O, sevgi, O, muhabbet; Ve o bir anda Kin ve husumet! O, aşk, Ve ihtiras ve hıyanet...
Ne dilbaz, Ne şeytan tüylü, Ne cambazdır o,ne cambaz.. Günündeyse çatal kaşık saz, Değilse ne tesen bitmez ondaki naz.... İşte yine ip üstünde, Yine enteresan, yine uslanmaz... Ne söylense kadınlar için az... Allah’ın yarattığı en karmaşık varlıktır şu kadınlar!
Güzelde, çirkinde, Doğruda, yanlışta, Ne varsa dünyada o hep yarışta. Savaş da ondan çıkar, Kurulur onunla barış da... Biraz fettanlıktan, biraz meraktan, Dün kovdurmuştu bizi cennetten. Yine zil takmış haspa, Oynatıyor parmağında Dünya’yı, Mesul olacak, Pek yakında kopacak kıyametten!
Ah kadınlar, Kiminin bir karış havada aklı, Basmaz yere ayakları… Kimi o kadar marifetli, okadar hanımefendi, O kadar haklı; Kimisi o kadar edepli,yüce gönüllü,okadar ahlaklı, Kimisi o kadar arsız,ayarsız... Ne onlarla oluyor, ne onlarsız. Az gelir kimine melek, Kimine şeytan demek. Allah’ın yarattığı en şımarık, En karmaşık, En düşsel, en şiirsel Ve en özel,en güzel varlık kadınlar!
Bence öncelikle günümüz insanına bakmak gerek. Kafası tonla hiçbir şeyle dolu günümüz insanının. Onun giydiği, bunun sahip olduğuyla ilgilenip kendinde olmayanların mutsuzluğunu yaşamakta. Herkes tarafından beğenilme arzusu sarmış dört bir yanını. Kendine özgülüğü yok, sanat bilgisi, sanata ilgisi zaten yok. Bir şeyler moda olmalı değerli olması için. Bütün şiirler, bütün romanlar seneye giymeyeceği pantolon muamelesi yapılmakta. Değerli olan herkesin sevdiğidir, o da herkestir herkesleşmiştir. Parmak izi kadar özel olduğunun bilincinde değildir. Hataları olmamalıdır, muhteşem hatalar zinciridir insan oysa, o bunu göremeyecek kadar kendinden uzaklaşmıştır. Hep bir başkasının acısıyla dalga geçilmelidir. Hep birilerinin kusuru olmalı, o kusurlar deşilmeli.
İşte günümüz kadını da tıpkı günümüz erkeği gibi farkında değildir, farkının.
Kadınlar, hüzünlü prenses değil, bilge kadın olmalı. Filmlerde, dizilerde ve kliplerde dayatılan kalıba girmemeli. Bilge kadın olmalı ki toplum da güçlü olsun.
Lal bir türküydüler onlar karanlığın dehlizinde Yürekleri harlı, ağrıları dayanılmaz sancılı Buruk bir tattır dillerde yazgıları Bir günah gibi saklanır toprağa, düş kırıkları Neden örtülür binlerce çığlık sessizce Artık uyansın vicdanlar zamanın aydınlık gözlerinde
Göze alandır kadın. Çekip gitmeyi, sahip olduklarından vazgeçmeyi, karşılık beklememeyi… Mücadele eder, kızar, bağırır ama hep sever. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen…
Yolu yarılayan kadınlar.. Yolu yarılayan kadınlar duygularını yaşamasını bilir. Davranışları sebepsiz değildir. Kalbi kırıldıysa ağlar, ağlayışının sebebi erkeğin ona sunacağı sevgi değildir. Mutluysa kahkahalar atar, gülüşünün sebebi dikkat çekmek değildir. Seviyorsa kıskanır, kıskanç oluşunun sebebi kendine güvensizlik değildir. Üzgünse omuz arar, destek istemesi çaresizliğinden değildir. Suskunsa sebebi vardır, yolu yarılayan kadınların hissiyatı kuvvetlidir. Aldatıldığını sezgilerini kullanarak gün ışığına çıkarır. Veda vakti geldi demenize bile gerek yoktur. O verdiğiniz mesajı çoktan anlayıp kendi yolunu tutmuştur. Her gidiş kadını daha da kadınlaştırır. Gidenin ardından bakacak kadar hayatın uzun olmadığını anlamıştır. Ve gizem kadına en çok bu yaşlarda yakışır..
