Kadın sevgili,eş,anne,ilham sahibi gibi rollerde hiç de daha az yüce değildir,hatta erkekten daha da kutsaldır çünkü sevmek,kendini unutmak demektir.Kendini unutan kadın,sevgisinin içinde kaybolan kadın her zaman yücedir.
Bu unutma sırasında kadın yeniden doğuşunu,hayatın tacını,varlığının ölümsüz ışınımını keşfeder...Kadın olmak gibisi var mı ya.. :)
en iyisi tarafından cennetten kovulup bütün bu sıkıntılara gark olmamıza sebep olan ve dünyada da peşimizi bırakmayıp sıkıntıların kaynağı olmaya devam eden kişi.
Kadın olmak; sadece güzel olmak demek değil, gördüğünde o güzelliğin içinde erkeğin kendi ruhunu bulabilmesini sağlayabilmektir... Kadın olmak; ipek saçlar, pembe topuklar, ince bel değil, bütün bunların içerisinde bir hanımefendi olabilmeyi başarabilmektir.. Kadın olmak; güzellik takıntısı içerisinde olmak değil, o güzelliğe akılda katabilmektir... Kadın olmak; insanları elinin tersiyle itip kendisinden uzaklaştırmak değil, avuçlarını sımsıkı kavrayarak insana emin ellerde olduğu duygusunu verebilmektir.
Kadın olmak; çok konuşarak beynini didiklemek değil, sıradan ve kabullenilebilir yaşamın ne olduğunu bilebilmektir... Kadın olmak; şatafat düşkünü olmak değil, sımsıcak bir öpücüğün bir tek taş yüzükten daha değerli olduğunu anlayabilmektir...
Kadın olmak; doğum günleri, evlenme günleri ve bilumum ardı arkası kesilmeyen özel gün sendromlarında pahalı hediyeler istemek değil, sadeliğin içerisinde fark edilebilir olmaktır...
Kadın olmak; duruşu, oturuşu ve yürüyüşü abartılı olmak demek değil, kendini süs bebeği gibi ortalara atıp başkalarıyla fingirdeşmemektir...
Kadın olmak; hangi dizi başlamış, kimler oynuyor, kim kiminle yakalanmış bunları merak etmek değil, ekonomiden, politikadan, spordan ve kültürel olaylardan haberi olmaktır...
Kadın olmak; sırf hatun numarasıyla cahilliğini gizlemek değil, bizi kim yönetir, oligarşi, monarşi, revalüasyon, ofsayt gibi kelimelerin anlamını bilmektir...
Kadın olmak; gezip eğlenmek değil, pazar parasını kozmetiğe yatırmaması gerektiğini, domatesin, ekmeğin, soğanın, kıymanın kaç para olduğunu bilmektir...
Kadın olmak; telefonda saatlerce cak cak konuşmak değil, sonradan gelen faturalara niye böyle fatura geldi acaba diye şaşırmamaktır...
Kadın olmak; içi vıcık vıcık dedikodu yumağı içinde kaybolmak demek değil, eşini, dostunu kollamaktır...
Kadın olmak; marka düşkünü, moda düşkünü olmak değil, sökük, paça boyu, fermuar dikebilmektir...
Kadın olmak; marifetlerini sadece erkekleri elde ederken göstermek değil, tüm elinden gelen marifetleri içinden gelerek, göstermelik olmadan yapabilmektir...
Kadın olmak; dır dır konuşup adamın sinirini bozup, kafatasını attırmak değil, körolası dilini gerektiğinde tutabilmektir...
Kadın olmak; sadece alışveriş merkezlerine gidip ne bulduysa almak değil, sana don kilot almasını, gömlek ve ayakkabı numaranı bilebilmesidir...
Kadın olmak; sadece kendi giyiminden sorumlu olup kendini giydirmek değil, zevki seni giydirecek kadar yerinde olmaktır...www.kadinca.net
Kadın olmak; orada burada dedikodu yaparak, laf taşımak değil, seni ayıkla pirincin taşı durumlarına getirmemektir...
Kadın olmak; güzel görünebilmek için orasını burasını her yeri görünene kadar açmak değil, dekoltesinin dozunu ayarlayabilmektir...www.kadinca.net
Kadın olmak; saldırganlaşıp kafesinde kırbaçla eğitilmeye çalışılan bir aslana benzemek değil, yumuşak huylu olup erkeğinin dizlerinde tüyleri okşanan bir kedi olabilmektir...
Kadın olmak; çağırdım, gelmedin, geç kaldın, aramadın, sormadın, kiminleydin, hesap ver demek değil, sana yüreğiyle güvenmek ve inançlarıyla sokulmaktır...
Kadın olmak; sağda solda konuşulanları gerçekmiş gibi saymak değil, kimsenin arkasından konuşmamaktır...
Kadın olmak; sınırları zorlayıp, salya sümük ağlamak, kıytırık nedenlerden hır gür çıkarmak demek değil, sözü dinlenir, anlaşılır olmaktır...
Kadın olmak; hayatı giyim kuşam üzerine kurmak demek değil, giydiğin gömleğe hangi pantolonun yakıştığını, uyum ve uyumsuzluğun ne olduğunu bilmektir...www.kadinca.net
Kadın olmak; dağa çıkarken rugan ayakkabı giymek değil, spor ayakkabısı ile topuklu ayakkabının ayrımı bilebilmektir...
Kadın olmak; of yoruldum, beni ara, beni al, beni bul, bunu isterim demek değil, sence de uygunsa, yanındayım, ben gelirim, merak etme diyebilmektir...
