Bazen karşımızdaki insanın bir “insan” olduğunu unutabiliyoruz. Onu bir yazı, bir rakam, bir fotoğraf, bir ses, bir ışık, bir madde, bir kategori, bir nizip, bir hayal yada herhangi bir şey olarak değerlendirebiliyoruz. Oysa ayakları yere sağlam basmayan bu acelecilik ve tankların paletleri altında ezen bu hırsın muhatabı bir insan… Daha sakin, daha duru, daha zihnimiz berrak düşünmeliyiz…
Bazen kendimizi dünyanın en akıllı insanı zannederiz, kıvrak hareketlerle her meseleyi çözeceğimizi düşünürüz. Bize göre yaptığımız manevraları diğerleri bilmiyordur ve aklımızsıra diğerlerini parmağımızda oynatıyoruzdur... Oysa diğerleri belki de bizden birkaç adım sonrasını görüyordur. Belki de diğerleri bizi, bizim kendilerine karşı tavır ve hareketlerimizi bildiği halde, bizi kırmamak için hatalarımızı yüzümüze vurmuyorlardır. Bizi öylece kabul etmişlerdir belki de... Egomuza, zekamıza, tavır ve davranışlarımıza fazla güvenmemeliyiz. Alimin yanında dilini, arifin yanında kalbini tut demişler...
İnsan, ağırlanmayı seviyor... Rahatı Huzuru Konforu İç açıcı, rahat ortamları Geniş, ferah yerleri Temizi Güzeli Güzel sözler duymayı Güzel yiyecekler yemeyi Güzel içecekleri İnsan değer verilmeyi... İnsan beğenilmeyi... ... İnsan sevmeyi ve sevilmeyi seviyor...
Zihnimize, gönlümüze bedenimizden çok yük bindiriyoruz. Rahatlamanın gereksiz yüklerden kurtulmanın yolları mutlaka bulunmalı. Yılda en az dört beş kere uzun tatiller yapılmalı. İnsan daha çok çalışmasını değil nasıl dinleneceğini planlamalı ki çalışma kısmında tam verim alabilsin.
İnsan, herşeyin hazırını istiyor… Hemen armut pişsin ağzına düşsün istiyor. Gerçek dünyada emeksiz çilesiz düzgün bir ilerleme, gayretsiz helal bir kazanç var mı ? Bu, dost kazanmaksa hele…
Ya kurak çıkıyor toprak ya da gök serpiştirsin diye bir ömür bekliyoruz. Ümit ekiyoruz bir yerlere... Hayal ekiyoruz belki de bulutların haberi bile olmadan...
Bir heykeltraş gibi gereksiz herşeyi at, ben kalacağım geriye...
Basit düşün: Burdayım ve seninim... Ben öyle yapıyorum: "Ordasın ve benimsin"
Yoktun, şu yaz gününde, çok üşüdüm bugün...
Oğul: “Baba, deve bir pul, alalım mı?”
Baba: “Yok ki oğul, alamam”
başka bir zaman,
Oğul: “Baba, deve bin pul olmuş”
Baba: “ Var oğlum, hemen alalım”
Bulursun, yakındır, elin gitmez almaya…
Kaybedince uzaklara büyük bedeller ödemeye razı olursun…
Bazen karşımızdaki insanın bir “insan” olduğunu unutabiliyoruz. Onu bir yazı, bir rakam, bir fotoğraf, bir ses, bir ışık, bir madde, bir kategori, bir nizip, bir hayal yada herhangi bir şey olarak değerlendirebiliyoruz. Oysa ayakları yere sağlam basmayan bu acelecilik ve tankların paletleri altında ezen bu hırsın muhatabı bir insan… Daha sakin, daha duru, daha zihnimiz berrak düşünmeliyiz…
Hiç bilmediğin bir şeyi isteyemezsin
Bazen kendimizi dünyanın en akıllı insanı zannederiz, kıvrak hareketlerle her meseleyi çözeceğimizi düşünürüz. Bize göre yaptığımız manevraları diğerleri bilmiyordur ve aklımızsıra diğerlerini parmağımızda oynatıyoruzdur... Oysa diğerleri belki de bizden birkaç adım sonrasını görüyordur. Belki de diğerleri bizi, bizim kendilerine karşı tavır ve hareketlerimizi bildiği halde, bizi kırmamak için hatalarımızı yüzümüze vurmuyorlardır. Bizi öylece kabul etmişlerdir belki de... Egomuza, zekamıza, tavır ve davranışlarımıza fazla güvenmemeliyiz. Alimin yanında dilini, arifin yanında kalbini tut demişler...