Bir kadın çocuktur aslında. Çocuk gibi davranmayı sever. Erkeğin kendisine bir çocuga gösterdigi şefkati göstermesini de ister. Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını.. Ama her kadın çocukca da olsa dinlenilmesini, dikkate alinmasını ister. ...Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz, ama asla onu bir çocuk olarak görmeyeceksiniz.
Bir kadın güçlüdür aslında. Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür. Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez. İster ki erkeğin gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler. Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir. Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz. Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar.
Bir kadın sevgilidir aslında. İçinde her zaman sevgiyi taşır. Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz.
Sevdiklerini kolay kolay kıramaz. Zor sever ama tam sever. Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir. Ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız. Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz. Ancak beyninde yer etmemisseniz her an terk edilebilirsiniz.
Bir kadın yalnızdır aslında. Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz. Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır. O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. Hiçbir anahtar o dünyanin kapısını açamaz. Yalnızlık onun sığınağıdır. O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir. Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz
Bir kadın bilgindir aslında. Neler yapabileceğini erkek aklı hayal bile edemez. Yaratıcılığının sınırı yoktur. Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler. Hoyratça harcamaz yaratıcılığını sadece erkeğine saklar. Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir. Çünkü yaşamınız asla sıradan olmayacaktır.
Bir kadın hayattır aslında. Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor. Yemek yemek, su içmek bile. Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasindaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz? Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız, ne yazik ki yaşamıyorsunuz..
Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir...filme, bir şarkıya, bir yazıya... En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe!
Işte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır kadının sonra. Ağlamayacağım, der içinden.
Ama engel olamaz işte.
Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli... Ve kadın ağlar; hem de çok!
Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla, daha çok kadın yapar kadınları. Her damla bir derstir çünkü. Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. İçlerindeki zehirdir onları öldüren!
Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki! Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları. Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar. Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı...
Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür.. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp, yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden. Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan...
İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye; hepsi kariyer derdinde olan. Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar. Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar.
Bütün gelgitleri, kaprisleri, küçük şımarıklıkları, korkuları, şaşkınlıkları, hercailikleri, hayal kırıklıkları, aşkları, terk edilişleri, başarıları, başarısızlıkları, kurnazlıkları, saflıkları, çocuk ağızları, şirinlikleri, küçük yalanları, büyük itirafları, kocaman yürekleri ile kendi olmaya çalışan kadınları tanımak...
Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla varılır hayatın sırrına. Bir kadını tanımaya soyunmak zor ama keyifli bir yolculuğa çıkmaktır. Dört mevsimi bir yürekte buluşturur, bu yüzden de sürekli şaşırtırlar. Sürprizlerin ardı arkası kesilmez. Zordur anlamak onları.
Benzemek gerekir anlayabilmek için belki de! Kendi zekasını hatırlatanları sever, sevgisini göstermekten ürkmeyenleri, sürprizlere hazırlıklı olanları bir de. Muson yağmurları gibi yağarken, sahrada çöl fırtınası koparıp ardından güneş olup ısıtabilirler. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen...
Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla anlaşılır, hayatın sırrına ancak aşkla varılacağına. Sevgi arsızıdır kadın. Verdiğinden daha fazlasını isteme bencilliğini gösterecek kadar sevgi arsızı...
Bu yanını doyurunca şımaracağından korkanlar, birlikte çoğalacaklarını bilmeyenlerdir. Bir kadını sevmekle başlar her şey ama, bir kadını tanımakla kanat çırpılır özgürlüğün bütün maviliklerine. Kendine inananlara, aşka inananlara koşar. Hem yaman bir aşk avcısı, hem de engebeli yollarda koşmaktan bitap aşk yorgunudur kadın.
Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla çıkılır keyifli serüvenlere. Hayatla dalga geçmesini bilir kadın, tıpkı kendiyle dalga geçmesini bildiği gibi. Ağız dolusu gülüşlere teslim olur.
Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla tanık olunur tutkuların gücüne. Göze alandır kadın. Çekip gitmeyi, sahip olduklarından vazgeçmeyi, karşılık beklememeyi...
Mücadele eder, kızar, bağırır ama hep sever. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen...
Yüreğini sevgiye açan ve sevmekten korkmayan bütün kadınlar gibi...
“Savaşlarda, felaketlerde en çok kadınların yüreği yanar.”
İranlı bir yönetmenin sözlerinden
"Bir kadın, yalnızlığı tercih edebilecek kadar güçlüyse, o kadına hata yapmayın.
Çünkü o sizi kaybetmekten asla korkmaz.!"
Ah Kadınlar
O, sevgi,
O, muhabbet;
Ve o bir anda
Kin ve husumet!
O, aşk,
Ve ihtiras ve hıyanet...
Ne dilbaz,
Ne şeytan tüylü,
Ne cambazdır o,ne cambaz..
Günündeyse çatal kaşık saz,
Değilse ne tesen bitmez ondaki naz....
İşte yine ip üstünde,
Yine enteresan, yine uslanmaz...
Ne söylense kadınlar için az...
Allah’ın yarattığı en karmaşık varlıktır şu kadınlar!
Güzelde, çirkinde,
Doğruda, yanlışta,
Ne varsa dünyada o hep yarışta.
Savaş da ondan çıkar,
Kurulur onunla barış da...
Biraz fettanlıktan, biraz meraktan,
Dün kovdurmuştu bizi cennetten.
Yine zil takmış haspa,
Oynatıyor parmağında Dünya’yı,
Mesul olacak,
Pek yakında kopacak kıyametten!
Ah kadınlar,
Kiminin bir karış havada aklı,
Basmaz yere ayakları…
Kimi o kadar marifetli, okadar hanımefendi,
O kadar haklı;
Kimisi o kadar edepli,yüce gönüllü,okadar ahlaklı,
Kimisi o kadar arsız,ayarsız...
Ne onlarla oluyor, ne onlarsız.
Az gelir kimine melek,
Kimine şeytan demek.
Allah’ın yarattığı en şımarık,
En karmaşık,
En düşsel, en şiirsel
Ve en özel,en güzel varlık kadınlar!
Necip Zeybek
Kayıt Tarihi : 12.2.2011 19:50:00
Olmasaydı, biz olmazdık.
Güzel sevişmeli ve sevilmeli her kadın.
Öldürülmemeli!
belkide yeryüzünün en kutsal şeyini,
ANALIĞI...
Bence öncelikle günümüz insanına bakmak gerek. Kafası tonla hiçbir şeyle dolu günümüz insanının. Onun giydiği, bunun sahip olduğuyla ilgilenip kendinde olmayanların mutsuzluğunu yaşamakta. Herkes tarafından beğenilme arzusu sarmış dört bir yanını. Kendine özgülüğü yok, sanat bilgisi, sanata ilgisi zaten yok. Bir şeyler moda olmalı değerli olması için. Bütün şiirler, bütün romanlar seneye giymeyeceği pantolon muamelesi yapılmakta. Değerli olan herkesin sevdiğidir, o da herkestir herkesleşmiştir. Parmak izi kadar özel olduğunun bilincinde değildir. Hataları olmamalıdır, muhteşem hatalar zinciridir insan oysa, o bunu göremeyecek kadar kendinden uzaklaşmıştır. Hep bir başkasının acısıyla dalga geçilmelidir. Hep birilerinin kusuru olmalı, o kusurlar deşilmeli.
İşte günümüz kadını da tıpkı günümüz erkeği gibi farkında değildir, farkının.
dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa..
Kadınlar, hüzünlü prenses değil, bilge kadın olmalı. Filmlerde, dizilerde ve kliplerde dayatılan kalıba girmemeli. Bilge kadın olmalı ki toplum da güçlü olsun.
Karmaşık gibi görünseler de ayarını bilen için zor değildir çözmesi...
Güzel kalan yaralar vardır çünkü.
Limon kokulu yağmurlu kadınlar vardır.
Hiç unutmayan kadınlar vardır.
