Yalnızca boşuna bir ışıkla yanıp tutuşanlar, şiir aşkıyla dolu olup da kendi şiirini yazamayan ozan, aşka tutkun olup da, seçmesini bilmediği için, oluşamayan kadın kaygılandırır beni.
Efendim kadınlar gününün hangi toplumlarda,niçin kutlandığının sebeplerini düşündüm geçenlerde....
Düşüncelerim Freud Efendi'ye kadar gitti açıkcası...Batı medeniyetini ister kabul edin ister etmeyin bu adamın söyledikleri etkilemiştir...Hatta batıyı da geçtim Hollywood film endüstrisi vasıtasıyla da tüm dünyaya yayılmıştır...
'Modern/Çağdaş/ Özgür ' kadın konusunda Freud'un bu cinsin doğuştan fıtrî yetersizlik sahibi oldğuna dair tezleri öylesine kabul görmüştür ki garibim bîçare kadın ömür boyu sonradan ortaya atılmış bu yetersizliğini aşmaya çabalamıştır...
Nasıl bunu aşacaktır? Maddi güç, mevki, etkinlik,iktidar gibi mefhumlar peşinde koşmalıydı..fakat aslında farkında olmadan erkekleşmeye başlıyordu kadın bunlara sahip olmak istediğinde de...
Ne yazık ki; Allah vergisi o letafetini,asil taraflarını,merhametini,sezgi gücünü ve daha bir çok kadına bahşedilmiş şeyleri kenarda kurutarak erkekleştikçe kendi aslına ihanet etmiş oluyor aslında kadın....
tüm bunların sonunda giderek erkekleşen 'emansipe' olmuş kadınlar değerli olma çabasıyla kendilerini teşhire başlarlar...
Doğuştan gelen yetersizliği(ki bu elbette Freud'a göre,ben bu fikre katılmıyorum ;)) ile kadın değer kazanabilmek adına dişiliğini sergilemeli,erkek dünyasında şerefini(!) trajik biçimde geri kazanmaya çabalamalıdır...
Batı dünyasında tam da bu noktada kadın kendini kıymetlendirmek isterken o çok adı geçen 'çağdaş' kadın farkına dahi varmadan cinsel bir nesne halini alır...
Ruhları kararmış,'Can''ından uzaklaşmış,kendine yabancı kadınlar türeyiverir bu tip toplumlarda yazık ki...
Bu yazıma önce kadın itiraz edecektir belki de...
Ama gelin reklam endüstrisine bakalım..panolar,televizyonlar,gazetelerin arka sayfaları...
Nesneye indirgenmiş, oyuncak bebekler gibi boya küpüne batmış,estetik ameliyatlarla hilkat garibeliğine koşturan,bedeninin en kutsalı,mahrem yerlerini bir vitrinde sergilercesine son sınıra kadar açıp seks objesi olan 'modern/çağdaş ' kadın aslında insanlığın geldiği noktanın en trajik sahnesinin baş kahramanıdır diyebilirim....
Tüm bunların neticesinde kadına bir günle mutluluk verilmek mi isteniyor :))) gülünç bu sadece....
Kadınlar bilmese de...yada bildiklerini unutmuş olsalar da bizler kadının kim olduğunu gayet iyi biliyoruz...
Bizler 'kadın' mefhumunun üzerinden günler icad edip de düştükleri çirkeften çıkmaya çabalayanların aksine bilmekteyiz yerimizi ve kıymetimizi...
Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta, sanki gidenler hiçbir zaman hiçbir menzile erişemeyecekti. Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle Ve onlar ayın altında dönen ilk tekerlekti. Ayın altında öküzler başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi ufacık kısacıktılar ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında ve ayakları altından akan toprak, toprak, ve topraktı. Gece aydınlık ve sıcak ve kağnılarda tahta yataklarında oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı. Ve kadınlar birbirlerinden gizleyerek bakıyorlardı ayın altında geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine. Ve kadınlar bizim kadınlarımız: korkunç ve mübarek elleri ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki ve kara sabana koşulan ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlar, bizim kadınlarımız şimdi ayın altında kağnıların ve hartuçların peşinde harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi aynı yürek ferahlığı, aynı yorgun alışkanlık içindeydiler. Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde ince boyunlu çocuklar uyuyordu. Ve ayın altında kağnılar yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.
Kadın adına kavga yaptığımız sevdalar kimi zaman kaşık düşmanı kimi zamanda yürekler adına türkü yaktığımız yarimizdir nazım hikmet ran da bu dizeleri ile anlatıyor kadınları kadınlarımız şimdi üretten ve ve emek harcayan kadınlarımız
Şeytanın insan suretidir.Hiç biri zeki DEĞİLDİR.ama fetbazlık şeytanlık fitne ve fesatta üstlerine yoktur.Ve şu anda yaratılmışlar arasında HAYAdan en yoksun olanıdır.Sanırım artık sadece sex yapmaya yarıyolar. NOT:(BUGÜNÜN GENÇ NESİL KADINLARI İÇİN YAZILMIŞTIR.TABİ aralarında KIZ OLARAK kalabilen varsa onlar içinde)
Otuz yasini gecmis bir kadin asla sizi gecenin bir yarisi uyandirip 'ne dusunuyorsun? ' diye sormaz....... Umurunda degildir cunku ne dusundugunuz.
