Kültür Sanat Edebiyat Şiir

karamürsel sepeti sizce ne demek, karamürsel sepeti size neyi çağrıştırıyor?

karamürsel sepeti terimi Ayca Şen tarafından tarihinde eklendi

  • Ali Koygun
    Ali Koygun

    Son sepetçi-M.Ali Koygun (tel: 0532 223 8823)
    Adres:Cumhuriyet Cad.Halil Koygun Sk.No:19/A-B-Karamürsel/Kocaeli-05554242795
    Yöresel sepetin makinalaşmış nesile inatla direnmesinin bir göstergesi Karamürselli Ali Koygun. Babadan miras kalan ve bugün artık kaybolmaya yüz tutmuş mesleği azimle, sabırla sürdürerek geleneksel Karamürsel sepetlerini yaşatmaya çalışıyor. Koygun, yeni teşvik yasasından da oldukça memnun. Teşvikler sayesinde mesleğin unutulmasının önüne geçileceği umudunu taşıyor.
    Bugün artık kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel Karamürsel sepetleri Ali Koygun’un ellerinde hayat buluyor. Adapazarı, Yalova ve çevre illerden Kocaeli’nin şirin ilçesi Karamürsel’e alışveriş yapmak üzere gelen bölge halkı için vazgeçilmez mekandır sepetçi baba Osman Koygun… Yörede adeta marka haline gelen babanın izinden giden Ali Koygun da, bugün ilçenin son sepetçisi… Tabanından başlayarak tıpkı bir örümcek ağı gibi ördüğü sepetlerle mesleğini gelecek nesillere aktarmanın peşinde… Ali Koygun’la Karamürsel sepetinin öyküsünü konuştuk…
    PADİŞAHA HEDİYE
    Karamürsel’e özgü olan bu el sanatı sepetin bir hikayesi var mı?
    Osmanlı Padişahı Abdülaziz, bir gün gezi için Hereke’deki av köşküne geldiğinde, Karamürsel eşrafı, adet olduğu üzere Padişaha bir hediye sunmaya karar verir. Mevsim yaz olduğu için yörenin meşhur meyvesi kirazı seçerler. Padişahın huzuruna çıkacak olan kasaba temsilcileri, itina ile toplanan kirazları bir sepete doldurarak sandalla Hereke’ye geçerler. Padişahın huzuruna kabul edilirler ve hediye sepetini sunarlar. Oldukça değişik ve sade hediyeyi gören Abdülaziz, biraz şaşırarak biraz da küçümseyerek hediye sepetini şöyle bir süzer. İçinde ne olduğunu merak etmekten kendini alamaz. Derhal gümüş bir tepsi getirilir, sepetin içindeki kirazlar tepsiye boşaltılır. Sepetin içindeki kirazlar tepsiye sığmayıp taşınca, Abdülaziz hayretle şöyle mırıldanır: “Sepeti ufak tefek gördük amma içindekini tepsiye sığdıramadık! ” Abdülaziz’in bu sözü daha sonraları halk arasında, bir nevi deyim olur çıkar.
    YAŞ MEYVELER ZEDELENMEZ
    Karamürsel’le özdeşleşen bu sepetin özelliği nedir?
    Bu sepetin diğer sepetlerden farkı sapı olmamasıdır. Meyve toplamak için ağaca çıkan kişi, sepeti yandan geçirilmiş ipleri ile beline bağlar. Ayrıca küçük görünür ama çok şey alır. Sepetin tek hammaddesi, düzgün ve budaksız kestane çubuğudur. Bu çubuğun “şah” denen körpe devresi vardır ki, bu devre içinde kesilip kurutulmaya bırakılan çubuktan daha sağlam ve kaliteli sepetler yapılır. Ormandan getirilen kestane (yabani olanı makbuldür) çubukları, en az bir hafta süreyle kurumaya bırakılır. Daha sonra usta, çok keskin özel bıçağı ile çubukları çıtalar halinde keser. Kesilen çıtalar suya batırılarak yumuşatılır. Kestane ağacının çubuğundan örülen bu sepetler, kendine özgü özelliği ile gayet pratik ve kullanışlı. Karamürsel sepeti, ağaçtan toplanan yaş meyveleri zedelemeden sandıklarına ulaştırmak için kullanılır.
    MAHARET KONUŞUR
    Biraz da yapımından bahsedebilir misiniz?
    Sepetçi ustası, sepeti tabanından tıpkı bir örümcek ağı gibi örmeye başlar. Çıtalara kazandırdığı esneklik, maharetli elleri arasında şekillenir ve bir süre sonra sepetin iskeleti ortaya çıkar. Usta ölçü kullanmaz, ama şaşılacak bir uyum ve alışkanlıkla sepete koni biçimini verir. Usta sepetin dik durabilmesi için ona bir denge kazandırmak zorundadır; bunu da bilgi ve tecrübesiyle ama el yordamıyla yapmayı başarır.
    Sepetçiliğin yaşaması için neler yapıyorsunuz?
    Biz yeni nesil çocukların ve yetişkinlerin tarihlerini, yöresel ürünlerini unutmamaları için dizilere ve filmlere sponsor oluyoruz. Böylece Karamürsel sepeti ve daha pek çok tahta oymacılığının zihinlerde taze olarak kalmasını sağlıyoruz.
    * * *
    Gençler mesleğe devam edebilecek
    Yeni teşvik yasası kaybolan mesleklere neler getiriyor?
    Yeni teşvik yasası, kaybolmakta olan mesleklerin yaşatılmasına yönelik bir atılım. Kaybolan mesleklere 5. bölgeye uygulanacak olan teşviklerin uygulanmasıyla KDV iadesi, sigorta prim desteği ve kredilerin verilmesi hem mesleğin unutulmasının önüne geçecek hem de gençlere mesleğin devamını sağlayacak bir imkan yaratılmış olacak.
    * * *
    Kurutulmuş kestane çıtalarından örülür
    Karamürsel sepetinin tabanı 15–20 cm’dir. Ağız genişliği 40.45 cm, boyu ise 60–65 cm’yi bulur. Yarım koniyi andıran sepet iyi kesilmiş ve kurutulmuş kestane çıtalarından örüldüğünden iç hacmi, dış görünüşünün aksine geniştir.

