Ey Biricik mabudumuz ilahımız sensin yerden göğe kadar günahınız olsa yine de bağışlarım diyorsun biz mü'minleri bağışla sen kadir-i mutlak yegane sahibimiz ve sen en büyüksün ve yegane galipsin.Amin.
İki medeni entelektüel insan gibi dolu dolu, güzel güzel tartışan insanlara bayılıyorum. Buradaki "tartışmak", hakikatin ortaya çıkması için verilen bilimsel bir gayreti temsil ediyor.
Bir çizgisi, yıllardır hiç ayrılmadığı bir fikri, bir düşüncesi, bir ideolojisi, bir inancı olan insanlarla bir araya gelmek, birlikte olmak, bu sadakatlerinden dolayı onlara saygı göstermek bizlere çok fayda ve katkı sunabilir.
Zihninizde o düşünce ya da fikri bir zemine oturtamasanız bile, kendi içinde tutarsızlıklar bulunsa bile, bir sistematiği olmasa bile yine de saygı duyulmalı çünkü "Böyle bir fikir var, bu fikri savunan birileri var, bu fikir her geçen gün kendini geliştirmekte ve benim de öğreneceğim yeni şeyler olabilir. Bu benim yeni şeyler öğrenmemde çeşitliliğimin artmasında bana katkı sunabilir" diye düşünülebilir. Hatta farklı fikirler, kendi fikrinizin sağlamlaşmasına da katkı sunabilir.
İnsanın etrafında ölse dahi dürüstlükten ayrılmayacak ve asla doğruları söylemekten çekinmeyecek bir telefon mesafesinde bir kaç tane dostu olmalı.
İnsanı regule edebilecek, insana reset atabilecek sığınabileceği sadık dostları olmalı. Bu dostlar öyle eş dost akraba konu komşu da olmayabilir. Uzaktan bir insan, bir esnaf, bir öğretmen, bir tanıdık vs. de olabilir. Burada mesele, aşırılıklarında, dalgalanmalarında seni normalize edebilmesi.
Şeffaflık ve dürüstlük, dünyanın en önemli meselesi. Bir insan dürüst olunca, şeffaf olunca söyledikleri acı gelse dahi, vicdan hiçbir zaman o insanı ademe mahkum edemez.
Dürüst insanın söyledikleri mutlaka yankısını bulur.
Bazen zihnimizde kurguladığımız, yada başkalarının bir şekilde kurguladığı şeyler tamamen yanlış olabilir. "Deniz tehlikelidir" --> "Yahu gir yüz bak insanlar yüzüyor", "Sen başaramazsın" --> "Neden başaramayasın, senin diğerlerinden neyin eksik? ", "Seviyorum ama gidemem, konuşamam, beni sevmez, yanlış anlar, beni iter" --> "Yahu sen git, konuş, anlat, çekinme, utanma, bekleme, vakit kaybetme, iş olacağına varır, olmayacaksa zaten onu hiçkimse olduramaz."
Aklımızın bir köşesinde her zaman dursun "Ya düşündüklerim yanlışsa, kendime yazık ediyorsam... "
İnsan hareket etmeli. Monotonluk durgun su gibi insanı kokuşmaya, bozulmaya sevk eder. Ordan oraya, ordan oraya insan gezmeyi, tozmalı, sevdikleriyle birlikte sürekli hareket halinde olmalı. Yeni yerler görmeli, yeni insanlar tanımalı. Yeni heyecanlar, yeni zevkler, yeni tatlar tatmalı ki farkındalığı artsın, uyanıklık halinde olsun, zihnini boşaltabilirsin, daha rantabl çalışabilsin, daha rahat düşünebilsin, daha sağlıklı daha mutlu olabilisin.
Kırmızı gülleri , beyaz porselen vazoya koyarken göz göze geldik bir kez daha. Teşekkür etti güller için... Nazikçe koltuğa oturdum. Şalgam içersin de mi? içersin içersin deyip mutfağa geçti...