*********************
Otuzunu asmis bir kadin TV deki maci seyretmek istemiyorsa, soylene soylene TV 'nin karsisinda yaninizda oturmaz....... Yapmak istedigi bir seyi yapar. Ve bu genellikle daha enteresan birseydir. ************************
Otuz yasini asmis bir kadin kendini yeterince iyi tanir ve kendinden emindir... Kim oldugunu, ne oldugunu, ne istedigini, ve kimden istedigini bilir. *************************
Otuzunu asmis cok az kadin onun hakkinda ya da yaptiklari hakkinda ne dusundugunuzu onemser.
************************
Otuz yas ustu kadin cogunlukla buyuk asklara, omur boyu surecek bagliliklara doymustur. Hayatinda en son ihtiyaci oldugu sey bir baska miz miz, devamli soylenen, ne yapacagina karisan, yapiskan bir asiktir. ***********************
Otuzunu asmis kadin, agirbaslidir.Bir operanin ortasinda ya da pahali bir restoranda sizinle ciglik cigliga kavga etmesi cok nadirdir... Ha tabi hakettiyseniz, sizi vururken de hic tereddut etmez, sonuclarina katlanmayi da planlayarak... *********************
Otuzunu asmis kadin ovguler yagdirmakta cok bonkordur, cogu hak edilmemis bile olsa..... cunku takdir edilmemenin ne oldugunu iyi bilir.
*********************
Otuzunu asmis kadin sizi bayan arkadaslariyla rahatlikla tanistiracak kadar kendine guvenir...... Daha genc bir kadin, en iyi arkadasini bile gormezlikten gelebilir, yanindaki adama guvenmedigi icin. ********************
Otuz yasin ustundeki kadin sizin onun arkadasina ilgi duymanizi hic sallamaz..... arkadasinin onun aldatmayacagini bilir. *********************
Kadinlar yaslari ilerledikce medyumlasirlar. Ona gunah cikarmaniza Hic gerek yoktur..... Onlar her haltinizi bilirler.
*********************
Otuz yasini asmis bir kadin Kipkirmizi bir ruj surdugunde bu ona cok yakisir. Ama daha genc kadinlarda boyle degildir. Cig durur.....
**********************
Otuz ustu kadinlar aciksozlu, dogrucu ve durustturler...... Onun icin ne anlam tasidiginizi merak etmenize gerek yoktur....... Ne kadar geri zekali oldugunuzu bir cirpida acik acik soyleyiverir....... eger bir geri zekali gibi davrandiysaniz.
Jean-Jaque-Rousse’nin bir itirafını hatırlayalım: Babası ona, bir saatin içini açıp da makinesini ve basit işleme mekanizmasını gösterdiği gün, bütün cazibesini kaybeden güzel âlet, hemen onun gözünden düşüvermiş.
kadın,bir erkeği kendisi hakkında'Tanrım! kadınlar ne kadar akıllı ve strateji yönünden başarılı bir cinstir' gibi hayranlık içeren cümleleri kurdurabilecek kadar zeki bir cistir :))
KADIN Tanrı yapragın hafifligini, ceylanın bakışını, güneş ışığının kıvancını, sisin gözyaşını aldı, rüzgarın kararsızlıgını, tavşanın ürkeklığini buna ekledi.Onların üzerine kıymetli taşların sertliğini, balın tadını, kaplanın yırtıcılığını, ateşin yakıcılığını, kışın soğuğunu,saksağanın gevezeliğini, kumrunun sevgisini kattı.Bütün bunları karıştırdı, eritti ve kadını yaptı.Yarattığı kadını erkeğe armağan etti......
ERKEK Tanrı kaplumbağanın yavaşlığını, boğanın bakışını, fırtına bulutlarının kasvetini, tilkinin kurnazlığını, boğanın dehşetini aldı, sülüğün yapışkanlığını, kedinin nankörlüğünü, hindinin kabarışını, gergedan derisinin sertliğini onlara ekledi.Bunların üzerine ayının kabalığını, bukalemunun şıpsevdiliğini, sivrisineğin vızıltısını kattı ve erkeği yarattı.Yarattığı erkeği adam etsin diye K A D I N A verdi.
Okuyacaklarınız, musevilerin, Tanrı ile insanın konuşmasını anlatan kitapları Talmud'dan alınmıştır ve şöyle biter: '...bir kadını ağlatırken çok dikkat edin, çünkü Tanrı gözyaşlarını sayar! Kadın erkeğin kaburgasından yaratıldı,ayaklarından yaratılmadı,öyle olsaydı ezilirdi; üstün olmasın diye başından da yaratılmadı. ama göğsünden yaratıldı, eşit olsun diye; kolun biraz altından korunsun diye... kalp hizasından SEVİLSİN diye...
