boşta kalmışsın demektir eğer kapanmış bir yarayı deşip kanatmışsan,yok eğer yara kapanmamışsa kanatmana hiç gerek yok,o zaten kanar durur ha birde insanlardan acı çektikçe önemli biri olduğunun vehmine kapılanlar var,bunlar özellikle yaparlar işte bu işlemi=) =(
Bir insan kalkıp gidecekse, kimse tutamaz onu... Çünkü ruhu çoktan yolculuğa çıkmıştır... Gitmek isteyen insanı ve sözlerini anlamak yerine, 'bana saygısızlık yapıyor' deyip, bir çocuk gibi kızıp başka kapılarınızı da kapayabilirsiniz... Ne de olsa kolay yol budur... Tıpkı o insanın yüzüne konuşmak yerine, dedikodunun 'dayanılmaz hafifliğine' kapılmak, ölü eti yemek gibi... Düşünüp tartmak yerine 'yargılamak', anlayış yerine dangalakça 'alınganlık' daha kolay çünkü... Yalın'ın 'Günaydın' adında çok güzel bir şarkısı var... Sözleri her şeyi özetliyor..: 'Besbelli uzun zamandır / Aynayı kendine döndürmüyorsun / Yitirilenler apaçık ortada / İki gönül arasına üçüncü saklanmaz / Ya yalnızlık ya ben / Ya sakladın, hep saklandın / Bu kalpten kovuldun sen! / Günaydın gittim ben...' Unutmayalım ki DÜŞÜNCELERİNİ DEĞİŞTİREBİLENLER, DÜŞÜNEBİLİYOR DEMEKTİR! ... At iziyle it izi birbirine karışmış...Bilmeden kendini fark edemez insan... Kendini bilmeden ne ötekini, ne diğerlerini, ne de hayatı fark edebilir...Bir tohum ekmeden, bir ağaç dikmeden kendini ağaçtan saymamalı insan... Bakmayı değil, görmeyi; ağzıyla laf kalabalığı yaptıkça değil yüreğiyle konuşmayı öğrendikçe öğreniyor insan... Bunun içindir ki Vergilius binlerce yıl önce Aeneas destanında 'Gerçeklerin gözyaşları var' diyor..
öyle kanatıyorsun ki bazen silmek istiyorum
ya böyle bekleme kapıda yada.. git artık.ölüyorum
boşta kalmışsın demektir eğer kapanmış bir yarayı deşip kanatmışsan,yok eğer yara kapanmamışsa kanatmana hiç gerek yok,o zaten kanar durur
ha birde insanlardan acı çektikçe önemli biri olduğunun vehmine kapılanlar var,bunlar özellikle yaparlar işte bu işlemi=) =(
Bir insan kalkıp gidecekse, kimse tutamaz onu... Çünkü ruhu çoktan yolculuğa çıkmıştır... Gitmek isteyen insanı ve sözlerini anlamak yerine, 'bana saygısızlık yapıyor' deyip, bir çocuk gibi kızıp başka kapılarınızı da kapayabilirsiniz... Ne de olsa kolay yol budur... Tıpkı o insanın yüzüne konuşmak yerine, dedikodunun 'dayanılmaz hafifliğine' kapılmak, ölü eti yemek gibi... Düşünüp tartmak yerine 'yargılamak', anlayış yerine dangalakça 'alınganlık' daha kolay çünkü...
Yalın'ın 'Günaydın' adında çok güzel bir şarkısı var... Sözleri her şeyi özetliyor..: 'Besbelli uzun zamandır / Aynayı kendine döndürmüyorsun / Yitirilenler apaçık ortada / İki gönül arasına üçüncü saklanmaz / Ya yalnızlık ya ben / Ya sakladın, hep saklandın / Bu kalpten kovuldun sen! / Günaydın gittim ben...'
Unutmayalım ki DÜŞÜNCELERİNİ DEĞİŞTİREBİLENLER, DÜŞÜNEBİLİYOR DEMEKTİR! ...
At iziyle it izi birbirine karışmış...Bilmeden kendini fark edemez insan... Kendini bilmeden ne ötekini, ne diğerlerini, ne de hayatı fark edebilir...Bir tohum ekmeden, bir ağaç dikmeden kendini ağaçtan saymamalı insan...
Bakmayı değil, görmeyi; ağzıyla laf kalabalığı yaptıkça değil yüreğiyle konuşmayı öğrendikçe öğreniyor insan... Bunun içindir ki Vergilius binlerce yıl önce Aeneas destanında 'Gerçeklerin gözyaşları var' diyor..
bazen bir söz, bir bakış, bir an, bir mekan, bir şey, acı birşey gibi birşey. kanatılacak yer varsa sizde, kanatır hayat.
Yüreğimizde iyileştiremediğimiz yaraları kanatarak, bazen kendimizden bizi uzaklaştırmaya çalışmak...
kabuk tutmuş bir yarayı kanatmak
kabuğun altında sevgili sen kanayansın; (