Çat diye gidişlerinden anlıyorum ki, sen de en az benim kadar yorgunsun... Yüzüstü atıyorsun kendini çaresizliğin yatağına... Bırakıyorsun kendini düşünmeye dahi mecali olmayan boşluklara... . Olsaydın yanımda şimdi... Sıcacık... Rüya gibi... Cennet gibi...
Herşey ilk başta zor olur, üç beş yıl sürer bu zorluk, alışırsın, sonra güzellikler başlar ve herşey kolay gelir. Derken doyarsın, sıkılırsın, değişiklik istersin, yeni bir başlangıç, yeni bir zorluk ve tatlı hatıraları tebessümle karşıladığın geçmiş yıllar...
Hep aşk istiyorsun tamam sana hep aşk ama daha ilk tümsekte ağlıyorsun... Daha ne engebeler, ne virajlar, kimbilir ne zorluklar var. Böyle durumlarda işi erbabına bırakacaksın...
En aykırı tartışmalar, en şok edici cümleler, en köşeye yatırıcı sorular, en ilginç çıkarımlar karşısında dahi soğukkanlılığımızı, profesyonelliğimizi, sakinliğimizi muhafaza edebilmeliyiz. Genişlik böyle bir şey...
Yağmurlardan sonra çıkar gökkuşağı...
.
Hayaller kur,
Varsın rengarenk olsun...
Pembe, sarı, yeşil, beyaz...
.
Beklemenin hakkını ver
Kavuşmanın tadına var...
Hayat devam ettikçe,
Ufuklara bak...
Sonralara...
Her iş yoluna girecek...
"Keşke"lerin yerini "iyi ki" ler alacak
Yine ümit diyeceğiz, yine bahar diyeceğiz...
Atlatacağız...
Yeneceğiz...
Günün sonunda güleceğiz...
Aşkla kanatlanacağız...
Çat diye gidişlerinden anlıyorum ki, sen de en az benim kadar yorgunsun...
Yüzüstü atıyorsun kendini çaresizliğin yatağına...
Bırakıyorsun kendini düşünmeye dahi mecali olmayan boşluklara...
.
Olsaydın yanımda şimdi...
Sıcacık... Rüya gibi... Cennet gibi...
Çer çöpü aş ta gel...
Tozu toprağı,
Dağ taşı aş ta gel...
.
Orada,
Masmavi bir denizin kıyısında,
Bekliyorum seni...
.
Kalbim, bir ambar yeri...
Kalbim, bomboş bir arazi...
Kalbim senin sevgili...
.
Mahzur kaldığım yerden,
Çek götür beni,
Tut ellerimden...
.
B.Ş.
İşte böyle sevgili
Korkuyorsun bana ait olmaktan
Korkuyorum sana yarım kalmaktan…
Mustafa Bay
Herşey ilk başta zor olur, üç beş yıl sürer bu zorluk, alışırsın, sonra güzellikler başlar ve herşey kolay gelir. Derken doyarsın, sıkılırsın, değişiklik istersin, yeni bir başlangıç, yeni bir zorluk ve tatlı hatıraları tebessümle karşıladığın geçmiş yıllar...
Vasat birini istiyorsan mavi hapı iç, normal hayatına devam et... Yok gerçek aşkın peşindeysen kırmızı hapı içmek zorundasın...
Hiç kimse değişmez, önemli olan senin esnekliğin, seçici geçirgenliğin...
Hep aşk istiyorsun tamam sana hep aşk ama daha ilk tümsekte ağlıyorsun... Daha ne engebeler, ne virajlar, kimbilir ne zorluklar var. Böyle durumlarda işi erbabına bırakacaksın...
Belli bir pahası da olsa bazı şeylere paha biçilemez; sağlık gibi, aşk gibi, heyecan dolu güzel bir yaşam gibi..
Bazı şeylerden fedakarlık ve feragat etmeden gerçek mutluluğa ulaşılamaz.
Evlilik uyum filan değildir. Evlilik, iki uyumsuz dişlinin birbirine sürtünerek yeni dişler yapmaları ve çarkları döndürmeye başlamasıdır.
Eğlenmeye sonuna kadar tamam ama dertte ve sıkıntıda da var mısın?
Tamam aşk güzel, sevmek tatlı, frekans uyumlu, gece dorukta ama bir de güpegündüz akan uzun bir hayat var...
En aykırı tartışmalar, en şok edici cümleler, en köşeye yatırıcı sorular, en ilginç çıkarımlar karşısında dahi soğukkanlılığımızı, profesyonelliğimizi, sakinliğimizi muhafaza edebilmeliyiz. Genişlik böyle bir şey...
Sevilmek, sevmekten daha çok seviliyor çünkü sevmek te sevilmeyi seviyor
Kırmızı çizgileri kutsamamak gerekir. Mecbur kaldığında bazı şeyler mübah... İnsan, zaruri durumlarda kırmızı çizgilerinin dışına da çıkabilir.
Biliyorum yorgunsun,
Biraz bezgin, biraz bıkkın...
Yıllar yıpratmış seni...
Üzgünüm sarsıyorum...
Sen de haklısın
Daha önce görmedin benim gibisini...
B.Ş.
Ezberlenmiş tekrarları gevelemenin bir anlamı var mı? Al tekneni, çık bir sabah, açıl okyanusa... Gözün ufuk görsün...
Değişimden ve yenilikten korkma. Tecrübe gibi dost yoktur...
Bir insan bir doğruyu söylüyorsa, üstüne başına kim olduğuna bakma... Hele de bu doğru seninle alakalıysa...
Kendimizden çok fazla emin olmamalıyız. Bin biliyorsan bir bilene danış demiş atalar...
"Dobra dobra", her zaman iyi bir şey olmayabilir. Önemli olan doğru yerde doğru zamanda doğru üslupla ifade etmek...
Kendimizi check-up yapmalıyız her zaman. Biz bizi anlatmayalım, başka birileri anlatsın bizi...
Esas olan, "Herşeyi ben biliyorum" değil, "Benim bildiklerimde yanlışlar da olabilir"
Sürekli kavga mı edelim? Biri alttan alacak. Daha sonra öbürü de özür dilesin, pişman olsun...
Tevazu, "ben" değil, "biz" dir.
Sabır ve tahammül, bela, sıkıntı ve musibetler karşısında en önemli direnç kaynaklarıdır. Sabır ve tahammül katsayısını artırmaya bakmalı.
İnsan, bazı kelimeleri sarfederken cimri olmalı... Tutumlu olmalı üzücü, kırıcı cümleler karşısında...