Kadın olmak; korkak ve çekingen olmak demek değil, seni seviyorum derken korkmamak, başka şeylerin arkasına gizlenmemek ve arkandan laf söyletmemektir...
Kadın olmak; aklını sadece seksle bozmuş olmak değil, yanına boylu boyunca uzandığında göğsünde atan kalbinin yerine kendini, ruhunu, herşeyini koyabilmektir...
Kadın olmak; yatağa boylu boyunca uzanmak değil, sana yatağa aşksız yatmadığını hissettirmektir...
Kadın olmak; çıtır çerez gibi bir günlük olmak demek değil, gecelik değil ömürlük olarak yıllara rehaveti değil huzuru taşımaktır...
Kadın olmak; sadece en seksi leydi olmayı bilmek değil, yeri geldiğinde hanım sultan olarak söz geçirmesini bilmektir...
Kadın olmak; cıvık konulara takılıp zaman tüketmek değil, küsmemesini ve ayıp nedir öğrenebilmektir...
Kadın olmak; sık boğaz edip yalancı durumuna düşürmek değil, karşısındaki insanı taşıyabilmektir...
Kadın olmak; yapılan her tartışma sonunda karşısındaki insanı ayrılmakla tehdit etmek demek değil, sabırlı ve gururuna dokundurmadığı gibi, karşı tarafında gururunu incitmemeyi bilebilmektir..
Kadın olmak; tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürsüz yemeklerle işi olmak demek değil, pastırmalı kurufasülyenin yanına tereyağlı pilavı kondurabilmek ve salatasız yemeğe oturmamaktır...
Kadın olmak; temiz olmak için yarım şişe parfümü sıkarak süslü boyacı küpü olmak değil, öpüldüğü zaman etrafa buram buram parfüm değil aşk kokuları saçabilmektir...
Kadın olmak; sadece istemek demek değil, seni bir hamur gibi karmasını bildiği gibi o hamura kendisini de katabilmektir...
Kadın olmak; parası yokken ezik, varken kudurmuş olmak demek değil, paranın gücünü bilebilmektir...
Kadın olmak; değerlerini bir anlık hevesler uğruna terketmek değil, namussuzluğunu, ahlaksızlığını ancak ve ancak seni baştan çıkarırken kullanabilmek, yan gözle adam kesmemek, üstüne sevgili edinmemektir...
Kadın olmak; sarışın, renkli gözlü, uzun bacaklı, beyaz tenli, ince bilekli dilber olmak değil, sözüne güvenilir olmaktır...
Kadın olmak; konuşulan her şeyi eşe dosta yetiştirmek değil, konuşulanların oradan dışarı çıkmamasını sağlayabilecek kadar sıkı bir çeneye sahip olmaktır...
Kadın olmak; para lazımcılardan, kürkçülerden, cep telefonu manyaklarından, dırdırcılardan, unutkanlıklarını senin üzerine atanlardan, kendi yetersizliğini seni suçlayarak rahatlayanlardan, raf süslerinden, tehtitkarlardan, kaçaklardan, kıkırdayanlardan, boş bakanlardan olmak demek değil, rol yapmamaktır...
Kadın olmak; komplekslerini güzelliğiyle örtmeye çalışmak değil, kendisini sevebilmektir...
Kadın olmak; sadece koluna takıp gururla gezmesini bilmek değil, koynuna çekip şehvetle sevişmesini bilmektir...
Kadın olmak; sadece ana olabilmek değil, çocuklarından saygı görmeyi, anaya babaya hürmet etmeyi de bilebilmektir...www.kadinca.net
Kadın olmak; sevdiği insanı parayla pulla, kariyerle, güçle, kimin ne dediğiyle sınırlamak değil, sevdiği insanı sadece o olduğun için sevebilmektir...
• Sigaradan sararmış bıyıklarımız yok. • Arabamızın yolda patlayan lastiğini değiştirmeyi bilmesek de olur. • Pantolon giymek bizim için fizyolojik olarak en az etek kadar rahattır. • Kişiliğimiz kullandığımız arabanın beygir gücü ile doğru orantılı olarak değerlendirilmiyor. • 'Damsız Girilmez' bize bir şey ifade etmiyor... • Kırmızı ışıkta yanımızdaki arabanın bizden önce çıkması yada bir aracın bizi sollaması hiçbir şey demek değildir. • İstediğimiz her yerde ve her koşulda ağlayabiliriz. • Vücudumuzdaki olası kasları belirginleştireçek diye bir zorunluluğumuz yok. Vücudumuzda kas olacak diye bir zorunluluğumuz da yok hatta... Kas gücü gerektirecek işleri zevkle yapacak birileri her zaman vardır. • Düğme, sökük vs. dikmek özel bir beceri gerektirmiyor. • Dünya yerle bir olsa önce kadınlar ve çocuklar! • 'Yoktan var edilen' yapay bedenlerimize tapınacak bir karşı cins varken, kozmetik ürünleri ve estetik cerrahinin olanaklarından sonuna kadar yararlanıyoruz. • Aşık oluyoruz... korkmadan! ! ! • Biraz göbek sevimli mi durur? ... hadi ordan! ! siz hiç 'kalçalarımdaki yağlar beni çekici gösteriyor' diyen bir kadın yada 'yağlar beni çekici gösteriyor' diyen bir kadın gördünüz mü? Asla dış görünümümüzle ilgili yalan telkinlerle kendimizi kandırmaya çalışmayız... Rejim gerekiyorsa rejim... Allah Allah! ! ! • Tecavüze uğradığımızda cinsel tercihimizi değiştirmek zorunda değiliz. • Duygusal saçmalıklar adına kredi sahibiyiz... Çiçek ve çikolata istiyoruz... • Evde, banyoda, kıl- tüy dökmeyiz. • Dokunduğumuz bedenin herhangi bir kısmından silikonlar fışkırma korkusu duymayız... Genelde tabi! ! ! • Sünnet olmuyoruz. • Meslek grubunda 'ev kadını' diye kebap (! - bir seçenek var. • Birinden hoşlansak da 'ilk adım atma kabusu'ndan muafız. • Evet, gelinlik 200.