Şöyle savurdu mu eteğini, ruhun rüzgarına kayacak. Bacakların, ayakların, bilekten bağlı ayakkabıya tutunan parmakların, seyrine doyamayacaksın. Bakımlı olacak kadın dediğin. Saçları ipek, topukları pembe, boynu ince, salındı mı kuğu gibi zarif olacak ve zarifliğinin ortasında bir hanımefendi barındıracak. Güzel olacak ama kaşı, gözü, bacağı, iki meme ucundan önce, sözü doğru, ruhu aydınlık olacak, güzelliği komple olacak. Korkmayacaksın gecenin bir vakti sol cenapta yüzünü gördüğünde. Yeni bir kabus gibi yaşamayacaksın gerçeği de. Güzel olacak ama, aklını evde tutacak kadar da akıllı.... Seni elinin tersiyle değil, avucunun içiyle kavrayacak... Bileceksin ki emin ellerdeyim, başkası tutamaz beni böyle. Rahat olacaksın yanında, çok konuşmayacak, beynini didiklemeyecek küçük kurtçuklarla. Sıradan ve kabullenir yaşamanın ne demek olduğunu sindirmiş olacak içine. Asla şatafat düşkünü olmayacak. Doğum günlerinde bir sıcacık öpücüğün yerini, tek taş bir De Beears'ın alamayacağını algılayacak kadar doygun olacak. Hatırlaman yetecek özel günleri, pahalı bir hediyeyle savuşturmadan.Sadeliğin içinde fark edilir olabilmeyi, gösterişli kıyafetle bir tutmayacak. Duruşu, oturuşu, yürüyüşü abartılı değil, basit hiç değil, sadelikten oluşacak. Kendini süs bebeği gibi ortaya atıp, fingir deşmeyecek başkalarıyla Ekonomiden, politikadan, milli maçlardan ve kültürel olaylardan haberi olacak. Bizi kim yönetir, nasıl yönetir, demokrasi, monarşi, oligarşi nedir bilecek, saf hatun numarasıyla cahilliğini güzelliğiyle örtmeye yeltenmeyecek. Gezip, eğlenmesini bildiği kadar, pazar parasını kozmetiğe yatırmaması gerektiğini, domatesin, ekmeğin, soğanın, kıymanın kaç para olduğunu bilecek. Cak cak telefonda konuşup, niye böyle fatura geldi hayret tribine girmeyecek. Eşini dostunu kollayacak ama içi vıcık vıcık dedikodu yumağının içinde kaybolmayacak. Marka düşkünü, moda düşkünü olmayacak kesinlikle... Takip edecek ancak yakışanı seçecek. Sökük, paça boyu, fermuar dikmeyi bilecek, her seferinde terzi aranmayacak pırnık pırnık. Elinden her iş gelecek. Marifetlerini sadece seni elde ederken değil, seni elde tutarken de gösterecek ve tüm bunlar içinden gelecek içinden, göstermelik olmayacak. Adamın siniri bozmayacak, tepesini attırmayacak, cinleri başına toplamayacak, o kör olası dilini gerektiğinde yutacak... Çarşı pazar görmesini, sana don kilot almasını, gömlek ayakkabı numaranı bilecek... ve zevki seni giydirecek kadar yerinde olacak, kendisini giydirmeyi bildiği gibi. Orada burada dedikodu yapmayacak, laf taşımayacak, ayıkla pirincin taşını durumlarına sokmayacak. Ortalık yerde kahkahalarıyla sebepsiz çınlamayacak. Dekoltenin dozunu kaçırmayacak ama sıkı sıkıya da kendini ambalajlamayacak. Açık saçık olan elbisesi değil, sana olan ilgisi olacak ve bunu gösterebilecek medeniyeti... Onu bir kediyi sever gibi seveceksin yanı başında ve huzurla... Öyle 'çağırdım, gelmedin, geç kaldın, aramadın, sormadın, kiminleydin, hesap ver' yapmayacak. Sana yüreğiyle güvenecek, inançlarıyla sokulacak. Bilmem kimin sözüne aldırmayacak, asla arkadaşlarının arkasından konuşmayacak, hele küfür hiç etmeyecek. Sınırını zorlamayacak, salya sümük ağlamayacak, kıytırık nedenlerden hır gür çıkarmayacak. Sözü dinlenir, anlaşılır olacak. Bir hatayı allayıp pullayıp abartmayacak. Gömleklerini o ütüleyecek ve o gömleğe hangi pantolon yakışır bilecek. Ama hayatı giyim kuşam üstüne kurulmayacak. Uyum ve uyumsuzluk nedir bilecek. Bir kere, topuklu ayakkabıyla spor ayakkabının ayrımını yapabilecek. Dağa çıkarken rugan ayakkabı giymeyecek. 'Of yoruldum, beni ara, beni al, beni bul, bunu isterim' değil, 'sence de uygunsa, yanındayım, ben gelirim, merak etme' olacak lügatinde. Tereciye tere satmayacak yani. Hissettiğiyle yaptığı şey arasında uçurum olmayacak. Cesur olacak cesur. Seni seviyorum derken korkmayacak, başka şeylerin arkasına gizlenmeyecek ve arkandan laf söyletmeyecek....Kadın dediğin iyi sevişecek Koyun gibi yatmayacak, kımıl kımıl olacak yatakta. Aklını başından alacak ama, aklını sadece bununla yormayacak. Delireceksin ama delirmen hastalıktan olmayacak. Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan kalbinin yerine koyacaksın kendini,ruhunu, her şeyini. Aşksız yatmayacak yatağa ve sen bunu bileceksin. Kadın gibi kadın olacak kadın dediğin, çıtır çerez niyetine yemediğin. Bir gecelik değil, ömürlük olacak ömürlük. Yıllara rehaveti değil huzuru taşıyacak. En seksi leydi olmayı da bilecek, hanım sultan olup sözünü geçirmeyi de. Cıvık konulara takılıp zaman tüketmeyecek, küsmeyecek, süründürmeyecek. Kadın dediğin ayıp nedir bilecek.Sıkboğaz edip seni yalancı durumuna düşürmeyecek. Seni öyle bir tutacak ki arkadaş, sen bile şaşıracaksın öyle tutulduğuna. iki lafın başı, her tartışmada ayrılalım tehdidi savurmayacak. Sabırlı olacak ve asla gururuna dokunmayacak... Tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürsüz yemeklerle işi olmayacak. Şöyle pastırmalı kuru fasulyenin yanına tereyağlı pilavı konduracak şüphesiz. Salatasız oturmayacak yemeğe. Temiz olacak her şeyden önce mesela köfteyi mıncıklarken elleri. Yahut pahalı parfümlerin sindiği, süslü püslü boyacı küpü gibi, her öptüğünde bulaşık bir tadın kaldığı bir kadını öpmeyeceksin. Buram buram aşka sarılacaksın arkadaş. Buram buram kadın kokacak kadın dediğin. Kadın dediğin güzel olacak ama eli yüzü düzgünden çok öte bir şey. Zeki olacak zeki, seni bir hamur gibi karmasını da bilecek, o hamura kendini katmasını da... Paranın gücünü bilecek ama ne parasızlığın ezikliğini ne de paranın kudurmuşluğunu yaşayacak. Değerlerini bir anlık hevesler uğruna terk etmeyecek. Namussuzluğunu, ahlaksızlığını ancak ve ancak seni baştan çıkarırken kullanacak, yan gözle adam kesmeyecek,üstüne sevgili edinmeyecek. Sarışın, renkli gözlü, uzun bacaklı, beyaz tenli, ince bilekli dilber filan fasarya... Kadın dediğin hatun olacak, sözüne güvenilir, olacak. Bileceksin ki konuşulanlar burada kalır, kapıdan çıkmaz bir daha. Ağzı sıkı olacak kadın dediğin. Sırrını tutacak ama gününü bekleyip kusmayacak... Para lazımcılardan, kürkçülerden, cep telefonu manyaklarından, dırdırcılardan, unutkanlıklarını senin üzerine atanlardan, kendi yetersizliğini seni suçlayarak rahatlayanlardan, raf süslerinden, tehditkarlardan, kaçaklardan, kıkırdayanlardan, boş bakanlardan asla olmayacak! Saflığı, cahilliği, aptallığı oynamayacak, biraz ukala olabilir ancak sana rol yapmayacak. Komplekslerini güzelliğiyle örtmeye çalışmayacak. Bir şeyi çok isterse ve inançları doğrultusunda yapacak. En önemlisi kendini sevecek arkadaş, kendini sevmeyen kadından sana ne hayır gelir. Bir bakarsın ki yıllar sonra bu kadınla ne yatağa sığabiliyorsun, ne toprağa... Koluna takıp gezmesini de bileceksin gururla, koynuna çekip sevişmesini de şehvetle. Analığını da bilecek,çocuklarından saygı görmeyi de, anaya babaya hürmet etmeyi de... Hafif sosyal ama gerektiğinde en sosyal anlarını seninle sıkılmadan paylaşabilecek. Kadın kadın olacak, seni sadece sen olduğun için, sensin diye sevecek. Parayla pulla, kariyerle, güçle, kimin ne dediğiyle, sınırlamayacak kendini! Hem sevgilin,hem arkadaşın,hem annen,hem çocuğun olacak, bağrına basacaksın huzurla... Sen de en basitinden evde ' O ' kadın tarafından beklenmenin zevkini, sana başka hiçbir zevkin yaşatamayacağını bileceksin... Ölene dek seveceğin, bu sevgiyi hep hak edecek kadın o olacak Vesaire olacak sonra, bilmem ne olup seni bilmem neler ile mutlu edecek, bir şeyler yapacak, bilmem kimin sevgili gibi olmayacak o senin sevgilin olacak....kusurumuz olduysa affedin...tek yanlı düşünmemek lazım galiba....
geçen gece anladım ben bunu...bir an kadın olduğumla gururlandım..sonra geçti..neydi bilmem..hatta bir an hala ordaymış gibi geldi..ben de tutarım sandım...ama bir erkekten asla ASLA bu kapasiteyi beklemeyin.. insana yeten ve onu doyuran hiç birşey yok dünyada.. bizler içinde kocaman delik bulunanlarız..doymayız.. ve hiç bir sevişmek mutlu kılmaz..kılmayacak hiç birimizi.. aradığımız şey aslında var sandığımız.. adı ve şekli ne olursa olsun bulduğumuzda sanrılarımızı doyuramayacağımızı bilmediğimizdir.. her insan içimizdeki deliği genişletir farkettirmeden... son durağımızın en hazin sonu adının ta kendisidir..yetinmek.. para sevgi ve aşk içinde yüzsek de..o durakta çok tanıdık göreceğiz. biliyordum da aslında ben..geçenlerden bir gecede emin oldum:D
Yalnızca boşuna bir ışıkla yanıp tutuşanlar, şiir aşkıyla dolu olup da kendi şiirini yazamayan ozan, aşka tutkun olup da, seçmesini bilmediği için, oluşamayan kadın kaygılandırır beni.
EXUPéRY / Kale
.......Kadin ilk önce bir annedir.Erkeginin esidir.Kadin bir nadide cicek bir manolya dir,koklamayi bilemezsen solar gider yazik olur.
Kadin bir cicek gibidir koklamasini ve tutmasini bilirseniz size dünyada bircok güzelligi tattiran bir güzel varliktir.
MÜBAREK BİR VARLIK.DEĞERİNİ BİLMEK GEREKİR.
kullanılan ama kullanılmaması gereken
yazık değil mi onca türbanlıya!
(humeyniyi sevmeyenlere tabii)
teknolojinin ve bilmin cok ilerlemesine rağmen hala cözemediği, güzel, şirin ve susmayan insan modelidir.
Efendim kadınlar gününün hangi toplumlarda,niçin kutlandığının sebeplerini düşündüm geçenlerde....
