Kültür Sanat Edebiyat Şiir

kadınları anlamak sizce ne demek, kadınları anlamak size neyi çağrıştırıyor?

kadınları anlamak terimi İsmail Aydoğan tarafından tarihinde eklendi

  • Chiron–
    Chiron–

    Bilimsel bir araştırmanın sonuçlarına göre kadınların erkeklerde aradıkları:
    Para %15
    Kariyer % 6
    Yakışıklılık, kültür, karizma %11
    Şöhret %0
    Sadakat % 18
    Sadece yaslanabileceği ve duygularını paylaşabileceği bi adam: %46

  • Eylül Geldi Sonra
    Eylül Geldi Sonra

    Yaşım ilerledikçe, en çok 40 yaşını aşmış kadınlara değer vermeye başladım. İşte bunun sebeplerinden bir kaçı…

    *40 yaşını geçmiş bir kadın asla sizi gecenin bir yarısı uyandırıp ”Ne düşünüyorsun?” diye sormaz. Umurunda değildir çünkü ne düşündüğünüz.

    *40 yaşını aşmış bir kadın TV deki maçı seyretmek istemiyorsa, söylene söylene TV”nin karşısında
    yanınızda oturmaz. Yapmak istediği bir şeyi yapar. Ve bu genellikle daha enteresan bir şeydir.

    *40 yaşını aşmış bir kadın kendini yeterince iyi tanır ve kendinden emindir. Kim olduğunu, ne olduğunu, ne
    istediğini, ve kimden istediğini bilir.

    *40 yaşını aşmış çok az kadın onun hakkında ya da yaptıkları hakkında ne düşündüğünüzü önemser.

    *40 yaş üstü kadın çoğunlukla büyük aşklara, ömür boyu sürecek bağlılıklara doymuştur. Hayatında en son
    ihtiyacı olduğu şey bir başka mız mız, devamlı söylenen, ne yapacağına karışan, yapışkan bir aşıktır.

    *40 yaşını aşmış kadın, ağırbaşlıdır. Bir operanın ortasında ya da pahalı bir restoranda sizinle çığlık çığlığa kavga etmesi çok nadirdir. Ha tabii, hak ettiyseniz, sizi vururken de hiç tereddüt etmez, sonuçlarına katlanmayı da planlayarak.

    *40 yaşını aşmış kadın övgüler yağdırmakta çok bonkördür, çoğu hak edilmemiş bile olsa çünkü takdir edilmemenin ne olduğunu iyi bilir.

    *40 yaşını aşmış kadın sizi bayan arkadaşlarıyla rahatlıkla tanıştıracak kadar kendine güvenir. Daha genç bir kadın, en iyi arkadaşını bile görmezlikten gelebilir, yanındaki adama güvenmediği için.

    *40 yaşını aşmış bir kadın kıpkırmızı bir ruj sürdüğünde bu ona çok yakışır. Ama daha genç kadınlarda böyle değildir; çiğ durur.

    *40 üstü kadınlar açık sözlü, doğrucu ve dürüsttürler. Onun için ne anlam taşıdığınızı merak etmenize gerek yoktur. Ne kadar geri zekalı olduğunuzu bir çırpıda açık açık söyleyiverir. eğer bir geri zekalı gibi davrandıysanız.. :)).

    Kadınlar yaşları ilerledikçe medyumlaşırlar. Ona günah çıkarmanıza hiç gerek yoktur. Onlar her haltınızı bilirler..

    İYİ, GÜZEL DE, 40 YAŞINI AŞMIŞ KADINI NERDEN BULACAĞIZ..?
    ÇÜNKÜ KADINLAR 40 YAŞINI ASLA AŞMAZLAR...

    Andy Rooney

  • Nazlı Menşur
    Nazlı Menşur

    Daha neden bu kadar çok üşüdüğüm anlaşılmamışken;devamına hiç girmiyorum cano..

  • Buşra Kaya
    Buşra Kaya

    saygı ve biraz ilgiyle yetindiğini düşünen kadınlar zavallıdır. mükemmeliyetçi olmak lazım. sabır en iyi yardımcınızdır.

  • Aziz Karaboga
    Aziz Karaboga

    kadınları anlamak mı en iyi davranış anlamamaktan gecer inanın deniz dalgası gibiler ne zaman nasıl eseceğini asla tahmin edemezsiniz....