Her şeye rağmen yağmur kalan kadınlar vardır
Lale Müldür
Kadın her şeyi affeder fakat asla unutmaz. :)
Konfiçyus
"Kadınlar ile ilgili yapılabilecek üç şey vardır. Onu sevebilir, onun için acı çekebilir ya da onu edebiyata çevirebilirsin." - Henry Miller
'Bir çay doldur saki.
Kürd'dün, kadını kadar tatlı,bahtı kadar kara olsun.'
D.Qasimlo
....
Geceleri yalnız kadınlar
Taze düş,
Eskimiş aşkla yatarlar.
Gecelerde yalnız kadınlar
Islık çalarlar..
S.A.
Lal bir türküydüler onlar karanlığın dehlizinde
Yürekleri harlı, ağrıları dayanılmaz sancılı
Buruk bir tattır dillerde yazgıları
Bir günah gibi saklanır toprağa, düş kırıkları
Neden örtülür binlerce çığlık sessizce
Artık uyansın vicdanlar zamanın aydınlık gözlerinde
Kötü kadın yoktur.Canı yanmış kadın vardır.ve yalnızca ve sadece kadınlar gerçekten sever
kadın pesinden kosmanın zararı yoktur.zararı veren onları yakalamaktır.
uzaktan her kadın insana hos gelir.
Göze alandır kadın. Çekip gitmeyi, sahip olduklarından vazgeçmeyi, karşılık beklememeyi… Mücadele eder, kızar, bağırır ama hep sever.
Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen…
Ahmet ALTAN
Güçlü kadın da hüznünü saklamaz, onunda canı yanar, ama hiç bir zaman gülümsemekten vazgeçmez- Bu yüzden belli olmaz hüzünleri...
bilmecedirler..., ya da bulmaca :)
kırık ay parçaları...
Tek boyutlu emeğin ve yaşamın bir yarısı...
Kadını 'ER' değil; 'AR' zapteder...
Yolu yarılayan kadınlar..
Yolu yarılayan kadınlar duygularını yaşamasını bilir. Davranışları sebepsiz değildir. Kalbi kırıldıysa ağlar, ağlayışının sebebi erkeğin ona sunacağı sevgi değildir. Mutluysa kahkahalar atar, gülüşünün sebebi dikkat çekmek değildir. Seviyorsa kıskanır, kıskanç oluşunun sebebi kendine güvensizlik değildir. Üzgünse omuz arar, destek istemesi çaresizliğinden değildir. Suskunsa sebebi vardır, yolu yarılayan kadınların hissiyatı kuvvetlidir. Aldatıldığını sezgilerini kullanarak gün ışığına çıkarır. Veda vakti geldi demenize bile gerek yoktur. O verdiğiniz mesajı çoktan anlayıp kendi yolunu tutmuştur. Her gidiş kadını daha da kadınlaştırır. Gidenin ardından bakacak kadar hayatın uzun olmadığını anlamıştır. Ve gizem kadına en çok bu yaşlarda yakışır..
Bir kadın çocuktur aslında.
Çocuk gibi davranmayı sever.
Erkeğin kendisine bir çocuga gösterdigi şefkati göstermesini de ister.
Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını..
Ama her kadın çocukca da olsa dinlenilmesini, dikkate alinmasını ister.
...Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz,
ama asla onu bir çocuk olarak görmeyeceksiniz.
Bir kadın güçlüdür aslında.
Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür.
Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez.
İster ki erkeğin gücü kendisine huzur versin.
Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler.
Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de
erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir.
Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz.
Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar.
Bir kadın sevgilidir aslında.
İçinde her zaman sevgiyi taşır.
Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz.
Sevdiklerini kolay kolay kıramaz.
Zor sever ama tam sever.
Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için
yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir.
Ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız.
Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz.
Ancak beyninde yer etmemisseniz her an terk edilebilirsiniz.
Bir kadın yalnızdır aslında.
Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz.
Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır.
O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez.
Hiçbir anahtar o dünyanin kapısını açamaz.
Yalnızlık onun sığınağıdır.
O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir.
Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz
Bir kadın bilgindir aslında.
Neler yapabileceğini erkek aklı hayal bile edemez.
Yaratıcılığının sınırı yoktur.
Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler.
Hoyratça harcamaz yaratıcılığını sadece erkeğine saklar.
Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir.