Beni yokluğumda sevme… Seveceksen Ben varken Tüm cesametimle karşında belirdiğimde Tüm çıplaklığımla ve sırılsıklamlığımla Seni sevdiğimi gördüğünde sev beni Yokluğumda sevme, Varlığımda sev beni…
Ey amorf sevda, Gül aç bugün, doyur güneşini bala… Değiştir… Hep aynı… Yürüdüğün caddeleri… Ey sedef taşlı altın kolye, Gel ki Buz mavisi geceler kavuşsun safran sabahına…
Denizin kucağına uzanmış yakamoz Şeffaf saçları gecenin ayağında Ve aşk Salınca dört nala atlılarını Ufuktaki çölün kalbine Bırakıyor kendini yıldız Mavinin rüzgarına
Asırlar var ki
Sensizlik kaynaya kaynaya pişmekte
Yokluğun adeta kızıl bir bıçak gibi...
B.Ş.
Ey yegane Mütekebbir olan Allah'ım seni büyüklemek şereftir bu şereften bizi mahrum bırakma amin.
Gittiğin günden beri
Karanlığa gömülen caddeleriyle
Bu kent kayıp, bu kent kül, bu kent gri...
B.Ş.
Ey dua dua yükselen,
seni büyüklemekten bizi aciz bırakma amin.
Ey Biricik mabudumuz ilahımız sensin yerden göğe kadar günahınız olsa yine de bağışlarım diyorsun biz mü'minleri bağışla sen kadir-i mutlak yegane sahibimiz ve sen en büyüksün ve yegane galipsin.Amin.
Bu şehir kaybetmiş tüm renklerini
Yorgun gözlerini yalnız sana mıhlamış
Ülke adeta yangın yeri …
B.Ş.
Ey Allah'ım bizi affının rahmetinin merhametinin ihsanının kıymetini bilenlerden eyle.Amin.
SU
Her canlının özü, mayesi su,
Şu kainatın sermayesi su.
Taştan taşa vurur başını,
Ol hakkın divanesi su.
Gözde nem olur, damla damla akar,
Gerçek aşkın her nişanesi su.
Gözlere verilmiş ki kalp ile ağlar,
Kalbin bile tek çaresi su.
Özge bir yar seçer, adı yağmur,
İner gökten, her danesi su.
Gireyim dedim ol yarin beytine,
Hem bahçesi hem hanesi su.
Eğer benden sual olur ise,
Hem bağı hem viranesi su.
Çare ararsan ki benim derdime,
Her yangının tek çaresi su.
İki medeni entelektüel insan gibi dolu dolu, güzel güzel tartışan insanlara bayılıyorum. Buradaki "tartışmak", hakikatin ortaya çıkması için verilen bilimsel bir gayreti temsil ediyor.
Bir çizgisi, yıllardır hiç ayrılmadığı bir fikri, bir düşüncesi, bir ideolojisi, bir inancı olan insanlarla bir araya gelmek, birlikte olmak, bu sadakatlerinden dolayı onlara saygı göstermek bizlere çok fayda ve katkı sunabilir.
Zihninizde o düşünce ya da fikri bir zemine oturtamasanız bile, kendi içinde tutarsızlıklar bulunsa bile, bir sistematiği olmasa bile yine de saygı duyulmalı çünkü "Böyle bir fikir var, bu fikri savunan birileri var, bu fikir her geçen gün kendini geliştirmekte ve benim de öğreneceğim yeni şeyler olabilir. Bu benim yeni şeyler öğrenmemde çeşitliliğimin artmasında bana katkı sunabilir" diye düşünülebilir. Hatta farklı fikirler, kendi fikrinizin sağlamlaşmasına da katkı sunabilir.
İnsanın etrafında ölse dahi dürüstlükten ayrılmayacak ve asla doğruları söylemekten çekinmeyecek bir telefon mesafesinde bir kaç tane dostu olmalı.
İnsanı regule edebilecek, insana reset atabilecek sığınabileceği sadık dostları olmalı. Bu dostlar öyle eş dost akraba konu komşu da olmayabilir. Uzaktan bir insan, bir esnaf, bir öğretmen, bir tanıdık vs. de olabilir. Burada mesele, aşırılıklarında, dalgalanmalarında seni normalize edebilmesi.
Güven, fırtınalı havalarda sığınılacak bir limandır ve aşktan önce gelir.
Güvenmediğin birinden villa almaktansa, güvendiğinden birinden kulube almayı tercih et.
Bekir Şahin
Asrın Filozofu :))
Şeffaflık ve dürüstlük, dünyanın en önemli meselesi. Bir insan dürüst olunca, şeffaf olunca söyledikleri acı gelse dahi, vicdan hiçbir zaman o insanı ademe mahkum edemez.