  • Abdullah Can
    Abdullah Can

    insanlar neden bu konuda kafa yorarlar bilmem.anlamak göreceli bi kavram ve kişiselleştirebilir bir özelliği vardır.her kadını anlamayabilirsin yanındakini anla yeter :)) çünkü bu durum 'dangerous' bir durum oluşturur anlamazsan.ya da 'out 'olmana sebep olur :)) ama anlamak yetmez doğru anlamalısın yoksa bir tek sen anladın o da yanlış anladın olursun.. değmez kendini yorduğuna :)

  • Limonî Erz
    Limonî Erz

    Anlamak kolay da anlayabilme becerisi lâzım...

    ...

  • Fizanlı Necip Fîyakalı
    Fizanlı Necip Fîyakalı

    atomu parçalamaktan daha zor ;)

  • Drag Bonfire
    Drag Bonfire

    aman herkes kendini bi anlasın da..!

  • ´m e R n n`
    ´m e R n n`

    birini anlamak imkansızken
    geneli hakkında ancak teorilerin olabilir

  • Ferit Ala
    Ferit Ala

    Büyük başarı..

  • ´m e R n n`
    ´m e R n n`

    KADINsa gerçekten
    o aşkın duruma eriştiyse eğer
    o kendini size
    istedii gibi anlatır zaten
    o kendisine güç veren
    sırlarını saklayarak tabi

  • Onur Bilge
    Onur Bilge

    K A D I N L A R. G Ü N Ü N D E. E R K E K L E R İ Ç İ N! ..

    EVLİ ERKEKLERİN EVLERİNİN DUVARLARINA ASMALARI İÇİN:



    K A D I N. G i B İ. K A D I N! ..

    Onur BİLGE

    Bir kadın, ne kadar güzel, kültürlü, zarif, dürüst ve hoş olursa olsun; hırçın, huzursuz, ve asabiyse, son derece iticidir.

    Hangi erkek, böyle bir kadınla birlikte olmak ister? Yanınızda, lüzumsuz el kol hareketleriyle, asabi mimiklerle, dişlerini sıkarak konuşan, her an patlamaya hazır bir bomba ile ne kadar huzurlu ve mutlu olabilirsiniz?

    Şık giyinmek de önemlidir ama zarafet daha önemlidir. İnsan yaratılış itibarıyla hantal olabilir. Öyle ölçülü, öyle güzel yürüyen toplu hanımlar vardır ki onların yürüyüşlerini bile seyretmek, ruha huzur verir. Hele onlarla yürüyüşe çıkmak ne kadar mutlu eder insanı! Yere basışlarındaki yumuşaklık, adımlarındaki acelesiz huzurlu tempo ruhu rahatlatır.

    Zarafet, kadını şiirleştirir. Öne yıkılacakmış gibi, asker gibi, omuzları düşük, kambur, boynu, başını taşıyamıyormuş gibi bükülmüş, sallanarak veya sürüklenerek, ya da paldır küldür yürüyen bir kadın düşünün! ..

    Ne kadınlar vardır; tesettürlü de olsalar, süzülür gibi, dans eder gibi yürürler. Bir bardak su verirken, bardağı değil, dünyaları uzatırlar, insana! ‘Hizmet’ önemli değildir. ‘Sunuş’ önemlidir. Yumuşak, hoş bir hareketle, gözlerinin içi gülerek, saygı ve sevgi dolu bir bakışla uzatılan bardağın içindeki, her ne ise mutluluğa dönüşür. Daha içmeden huzur, mutluluk ve yaşama sevinci yayılır ruha. Sunulan suysa, su da hayatsa, bu su ab-ı hayattır! ..

    “Günaydın! Aşkım! Canım! ” demeseler bile öyle bir tebessümle gelirler ki yanınıza; hangi kötü ruh halinde olursanız olun, o anda gülümser, huzur duyar, onunla bütünleşiverirsiniz. Bir demet çiçek gibidirler. Cıvıl cıvıl bir kuş, berrak akan bir su, gün ışığı gibidirler. Uzaktan duyarsınız, sıcaklığını. Ona doğru yaklaştığınızın farkına bile varmazsınız. Mıknatıs gibi kendilerine çekmişlerdir sizi. Demir tozları gibi yapışır kalırsınız. Zaman durmuştur. Mekân orasıdır. Dünya o kadarcıktır. Kalabalığın sayısal değeri bire inmiştir. İkiye çıkmasına da lüzum yoktur.