- $, smokin ise 100.-$...ve her ikisini de sevgili damat ödüyor. • 'Üç dubleden sonra feciii sarhoş olurum' diyebiliriz rahatlıkla. • 'Çirkin' kadın yoktur. • Elli yaşından önce hiçbir erkeğe seks için para ödemek zorunda değiliz. • Kısa boy mu? E topuklu ayakkabılar ne güne duruyor ki? • Yaşımız ne olursa olsun bir uçan balon taşıyabilir, pamuk helva ve elma şekeri de yiyebiliriz. • Her sabah traş olmak zorunda değiliz. • Genellikle istediğimizi almamız için söylememiz yeterlidir. Bazen istemediğimizi söyleyerek de alırız. • Kızdığımızda birbirimizin anneleri, kız kardeşleri, ebeleri,dayıları yada sülalesine dair cinsel taleplerimiz olmaz. • Ayakta kalmak(? ! - için 1,5 porsiyon kaymaklı künefe yememiz gerekmiyor. • Bebeklik albümlerimiz sırtüstü çırılçıplak resimlerimizle dolu değil. • 'Hadi amcalara göster..' şeklinde rezil bir çocukluk anımız da hiç olmayacak. • Uçan tekmelerle birbirimizin ağzını yüzünü kırdığımız sporlar yapmıyoruz • Fiziksel güç iddiamız yok ama,grip olunca da ölümcül bir hastalığa yakalanmış gibi iptal olmuyoruz. • Silah... Hiç iki kızın silahla oynarken birbirini vurduğunu duydunuz mu? • Birbirimize, beklenmedik yıkıcı sonuçlar doğurabilecek, eşşek şakaları yapma adetimiz yoktur. • Canımızın çektiği yemeği pişirir, herkese yedirebiliriz. • Kerizi parasından ayırmada Allah vergisi bir yeteneğimiz vardır. • Sigaramızı yakacak birileri hep vardır. • Evde bozulan bir aleti, onarmaya çalışıp bir daha kullanılmayacak hale getirmek yerine tamirci çağırmak rasyonalitesine sahibiz. • Tükürmeyiz. • Giysilerimizden o gün öğle yemeğinde ne yediğimiz anlaşılmaz. • Harika alyansımız asla kılların arasında kaybolmaz. • Estetik sanatların %90'ı kadından esinlenmiştir. • Ayaklarımız kokmuyor. • 'Erkek sözü' gibi ikna etmeye yönelik sıfatlar yaratmadık hiç. Yoksa verilen sözlerin tutulmaması gibi bir sorun mu var?
* Kadınlar ağlar. Ancak tek başına bir köşeye çekilip de -yalnız-ağlamaz. Kadınlar sadece sevdiği erkek duyabilecekse ağlar.
* Bütün kadınlar kesin bir cevabı olmayan konularda soru sormakta müthiş ustadır. Maksat, siz kendinizi sürekli suçlu hissedin.
* Kadınlar asla sır saklayamaz. Daha doğrusu, kadınlar için bir sırrı en yakın üç arkadaşlarına söylemek, sırrı açık etmek kapsamına girmez. Bu mantıkla hepsi en yakın arkadaşlarına söylediklerinden sonunda sırrı bilmeyen kalmaz.
* Kadınlar telefona cevap vermeyi sevmez, uzun uzun çalsa dahi rahatsız olmadan açmayabilirler. Lakin telefonda en uzun konuşmaları yapanlar yine onlardır.
* Kadın yatağa yatmadan 'evvel' saçını tarayan tek yaratıktır.
* Kestirme yola sapıldığında her kadına bir 'kaybolacağız' korkusu gelir.
* İstisnasız her kadın vermesi gereken bir-iki kilo olduğunu düşünür.
* Kadınlar durup dururken eve bir buket çiçekle gelen kocadan şüphelenir.
* Kadınlar tuvaletin kapağını küçük bir hareketle indirmek yerine tuvaletten salona kadar yürür, kocasına söylenir ve tuvalete geri döner.
* Erkek konuşurken kadın lafın ortasından konuşmaya dalar ve devam eder. Aynı şeyi erkek yapacak olsa kıyamet kopar.
* Düğünlerde kadın kadına dans edenleri görünce kimsenin aklına bir şey gelmez. Erkekler için durum aynı değildir.
* Karısının göz ucuyla bir başka adama baktığını yakalayabilmiş erkek yoktur. Oysa kadınlar erkeklerini başka kadına baktığı an -saniyesinde-yakalarlar.
* Evde saatlerce kendi giyimiyle ilgilenen kadın, sokağa çıktığında saatlerce başka kadınların elbiseleriyle ilgilenir.
* Kadınlar asla haksız değildir... En haksız olduğu konuda bile 'Kendime göre nedenlerim var' der.
* Tabiatta kadınlara karşı son sözü söyleyebilecek tek bir doğal yapı vardır: Yankı!
* Kadınlar kendilerine neler verildiğine değil, onların nelerden vazgeçildiğine bakar.
* Kritiklere başlayan kadın, kritik bir yasa gelmiş demektir.
