... üzüntüm bu güzel insandan mahrum kaldığımız için..
ÇOŞKU......demekki vamişkunan la başlayan bu karadeniz takasının yolculuğu sonaerdi...doğduğun o hırçın coğrafyanın vurgulu ezgilerini tüm coğrafyalardaki güzel insanlara sevdirdin...o zayıf bedenine kocaman bir kalp sığdırdın...bize yaşattığın güzellikler adına onüç yaşındaki kızım esma nın gözyaşları adına yerin cennet olsun...
Uzun saçlı ve yakışıklı Karadenizli... Lazca'nın tatlı, hareketli ve romantik melodilerini bize tanıttın. Bir Kürt kızına Lazca'yı sevdirdin. 'Salkım Söğüt', 'Viya' ve 'Hayde' albümlerinin kapaklarına, internetten fotoğraflarına bakıyorum. Seni çok seviyorum yakışıklı. Cennet bize sunduğun dildi. Karadeniz, yaşamını yitirmenle büyük bir değerini kaybetti. Acımız tartılamayacak kadar ağır. Yanaklarından ve alnından doyasıya öpüyorum... Sevgi Mutlu
Tanrı bazen bizi incitiyor. Kazım Lazca şarkı söyleyen az sayıda sanatçıdan biriydi. Lazcayı tekrardan eski günlerine kavuşturabilirdi. Lazca albüm yapılabileceğini, bu dilin unutulmadığını bize gösterdi. 2003'te Frankfurt'ta verdiği bir konserde Lazca şarkıların nakaratlarını Kürtlerle birlikte okudu. Türkçe okuyan Laz sanatçılar umarım bundan böyle albümlerinde Lazca da okurlar. Sevgili Kazım Koyuncu'nun anısı önünde büyük bir üzüntü ve saygıyla eğiliyorum. Firaz Baran
.insan hayatının hiçe sayıldığı, kendinden olmayanın değersiz görüldüğü, barışın ve kardeşliğin önemsiz sözcükler, insanın en değersiz şey olduğu ülkede yok olan sen, yok olan ben, yok olan sevgi, yok olan zaman, yok olan insan, yok olan yaşam!
'Duyarlı bir sanatçı olarak dertleri hissediyordum. Kanser de oldum artık. Ben kanserden çok korkan bir insandım. Kanserim ve korkmuyorum. Sadece beni sevenleri ve özgürlüğümü düşünüyorum. Ölüm küçük bir şey, ama hastalık sizin özgürlüğünüzü sınırlıyor.'
Kazım KOYUNCU karadenizin dalgası demek karayemişin buruk tadı,kızılağacın yaprağı,adamın hası demek. Hayde gidelim dedi bir türlü nasip olup gidemedim konserine sonra o tek başına gitti arkasında kocaman bir miras bırakarak mirasın bir kısmıda bende saklı. o sakallı dağılmış saçları gözümün önünden hiç gitmeyecek.Allah mekanını cennet yapsın, o bunu çok haketti.
türk müziğinin bana göre en önemli isimlerindendi.. hayata bakış açısı, özgürlükçü ve demokratik yapısıyla, özellikle gençliğin gönlünde ayrı bir yeri sahipti. lazca, megrelce, hemşince olan, kimsenin bilmediği türküleri bize o karadeniz dağalrını aşıp getiren, bize karadenizi ve karadenizliliği sevdiren yüce bir değerdi...
ama ne yazık ki Türkiye'de hep iyiler erken göçerler... Kazım Koyuncu da bunlardan biriydi.
Onlarca yıl önce Karadeniz de göz göre göre gerçekleşen Çernobil Felaketi onu da aramızdan aldı ve yine sorumlu olanların, katillerin yanına kar kaldı.. Sürekli 'Çernobil' e karşı gösterdiği direnişe bedenen yenilen ama ruhen, düşünce yapısıyla hep bu gerici zihniyeti yenmeyi bilmiş büyük bir savaşçıyı kaybettik.. Devletin milyonlarca doları alıp, susması, yurt dışı gemilerinin yıllardır boğazlardan ve denizlerimizden zehirli atık dolu gemilerini geçirmesi, ve buna bağlı olarak Karadeniz de her ailede bir ferdin kanser olarak doğması...Nasıl açıklayabiliriz bunu?
Bugün Samsun ve Trabzon arasında kara yolu yapma adı altında tüm ormanlar talan edilecek...Hala Çernobilin etkisi sürerken, üstelik bu ugurda yol göstericilerimiz olan sanatçılarımızı kaybederken, bir başka doğa felaketi geleceğimizi köreltecek...