    Şiir gibi yürürler. Şiir gibi dolanırlar etrafınızda. Şiir gibi konuşur, en güzel melodiler gibi gülerler. Ağlayışları da hiçbir kadının ağlayamayacağı kadar güzeldir.

    “Hiçbir kadın senin kadar güzel ağlayamaz.
    Bir yıldız yağmurudur, senin gözyaşların! ” der, Ümit Yaşar Oğuzcan.

    Film de onlardır, şarkı da, hayat da! Etiyle kemiğiyle gerçektirler; yaşattıklarıyla, hayal âleminin bireyleri…

    Dokunmaya kıyamazsınız. Bakmaya doyamazsınız.

    Okşasanız, saatlere düşman olursunuz!

    Birkaç ömür daha istersiniz, Yaratan’dan.

    Dünyanızı, cennete değişmezsiniz.
    Dans edercesine yaşamaktır, onunla günlük hayatı yaşamak.

    Gülümseyerek uyanırlar. Müzikle, oynarcasına çay yapmaya giderler. Telaşsız, cıvıl cıvıl güne başlayan sevimli kuşlar gibidirler. Geyşalar gibi… Onların tüm amaçları, erkeklerini mutlu etmektir. Onları mutlu ederek mutlu olurlar.

    Bir de hizmetçi ruhlu kadınlar vardır. Sabah sabah, oflaya puflaya yataktan kalkarlar. Söylene söylene, takur tukur temizliğe başlarlar. Kafanıza çarpar gibi kurarlar sofrayı. Mükellef bir kahvaltı sofrasında bile çekilmezler.

    Sadece bayanların mı romantizmden hoşlandıklarını sanıyorsunuz?

    Ya da sevilmekten?

    Erkeklerin de romantizme, sevgiye, ilgiye ihtiyaçları olduğunu düşünmüyor musunuz?

    Onlar, sevildiklerine inandıkları, doya doya sevgi aldıkları zaman, kahvaltılarını yapmış olurlar. O konuda akşama kadar acıkacaklarını, başkalarına ihtiyaç duyarak, avuç açacaklarını, sevgi dileneceklerini sanmıyorum.

    Akşam da aynı sıcaklıkla karşılanıp, aynı huzur ortamına çekildiklerinde, onlardan mutlu kimse olmaz. Kovsanız da yanınızdan ayrılmaz, ne kadın, ne erkek, kimseye ihtiyaç duymazlar. O sizindir. İmzayla, kanunen değil, bir köle gibi, seve seve! .. Artık herkes onu, sizden kıskansın!

    Sahabeden birisinin hanımı ekmeğini, suyunu güneşe koyar, sıcak su, kuru ekmek yermiş, kocası işinde öyle yiyor diye.

    Eşini, erkeğini kendisinden önce düşünür, İslam kadını!

    Onu ana gibi şefkatle sarar. Abla gibi kanat gerer üstüne.

    Kardeş gibi yanında, canında taşır. Arkadaş gibi omuz verir, paylaşır.

    Eşi olarak da tüm yüreğiyle, her şeyden çok sever, herkesten üstün tutar, sahip çıkar kardeşim!

    SAHİP ÇIKAR!

    Evde ne huzur veriyorsunuz da, dışarıdakilerden kıskanıyorsunuz?

    Her şey iyi gidiyorsa; onlar neden kendilerini dışarıya atıyorlar?

    Arılar, bal dolu kovanlarını neden terk ediyor?

    Acı yok, tatlı yok; evde duranın aklı yok!

    Kalıp gibi, KOLALI KADIN olmayın!

    Sinirden tir tir titreyen, söylenen, bağırıp çağıran, kavgazan, fettan, fetfaz bir kadın olmayın!
    Önce sakin olun!

    Huzur bulun; huzur verin!

    Sonra zarif olun!

    Daha sonra da duygusal olun.

    Akıllı olun, AKILLI!

    Unutmayın ki; onların herkesten önce, SİZE İHTİYAÇLARI VAR!

    ***

    Onur BİLGE


    31. Sayfadaki 616. yazım.


    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=778253&order=oto

  • Onur Bilge
    Onur Bilge

    K A D I N L A R. G Ü N Ü N D E. E R K E K L E R İ Ç İ N! ..

    EVLİ ERKEKLERİN EVLERİNİN DUVARLARINA ASMALARI İÇİN:



    K A D I N. G i B İ. K A D I N! ..