* Kadın elinizi tuttuğu anda bilin ki eninde sonunda tepenize çıkacaktır.
* Dünyanın en güzel kadını olduklarını bütün erkeklerin idrak etmesini isterler. Kendileri henüz üç dört yaşlarındayken bunu idrak etmişlerdir.
* Bütün erkekleri baştan çıkarmak isterler. Çevrelerinde baştan çıkmamış tek erkek kalmayıncaya kadar harekâta devam ederler. Ha, karşılık verirler vermezler, o başka mesele.
* Kendilerinden başka bütün kadınların yeryüzünden yok olmasını isterler. Hadi fazla abartmış olmayayım, anneleri ve Feriştah’a benzemesi şartıyla bir arkadaşları kalabilir.
* Her daim kavga etmek isterler. E haklılar, insan havasız susuz yaşayabilir mi?
* Kocalarının zengin, yakışıklı, kültürlü, başarılı, dürüst, güvenilir, sadık ve kılıbık olmasını isterler. Bu kadar meziyet kâfi. Adamın kafasına kakılacak birkaç eksiklik olmalı.
* Anlaşılmaz olmayı, ayni zamanda da anlaşılmayı isterler. Anlayan varsa beri gelsin!
* Bütün kadınlar tarafından kıskanılmak isterler. Zaten bütün kadınlar bütün kadınları kıskandıklarından lüzumsuz bir istek.
* Eğer ilişki bitecekse bitiren tarafın kendileri olmasını isterler. Olurlar da. Aksi durumda ne yapar ne eder tekrar bir araya gelir, 'terk etme' eylemini gerçekleştirirler.
* 24 saat alışveriş etmek isterler. Aslında bu çok önemli bir husus. Kadınların yarısı yokluktan, öteki yarısı dükkânlar 24 saat açık olmadığından bu isteğini gerçekleştiremez. Hal böyle olunca, gelsin bunalım.
* Dünyanın merkezi olmak isterler. Cesareti olan erkek varsa başka merkezler icat etsin. Hiç olmazsa 'Pişman olma' duygusunu tatmış olur.
Bir kadın, ne kadar güzel, kültürlü, zarif, dürüst ve hoş olursa olsun; hırçın, huzursuz, ve asabiyse, son derece iticidir.
Hangi erkek, böyle bir kadınla birlikte olmak ister? Yanınızda, lüzumsuz el kol hareketleriyle, asabi mimiklerle, dişlerini sıkarak konuşan, her an patlamaya hazır bir bomba ile ne kadar huzurlu ve mutlu olabilirsiniz?
Şık giyinmek de önemlidir ama zarafet daha önemlidir. İnsan yaratılış itibarıyla hantal olabilir. Öyle ölçülü, öyle güzel yürüyen toplu hanımlar vardır ki onların yürüyüşlerini bile seyretmek, ruha huzur verir. Hele onlarla yürüyüşe çıkmak ne kadar mutlu eder insanı! Yere basışlarındaki yumuşaklık, adımlarındaki acelesiz huzurlu tempo ruhu rahatlatır.
Zarafet, kadını şiirleştirir. Öne yıkılacakmış gibi, asker gibi, omuzları düşük, kambur, boynu, başını taşıyamıyormuş gibi bükülmüş, sallanarak veya sürüklenerek, ya da paldır küldür yürüyen bir kadın düşünün! ..
Ne kadınlar vardır; tesettürlü de olsalar, süzülür gibi, dans eder gibi yürürler. Bir bardak su verirken, bardağı değil, dünyaları uzatırlar, insana! ‘Hizmet’ önemli değildir. ‘Sunuş’ önemlidir. Yumuşak, hoş bir hareketle, gözlerinin içi gülerek, saygı ve sevgi dolu bir bakışla uzatılan bardağın içindeki, her ne ise mutluluğa dönüşür. Daha içmeden huzur, mutluluk ve yaşama sevinci yayılır ruha. Sunulan suysa, su da hayatsa, bu su ab-ı hayattır! ..
“Günaydın! Aşkım! Canım! ” demeseler bile öyle bir tebessümle gelirler ki yanınıza; hangi kötü ruh halinde olursanız olun, o anda gülümser, huzur duyar, onunla bütünleşiverirsiniz. Bir demet çiçek gibidirler. Cıvıl cıvıl bir kuş, berrak akan bir su, gün ışığı gibidirler. Uzaktan duyarsınız, sıcaklığını. Ona doğru yaklaştığınızın farkına bile varmazsınız. Mıknatıs gibi kendilerine çekmişlerdir sizi. Demir tozları gibi yapışır kalırsınız. Zaman durmuştur. Mekân orasıdır. Dünya o kadarcıktır. Kalabalığın sayısal değeri bire inmiştir. İkiye çıkmasına da lüzum yoktur.
Şiir gibi yürürler. Şiir gibi dolanırlar etrafınızda. Şiir gibi konuşur, en güzel melodiler gibi gülerler. Ağlayışları da hiçbir kadının ağlayamayacağı kadar güzeldir.
“Hiçbir kadın senin kadar güzel ağlayamaz. Bir yıldız yağmurudur, senin gözyaşların! ” der, Ümit Yaşar Oğuzcan.
Film de onlardır, şarkı da, hayat da! Etiyle kemiğiyle gerçektirler; yaşattıklarıyla, hayal âleminin bireyleri…
Dokunmaya kıyamazsınız. Bakmaya doyamazsınız.
Okşasanız, saatlere düşman olursunuz!
Birkaç ömür daha istersiniz, Yaratan’dan.
