SARAYCIK KÖYÜ SARAYCIK YAYLASINDA ÇIĞ ALTINDA KALAN 12 KİŞİ DİRMİT ALİ OĞLU ŞEHİT ASKER HAFIZ RAMAZAN’IN EZAN OKUMA ÖYKÜSÜ PEÇELİ MAĞARA VE TARİHİ KERVAN YOLU, TOROSLARIN GEÇİT VERMEYEN GÖKBEL GEÇİDİ Akdeniz’i İç Anadolu’ya bağlayan tarihi kervan yolunda Gezbel in batısında Köseler köyü doğusunda Saraycık orman arazisi içerisinde it yolu yada hitit dağ yolu üzerindeki Gökbel’in olduğu köy Saraycık Köyümüz. Saraycık Köyü, Tarihi Kervan Yolu üzerindeki hem fiziki açıdan hem güvenlik açısından Torosların en zor geçitlerden birisi olan Gökbel yakınlarındaki genellikle eşkiyaların sığınak olarak kullandığı peçeli mağarası, çat kilise diye bilinen asıl adı çatkise eski olan ve su değirmenlerinin olduğu yerleşim yeri, Gezbeli geçidi öncesindeki Osmanlı döneminde hizmet veren köyün doğusundaki jandarma karakolunun olduğu bölge, Saraycık yaylası karpuz çatlatan pınarı,Sinekli mağara su kaynağı ile de ön plana çıkar. “Hitit Dağ Yolu” Fraktin-Hanyeri güzergahı, günümüz karayolunun daha kuzeyinden geçmektedir. Bu yol Köseler Köyü’nün 4km. güney doğusundaki Saypınar Mevkii’nin batısından ve Karanlık Dere Vadisi’nin doğu yamacından Saraycık Köyü Gökbel üzerinden peçeli mağara civarından İmamkulu Köyü’nden gelip Köroğlu Kayalığı üzerinden Toroslar’ı aşarak Tufanbeyli Hanyeri Köyü’ne veya daha güneye yönelerek Anadolu’ya açılan bir kapı olarak tarihte yerini alır. Saraycık köyü takriben 1787yıllarında kurulan köyümüzdür. Kurucuları arasında Hacı Mustafa Çıkılı, İbrahim ağa Aslan, Açacak Hüseyin, Plalı Goca, Goca Musaların Ahmet gibi isimler olduğu söylenir. Orman Köyü olan Saraycık Köyümüzde Goca pınarın hemen yakınına Çıkılılar sülalesinin babaları Hacı Mustafa Çıkılı ve İbrahim ağa Aslan ile birlikte oba beyleri yan yana sırt sırta evlerini yapmışlar. Hacı Mustafa Çıkılı ile Arab Alinin babası. İbrahim ağanın. Evinin olduğu yerin altında Kulluk denen eski yerleşim yeri tarihi dokusu nedeniyle küçük saray gibi olduğu için küçük saray anlamında Saraycık adını buradan aldığı rivayet edilir.(Cengiz Ayaz) 1943 yılında Habib kahanın Fekeli gelini Emine ile kızı Zala Çiriş otu toplayıp dönerken Gök boyunun dibindeki Gat’ın suyuna kapılarak kaybolmuşlar. Günlerce aranır sonunda cesetleri Gıpız deresinde bulunur. 1944 yılının Şubat’ında, Tomarza'nın Avşar köylerinden, Zülfikar ve Hacı Memmet ile Saraycık köyünden Ali Hoca'nın oğlu Mustafa Azgın'ın da aralarında bulunduğu on iki kişi Çukurova'ya ekmek parası kazanmak için giderken Saraycik Dogurca kayası mevkisinde çığ düşmesi sonucu hepsi kar altında kalır. Altı kişi kendi çabaları ile kurtulur. Altı kişi ise çığ altında can verir. Çığ altında kalanlardan dördünün cesetleri birkaç gün sonra çıkartılabilir ikisinin cesedi ise ancak ilkbaharda karların erimesiyle bulunabildiği anlatılır. Köyden çalışmak üzere İl dışına ve yurt dışına gidenler son zamanlarda köye dönüp evlerine ve ocaklarına sahip çıkmaya başlamaları takdirle karşılanır.Köyde Hayrı severliği ile tanınan İsmet İncedayı Develi Devlet Hastanesine dializ ünitesi, EKG cihazı ile Müftülük binasına önemli bir bağışda bulunmuş olup oğul Bünyamin İncedayı da Babası adına Fatih Mahallesine Kuran kursu yaptırmıştır. 