Dağ, tavşanı sevmiş; tavşanın haberi olmamış...
:)
İnsan, ağırlanmayı seviyor...
Rahatı
Huzuru
Konforu
İç açıcı, rahat ortamları
Geniş, ferah yerleri
Temizi
Güzeli
Güzel sözler duymayı
Güzel yiyecekler yemeyi
Güzel içecekleri
İnsan değer verilmeyi...
İnsan beğenilmeyi...
...
İnsan sevmeyi ve sevilmeyi seviyor...
Senmerkezli yaşa hayatı...
Negatif insanlardan uzak dur, bu, sen olsan bile...
Sürekli teşekkür modunda kalırsan çözemeyeceğin sorun kalmaz.
"taş" ları "daş" a dönüştürmek lazım...
Gönlü taş değil de günüldaş...
Yolda taş değil de yoldaş...
Arkadan taş değil de arkadaş...
"Herşey olsun" ya da "Herşey aynı anda olsun" tabiatın doğasına aykırı... Maksimum ile optimum arası gidip gelmek sanırım daha mantıklı...
Dost dediğin;
Varlıkta ve yoklukta…
Açlıkta ve toklukta…
Hastalıkta, sağlıkta…
Sen nereye, o oraya…
Dost, hep yanında olan…
Gerisi yalan…
Dünyada matematik kuralları işlemiyor. 5 dediğin 3 oluyor, 1 dediğin 1000 oluyor. İşlemin sonucuna bakacaksın…
Zihnimize, gönlümüze bedenimizden çok yük bindiriyoruz. Rahatlamanın gereksiz yüklerden kurtulmanın yolları mutlaka bulunmalı. Yılda en az dört beş kere uzun tatiller yapılmalı. İnsan daha çok çalışmasını değil nasıl dinleneceğini planlamalı ki çalışma kısmında tam verim alabilsin.
İnsan, herşeyin hazırını istiyor… Hemen armut pişsin ağzına düşsün istiyor. Gerçek dünyada emeksiz çilesiz düzgün bir ilerleme, gayretsiz helal bir kazanç var mı ? Bu, dost kazanmaksa hele…
Mütevazi bir dostla kuru ekmek, soğanı paylaşır yersin, baldan tatlı gelir…
Kibir, öldüren bir zehir…
Dövüşüp çekişecek birini değil, gönül seveceksen, alçak gönüllü birini seveceksin.
Herşeyi bilen ! insanlara bir şey anlatamazsın…
Parçalardan oluşan bir bütün ve bir bütünün parçalarıyız…
Hepimiz birer kum saatiyiz...
İlk düğme yanlış iliklendiyse soyunacaksın...
Neticesi, katkısı ve kazandırdıkları bakımından bazı şeylerin değeri para ile ölçülmez, para ile satın alınmış olsa bile...
Ya kurak çıkıyor toprak ya da gök serpiştirsin diye bir ömür bekliyoruz. Ümit ekiyoruz bir yerlere... Hayal ekiyoruz belki de bulutların haberi bile olmadan...
Yastığıma senin adını koydum...
Keşke düşüncelerin olsaydım, değişirdim, değiştirirdim yönünü…