Düşüncelerim Freud Efendi'ye kadar gitti açıkcası...Batı medeniyetini ister kabul edin ister etmeyin bu adamın söyledikleri etkilemiştir...Hatta batıyı da geçtim Hollywood film endüstrisi vasıtasıyla da tüm dünyaya yayılmıştır...
'Modern/Çağdaş/ Özgür ' kadın konusunda Freud'un bu cinsin doğuştan fıtrî yetersizlik sahibi oldğuna dair tezleri öylesine kabul görmüştür ki garibim bîçare kadın ömür boyu sonradan ortaya atılmış bu yetersizliğini aşmaya çabalamıştır...
Nasıl bunu aşacaktır? Maddi güç, mevki, etkinlik,iktidar gibi mefhumlar peşinde koşmalıydı..fakat aslında farkında olmadan erkekleşmeye başlıyordu kadın bunlara sahip olmak istediğinde de...
Ne yazık ki; Allah vergisi o letafetini,asil taraflarını,merhametini,sezgi gücünü ve daha bir çok kadına bahşedilmiş şeyleri kenarda kurutarak erkekleştikçe kendi aslına ihanet etmiş oluyor aslında kadın....
tüm bunların sonunda giderek erkekleşen 'emansipe' olmuş kadınlar değerli olma çabasıyla kendilerini teşhire başlarlar...
Doğuştan gelen yetersizliği(ki bu elbette Freud'a göre,ben bu fikre katılmıyorum ;)) ile kadın değer kazanabilmek adına dişiliğini sergilemeli,erkek dünyasında şerefini(!) trajik biçimde geri kazanmaya çabalamalıdır...
Batı dünyasında tam da bu noktada kadın kendini kıymetlendirmek isterken o çok adı geçen 'çağdaş' kadın farkına dahi varmadan cinsel bir nesne halini alır...
Ruhları kararmış,'Can''ından uzaklaşmış,kendine yabancı kadınlar türeyiverir bu tip toplumlarda yazık ki...
Bu yazıma önce kadın itiraz edecektir belki de...
Ama gelin reklam endüstrisine bakalım..panolar,televizyonlar,gazetelerin arka sayfaları...
Nesneye indirgenmiş, oyuncak bebekler gibi boya küpüne batmış,estetik ameliyatlarla hilkat garibeliğine koşturan,bedeninin en kutsalı,mahrem yerlerini bir vitrinde sergilercesine son sınıra kadar açıp seks objesi olan 'modern/çağdaş ' kadın aslında insanlığın geldiği noktanın en trajik sahnesinin baş kahramanıdır diyebilirim....
Tüm bunların neticesinde kadına bir günle mutluluk verilmek mi isteniyor :))) gülünç bu sadece....
Kadınlar bilmese de...yada bildiklerini unutmuş olsalar da bizler kadının kim olduğunu gayet iyi biliyoruz...
Bizler 'kadın' mefhumunun üzerinden günler icad edip de düştükleri çirkeften çıkmaya çabalayanların aksine bilmekteyiz yerimizi ve kıymetimizi...
Mevlânâ der ki:
''Kadın Hak nûrudur....Sevgili değil...
Sanki yaratıcıdır...Yaratılmış değil! ''
Vesselâm...
KADINLARIMIZ
Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak,
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.
Kadın adına kavga yaptığımız sevdalar kimi zaman kaşık düşmanı kimi zamanda yürekler adına türkü yaktığımız yarimizdir nazım hikmet ran da bu dizeleri ile anlatıyor kadınları kadınlarımız şimdi üretten ve ve emek harcayan kadınlarımız
[email protected]
Tüm Kadınların 8 mart kadınlar gününü yürekden kutlar
Hepisine mutlu huzurlu sağlıklı bir yaşam dileği ve temennisiyle...
EEEYY...BAŞ TACIMIZ KADINLAR!
Hepiniz Sağlıklı Kalın...... Huzurlu Kalın.......
Mutlu Kalın...... Sevgiyle Kalın......
Herşey gönlünüzce olsun...! ! !
Kalbiniz sevgiyle dolsun...! ! !
Yolunuz aydınlık olsun...! ! !
ışığınız hiç sönmesin...! ! !
......Hepinize Sevgiler....
Gizemlikartal...Ramazan Kocapınar
Şeytanın insan suretidir.Hiç biri zeki DEĞİLDİR.ama fetbazlık şeytanlık fitne ve fesatta üstlerine yoktur.Ve şu anda yaratılmışlar arasında HAYAdan en yoksun olanıdır.Sanırım artık sadece sex yapmaya yarıyolar. NOT:(BUGÜNÜN GENÇ NESİL KADINLARI İÇİN YAZILMIŞTIR.TABİ aralarında KIZ OLARAK kalabilen varsa onlar içinde)
İyi ki doğdum
Gördün mü 25 oldum
Özgürüm kanatlandım
Durmadım ayaklandım
Koşup ilerliyorumm....
İyi ki doğdum
NE GÜZEL Bİ KADIN OLDUMMMMM..
Erkekler hep peşimde
Ama aklım işimde
Sınırı zorluyorum...
Kalamam hayatın köşesinde
O zaman neşesi neresinde
Koysalar önüme bariyer de
Çocuk da yaparım kariyer de...
Pes etmem ben en zor günüm de
Kanatlandım özgürüm ben de
Deseler geçecek bu heves de
Çocuk da yaparım kariyer deeeeeeeeee.....
murathan munga 'ın yüksek topuklar isimli kitabı kadını çok iyi anlatıyor....
kadın annedir! ! !
kadınlar; solu melek sağı şeytan olan yaratıklardır :)
Otuz yasini gecmis bir kadin asla sizi gecenin bir yarisi uyandirip 'ne dusunuyorsun? ' diye sormaz.......
