Empati demek, kendini başkalarının yerine koymak demektir. Başkaları için bir takım adımlar atmak demektir. Kendinden birşeyler vermek, belki de ödün vermek demektir. Empati yapabilmek için karşımızdaki insanın ruhuna tam anlamıyla nüfuz edebilmeliyiz. Dinlemeliyiz. Sormalıyız. Anlamalıyız. Açmalıyız. Fırsatlar tanımalıyız. Rahatlatmalıyız. Çalakalem, yarım yamalak bilgilerle, hislerle hayati yargılara varmamalıyız.
Fevri davranıyoruz. Acele ediyoruz. Kıra kıra seviyoruz. Oysa durulmalıydık... Daha derli toplu düşünmeliydik... Daha sakin olmalıydık... Değirmende buğday öğütür gibi kırmamalıydık sevenlerimizi... Daha kapsayıcı, daha kucaklayıcı, daha şeffaf ve daha geniş olmalıydık...
Bir millet reset istiyor adeta Tanrı'dan, yoksulluk,fakirlik,çaresizlik,ve yangının bitmesi için, kindarlığın,tarafgirliğin,bitmesi için, yalnız hak namına başlayıp hak namına işlemek için, pandemi yetmedi Tanrı'nın belki son sillesi bu, evet heryangının çaresi su; mazlumlara ağlamak, yardım etmek, adil olmak , ve Tanrı'nın merhametini hak etmek için.
Şimdi dua dua dileniyoruz yalvarıyoruz yağmur için,için için, ciğer yanıyor, yürekler yanıyor herkes suçu ve suçluyu arıyor, suçlu insanlık, siz yeryüzündekilere merhamet etmezseniz, gökyüzündekiler de size merhamet etmez.
Göz yaşı mı hala kahkahadayız ağlayamıyoruz bile, dönüp ülkenin fotoğrafını çekin, hayatın fotoğrafını çekin ve nerede yanlış yaptık nerede aldandık diye düşünün herkes bu soruyu sorsun...
Bir millet reset istiyor, Tanrı'ya tekrar layık kul olmak için, ilk reseti ben atıyorum kendi adıma, kimde ne kadar kul hakkım varsa helal olsun,tekbir şartla, müslümanlara hasret kaldığımız ve camilerin boşaldığı bu günlerde yeter ki müslüman olsun.
Bazen hafife aldığın şeyler savurur seni... Gözüne kaçan bir kirpik gibi... . . Seni bambaşka dünyalara götürür Bazen de hiç ummadığın biri... . . B.Ş.
Tecrübeye sırtını dayayacaksın...
Yıkılan güvenin tamiri olmaz.
Mantıklı bir soruya makul bir cevap vermeyeni, bir doğru nasihate uygun bir tavır göstermeyeni terket.
İnsanı başkalarına soracaksın...
Kilitlenmek... Aşk, bir kalbe hapsolmaktır.
Lüks değil, bir ihtiyaç; sevmek, sevilmek... Mecburiyet...
Bir inci için eğer okyanusun dibine girmeyi göze alıyorsan aşık oldun demektir...
Empati demek, kendini başkalarının yerine koymak demektir.
Başkaları için bir takım adımlar atmak demektir. Kendinden birşeyler vermek, belki de ödün vermek demektir.
Empati yapabilmek için karşımızdaki insanın ruhuna tam anlamıyla nüfuz edebilmeliyiz. Dinlemeliyiz. Sormalıyız. Anlamalıyız. Açmalıyız. Fırsatlar tanımalıyız. Rahatlatmalıyız.
Çalakalem, yarım yamalak bilgilerle, hislerle hayati yargılara varmamalıyız.
Fevri davranıyoruz. Acele ediyoruz. Kıra kıra seviyoruz.
Oysa durulmalıydık... Daha derli toplu düşünmeliydik... Daha sakin olmalıydık...
Değirmende buğday öğütür gibi kırmamalıydık sevenlerimizi...
Daha kapsayıcı, daha kucaklayıcı, daha şeffaf ve daha geniş olmalıydık...
Ne kadar yüzeyselleştik... 1 ve 0 a indirgedik herşeyi...
ve sıfırcı olduk çıktık.
Kırmızı kart göstermeye ne kadar da meyilliyiz...
Bir iki kafadan bakkal hesabıyla direk sonuca bağlamak mıydı aşk?