Dünyanızı, cennete değişmezsiniz. Dans edercesine yaşamaktır, onunla günlük hayatı yaşamak.
Gülümseyerek uyanırlar. Müzikle, oynarcasına çay yapmaya giderler. Telaşsız, cıvıl cıvıl güne başlayan sevimli kuşlar gibidirler. Geyşalar gibi… Onların tüm amaçları, erkeklerini mutlu etmektir. Onları mutlu ederek mutlu olurlar.
Bir de hizmetçi ruhlu kadınlar vardır. Sabah sabah, oflaya puflaya yataktan kalkarlar. Söylene söylene, takur tukur temizliğe başlarlar. Kafanıza çarpar gibi kurarlar sofrayı. Mükellef bir kahvaltı sofrasında bile çekilmezler.
Sadece bayanların mı romantizmden hoşlandıklarını sanıyorsunuz?
Ya da sevilmekten?
Erkeklerin de romantizme, sevgiye, ilgiye ihtiyaçları olduğunu düşünmüyor musunuz?
Onlar, sevildiklerine inandıkları, doya doya sevgi aldıkları zaman, kahvaltılarını yapmış olurlar. O konuda akşama kadar acıkacaklarını, başkalarına ihtiyaç duyarak, avuç açacaklarını, sevgi dileneceklerini sanmıyorum.
Akşam da aynı sıcaklıkla karşılanıp, aynı huzur ortamına çekildiklerinde, onlardan mutlu kimse olmaz. Kovsanız da yanınızdan ayrılmaz, ne kadın, ne erkek, kimseye ihtiyaç duymazlar. O sizindir. İmzayla, kanunen değil, bir köle gibi, seve seve! .. Artık herkes onu, sizden kıskansın!
Sahabeden birisinin hanımı ekmeğini, suyunu güneşe koyar, sıcak su, kuru ekmek yermiş, kocası işinde öyle yiyor diye.
Eşini, erkeğini kendisinden önce düşünür, İslam kadını!
Onu ana gibi şefkatle sarar. Abla gibi kanat gerer üstüne.
Kardeş gibi yanında, canında taşır. Arkadaş gibi omuz verir, paylaşır.
Eşi olarak da tüm yüreğiyle, her şeyden çok sever, herkesten üstün tutar, sahip çıkar kardeşim!
SAHİP ÇIKAR!
Evde ne huzur veriyorsunuz da, dışarıdakilerden kıskanıyorsunuz?
Her şey iyi gidiyorsa; onlar neden kendilerini dışarıya atıyorlar?
Arılar, bal dolu kovanlarını neden terk ediyor?
Acı yok, tatlı yok; evde duranın aklı yok!
Kalıp gibi, KOLALI KADIN olmayın!
Sinirden tir tir titreyen, söylenen, bağırıp çağıran, kavgazan, fettan, fetfaz bir kadın olmayın! Önce sakin olun!
Huzur bulun; huzur verin!
Sonra zarif olun!
Daha sonra da duygusal olun.
Akıllı olun, AKILLI!
Unutmayın ki; onların herkesten önce, SİZE İHTİYAÇLARI VAR!
Dünyanın bizim istediğimiz gibi olması için daha yapılması gereken çok iş, gidilmesi gereken çok yol olabilir. Biz yine de olanca coşkumuzla kutlayalım 8 Mart’ı. Çünkü biraz ağır olmamız gerektiğini ima edenlere, Emma Goldman’dan miras kalan çok güzel bir cevabımız var: “Dans edemeyeceksem, devriminiz sizin olsun! ” Aile olmayı seviyoruz… Yan yana anlamlıyız.. Geride veya ileride olmak değil önemli olan.. Bağımlı bile olsak,özgür ruhluyuz.. Her yaşta öğrenmeye açığız…
.......Bir Kadını Ağlatmamaya Çok Dikkat Edin..! ! ! ... Çünkü ALLAH Gözyaşlarını Sayar..! ! ! ! Kadın; Erkeğin Kaburgasından Yaratıldı, Ayaklarından Yaratılmadı..! ! ! Öyle Olsaydı Ezilirdi..! ! ! Üstün Olsun Diye Başından da Yaratılmadı..! ! AMA GÖĞSÜNDEN YARATILDI... Eşit Olsun Diye.. Kolun Biraz Altında Korunsun Diye..! ! ! KALP HİZASINDA SEVİLSİN DİYE..! ! !
Kadın Allahın bahşetigi saf altın gibi evlerimizin dört duvarındaki baktıgınızda onun sevgisini görmeliyis Annanın sevgisi dört biryana yansır eşlerine baglılıgı evlatlarının sevgisini yüreklerde taşıyan eşinin sevgisini her an yanında hiseden evlerimizin ışığı diyelim evlatlarını ugruna kuşar gibi çırpınan eşine fedakar kadınlarımıza yeterki sevgiyi saygıyı göstere bilmek Annalar bizlere on katınım degerini vermek için yeri gelir ac acıkta kalır çırpınır mücadele için evimizin ışıgı o olmasa dunya sanki karnlık ne sevgiyi hisederis saygıyı iyi var etmiş Annalarımızı evlatlarımızın acısını yüerklerinde hiseden eşlerinin yüzlerine bakarak hasta ve kederli oluşunu hisetmesi ne kadar güzel bütün kadınlerımız saf bir altın herzaman yetr ki saygı ve sevgiyi hisetsin kadınlarımız Anna olmayan anlamaz bu duyguyu
KADIN=küçücük bir kız çocuğu olarak başlar büyür birilerinin ilk aşkı olur bazen tercih eder bazen tercih etmek zorunda kalır.deli gibi sever ve katlanır herşeye sevmeyi acı çekmek zanneder çünkü belkide sewmeyi hiç öğrenememiş belkide hiç sevilmemiştir hatalar yapar.Kimileride bir köy evinde para karşılığı satılı verir ömründe hiç görmediği bir adama çocuktur oysa daha kimi şanslı doğar yaşadığını bilir yolunu çizer doğru zamanda doğru tercihler yapar.Binlerce örnek verilir kadına dair ezilen,horgörülenn,taciz edilen,tecavüz edilen,dul olan.ama bişey vardır ki tarifi yapılamayan anne olmakk en güzel kadın anne olandır.