Rahat uyu Kazım Koyuncu...
Seni Seviyorum...
erken oldu be abi allah rahmet eylesin karadeniz ve artvin öksüz kaldı GEÇ BULDUK TEZ YİTİRDİK
Allah rahmet eylesin
rahmetlik mi
kim ki bu
her ölüm erkenmiş gibi gelir bize ama daha yapacak çok işi olan bi insan için sahiden erken be!
inanamıyorum, ölemezsin,
seni dinlerken didoyu dinlerken.
internette senin öldüğünü öğreniyorum.
ve bi anlamsızlık kapladı vücudumu
gözümden yaşlar düşmeye başlıyor ama hala dinliyorum didoyu.
ve çaresizlik içine düşüyorum. sen ölemezsin.
senin müziğine daha doymadıkki.
nerelere gittin tsira.
nerelere
herşeyin anlamsızlaştığı bir dünyada senin yokluğun
çok üzgünüm
yüreğim acıyor
KAZIM ABİ SENİ HİÇ HİÇ UNUTMAYACAĞIM.
buraya bunları niye yazdığımı inanın bilmiyorum.onunla içimi paylaşsam onun beni duyabileceğini biliyorum ama cevap veremeyeceği için üzüldüğümden ellerim buraya çekti beni.kazım abi seni ezgilerinle hayata bakışınla sevdim ve seviyorum.inanılmaz bir insansın.bunca şeye rağmen en mutlu günün olduğuna inanmak istiyorum bugünün ama kendimin de en kötü günlerinden biri olduğunu çok iyi biliyorum.
sen ne ezgilerinle nede kendinle aklımdan hiç çıkmayacaksın karadenizin hırçın rüzgarı. yerin cennet bahçesi olun
ama bizi böyle erkenden KOYVERİP GİTMEYECEKTİN!
deniz bile ağlar...
çok üzgünüm gerçekten çok üzgünüm.onu yakından tanımadım ama gerçekten tanımak isterdim. Hayata dair düşüncelerini öğrenmek isterdim. Sesini duymak isterdim. Aynı kulvarda olmak isterdim.
Hiçbir zaman öleceğini düşünmedim. Hep iyileşecek diye bekliyordum. Ama olmadı. Keşke hayata direndiği gibi ölümede direnseydi.
Çaresizlikten nefret ediyorum. Yaşamda bizi çaresiz kılan her şeyden nefret ediyorum.
Hoşçakal Sevgili Kazım Koyuncu.
Bu bir veda değil belki de bir başlangıç
karadenizin hircin cocugu. laz müzigin efsanesi. hic bir zaman unutmayacagiz. coskusu ve sempatik hareketleriyle bize o güzelim karadenizin parcalarini sevdirmesini bilen kazim koyuncu
ben, sadece ben olmak istiyorum...
heygidi karadeniz, sendemi gidiciydin...
o kendine hayran kitlesi değil bir sürü dost kazandı.haberi aldığımızda okuldaydık ve her kes yıkıldı bizim için çok önemli idin bize o güzel yayla türkülerini tanıttığın için ve o sonsuz aşkın için çok binlerce teşekkürler. cümlemiz yastayız.toprağın bol olsun kazım. cümlemizin başı sağolsun.
insanüstü.
dilerim hastalığı boyunca çektiği ve bunu hiç bir şekilde sömürmediği için şu an çook güzel bir yerdedir.ALLAH RAHMET ETSİN....
KARADENİZ'İN ASİ ÇOCUĞU: KÂZIM KOYUNCU
M.NİHAT MALKOÇ
İnsanları birleştiren bir kısım unsurlar vardır.Bu unsurlardan biri de müziktir.Müziğin dili de kanaatimce evrenseldir.Tabiki siyasî içerikli müzikleri bunun dışında kabul ediyoruz.Çünkü o tarz müziklerde farklı gayeler bulunabilir.
Karadeniz müziği de ülkemizin zengin müzik yelpazesinin bir parçasıdır.Bu müziğin ana enstrümanı kemençedir.Bunun dışında tulum da özellikle Artvin taraflarında yaygın olarak kullanılır.
Ülkemizde farklı ırklardan insanların bulunduğu bir gerçektir.Fakat hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ortak paydasında birleşiyoruz.Zaten bugünkü dünyamızda saf bir ırktan oluşan devlet ve millet göstermek mümkün değildir.Bu belki gerekli de değildir.Zira bir cihan imparatorluğu olan Osmanlı'da onlarca ırktan insanlar ortak bir eksende daha mutlu ve refah içinde yaşamanın mücadelesini vermişlerdir.Bu mücadele altı asrı aşkın bir süre başarılı bir biçimde devam etmiştir.