    Onur BİLGE

    Bir kadın, ne kadar güzel, kültürlü, zarif, dürüst ve hoş olursa olsun; hırçın, huzursuz, ve asabiyse, son derece iticidir.

    Hangi erkek, böyle bir kadınla birlikte olmak ister? Yanınızda, lüzumsuz el kol hareketleriyle, asabi mimiklerle, dişlerini sıkarak konuşan, her an patlamaya hazır bir bomba ile ne kadar huzurlu ve mutlu olabilirsiniz?

    Şık giyinmek de önemlidir ama zarafet daha önemlidir. İnsan yaratılış itibarıyla hantal olabilir. Öyle ölçülü, öyle güzel yürüyen toplu hanımlar vardır ki onların yürüyüşlerini bile seyretmek, ruha huzur verir. Hele onlarla yürüyüşe çıkmak ne kadar mutlu eder insanı! Yere basışlarındaki yumuşaklık, adımlarındaki acelesiz huzurlu tempo ruhu rahatlatır.

    Zarafet, kadını şiirleştirir. Öne yıkılacakmış gibi, asker gibi, omuzları düşük, kambur, boynu, başını taşıyamıyormuş gibi bükülmüş, sallanarak veya sürüklenerek, ya da paldır küldür yürüyen bir kadın düşünün! ..

    Ne kadınlar vardır; tesettürlü de olsalar, süzülür gibi, dans eder gibi yürürler. Bir bardak su verirken, bardağı değil, dünyaları uzatırlar, insana! ‘Hizmet’ önemli değildir. ‘Sunuş’ önemlidir. Yumuşak, hoş bir hareketle, gözlerinin içi gülerek, saygı ve sevgi dolu bir bakışla uzatılan bardağın içindeki, her ne ise mutluluğa dönüşür. Daha içmeden huzur, mutluluk ve yaşama sevinci yayılır ruha. Sunulan suysa, su da hayatsa, bu su ab-ı hayattır! ..

    “Günaydın! Aşkım! Canım! ” demeseler bile öyle bir tebessümle gelirler ki yanınıza; hangi kötü ruh halinde olursanız olun, o anda gülümser, huzur duyar, onunla bütünleşiverirsiniz. Bir demet çiçek gibidirler. Cıvıl cıvıl bir kuş, berrak akan bir su, gün ışığı gibidirler. Uzaktan duyarsınız, sıcaklığını. Ona doğru yaklaştığınızın farkına bile varmazsınız. Mıknatıs gibi kendilerine çekmişlerdir sizi. Demir tozları gibi yapışır kalırsınız. Zaman durmuştur. Mekân orasıdır. Dünya o kadarcıktır. Kalabalığın sayısal değeri bire inmiştir. İkiye çıkmasına da lüzum yoktur.

    Şiir gibi yürürler. Şiir gibi dolanırlar etrafınızda. Şiir gibi konuşur, en güzel melodiler gibi gülerler. Ağlayışları da hiçbir kadının ağlayamayacağı kadar güzeldir.

    “Hiçbir kadın senin kadar güzel ağlayamaz.
    Bir yıldız yağmurudur, senin gözyaşların! ” der, Ümit Yaşar Oğuzcan.

    Film de onlardır, şarkı da, hayat da! Etiyle kemiğiyle gerçektirler; yaşattıklarıyla, hayal âleminin bireyleri…

    Dokunmaya kıyamazsınız. Bakmaya doyamazsınız.

    Okşasanız, saatlere düşman olursunuz!

    Birkaç ömür daha istersiniz, Yaratan’dan.

    Dünyanızı, cennete değişmezsiniz.
    Dans edercesine yaşamaktır, onunla günlük hayatı yaşamak.

    Gülümseyerek uyanırlar. Müzikle, oynarcasına çay yapmaya giderler. Telaşsız, cıvıl cıvıl güne başlayan sevimli kuşlar gibidirler. Geyşalar gibi… Onların tüm amaçları, erkeklerini mutlu etmektir. Onları mutlu ederek mutlu olurlar.

    Bir de hizmetçi ruhlu kadınlar vardır. Sabah sabah, oflaya puflaya yataktan kalkarlar. Söylene söylene, takur tukur temizliğe başlarlar. Kafanıza çarpar gibi kurarlar sofrayı. Mükellef bir kahvaltı sofrasında bile çekilmezler.