'ne davamızı anlayabilecek bir erkek bulabildik ne de bir erkeğin anlayabileceği kadar basit olabildik. kadın dediğin istanbul gibi olmalı. fethi zor fatihi tek.' alıntı
Kadın bedeni, ak tepeler, ak baldırlar, bir dünyadır açık kasığın senin. Benim hoyrat çiftçi bedenim kazar seni ve fırlatır oğulunu toprağın derininden.
Bir tünel gibi yalnızdım. Kaçardı kuşlar benden, ve gece alırdı kudretli kucağına beni. Yaşayabilmek için silâh gibi biçimledim seni, yayımdaki ok gibi, bir taş gibi sapanımdaki.
Ne ki sonu vardır öç saatinin, ve severim seni. Tenden ve yosundan senin bedenin, uysal ve güçlü sütten. Ah, göğüslerinin vazosu! Ah, gözlerin ne kadar da uzak! Ah, venüs tepeciğinin gülleri! Ah, senin usul, üzgün sesin!
Sen, kadınımın bedeni, merhametli yol gösterici yıldızım. Arzum, sınırsız özlemim ve belirsiz yolum benim! Doğurur kasvetli sular sonsuz susuzluğu, ve kendini ele veren yorgunluğu ve sınırsız acıyı.
'Keske Muzeyyan Senar olmasaydim da, bir kocayla bir omur gecirseydim' diyebilir 88 yasindayken.
A be guzel ablacigim, yillarca paranin, basarinin, sohretin, begenilmenin, hayranlik duyulmanin, kiskanilmanin ve hatta bir suru bos seyin pesinden kosup, simdi bunlarin demenin anlami ne...
''Kadın olsun da bir sözü cevapsız bıraksın, olacak şey değil. Meğer ki siz dilsizini bulun.''
.......................................(Shakespeare)
anlaşılmaz varlıklar...
Kadın sevgili,eş,anne,ilham sahibi gibi rollerde hiç de daha az yüce değildir,hatta erkekten daha da kutsaldır çünkü sevmek,kendini unutmak demektir.Kendini unutan kadın,sevgisinin içinde kaybolan kadın her zaman yücedir.
Bu unutma sırasında kadın yeniden doğuşunu,hayatın tacını,varlığının ölümsüz ışınımını keşfeder...Kadın olmak gibisi var mı ya.. :)
en sağlam yerinden öylesine kırılgan..
bir kızın gerdek sonrası aldığı ünvan
tanrıyı rahminde tüketen...
Dünya üzerinde yaratılmış en muhteşem mikroorganizmadır :)
en iyisi tarafından cennetten kovulup bütün bu sıkıntılara gark olmamıza sebep olan ve dünyada da peşimizi bırakmayıp sıkıntıların kaynağı olmaya devam eden kişi.
Rasladığınızda zaten her haliyle 'O'benim işte! der size. Sabiha akdemirde bunlardan biri bence..
Kadın olmak; sadece güzel olmak demek değil, gördüğünde o güzelliğin içinde erkeğin kendi ruhunu bulabilmesini sağlayabilmektir... Kadın olmak; ipek saçlar, pembe topuklar, ince bel değil, bütün bunların içerisinde bir hanımefendi olabilmeyi başarabilmektir.. Kadın olmak; güzellik takıntısı içerisinde olmak değil, o güzelliğe akılda katabilmektir... Kadın olmak; insanları elinin tersiyle itip kendisinden uzaklaştırmak değil, avuçlarını sımsıkı kavrayarak insana emin ellerde olduğu duygusunu verebilmektir.
Kadın olmak; çok konuşarak beynini didiklemek değil, sıradan ve kabullenilebilir yaşamın ne olduğunu bilebilmektir...
Kadın olmak; şatafat düşkünü olmak değil, sımsıcak bir öpücüğün bir tek taş yüzükten daha değerli olduğunu anlayabilmektir...
Kadın olmak; doğum günleri, evlenme günleri ve bilumum ardı arkası kesilmeyen özel gün sendromlarında pahalı hediyeler istemek değil, sadeliğin içerisinde fark edilebilir olmaktır...
Kadın olmak; duruşu, oturuşu ve yürüyüşü abartılı olmak demek değil, kendini süs bebeği gibi ortalara atıp başkalarıyla fingirdeşmemektir...
Kadın olmak; hangi dizi başlamış, kimler oynuyor, kim kiminle yakalanmış bunları merak etmek değil, ekonomiden, politikadan, spordan ve kültürel olaylardan haberi olmaktır...
Kadın olmak; sırf hatun numarasıyla cahilliğini gizlemek değil, bizi kim yönetir, oligarşi, monarşi, revalüasyon, ofsayt gibi kelimelerin anlamını bilmektir...
Kadın olmak; gezip eğlenmek değil, pazar parasını kozmetiğe yatırmaması gerektiğini, domatesin, ekmeğin,
soğanın, kıymanın kaç para olduğunu bilmektir...