Müzikte de farklı renklerin olması bir zenginliktir.Aksi hâlde yeknesak ve sıkıcı olur.Bundan dolayı farklı dillerde müzikler yapılmaktadır ülkemizde…Bu dillerden birisi de Lazca'dır.Fakat gerçekten kendi grameri ve kelime dağarcığı olan Lâzca'dan bahsediyoruz.Hani yaygın bir yanlış kanı vardır ya…Karadeniz'de yaşayanları Laz olarak nitelerler.Onların konuşmalarına da Lazca derler.Oysa Karadeniz'de sadece Rize ve Artvin civarında az miktarda Laz vardır.Bunlar kendi aralarında Lazca konuşurlar.Fakat ırklarını asla ön plana çıkarıp tartışma konusu yapmazlar.Kardeşçe yaşarlar…Zira bu devlet hepimizindir.Herhangi bir ayrım yapmak ihanettir.
Kansere yenilerek ebediyete göçen Kâzım Koyuncu da Laz müziği yapan değerli bir insandı.Çok kaliteli ve özgün müzikler yapıyordu.Kaçkarlar'ın gür sesini Türkiye'ye ve dünyaya duyuran bu yürekli insan,Karadeniz ezgilerine hayat veriyordu. Peki kimdi Kâzım Koyuncu? ...Biraz daha yakından tanıyalım merhumu….
Hopa'da 1972 yılında doğan Koyuncu, müziğe ortaokul birinci sınıfta mandolin çalarak başladı. İstanbul'a üniversite eğitimi için geldikten sonra müzikle yoğun olarak uğraşan Koyuncu, 1992'de profesyonel müzik yaşamına geçti. Karadenizli genç şarkıcı Kazım Koyuncu, Türkiye'nin ilk laz-rock grubunu kurmuştu.
Türkiye'nin ilk laz-rock grubu olan 'Zuğaşi Berepe' yi kuran Koyuncu, bu grupla 1995'te 'Va Mişkunan' (Bilmiyoruz) , 1998'de de 'İgsaz' (Gidiyor) isimli albümleri yaptı.
Koyuncu, 1998'in sonunda 'Zuğaşi Berepe' nin dağılmasının ardından tek başına müziğe devam etti ve 'Salkım Söğüt' isimli projelerin ikincisinde üç şarkıyla yer aldı.
Kazım Koyuncu, 2001 yılında ilk solo albümü 'Viya' yı çıkardı. Daha sonra bir TV kanalında yayınlanan ve çok sevilen 'Gülbeyaz' adlı dizinin hem müziklerini yapan, hem de dizinin bazı bölümlerinde oyuncu olarak görev alan Koyuncu, 'Sultan Makamı' dizisinin de müziklerini hazırladı.
İkinci solo albümü 'Hayde' yi Nisan 2004'te çıkaran Koyuncu, yaklaşık altı aydan beri kanser hastalığıyla mücadele ediyordu.
Çok genç yaşta ayrıldı aramızdan Koyuncu….Henüz 33 yaşında iken….Yaşasaydı kim bilir neler yapacaktı.Karadeniz ezgilerini dünyanın öbür ucuna taşıyacaktı.
Geleneksel Karadeniz çalgıları olan kemençe, tulum ve kavalın yanı sıra zamanın sesleri olan gitarlar da Kâzım Koyuncu'nun müziğini besliyordu.
Kanser asrımızın vebası…Son yıllarda kanser vakalarında hızlı bir artış var.Kimin ne zaman kanser olacağı belli değil.Hepimizde bir korku var kansere dair! ...Ya sıradaki bensem…Kim bilir,kader deyip geçiyoruz.Acaba bu kadarı da kader mi? Çernobil'den sonra kanserden ölen kişilerin sayılarının artması tesadüf mü? Parça parça ölüyoruz.
Uzun saçlı,yakışıklı ve sempatik insan Kâzım Koyuncu yok artık aramızda…Tekrarı yok bu filmin….Onu yaşatacak tek şey var… O da kısa ömrüne sığdırdığı birbirinden güzel müzikler…Müziğin sıradanlaştığı ve üretkenliğin azaldığı bu dönemde onu kaybetmek üzücü…Fakat onun yolundan gidecek ve bu alanda yeni ezgiler üretecek yeni insanlar da gelecektir elbette….Hayat iyisiyle kötüsüyle devam ediyor.Genç ölüye Allah'tan rahmet diliyorum.
yaa ben inanmıyorum daha ben pazartesi konsere gelecektim sırf senin için daha horon edecektikk. olmadı böylee! ! ! mekanın cennet olsun.