2011 yılı Mart ayının 3 ünde de Saraycık Köyü Muhtarı Süleyman Nehir ve eşi geçirdikleri trafik kazası sonucu vefat eder. Saraycıklı ırak Ali yumruk oyununda ismi ön plana çıkanlardandır. DİRMİT ALİ OĞLU ŞEHİT ASKER HAFIZ RAMAZAN 1961 kışı Ramazan Bayramı arafesinde Askerden izinli gelip tipiye yakalanıp soğuktan donarak vefat eden Saraycıklı Dirmit Ali'nin oğlu Hafız'ın hikâyesi; Çataloluk köyüne bayramlaşmaya giden Saraycıkli Açacak İbrahim'e, Çatalolukluların, Arefe günü köylerinden geçip giden Hafız'ın Saraycık'ta Bayram sabahı ezanı okuyup bayram namazını kıldırıp kıldırmadığını sormaları üzerine olumsuz cevabı alınır. Askerden izinli dönen Saraycıklı Dirmit Ali'nin oğlu Hafız Ramazan Kılıç 'ın Saraycık köyüne ulaşmamış olduğu haberinin duyulmasıyla köyün erkekleri, Hafız'ı aramak için Saraycık tarafından Bayraklı'nın yamacına doğru Çataloluk, Dereşimli, Köseler ve Avlağa köylerinin erkekleri de Armutlu-Karamıklı mıntıkasından Saraycık Köyüne doğru koşuşlar. Dağ tepe her yer didik didik aranmış, fakat kar ve tipi bütün izleri örtmüş ve her taraf bembeyaz bir çarşafla kaplanmış gibi göründüğünden Hafız bulunamamıştı. Havanın kararmaya başlamasıyla herkesin aramadan vazgeçip umutsuzluk içerisinde köye dönmek üzere oldukları esnada, Karamıklı Mevkii'ndeki Çinçik Bekir'in Kuyusu'nun karşı yamacındaki top ardıç ağaçlarının dibinde, tipi ve soğuktan buyarakölmüş olan Hafız'ın cesedinin görülmesiyle bütün umutlar sönüverir.. Köylüler, cenazeyi ağaç dallarından yaptıkları salın üzerine koyarak, kara bata çıka binbir güçlükle Saraycık köyüne taşırlar. Anlatıldığına göre; Şehit Hafız, İstanbul'daki bir Kur'an kursunda okuyarak hafız olmuş, oralarda göreve başlamış ve kendilerini okutan hocasının kızı Suna ile evlenmiş, Mesut (Halit) isminde bir de çocukları dünyaya gelmişti. Askere giderken eşini ve oğlunu Saraycık köyündeki babasının evine bırakır. Ramazan Bayramı için komutanından izin alarak arife günü Bakırdağı'na kadar aktarmalı araçlarla gelmiş ve oradan yaya olarak Çataloluk köyüne ulaştığında vakit ikindi sonu olmuştu. Zorkun-Kirazli-Armutlu-Annoluk Vadisi ve güzergåahını takip ederek Saraycık köyüne doğru yola çıktığında, kendisini gören Çataloluklular, “havanın kışlı ve vaktin dar olduğu, dört-beş kilometre kadar olan yolun bu kışta gidilemeyeceği, o gün Çataloluk'ta kalması ya da kendi köylülerine muhtarın evindeki jandarma telefonundan haber vermelerini" teklif etmişti. O ise"kimseye haber vermemelerini, çünkü köyüne gece varıp sabahleyin ezan okuyarak herkesi şaşırtmak istediğini ve bayram namazını kıldıracağını' söyleyerek durmayıp yoluna devam etmişti. İzinli geleceğinden kimseye haber vermemiş, ani ve habersiz gelivermesiyle Köyüne ailesine biricik Mesut'una kavuşup onları sevindirmek istemişti. O güzel sesiyle sabah ezanını okumaya başlayınca, başta babası olmak üzere bütün akraba ve köylüler uykularından uyanıp, "Havız gelmiş!.. Havız gelmiş!.." diye sevinçle gaz lambası ve idarelerini yakacaklar, herkesin uyandığını ve evlerde peş peşe ışıkların yandığını görünce dünyalar Hafız'ın olacaktı... Ama ne yazık ki çetin kış şartları buna fırsat vermemişti işte! İşteo günden sonra, Şehit Hafız Askerin Kur'an-i Kerim'i hatmedip ezberleyerek hafız oluşu, zor olan köy hayatından kurtulup devlette görev alması, şehirli bir kızla evlenme şansı ve mutlu yuvası, şehirli bir gelinin köye uyum sağlayıp kayınbabasına ve kaynanasına nasıl saygı gösterip hizmet etmekte olduğu dilden dile köyden köye anlatılmaya başlanır. Nezir Ötegen 7-12-2020- Develi
SARAYCIK KÖYÜ
SARAYCIK YAYLASINDA ÇIĞ ALTINDA KALAN 12 KİŞİ
DİRMİT ALİ OĞLU ŞEHİT ASKER HAFIZ RAMAZAN’IN EZAN OKUMA ÖYKÜSÜ
PEÇELİ MAĞARA VE TARİHİ KERVAN YOLU,
TOROSLARIN GEÇİT VERMEYEN GÖKBEL GEÇİDİ
Akdeniz’i İç Anadolu’ya bağlayan tarihi kervan yolunda Gezbel in batısında Köseler köyü doğusunda Saraycık orman arazisi içerisinde it yolu yada hitit dağ yolu üzerindeki Gökbel’in olduğu köy Saraycık Köyümüz.