    Sadece bayanların mı romantizmden hoşlandıklarını sanıyorsunuz?

    Ya da sevilmekten?

    Erkeklerin de romantizme, sevgiye, ilgiye ihtiyaçları olduğunu düşünmüyor musunuz?

    Onlar, sevildiklerine inandıkları, doya doya sevgi aldıkları zaman, kahvaltılarını yapmış olurlar. O konuda akşama kadar acıkacaklarını, başkalarına ihtiyaç duyarak, avuç açacaklarını, sevgi dileneceklerini sanmıyorum.

    Akşam da aynı sıcaklıkla karşılanıp, aynı huzur ortamına çekildiklerinde, onlardan mutlu kimse olmaz. Kovsanız da yanınızdan ayrılmaz, ne kadın, ne erkek, kimseye ihtiyaç duymazlar. O sizindir. İmzayla, kanunen değil, bir köle gibi, seve seve! .. Artık herkes onu, sizden kıskansın!

    Sahabeden birisinin hanımı ekmeğini, suyunu güneşe koyar, sıcak su, kuru ekmek yermiş, kocası işinde öyle yiyor diye.

    Eşini, erkeğini kendisinden önce düşünür, İslam kadını!

    Onu ana gibi şefkatle sarar. Abla gibi kanat gerer üstüne.

    Kardeş gibi yanında, canında taşır. Arkadaş gibi omuz verir, paylaşır.

    Eşi olarak da tüm yüreğiyle, her şeyden çok sever, herkesten üstün tutar, sahip çıkar kardeşim!

    SAHİP ÇIKAR!

    Evde ne huzur veriyorsunuz da, dışarıdakilerden kıskanıyorsunuz?

    Her şey iyi gidiyorsa; onlar neden kendilerini dışarıya atıyorlar?

    Arılar, bal dolu kovanlarını neden terk ediyor?

    Acı yok, tatlı yok; evde duranın aklı yok!

    Kalıp gibi, KOLALI KADIN olmayın!

    Sinirden tir tir titreyen, söylenen, bağırıp çağıran, kavgazan, fettan, fetfaz bir kadın olmayın!
    Önce sakin olun!

    Huzur bulun; huzur verin!

    Sonra zarif olun!

    Daha sonra da duygusal olun.

    Akıllı olun, AKILLI!

    Unutmayın ki; onların herkesten önce, SİZE İHTİYAÇLARI VAR!

    ***

    Onur BİLGE


    31. Sayfadaki 616. yazım.


    http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=778253&order=oto

  • Betul Yıldız
    Betul Yıldız

    Ne mumkun! ! ! ütopik dusunce :)))

  • Beste Negâr
    Beste Negâr

    ön şart, evvelâ kendini anlamalı insan..

  • Fahri Vurgun
    Fahri Vurgun

    kadınlar yeryüzünün en degerli varlıkları,onları anlamak demek hayatın sırrını çözmek demek
    onlarla başlıyor hayat onlarla da bitecek
    ayrılmasınlar baş uçlarımızdan onlar bizim ışık kaynagumız,gül bahçemiz
    seviyorum hepsini

  • Cgl Cgl
    Cgl Cgl

    kadınlar anlaşılmak için değil, sevilmek için yaratılmıştır....

    oscar wilde

    ________________________


    erkekler anlamak için değil, sevişmek için yaratılmıştır....


    _Rate

  • Oktay Karaca
    Oktay Karaca

    terimi okuyana kadar dünyada imkansız yok sanırdım:Pp

  • Yeşim Aydın
    Yeşim Aydın

    Bir kadını sevmekle baslar her şey ama, bir kadını tanımakla varılır hayatın sırrına. Bir kadını tanımaya soyunmak zor ama keyifli bir yolculuğa çıkmaktır. Dört mevsimi bir yürekte buluşturur, bu yüzden de sürekli şaşırtırlar. Sürprizlerin ardı arkası kesilmez. Zordur anlamak onları. Benzemek gerekir anlayabilmek için belki de! Kendi zekasını hatırlatanları sever, sevgisini göstermekten ürkmeyenleri, sürprizlere hazırlıklı olanları bir de. Muson yağmurları gibi yağarken, Sahra' da çöl fırtınası koparıp ardından güneş olup ısıtabilirler. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen..