Kadın olmak; telefonda saatlerce cak cak konuşmak değil, sonradan gelen faturalara niye böyle fatura geldi acaba diye şaşırmamaktır...
Kadın olmak; içi vıcık vıcık dedikodu yumağı içinde kaybolmak demek değil, eşini, dostunu kollamaktır...
Kadın olmak; marka düşkünü, moda düşkünü olmak değil, sökük, paça boyu, fermuar dikebilmektir...
Kadın olmak; marifetlerini sadece erkekleri elde ederken göstermek değil, tüm elinden gelen marifetleri içinden gelerek, göstermelik olmadan yapabilmektir...
Kadın olmak; dır dır konuşup adamın sinirini bozup, kafatasını attırmak değil, körolası dilini gerektiğinde tutabilmektir...
Kadın olmak; sadece alışveriş merkezlerine gidip ne bulduysa almak değil, sana don kilot almasını, gömlek ve ayakkabı numaranı bilebilmesidir...
Kadın olmak; sadece kendi giyiminden sorumlu olup kendini giydirmek değil, zevki seni giydirecek kadar yerinde olmaktır...www.kadinca.net
Kadın olmak; orada burada dedikodu yaparak, laf taşımak değil, seni ayıkla pirincin taşı durumlarına getirmemektir...
Kadın olmak; güzel görünebilmek için orasını burasını her yeri görünene kadar açmak değil, dekoltesinin dozunu ayarlayabilmektir...www.kadinca.net
Kadın olmak; saldırganlaşıp kafesinde kırbaçla eğitilmeye çalışılan bir aslana benzemek değil, yumuşak huylu olup erkeğinin dizlerinde tüyleri okşanan bir kedi olabilmektir...
Kadın olmak; çağırdım, gelmedin, geç kaldın, aramadın, sormadın, kiminleydin, hesap ver demek değil, sana yüreğiyle güvenmek ve inançlarıyla sokulmaktır...
Kadın olmak; sağda solda konuşulanları gerçekmiş gibi saymak değil, kimsenin arkasından konuşmamaktır...
Kadın olmak; sınırları zorlayıp, salya sümük ağlamak, kıytırık nedenlerden hır gür çıkarmak demek değil, sözü
dinlenir, anlaşılır olmaktır...
Kadın olmak; hayatı giyim kuşam üzerine kurmak demek değil, giydiğin gömleğe hangi pantolonun yakıştığını, uyum ve uyumsuzluğun ne olduğunu bilmektir...www.kadinca.net
Kadın olmak; dağa çıkarken rugan ayakkabı giymek değil, spor ayakkabısı ile topuklu ayakkabının ayrımı bilebilmektir...
Kadın olmak; of yoruldum, beni ara, beni al, beni bul, bunu isterim demek değil, sence de uygunsa, yanındayım, ben gelirim, merak etme diyebilmektir...
Kadın olmak; korkak ve çekingen olmak demek değil, seni seviyorum derken korkmamak, başka şeylerin
arkasına gizlenmemek ve arkandan laf söyletmemektir...
Kadın olmak; aklını sadece seksle bozmuş olmak değil, yanına boylu boyunca uzandığında göğsünde atan kalbinin yerine kendini, ruhunu, herşeyini koyabilmektir...
Kadın olmak; yatağa boylu boyunca uzanmak değil, sana yatağa aşksız yatmadığını hissettirmektir...
Kadın olmak; çıtır çerez gibi bir günlük olmak demek değil, gecelik değil ömürlük olarak yıllara rehaveti değil huzuru
taşımaktır...
Kadın olmak; sadece en seksi leydi olmayı bilmek değil, yeri geldiğinde hanım sultan olarak söz geçirmesini bilmektir...
Kadın olmak; cıvık konulara takılıp zaman tüketmek değil, küsmemesini ve ayıp nedir öğrenebilmektir...
Kadın olmak; sık boğaz edip yalancı durumuna düşürmek değil, karşısındaki insanı taşıyabilmektir...
Kadın olmak; yapılan her tartışma sonunda karşısındaki insanı ayrılmakla tehdit etmek demek değil, sabırlı ve gururuna dokundurmadığı gibi, karşı tarafında gururunu incitmemeyi bilebilmektir..
Kadın olmak; tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürsüz yemeklerle işi olmak demek değil, pastırmalı kurufasülyenin yanına tereyağlı pilavı kondurabilmek ve salatasız yemeğe oturmamaktır...
Kadın olmak; temiz olmak için yarım şişe parfümü sıkarak süslü boyacı küpü olmak değil, öpüldüğü zaman etrafa buram buram parfüm değil aşk kokuları saçabilmektir...
Kadın olmak; sadece istemek demek değil, seni bir hamur gibi karmasını bildiği gibi o hamura kendisini de katabilmektir...
Kadın olmak; parası yokken ezik, varken kudurmuş olmak demek değil, paranın gücünü bilebilmektir...
Kadın olmak; değerlerini bir anlık hevesler uğruna terketmek değil, namussuzluğunu, ahlaksızlığını ancak ve ancak seni
baştan çıkarırken kullanabilmek, yan gözle adam kesmemek, üstüne sevgili edinmemektir...
Kadın olmak; sarışın, renkli gözlü, uzun bacaklı, beyaz tenli, ince bilekli dilber olmak değil, sözüne güvenilir olmaktır...
Kadın olmak; konuşulan her şeyi eşe dosta yetiştirmek değil, konuşulanların oradan dışarı çıkmamasını sağlayabilecek kadar sıkı bir çeneye sahip olmaktır...