Saraycık Köyü, Tarihi Kervan Yolu üzerindeki hem fiziki açıdan hem güvenlik açısından Torosların en zor geçitlerden birisi olan Gökbel yakınlarındaki genellikle eşkiyaların sığınak olarak kullandığı peçeli mağarası, çat kilise diye bilinen asıl adı çatkise eski olan ve su değirmenlerinin olduğu yerleşim yeri, Gezbeli geçidi öncesindeki Osmanlı döneminde hizmet veren köyün doğusundaki jandarma karakolunun olduğu bölge, Saraycık yaylası karpuz çatlatan pınarı,Sinekli mağara su kaynağı ile de ön plana çıkar.
“Hitit Dağ Yolu” Fraktin-Hanyeri güzergahı, günümüz karayolunun daha kuzeyinden geçmektedir. Bu yol Köseler Köyü’nün 4km. güney doğusundaki Saypınar Mevkii’nin batısından ve Karanlık Dere Vadisi’nin doğu yamacından Saraycık Köyü Gökbel üzerinden peçeli mağara civarından İmamkulu Köyü’nden gelip Köroğlu Kayalığı üzerinden Toroslar’ı aşarak Tufanbeyli Hanyeri Köyü’ne veya daha güneye yönelerek Anadolu’ya açılan bir kapı olarak tarihte yerini alır.
Saraycık köyü takriben 1787yıllarında kurulan köyümüzdür. Kurucuları arasında Hacı Mustafa Çıkılı, İbrahim ağa Aslan, Açacak Hüseyin, Plalı Goca, Goca Musaların Ahmet gibi isimler olduğu söylenir.
Orman Köyü olan Saraycık Köyümüzde Goca pınarın hemen yakınına Çıkılılar sülalesinin babaları Hacı Mustafa Çıkılı ve İbrahim ağa Aslan ile birlikte oba beyleri yan yana sırt sırta evlerini yapmışlar. Hacı Mustafa Çıkılı ile Arab Alinin babası. İbrahim ağanın. Evinin olduğu yerin altında Kulluk denen eski yerleşim yeri tarihi dokusu nedeniyle küçük saray gibi olduğu için küçük saray anlamında Saraycık adını buradan aldığı rivayet edilir.(Cengiz Ayaz)
1943 yılında Habib kahanın Fekeli gelini Emine ile kızı Zala Çiriş otu toplayıp dönerken Gök boyunun dibindeki Gat’ın suyuna kapılarak kaybolmuşlar. Günlerce aranır sonunda cesetleri Gıpız deresinde bulunur.
1944 yılının Şubat’ında, Tomarza'nın Avşar köylerinden, Zülfikar ve Hacı Memmet ile Saraycık köyünden Ali Hoca'nın oğlu Mustafa Azgın'ın da aralarında bulunduğu on iki kişi Çukurova'ya ekmek parası kazanmak için giderken Saraycik Dogurca kayası mevkisinde çığ düşmesi sonucu hepsi kar altında kalır. Altı kişi kendi çabaları ile kurtulur. Altı kişi ise çığ altında can verir. Çığ altında kalanlardan dördünün cesetleri birkaç gün sonra çıkartılabilir ikisinin cesedi ise ancak ilkbaharda karların erimesiyle bulunabildiği anlatılır.
Köyden çalışmak üzere İl dışına ve yurt dışına gidenler son zamanlarda köye dönüp evlerine ve ocaklarına sahip çıkmaya başlamaları takdirle karşılanır.Köyde Hayrı severliği ile tanınan İsmet İncedayı Develi Devlet Hastanesine dializ ünitesi, EKG cihazı ile Müftülük binasına önemli bir bağışda bulunmuş olup oğul Bünyamin İncedayı da Babası adına Fatih Mahallesine Kuran kursu yaptırmıştır.
2011 yılı Mart ayının 3 ünde de Saraycık Köyü Muhtarı Süleyman Nehir ve eşi geçirdikleri trafik kazası sonucu vefat eder. Saraycıklı ırak Ali yumruk oyununda ismi ön plana çıkanlardandır.