Kazım Koyuncu
Ölüm Sana Hiç Yakışmadı, Kazım abi... İçimiz acıyor, yokluğunu düşünmek bizi çok üzüyor. Ya bi mucize olsada bu haber yalanlansa... Dularımız seninle, cennetin kapıları açık olsun....
zamanını karadeniz ezgilerini tanıtmak adına korkusuzca harcayan belki yöresel tatlarımızı farklı mekanlara taşıyanlarla önemli mesafeler katetmiş duygulu bir okadarda başarılı insanlarında aramızdan apansız ayrılabileceğinin somut örneğidir.yakınlarının acısını paylaşır yüce yaradandan merhuma rahmet kalanlarına metanet temenni ediyorum.nur içinde yatsın....
çocuk; ne vardı sanki bu kadar sevdirecek kendini.şimdi biz yürekli bir ozanı,yiğit bir devrimciyi ve aydınlık yüzlü o uçarı çocuğumu kaybettik...
seni seviyoruz uşağum...çok seviyoruz
Karadeniz müziğini de, Lazları da, bize daha çok sevdirdi..
Allah Rahmet Eylesin..
Mekanı Cennet Olsun..
Allahım gerçekten içim acıdı bugün onu yanına aldın..bu acıyı birçok insan paylaşıyor biliyorum.daha dün akşam ondan ve güzel şarkılarından koyu bir muhabbete dalmışken az önce duyduğum haber okadar ağır ki..
seni seviyoruz KAZIM KOYUNCU ve her zaman SEVECEĞİZ...
üzüntüm bu güzel insandan mahrum kaldığımız için..
ÇOŞKU......demekki vamişkunan la başlayan bu karadeniz takasının yolculuğu sonaerdi...doğduğun o hırçın coğrafyanın vurgulu ezgilerini tüm coğrafyalardaki güzel insanlara sevdirdin...o zayıf bedenine kocaman bir kalp sığdırdın...bize yaşattığın güzellikler adına onüç yaşındaki kızım esma nın gözyaşları adına yerin cennet olsun...
Uzun saçlı ve yakışıklı Karadenizli... Lazca'nın tatlı, hareketli ve romantik melodilerini bize tanıttın. Bir Kürt kızına Lazca'yı sevdirdin. 'Salkım Söğüt', 'Viya' ve 'Hayde' albümlerinin kapaklarına, internetten fotoğraflarına bakıyorum. Seni çok seviyorum yakışıklı. Cennet bize sunduğun dildi. Karadeniz, yaşamını yitirmenle büyük bir değerini kaybetti. Acımız tartılamayacak kadar ağır. Yanaklarından ve alnından doyasıya öpüyorum... Sevgi Mutlu
Tanrı bazen bizi incitiyor. Kazım Lazca şarkı söyleyen az sayıda sanatçıdan biriydi. Lazcayı tekrardan eski günlerine kavuşturabilirdi.
Lazca albüm yapılabileceğini, bu dilin unutulmadığını bize gösterdi.
2003'te Frankfurt'ta verdiği bir konserde Lazca şarkıların nakaratlarını Kürtlerle birlikte okudu. Türkçe okuyan Laz sanatçılar umarım bundan böyle albümlerinde Lazca da okurlar. Sevgili Kazım Koyuncu'nun anısı önünde büyük bir üzüntü ve saygıyla eğiliyorum. Firaz Baran
.insan hayatının hiçe sayıldığı, kendinden olmayanın değersiz görüldüğü, barışın ve kardeşliğin önemsiz sözcükler, insanın en değersiz şey olduğu ülkede yok olan sen, yok olan ben, yok olan sevgi, yok olan zaman, yok olan insan, yok olan yaşam!
'Duyarlı bir sanatçı olarak dertleri hissediyordum. Kanser de oldum artık. Ben kanserden çok korkan bir insandım. Kanserim ve korkmuyorum. Sadece beni sevenleri ve özgürlüğümü düşünüyorum. Ölüm küçük bir şey, ama hastalık sizin özgürlüğünüzü sınırlıyor.'
der ve gider...
Kazım Koyuncu yarın (26.06.2005) Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda saat 11:00'da düzenlenecek törende sevenleriyle son kez buluşacak! ..
Saat 16:00'da kalkacak uçakla Trabzon'a ve oradan da memleketi olan Hopa'ya götürülecek.