  • Ali Koygun
    Ali Koygun

    Meşhur Karamürsel Sepetçisiyiz.3 nesildir müşterilerimizin hizmetindeyiz.Sepet,bambu ve hasır mobilyalar,şark köşesi malzemeleri diğer çeşitlerimizdendir. Biz imalatçı olduğumuz için özel üretim ve siparişlerinzi yapılır.
    Karamürsel Merkez adres:Cumhuriyet Cad.Halil Koygun Sok.No:19/A-Karamürsel/Kocaeli-0532 223 8823
    Şube:Topçular Feribot İskelesi Yanı Zuhalkent Sitesi No:25-Topçular/Yalova-0555 424 2795

  • Münevver Erilmez
    Münevver Erilmez

    Sokağın köşesinde küçük bir dükkân... Dışarıda asılı boy boy sepet, hediyelik eşyalar arasında yitip gitmiş. Girişte de farklı boylarda beyaz çamaşır sepetleri var; yanı başına küçük ekmek sepetleri yerleştirilmiş. Bir kenarda asılı duran yarım koniyi andıran Karamürsel sepetleri aralarında zor seçiliyor. İkinci katın vitrininde duran bambu sandalye ise dikkat çekmede birinciliği kimseye kaptırmıyor...
    40 yaşlarında biri beliriyor içeriden. Küskün bir yüz ifadesiyle bizi karşılayan Ali Kaygun’un sepet sorumuza yanıtı, “Ne var anlatacak? Bir sepetin fiyatı beş lira. Bu bile çok geliyor. Allahtan dükkân bizim. Yoksa kirası zor çıkar” oluyor.
    Adı, hemen her zaman sepetiyle anılan Karamürsel’in merkezindeki tek sepetçi dükkânının sahibi olan Kaygun, bu isyanında pek de haksız sayılmaz. Çünkü görünen o ki ünlü Karamürsel sepetinin dillere destan öyküsünün de yavaş yavaş sonu geliyor.
    Gazeteci Erdoğan Özdemir, “Kaptan–ı Derya Karamürsel” adlı kitabında, Karamürsel sepetinin ününün Sultan Abdülaziz dönemine dayandığına işaret ediyor:
    “Sultan Abdülaziz’in Hereke’deki av köşküne geldiğini haber alan Karamürsel eşrafı, padişaha bir hediye götürmeye karar verir. ‹tina ile toplanan kirazlar bir sepetin içinde padişaha sunulur. Bu değişik ve oldukça sade hediyeyi gören padişah, biraz şaşırarak biraz da küçümseyerek hediye sepetini şöyle bir süzer. Bir yandan da içinde ne olduğunu merak eder. Gümüş bir tepsi getirilir ve sepetin içindeki kirazlar tepsiye boşaltılır. Sultan Abdülaziz hayretle şöyle mırıldanır: ‘Sepeti ufak tefek gördük amma, içindekini tepsiye sığdıramadık.’”
    Karamürselliler, “Ufacık tefecik gördün de Karamürsel sepeti mi sandın? ” esprisinin bu efsaneden doğduğunu anlatıyor...
    Kurutulmuş kestane çıtalarından yapılan Karamürsel sepeti yüzyılların birikimiyle ortaya çıkan ölçülere sahip. Sepetlerin tabanı 5–8, ağız genişliği 15–20, boyu ise 35–40 santimetre.
    Sepetçilik tarımın bölgede yaygınlaşmasıyla birlikte gelişmiş. Ustalar da bu ölçüleri yıllar boyu el ve göz yordamı ile yakalamış.