DİRMİT ALİ OĞLU ŞEHİT ASKER HAFIZ RAMAZAN
1961 kışı Ramazan Bayramı arafesinde Askerden izinli gelip tipiye yakalanıp soğuktan donarak vefat eden Saraycıklı Dirmit Ali'nin oğlu Hafız'ın hikâyesi;
Çataloluk köyüne bayramlaşmaya giden Saraycıkli Açacak İbrahim'e, Çatalolukluların, Arefe günü köylerinden geçip giden Hafız'ın Saraycık'ta Bayram sabahı ezanı okuyup bayram namazını kıldırıp kıldırmadığını sormaları üzerine olumsuz cevabı alınır.
Askerden izinli dönen Saraycıklı Dirmit Ali'nin oğlu Hafız Ramazan Kılıç 'ın Saraycık köyüne ulaşmamış olduğu haberinin duyulmasıyla köyün erkekleri, Hafız'ı aramak için Saraycık tarafından Bayraklı'nın yamacına doğru Çataloluk, Dereşimli, Köseler ve Avlağa köylerinin erkekleri de Armutlu-Karamıklı mıntıkasından Saraycık Köyüne doğru koşuşlar. Dağ tepe her yer didik didik aranmış, fakat kar ve tipi bütün izleri örtmüş ve her taraf bembeyaz bir çarşafla kaplanmış gibi göründüğünden Hafız bulunamamıştı. Havanın kararmaya başlamasıyla herkesin aramadan vazgeçip umutsuzluk içerisinde köye dönmek üzere oldukları esnada, Karamıklı Mevkii'ndeki Çinçik Bekir'in Kuyusu'nun karşı yamacındaki top ardıç ağaçlarının dibinde, tipi ve soğuktan buyarakölmüş olan Hafız'ın cesedinin görülmesiyle bütün umutlar sönüverir.. Köylüler, cenazeyi ağaç dallarından yaptıkları salın üzerine koyarak, kara bata çıka binbir güçlükle Saraycık köyüne taşırlar.
Anlatıldığına göre; Şehit Hafız, İstanbul'daki bir Kur'an kursunda okuyarak hafız olmuş, oralarda göreve başlamış ve kendilerini okutan hocasının kızı Suna ile evlenmiş, Mesut (Halit) isminde bir de çocukları dünyaya gelmişti. Askere giderken eşini ve oğlunu Saraycık köyündeki babasının evine bırakır.
Ramazan Bayramı için komutanından izin alarak arife günü Bakırdağı'na kadar aktarmalı araçlarla gelmiş ve oradan yaya olarak Çataloluk köyüne ulaştığında vakit ikindi sonu olmuştu. Zorkun-Kirazli-Armutlu-Annoluk Vadisi ve güzergåahını takip ederek Saraycık köyüne doğru yola çıktığında, kendisini gören Çataloluklular, “havanın kışlı ve vaktin dar olduğu, dört-beş kilometre kadar olan yolun bu kışta gidilemeyeceği, o gün Çataloluk'ta kalması ya da kendi köylülerine muhtarın evindeki jandarma telefonundan haber vermelerini" teklif etmişti. O ise"kimseye haber vermemelerini, çünkü köyüne gece varıp sabahleyin ezan okuyarak herkesi şaşırtmak istediğini ve bayram namazını kıldıracağını' söyleyerek durmayıp yoluna devam etmişti. İzinli geleceğinden kimseye haber vermemiş, ani ve habersiz gelivermesiyle Köyüne ailesine biricik Mesut'una kavuşup onları sevindirmek istemişti. O güzel sesiyle sabah ezanını okumaya başlayınca, başta babası olmak üzere bütün akraba ve köylüler uykularından uyanıp, "Havız gelmiş!.. Havız gelmiş!.." diye sevinçle gaz lambası ve idarelerini yakacaklar, herkesin uyandığını ve evlerde peş peşe ışıkların yandığını görünce dünyalar Hafız'ın olacaktı... Ama ne yazık ki çetin kış şartları buna fırsat vermemişti işte!
İşteo günden sonra, Şehit Hafız Askerin Kur'an-i Kerim'i hatmedip ezberleyerek hafız oluşu, zor olan köy hayatından kurtulup devlette görev alması, şehirli bir kızla evlenme şansı ve mutlu yuvası, şehirli bir gelinin köye uyum sağlayıp kayınbabasına ve kaynanasına nasıl saygı gösterip hizmet etmekte olduğu dilden dile köyden köye anlatılmaya başlanır. Nezir Ötegen 7-12-2020- Develi