  • Birgül Yeğin
    Birgül Yeğin

    erkeklerin kadınları anlaması zordur
    çünkü erkekler almayı bilirler, vermeyi, paylaşmayı değil, kadın eş ister diktatör değil, her anında yanında olan, onu gözünden bile sakınan eş ister robot değil, paylaşmak ister, hayatın bütün güzelliklerini onunla yaşamak ister, sadıktır ve sadakat ister, on verir bir ister, kölelik zincirlerini kırmak ister.

    daha ne olsun :))))))

  • Yeşil Hazretleri ``
    Yeşil Hazretleri ``

    Hiç de zor bir şey değil… Çünkü kadınların istekleri ve hayat görüşleri değişmez.

    Çok para, çok gezmek (yat ve kotra gezintileri, sık-sık seyahat etmeler) , pahalı hediyeler, her hafta muhakkak alış veriş etmek istemeler…

    Bir türlü bazı gerçekleri kavrayamamalar (Savaşın bir hakikat olduğu ve her şeyin babası olduğu gerçeği gibi…) .

    Kısacası kadınlara göre “kadınları anlamak,” erkeğin kadınların isteklerini yerine getirmesi demektir. Eğer bir erkek kadını giydiriyor, yediriyor, içiriyor ve gezdiriyorsa, o erkek kadını o kadar iyi anlıyordur. Başka da bir şey değil…

  • Gülçin Yalçın
    Gülçin Yalçın

    şefkat, ilgi, destek, empati, sadakat, paylaşmak, güvenmek, nezaket, sevmek, duyguları ifade etmek, sabırı takdir etmek, dinlemek gibi kavramlara sahip er kişiler için zor olmayan iş...
    'beceren var mı' sorusuna cevaben çoğu zaman sessiz kalınan zor zanaat...

  • Leyla Şenkal
    Leyla Şenkal

    hep derim: kadınlar anlaşılmak için değil sevilmek için vardır..

  • Cemşir
    Cemşir

    ne mümkün asla anlaşılmazdır vede kımse anlayamaz bu kadınları. yahu bunlar bıraz saf galiba :)))

  • Esra Şengün
    Esra Şengün

    bende bir bayanım ama karışığız sanırım hep şüpheci elde değil.....o yüzden zor hatta çözülemeyebilen birşey

  • Ra
    Ra

    Iltifat edersiniz yalan der

    Etmezseniz birakir gider.

    Her istegine evet derseniz karaktersiz olursunuz

    Karsi çikarsaniz anlayissiz.

    Cok yanina giderseniz SIKILDIM der

    Az giderseniz küser.

    Iyi giyinirseniz capkinsin der

    Dikkat etmezseniz zevksizlikle suçlar.

    Kiskanirsiniz huyun kötü der

    Kiskanmazsiniz sevmiyorsun der.

    Siz bir dakika geç kalin kiyamet kopar

    Kendisi bir saat gecikirse bunda ne var.

    Arkadasinizla bulusursunuz adi ihmal olur

    O bulusur Bizim kizlar olur.

    Siz baska kadina bakacak olsaniz gözleriniz oyulur

    Baska bir adam ona baktiginda adi hayranlik konur.

    Konustugunuz anda dinlemenizi ister

    Dinlediginiz anda Neden konusmuyorsun? der

    Kisacasi...

    Sade ama cok karisik.

    Zayif gibi ama cok güçlü.

    Akil karistiran ama hayranlik uyandiran.

    Insani Cildirtan ama mükemmel!

    zor zor herkes anliyamaz :)

  • Zilan
    Zilan

    Anlayamamaktan daha zor olacağını tahmin ediyorum..:P

  • Hicran Sarıçimen
    Hicran Sarıçimen

    bu sözün tam olarak kime ait olduğunu hatırlamıyorum ama yazmadan geçemiycem! 'KADINLARI ANLAMAK OKYANUSU FİNCANLA BOŞALTMAYA BENZER' diye devam ediyor...