Dürüst insanın söyledikleri mutlaka yankısını bulur.
Bazen zihnimizde kurguladığımız, yada başkalarının bir şekilde kurguladığı şeyler tamamen yanlış olabilir.
"Deniz tehlikelidir" --> "Yahu gir yüz bak insanlar yüzüyor",
"Sen başaramazsın" --> "Neden başaramayasın, senin diğerlerinden neyin eksik? ",
"Seviyorum ama gidemem, konuşamam, beni sevmez, yanlış anlar, beni iter" --> "Yahu sen git, konuş, anlat, çekinme, utanma, bekleme, vakit kaybetme, iş olacağına varır, olmayacaksa zaten onu hiçkimse olduramaz."
Aklımızın bir köşesinde her zaman dursun "Ya düşündüklerim yanlışsa, kendime yazık ediyorsam... "
İnsan hareket etmeli. Monotonluk durgun su gibi insanı kokuşmaya, bozulmaya sevk eder. Ordan oraya, ordan oraya insan gezmeyi, tozmalı, sevdikleriyle birlikte sürekli hareket halinde olmalı. Yeni yerler görmeli, yeni insanlar tanımalı. Yeni heyecanlar, yeni zevkler, yeni tatlar tatmalı ki farkındalığı artsın, uyanıklık halinde olsun, zihnini boşaltabilirsin, daha rantabl çalışabilsin, daha rahat düşünebilsin, daha sağlıklı daha mutlu olabilisin.
Herşey bizim elimizde... Hayatı gökkuşağı misali renklendirmek te, bir çuval inciri berbat etmek te...
İşte böyle sevgili dostlar, günler bu şekilde gelip geçecek ardı sıra...
Geçse mi iyi, geçmese mi?
Ya Rabbi bizleri masumlar hürmetine ateş azabından koru. Amin.
S/Ellerim Y/Tutsaydı Dİ/Ellerini
Yüreğin S/Karsaydı S/Vücudumu
S/Karılsaydın H/Gecemin D/Serinliklerine
B.Ş.
Seni çok RENK/BEK/EK/ledim, Sİ/T/ren garında
S/Büzüle S/Büzüle yağıyordu Y/Kar
Ve hep K/Sarıldım HAYAL/EL/lerine
B.Ş.
Bende herşey üst~alt O-Ö/lm/U-Ü/ş va/Z/S/iyette
Gizemin S/Kaplamış tüm S/Benliğimi
G/K/S/Özlerin musalla(t) oldu BA/Â/na
B.Ş.
Harika bir sabah. Neşe doluyuz, sevinç doluyuz… Cıvıl cıvılız :)) Herkese günaydınlar …
Kırmızı gülleri , beyaz porselen vazoya koyarken göz göze geldik bir kez daha. Teşekkür etti güller için... Nazikçe koltuğa oturdum. Şalgam içersin de mi? içersin içersin deyip mutfağa geçti...
Beni yokluğumda sevme…
Seveceksen
Ben varken
Tüm cesametimle karşında belirdiğimde
Tüm çıplaklığımla ve sırılsıklamlığımla
Seni sevdiğimi gördüğünde sev beni
Yokluğumda sevme,
Varlığımda sev beni…
B.Ş.
AMORF SEVDA
Ey amorf sevda,
Gül aç bugün, doyur güneşini bala…
Değiştir… Hep aynı… Yürüdüğün caddeleri…
Ey sedef taşlı altın kolye,
Gel ki
Buz mavisi geceler kavuşsun safran sabahına…
B.Ş.
Denizin kucağına uzanmış yakamoz
Şeffaf saçları gecenin ayağında
Ve aşk
Salınca dört nala atlılarını
Ufuktaki çölün kalbine
Bırakıyor kendini yıldız
Mavinin rüzgarına
Erken yatan erken kalkan herkese günaydınlar :))
Eylül'dü. Gülhane de ağaçlar ağır ağır dökerken yapraklarını....ben sigara içiyordum... Sen kokoreç yiyordun iştahla... Homini gırtlak pis boğaz :)
Gel Ey ciğerime saplanan hançer
Gel ey yüreğime oturmuş kurşun
Göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan
Gel artık
Ne olursun
Y.B.B.