    Bir zamanlar bahçelerde çalışanlar İstanbul’a sandıkla taşınan meyvelerin bozulup, ezilmeden toplanması amacıyla sepetleri iple bellerine bağlarmış.
    Günümüzde de kiraz toplamada bu sepetler kullanılıyor ama eskisi kadar rağbet görmüyor. Ne usta kalmış artık geride, ne de kestane ağaçlarının ve tarımın o eski bereketi.
    Dayanıklı kestane ağacının yerini de artık daha ucuz olan ve kolay bulunan fındık ağacı almış. Belediye’nin açtığı sepet yapımı kursu ise beklenen ilgiyi görmemiş.
    Ali Kaygun, “Çok iyi bir usta günde üç dört sepet yapabilir. Alet edevat yok; bir bıçak ve el emeği. O kadar emeğe, bir sepet beş yeni liraya satılınca... işin ucunda para yok ki, gençler rağbet etsin” diyor. Ve ardından ekliyor:
    “Fabrikasyon daha zahmetsiz; şu bambu sandalyeyi 100 yeni liraya satıyorum.”
    İzmit Körfezi’nin güneyinde yer alan Kocaeli’nin Karamürsel ilçesi, bir söylentiye göre adını, Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş yıllarında ilk Osmanlı Tersanesi’ni ve Deniz Üssü’nü Kavak Mevkii Armutçuk Koyu’nda kurduğu rivayet edilen Karamürsel Bey’den alıyor...
    Karamürsel’in yükseltilerinde bugün yeşillerin içinden köy evleri kırmızı çatılarıyla benek benek göz kırpıyor.
    Günümüzde Karamürsel’in üzerine oturduğu topraklar bir zamanlar “bataklık”mış. Sonuçta da, farklı dönemlerde yöreye Batum, Bulgaristan, Kafkasya, Romanya, Yunanistan ve Yugoslavya’dan gelen göçmenler arasında kıyılar pek rağbet görmemiş. Bu nedenle de bölgeye gelenler “sıtma” korkusuyla dağ köylerine yerleşmiş.
    Yolun bir yanına saklanmış bu dağ köylerinde Boşnaklar, Lazlar, Gürcüler, Pomaklar, Arnavutlar yaşıyor...
    Karamürsel merkezine yakın köylerden biri olan ve balkonlarda asılı mısırları ve çiçek açmış kara lahanalarıyla tipik bir Karadeniz köyünü andıran Çamçukur’da köy kahvesi arayışımız sonuçsuz kalıyor.
    Köy muhtarı Şaban Yamak merakımızı hemen gideriyor:
    “Lazlar ekmeğini dışarıda arar. Akşam olsun, torba dolsun yaşar gideriz. Kim oturacak kahvede? ”
    Yamak’ın söylediğine göre bu köyde herkes Arhavi’den, herkes inşaatçı.
    “Erkeklerin köyde kalmaması daha iyi, kimse kimseye bulaşmaz. Biz Lazlar ayranı kabarık insanlarız, aniden parlarız. Ama ölüm, düğün, dernek; hemen geliriz bir araya” diye anlatıyor.

  • Sezgin Yeşiltaş
    Sezgin Yeşiltaş

    Karamürsel sepetlerinin ufak tefek olması yüzünden, ufak tefek insanların, ufak tefek olmalarına rağmen bir sepet olmadıklarını bildirmek için 'ufak tefek gördün de karamürsel sepeti mi sandın' demesi üzerine dilimize girmiştir :)