  • Asi Hayat
    Asi Hayat

    ;)))))) ah bilselerdi………………
    iş dönüşü bizler günün yorgunluğunu atmak için, eş dost sohbetinde olsun der, bir kahve içeriz arkadaşlarla..... isteriz ki eve gidip ayak altında dolaşmıyalım.! ”
    Ah bilselerdi…biz kadınlar iş dönüşü günün yorgunluğunu atıvermek için eşimizi beklemekteyiz.gün boyu anlatmak için biriktirdiklerimiz,danışacağımız pek çok şeyi nasıl sabırsızlıkla içimizde zaptetmekteyiz…zira ‘onaylanmak’ ki fıtraten ençok istediğimiz ençok sevdiğimizce olsun isteriz.ve bu yüzden biz dostlarımızla içeceğimiz kahveyi ya erkene alır ya da sonraya erteleriz…

    ah bilselerdi…biz kadınlar hem sevgili hem de anne olabilecek kadar yetenekliyiz…ve isterdik ki bizden daha yetenekli olduklarını bildiğimiz eşlerimiz de bunu bize ispat etsinlerdi…yalnız kahve içilen dostlara vakıf olunca bu sır elbette kıskanmaktayız zira insan sevdiğini kıskanır…ve çocuklar ki yatırımı her iki cihanın,isterdik ki anneleri kadar babalarını da fedakar bilsinlerdi, babalarının perdearkası fedakarlıkları onlara da aşikar edilseydi….çok görülmeseydi…

    ah bilselerdi…etraflarında bizi fark etsinler diye dört döndüğümüzü,o gazetede yazanlar kadar önemsenmeye ihtiyacımız olduğunu…ve bilselerdi bir tebessümün bizde 10kaplan gücü kuvvete malolacağını…hiç dert değildi binlerce ev toplanır derlenirdi ah bir fark etselerdi bizim de var olduğumuzu…

    ah bilselerdi…biz kadınlar zaten yorgun argın işten gelince bir adım atmasına dahi kıyamayız,suyunu bile ayağına getirmeye razıyız…biz yorgunluktan tükenmiş olsak bile…olsun neticede gözlerine değebilmek var şayet çok görülmezse…ancak nedense bir türlü gazete ve televizyonla arasına giremeyiz ve pek anlaşamayız nedense…3kumayız evdeJ ben,televizyon ve gazeteJ

    ah bilselerdi…binbir özenle hazırlanan sofralar,sadece ve sadece bir ‘eline sağlık’içindi…iş yorgunluğunu minicik bir lezzetin hoşnutluğuyla silebilmek içindi…bize öğretilen erkeğin kalbine giden yol midesinden geçerdi.mideyle kalbin yolu zannedersem aterosklerozdan sonra ayrılıverdi ki bir türlü yemek-tatlı-çay-meyve faslından sonra kalbe uğranılmaksızın uykuya geçiliverdi…

    ah bilselerdi…bir kadının naif yapısına yüklenen ağırlıkları…sosyal hayatı paylaşmaktı oysaki tüm isteğimiz…bizi unutan eşlerimize hem daha yakın olabilmek hem de onların yükünü biraz olsun hafifletebilmekti çalışma hayatını paylaşmamızın amacı…ve biraz da olsun kendi benliğimize biz de yapabilirizin ispatı…lakin evhanımlığının üzerine eklendi işkadınlığı, her geçen gün artan stresle kaybettik hanımlığımızı ve işkadını olduk…işçi olduk…dedim ya naiftik biz,öyle yıprandıkça sinirlerimiz bir tokat patlatamazdık eşimize,çocuklarımıza…kıyamazdık…içimizde gitgide bizi hasta eden şeyi bir şekilde çıkarmalıydık…alışverişe attık kendimizi,hem tatmin olmadık hem de eşimizden bir sürü azar ve alay yedik…çaresizdik…söylenmeyi keşfettik…nam-ı diğer “dır dır etmek”…bu bir çare değildi belki ama çaresizlikten iyi geldi kalbimizeJ bu dır dır etmelerin de faturası ağır oldu nitekim; hiçbir şekilde gözüne girmeyi başaramadığımız eşimiz bu defa da evden kaçıverdi…bize çok gördüğü sohbeti meyhanelere taşıyıverdi…onu dostlarından kıskandığım yetmezmiş gibi bir de alkol ki tahammülü en ağır imtihan gelip karşıma dikiliverdi…ah kayınvalidem ah senin evimizden kalktığın yere bir huzursuzluk çöküverdi…
    ah bilselerdi…kadınları anlamak isteyince anlamanın kolay olduğunu…bilselerdi ki mutluluğumuzun tılsımının bir tebessüm bir tatlı söz olduğunu…ahhh ama bilmediler…bildikleri “kadınları anlamak zor”du…
    saygılarımla :))))))))))))))))))))
    elif
    (arkadaşımın cevabıdır)