Umurunda degildir cunku ne dusundugunuz.
*********************
Otuzunu asmis bir kadin TV deki maci seyretmek istemiyorsa, soylene soylene TV 'nin karsisinda yaninizda oturmaz.......
Yapmak istedigi bir seyi yapar. Ve bu genellikle daha enteresan birseydir.
************************
Otuz yasini asmis bir kadin kendini yeterince iyi tanir ve kendinden emindir...
Kim oldugunu, ne oldugunu, ne istedigini, ve kimden istedigini bilir.
*************************
Otuzunu asmis cok az kadin onun hakkinda ya da yaptiklari hakkinda ne dusundugunuzu onemser.
************************
Otuz yas ustu kadin cogunlukla buyuk asklara, omur boyu surecek bagliliklara doymustur.
Hayatinda en son ihtiyaci oldugu sey bir baska miz miz, devamli soylenen, ne yapacagina karisan, yapiskan bir asiktir.
***********************
Otuzunu asmis kadin, agirbaslidir.Bir operanin ortasinda ya da pahali bir restoranda sizinle ciglik cigliga
kavga etmesi cok nadirdir...
Ha tabi hakettiyseniz, sizi vururken de hic tereddut etmez, sonuclarina katlanmayi da planlayarak...
*********************
Otuzunu asmis kadin ovguler yagdirmakta cok bonkordur, cogu hak edilmemis bile olsa.....
cunku takdir edilmemenin ne oldugunu iyi bilir.
*********************
Otuzunu asmis kadin sizi bayan arkadaslariyla rahatlikla tanistiracak kadar kendine guvenir......
Daha genc bir kadin, en iyi arkadasini bile gormezlikten gelebilir, yanindaki adama guvenmedigi icin.
********************
Otuz yasin ustundeki kadin sizin onun arkadasina ilgi duymanizi hic sallamaz..... arkadasinin onun aldatmayacagini bilir.
*********************
Kadinlar yaslari ilerledikce medyumlasirlar. Ona gunah cikarmaniza Hic gerek yoktur..... Onlar her haltinizi bilirler.
*********************
Otuz yasini asmis bir kadin Kipkirmizi bir ruj surdugunde bu ona cok yakisir. Ama daha genc kadinlarda boyle degildir. Cig durur.....
**********************
Otuz ustu kadinlar aciksozlu, dogrucu ve durustturler...... Onun icin ne anlam tasidiginizi merak etmenize gerek yoktur.......
Ne kadar geri zekali oldugunuzu bir cirpida acik acik soyleyiverir.......
eger bir geri zekali gibi davrandiysaniz.
varlığı dert yokluğu dert bişey
Kesinlikle bir köle bir sex objesi değildir.....Olsa olsa başımızın tacıdırlar...
mükemmelliktir
Jean-Jaque-Rousse’nin bir itirafını hatırlayalım: Babası ona, bir saatin içini açıp da makinesini ve basit işleme mekanizmasını gösterdiği gün, bütün cazibesini kaybeden güzel âlet, hemen onun gözünden düşüvermiş.
Bir gül gibi al ve narin..
Bir su gibi saydam ve sakin..
kadın,bir erkeği kendisi hakkında'Tanrım! kadınlar ne kadar akıllı ve strateji yönünden başarılı bir cinstir' gibi hayranlık içeren cümleleri kurdurabilecek kadar zeki bir cistir :))
Kadın varoluşun sebebidir, Aşkın doğduğu yerdir, Kısaca; Hayatın anlamıdır...
acizler içinde en acizi.......
şeytan
kadın ne güldür ne goncadır ne diken koklamasını bilirsen gül olur tutmasını bilmessen diken....
KADIN
Tanrı yapragın hafifligini, ceylanın bakışını, güneş ışığının kıvancını, sisin gözyaşını aldı, rüzgarın kararsızlıgını, tavşanın ürkeklığini buna ekledi.Onların üzerine kıymetli taşların sertliğini, balın tadını, kaplanın yırtıcılığını, ateşin yakıcılığını, kışın soğuğunu,saksağanın gevezeliğini, kumrunun sevgisini kattı.Bütün bunları karıştırdı, eritti ve kadını yaptı.Yarattığı kadını erkeğe armağan etti......
ERKEK
Tanrı kaplumbağanın yavaşlığını, boğanın bakışını, fırtına bulutlarının kasvetini, tilkinin kurnazlığını, boğanın dehşetini aldı, sülüğün yapışkanlığını, kedinin nankörlüğünü, hindinin kabarışını, gergedan
derisinin sertliğini onlara ekledi.Bunların üzerine ayının kabalığını, bukalemunun şıpsevdiliğini, sivrisineğin vızıltısını kattı ve erkeği yarattı.Yarattığı erkeği adam etsin diye K A D I N A verdi.
Okuyacaklarınız, musevilerin, Tanrı ile insanın konuşmasını anlatan
kitapları Talmud'dan alınmıştır ve şöyle biter:
'...bir kadını ağlatırken çok dikkat edin, çünkü Tanrı gözyaşlarını
sayar!
Kadın erkeğin kaburgasından yaratıldı,ayaklarından yaratılmadı,öyle
olsaydı ezilirdi; üstün olmasın
diye başından da yaratılmadı.
ama göğsünden yaratıldı,
eşit olsun
diye;
kolun biraz
altından korunsun diye...
kalp
hizasından SEVİLSİN diye...