Çünkü yaşamınız asla sıradan olmayacaktır.
Bir kadın hayattır aslında.
Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor.
Yemek yemek, su içmek bile.
Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup
içtiğiniz su arasindaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz?
Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız, ne yazik ki yaşamıyorsunuz..
Can DÜNDAR
Aziz Nesin..Bir Kadını Ağlatmak..
Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında.
Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir...filme, bir şarkıya, bir yazıya...
En az erkekler kadar yani!
Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur.
Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir.
Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan,
gözünü bile kırpmadan teker teker
batırır iğnelerini yüreğe!
Işte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının.
Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır.
Gözleri buğulanır kadının sonra.
Ağlamayacağım, der içinden.
Ama engel olamaz işte.
Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır..
Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın.
İnce ince süzülür yaşlar gözünden;
önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli...
Ve kadın ağlar; hem de çok!
Sanmayın ki gidene ağlar kadın!
Gidenin giderken koparttığı yerdir onu
ağlatan, orada bıraktığı yaradır.
O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa
bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar.
Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır.
Her damla, daha çok kadın yapar kadınları.
Her damla bir derstir çünkü.
Bazen kadınlar ağladığında çoğu
insan, ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez onun için derler.
Bilmediklerindendir böyle demeleri.
Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler.
İçlerindeki zehirdir onları öldüren!
Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki!
Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları.
Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar.
Zaman geçer sonra.
Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler.
Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar
sapkın yollara çarpar kendini.
Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir.
Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler
kendilerine sarılmayı...
Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında.
Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça
inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür..
Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp,
yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden.
Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan...
İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye;
hepsi kariyer derdinde olan.
Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar.
Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki,
o kadar çok ağladılar ki!
Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına
inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar.
sevin F.D.B.....
Bütün gelgitleri, kaprisleri, küçük şımarıklıkları, korkuları, şaşkınlıkları, hercailikleri, hayal kırıklıkları, aşkları, terk edilişleri, başarıları, başarısızlıkları, kurnazlıkları, saflıkları, çocuk ağızları, şirinlikleri, küçük yalanları, büyük itirafları, kocaman yürekleri ile kendi olmaya çalışan kadınları tanımak...
Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla varılır hayatın sırrına. Bir kadını tanımaya soyunmak zor ama keyifli bir yolculuğa çıkmaktır. Dört mevsimi bir yürekte buluşturur, bu yüzden de sürekli şaşırtırlar. Sürprizlerin ardı arkası kesilmez. Zordur anlamak onları.
Benzemek gerekir anlayabilmek için belki de! Kendi zekasını hatırlatanları sever, sevgisini göstermekten ürkmeyenleri, sürprizlere hazırlıklı olanları bir de. Muson yağmurları gibi yağarken, sahrada çöl fırtınası koparıp ardından güneş olup ısıtabilirler. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen...
Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla anlaşılır, hayatın sırrına ancak aşkla varılacağına. Sevgi arsızıdır kadın. Verdiğinden daha fazlasını isteme bencilliğini gösterecek kadar sevgi arsızı...
Bu yanını doyurunca şımaracağından korkanlar, birlikte çoğalacaklarını bilmeyenlerdir. Bir kadını sevmekle başlar her şey ama, bir kadını tanımakla kanat çırpılır özgürlüğün bütün maviliklerine. Kendine inananlara, aşka inananlara koşar. Hem yaman bir aşk avcısı, hem de engebeli yollarda koşmaktan bitap aşk yorgunudur kadın.
Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla çıkılır keyifli serüvenlere. Hayatla dalga geçmesini bilir kadın, tıpkı kendiyle dalga geçmesini bildiği gibi. Ağız dolusu gülüşlere teslim olur.
Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla tanık olunur tutkuların gücüne. Göze alandır kadın. Çekip gitmeyi, sahip olduklarından vazgeçmeyi, karşılık beklememeyi...
Mücadele eder, kızar, bağırır ama hep sever. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen...
Yüreğini sevgiye açan ve sevmekten korkmayan bütün kadınlar gibi...
Ahmet ALTAN
dünyayı daha yaşanılır hale getiren zarif ve duygulu yaratıklar..
Bence hemcinslerime göre daha vicdanlılar..