Aşk, derin bir analiz, yoğun bir sentez, belki de yıllar sürecek iki kişilik bir ekip çalışması değil miydi?
Bir Millet Reset İstiyor Tanrı'dan
Bir millet reset istiyor adeta Tanrı'dan,
yoksulluk,fakirlik,çaresizlik,ve yangının bitmesi için,
kindarlığın,tarafgirliğin,bitmesi için,
yalnız hak namına başlayıp hak namına işlemek için,
pandemi yetmedi Tanrı'nın belki son sillesi bu,
evet heryangının çaresi su;
mazlumlara ağlamak,
yardım etmek,
adil olmak ,
ve Tanrı'nın merhametini hak etmek için.
Şimdi dua dua dileniyoruz yalvarıyoruz yağmur için,için için,
ciğer yanıyor, yürekler yanıyor herkes suçu ve suçluyu arıyor,
suçlu insanlık,
siz yeryüzündekilere merhamet etmezseniz,
gökyüzündekiler de size merhamet etmez.
Göz yaşı mı hala kahkahadayız ağlayamıyoruz bile,
dönüp ülkenin fotoğrafını çekin,
hayatın fotoğrafını çekin ve nerede yanlış yaptık nerede aldandık diye düşünün herkes bu soruyu sorsun...
Bir millet reset istiyor, Tanrı'ya tekrar layık kul olmak için,
ilk reseti ben atıyorum kendi adıma,
kimde ne kadar kul hakkım varsa helal olsun,tekbir şartla,
müslümanlara hasret kaldığımız ve camilerin boşaldığı bu günlerde yeter ki müslüman olsun.
Rüzgarda iplik iplik salınan kadifemsi saçlarınla istediğin gibi takılabilirsin dallarıma...
Biraz kalbimden koptuğu gibi yazayım :))
Üzgün ve üzüntülü iki farklı kelime :
Seni bloke ettim, üzgünüm...
Kendini çektiğin günden beri, üzüntülüyüm...
yani kendi ellerimizle kendimizi tehlikeye attık ve yandık ve aldandık.
Yangın
Hepimiz sarhoşuz,
hepimiz biçare,
savrulmaktayız bir yangının külü gibi,
hepimiz biraz deli,hem divane....
ormanlardan önce,
vicdanlar yandı,
doğruluk yandı,dürüstlük yandı,
yangınların en kötüsü bu...
önce birlik yandı,beraberlik yandı,saflık yandı,merhamet yandı...
masumlar yandı,mazlumlar yandı.
ve tanrı da belki son bir sille ile insanlığı uyardı.
yakmayın doğruluğu,düzeltin nesilleri zira gelecek yandı.
Hepimiz sarhoşuz,
hepimiz biçare,
savrulmaktayız bir yangının külü gibi,
hepimiz biraz deli,hem divane....
Korkarak, saklanarak, gizli-kapaklı gelme bana…
Aşkın rengi şeffaf…
Hodri meydan, çık karşıma…
B.Ş.
Aşk mı istiyorsun?
Aşkın rengi şeffaf…
Tüm renkleri soyun!
B.Ş.
Bana güneşten, dolunaydan, denizden bahsetme...
Aşkın rengi şeffaf...
Yak bütün perdeleri...
B.Ş.
Ey perdelerin ardındaki güzel...
Bana maviden, kırmızıdan, beyazdan bahsetme
Aşkın rengi şeffaf...
B.Ş.
İnsan bazen verilen kredileri kendinden bilebiliyor.
Başağın boynunu bükmesi doluluğundandır...
Aldığın risk kadarsın.
Aşk, gelsin demeyeceksin. Sen aşka gideceksin.
Yalçın dalgalardan kurtarır seni
Alelade gördüğün bir can simidi
.
.
Hayaline sığmayan bir aşk yaşatır
Asla beklemediğin sıradan biri...
.
.
B.Ş.
Bazen hafife aldığın şeyler savurur seni...
Gözüne kaçan bir kirpik gibi...
.
.
Seni bambaşka dünyalara götürür
Bazen de hiç ummadığın biri...
.
.
B.Ş.
Öldürmek meziyet değil, oldurmaya çalışmalı...
Kıra kıra sevemezsiniz.
Herşey iyidir, bakmasını bilene...