Kadınlar
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
Şöyle savurdu mu eteğini, ruhun rüzgarına kayacak. Bacakların, ayakların, bilekten bağlı ayakkabıya tutunan parmakların, seyrine doyamayacaksın. Bakımlı olacak kadın dediğin. Saçları ipek, topukları pembe, boynu ince, salındı mı kuğu gibi zarif olacak ve zarifliğinin ortasında bir hanımefendi barındıracak. Güzel olacak ama kaşı, gözü, bacağı, iki meme ucundan önce, sözü doğru, ruhu aydınlık olacak, güzelliği komple olacak. Korkmayacaksın gecenin bir vakti sol cenapta yüzünü gördüğünde. Yeni bir kabus gibi yaşamayacaksın gerçeği de. Güzel olacak ama, aklını evde tutacak kadar da akıllı.... Seni elinin tersiyle değil, avucunun içiyle kavrayacak... Bileceksin ki emin ellerdeyim, başkası tutamaz beni böyle. Rahat olacaksın yanında, çok konuşmayacak, beynini didiklemeyecek küçük kurtçuklarla. Sıradan ve kabullenir yaşamanın ne demek olduğunu sindirmiş olacak içine. Asla şatafat düşkünü olmayacak. Doğum günlerinde bir sıcacık öpücüğün yerini, tek taş bir De Beears'ın alamayacağını algılayacak kadar doygun olacak. Hatırlaman yetecek özel günleri, pahalı bir hediyeyle savuşturmadan.Sadeliğin içinde fark edilir olabilmeyi, gösterişli kıyafetle bir tutmayacak. Duruşu, oturuşu, yürüyüşü abartılı değil, basit hiç değil, sadelikten oluşacak. Kendini süs bebeği gibi ortaya atıp, fingir deşmeyecek başkalarıyla Ekonomiden, politikadan, milli maçlardan ve kültürel olaylardan haberi olacak. Bizi kim yönetir, nasıl yönetir, demokrasi, monarşi, oligarşi nedir bilecek, saf hatun numarasıyla cahilliğini güzelliğiyle örtmeye yeltenmeyecek. Gezip, eğlenmesini bildiği kadar, pazar parasını kozmetiğe yatırmaması gerektiğini, domatesin, ekmeğin, soğanın, kıymanın kaç para olduğunu bilecek. Cak cak telefonda konuşup, niye böyle fatura geldi hayret tribine girmeyecek. Eşini dostunu kollayacak ama içi vıcık vıcık dedikodu yumağının içinde kaybolmayacak. Marka düşkünü, moda düşkünü olmayacak kesinlikle... Takip edecek ancak yakışanı seçecek. Sökük, paça boyu, fermuar dikmeyi bilecek, her seferinde terzi aranmayacak pırnık pırnık. Elinden her iş gelecek. Marifetlerini sadece seni elde ederken değil, seni elde tutarken de gösterecek ve tüm bunlar içinden gelecek içinden, göstermelik olmayacak. Adamın siniri bozmayacak, tepesini attırmayacak, cinleri başına toplamayacak, o kör olası dilini gerektiğinde yutacak... Çarşı pazar görmesini, sana don kilot almasını, gömlek ayakkabı numaranı bilecek... ve zevki seni giydirecek kadar yerinde olacak, kendisini giydirmeyi bildiği gibi. Orada burada dedikodu yapmayacak, laf taşımayacak, ayıkla pirincin taşını durumlarına sokmayacak. Ortalık yerde kahkahalarıyla sebepsiz çınlamayacak. Dekoltenin dozunu kaçırmayacak ama sıkı sıkıya da kendini ambalajlamayacak. Açık saçık olan elbisesi değil, sana olan ilgisi olacak ve bunu gösterebilecek medeniyeti... Onu bir kediyi sever gibi seveceksin yanı başında ve huzurla... Öyle 'çağırdım, gelmedin, geç kaldın, aramadın, sormadın, kiminleydin, hesap ver' yapmayacak. Sana yüreğiyle güvenecek, inançlarıyla sokulacak. Bilmem kimin sözüne aldırmayacak, asla arkadaşlarının arkasından konuşmayacak, hele küfür hiç etmeyecek. Sınırını zorlamayacak, salya sümük ağlamayacak, kıytırık nedenlerden hır gür çıkarmayacak. Sözü dinlenir, anlaşılır olacak. Bir hatayı allayıp pullayıp abartmayacak. Gömleklerini o ütüleyecek ve o gömleğe hangi pantolon yakışır bilecek. Ama hayatı giyim kuşam üstüne kurulmayacak. Uyum ve uyumsuzluk nedir bilecek. Bir kere, topuklu ayakkabıyla spor ayakkabının ayrımını yapabilecek. Dağa çıkarken rugan ayakkabı giymeyecek. 'Of yoruldum, beni ara, beni al, beni bul, bunu isterim' değil, 'sence de uygunsa, yanındayım, ben gelirim, merak etme' olacak lügatinde. Tereciye tere satmayacak yani. Hissettiğiyle yaptığı şey arasında uçurum olmayacak. Cesur olacak cesur. Seni seviyorum derken korkmayacak, başka şeylerin arkasına gizlenmeyecek ve arkandan laf söyletmeyecek....Kadın dediğin iyi sevişecek Koyun gibi yatmayacak, kımıl kımıl olacak yatakta. Aklını başından alacak ama, aklını sadece bununla yormayacak. Delireceksin ama delirmen hastalıktan olmayacak. Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan kalbinin yerine koyacaksın kendini,ruhunu, her şeyini. Aşksız yatmayacak yatağa ve sen bunu bileceksin. Kadın gibi kadın olacak kadın dediğin, çıtır çerez niyetine yemediğin. Bir gecelik değil, ömürlük olacak ömürlük. Yıllara rehaveti değil huzuru taşıyacak. En seksi leydi olmayı da bilecek, hanım sultan olup sözünü geçirmeyi de. Cıvık konulara takılıp zaman tüketmeyecek, küsmeyecek, süründürmeyecek. Kadın dediğin ayıp nedir bilecek.Sıkboğaz edip seni yalancı durumuna düşürmeyecek. Seni öyle bir tutacak ki arkadaş, sen bile şaşıracaksın öyle tutulduğuna. iki lafın başı, her tartışmada ayrılalım tehdidi savurmayacak. Sabırlı olacak ve asla gururuna dokunmayacak... Tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürsüz yemeklerle işi olmayacak. Şöyle pastırmalı kuru fasulyenin yanına tereyağlı pilavı konduracak şüphesiz. Salatasız oturmayacak yemeğe. Temiz olacak her şeyden önce mesela köfteyi mıncıklarken elleri. Yahut pahalı parfümlerin sindiği, süslü püslü boyacı küpü gibi, her öptüğünde bulaşık bir tadın kaldığı bir kadını öpmeyeceksin. Buram buram aşka sarılacaksın arkadaş. Buram buram kadın kokacak kadın dediğin. Kadın dediğin güzel olacak ama eli yüzü düzgünden çok öte bir şey. Zeki olacak zeki, seni bir hamur gibi karmasını da bilecek, o hamura kendini katmasını da... Paranın gücünü bilecek ama ne parasızlığın ezikliğini ne de paranın kudurmuşluğunu yaşayacak. Değerlerini bir anlık hevesler uğruna terk etmeyecek. Namussuzluğunu, ahlaksızlığını ancak ve ancak seni baştan çıkarırken kullanacak, yan gözle adam kesmeyecek,üstüne sevgili edinmeyecek. Sarışın, renkli gözlü, uzun bacaklı, beyaz tenli, ince bilekli dilber filan fasarya... Kadın dediğin hatun olacak, sözüne güvenilir, olacak. Bileceksin ki konuşulanlar burada kalır, kapıdan çıkmaz bir daha. Ağzı sıkı olacak kadın dediğin. Sırrını tutacak ama gününü bekleyip kusmayacak... Para lazımcılardan, kürkçülerden, cep telefonu manyaklarından, dırdırcılardan, unutkanlıklarını senin üzerine atanlardan, kendi yetersizliğini seni suçlayarak rahatlayanlardan, raf süslerinden, tehditkarlardan, kaçaklardan, kıkırdayanlardan, boş bakanlardan asla olmayacak! Saflığı, cahilliği, aptallığı oynamayacak, biraz ukala olabilir ancak sana rol yapmayacak. Komplekslerini güzelliğiyle örtmeye çalışmayacak. Bir şeyi çok isterse ve inançları doğrultusunda yapacak. En önemlisi kendini sevecek arkadaş, kendini sevmeyen kadından sana ne hayır gelir. Bir bakarsın ki yıllar sonra bu kadınla ne yatağa sığabiliyorsun, ne toprağa... Koluna takıp gezmesini de bileceksin gururla, koynuna çekip sevişmesini de şehvetle. Analığını da bilecek,çocuklarından saygı görmeyi de, anaya babaya hürmet etmeyi de... Hafif sosyal ama gerektiğinde en sosyal anlarını seninle sıkılmadan paylaşabilecek. Kadın kadın olacak, seni sadece sen olduğun için, sensin diye sevecek. Parayla pulla, kariyerle, güçle, kimin ne dediğiyle, sınırlamayacak kendini! Hem sevgilin,hem arkadaşın,hem annen,hem çocuğun olacak, bağrına basacaksın huzurla... Sen de en basitinden evde ' O ' kadın tarafından beklenmenin zevkini, sana başka hiçbir zevkin yaşatamayacağını bileceksin... Ölene dek seveceğin, bu sevgiyi hep hak edecek kadın o olacak Vesaire olacak sonra, bilmem ne olup seni bilmem neler ile mutlu edecek, bir şeyler yapacak, bilmem kimin sevgili gibi olmayacak o senin sevgilin olacak....kusurumuz olduysa affedin...tek yanlı düşünmemek lazım galiba....
geçen gece anladım ben bunu...bir an kadın olduğumla gururlandım..sonra geçti..neydi bilmem..hatta bir an hala ordaymış gibi geldi..ben de tutarım sandım...ama bir erkekten asla ASLA bu kapasiteyi beklemeyin..
insana yeten ve onu doyuran hiç birşey yok dünyada..
bizler içinde kocaman delik bulunanlarız..doymayız..
ve hiç bir sevişmek mutlu kılmaz..kılmayacak hiç birimizi..
aradığımız şey aslında var sandığımız.. adı ve şekli ne olursa olsun bulduğumuzda sanrılarımızı doyuramayacağımızı bilmediğimizdir..
her insan içimizdeki deliği genişletir farkettirmeden...
son durağımızın en hazin sonu adının ta kendisidir..yetinmek..
para sevgi ve aşk içinde yüzsek de..o durakta çok tanıdık göreceğiz.
biliyordum da aslında ben..geçenlerden bir gecede emin oldum:D