Kadın olmak; para lazımcılardan, kürkçülerden, cep telefonu
manyaklarından, dırdırcılardan, unutkanlıklarını senin üzerine atanlardan, kendi yetersizliğini seni suçlayarak rahatlayanlardan, raf süslerinden, tehtitkarlardan, kaçaklardan, kıkırdayanlardan, boş bakanlardan olmak demek değil, rol yapmamaktır...
Kadın olmak; komplekslerini güzelliğiyle örtmeye çalışmak değil, kendisini sevebilmektir...
Kadın olmak; sadece koluna takıp gururla gezmesini bilmek değil, koynuna çekip şehvetle sevişmesini bilmektir...
Kadın olmak; sadece ana olabilmek değil, çocuklarından
saygı görmeyi, anaya babaya hürmet etmeyi de bilebilmektir...www.kadinca.net
Kadın olmak; sevdiği insanı parayla pulla, kariyerle, güçle, kimin ne dediğiyle sınırlamak değil, sevdiği insanı sadece o olduğun için sevebilmektir...
Her kadının budist olarak yaşadığı bir dönem vardır,
mutlaka ve mutlaka bir öküze tapmışlığı vardır. :-)
İşte “İyi ki kadınım” Dedirtecek Gerçekler
• Sigaradan sararmış bıyıklarımız yok.
• Arabamızın yolda patlayan lastiğini değiştirmeyi bilmesek de olur.
• Pantolon giymek bizim için fizyolojik olarak en az etek kadar rahattır.
• Kişiliğimiz kullandığımız arabanın beygir gücü ile doğru orantılı olarak değerlendirilmiyor.
• 'Damsız Girilmez' bize bir şey ifade etmiyor...
• Kırmızı ışıkta yanımızdaki arabanın bizden önce çıkması yada bir aracın bizi sollaması hiçbir şey demek değildir.
• İstediğimiz her yerde ve her koşulda ağlayabiliriz.
• Vücudumuzdaki olası kasları belirginleştireçek diye bir zorunluluğumuz yok. Vücudumuzda kas olacak diye bir zorunluluğumuz da yok hatta... Kas gücü gerektirecek işleri zevkle yapacak birileri her zaman vardır.
• Düğme, sökük vs. dikmek özel bir beceri gerektirmiyor.
• Dünya yerle bir olsa önce kadınlar ve çocuklar!
• 'Yoktan var edilen' yapay bedenlerimize tapınacak bir karşı cins varken, kozmetik ürünleri ve estetik cerrahinin olanaklarından sonuna kadar yararlanıyoruz.
• Aşık oluyoruz... korkmadan! ! !
• Biraz göbek sevimli mi durur? ... hadi ordan! ! siz hiç 'kalçalarımdaki yağlar beni çekici gösteriyor' diyen bir kadın yada 'yağlar beni çekici gösteriyor' diyen bir kadın gördünüz mü? Asla dış görünümümüzle ilgili yalan telkinlerle kendimizi kandırmaya çalışmayız... Rejim gerekiyorsa rejim... Allah Allah! ! !
• Tecavüze uğradığımızda cinsel tercihimizi değiştirmek zorunda değiliz.
• Duygusal saçmalıklar adına kredi sahibiyiz... Çiçek ve çikolata istiyoruz...
• Evde, banyoda, kıl- tüy dökmeyiz.
• Dokunduğumuz bedenin herhangi bir kısmından silikonlar fışkırma korkusu duymayız... Genelde tabi! ! !
• Sünnet olmuyoruz.
• Meslek grubunda 'ev kadını' diye kebap (! - bir seçenek var.
• Birinden hoşlansak da 'ilk adım atma kabusu'ndan muafız.
• Evet, gelinlik 200.- $, smokin ise 100.-$...ve her ikisini de sevgili damat ödüyor.
• 'Üç dubleden sonra feciii sarhoş olurum' diyebiliriz rahatlıkla.
• 'Çirkin' kadın yoktur.
• Elli yaşından önce hiçbir erkeğe seks için para ödemek zorunda değiliz.
• Kısa boy mu? E topuklu ayakkabılar ne güne duruyor ki?
• Yaşımız ne olursa olsun bir uçan balon taşıyabilir, pamuk helva ve elma şekeri de yiyebiliriz.
• Her sabah traş olmak zorunda değiliz.
• Genellikle istediğimizi almamız için söylememiz yeterlidir. Bazen istemediğimizi söyleyerek de alırız.
• Kızdığımızda birbirimizin anneleri, kız kardeşleri, ebeleri,dayıları yada sülalesine dair cinsel taleplerimiz olmaz.
• Ayakta kalmak(? ! - için 1,5 porsiyon kaymaklı künefe yememiz gerekmiyor.
• Bebeklik albümlerimiz sırtüstü çırılçıplak resimlerimizle dolu değil.
• 'Hadi amcalara göster..' şeklinde rezil bir çocukluk anımız da hiç olmayacak.
• Uçan tekmelerle birbirimizin ağzını yüzünü kırdığımız sporlar yapmıyoruz
• Fiziksel güç iddiamız yok ama,grip olunca da ölümcül bir hastalığa yakalanmış gibi iptal olmuyoruz.
• Silah... Hiç iki kızın silahla oynarken birbirini vurduğunu duydunuz mu?
• Birbirimize, beklenmedik yıkıcı sonuçlar doğurabilecek, eşşek şakaları yapma adetimiz yoktur.
• Canımızın çektiği yemeği pişirir, herkese yedirebiliriz.
• Kerizi parasından ayırmada Allah vergisi bir yeteneğimiz vardır.
• Sigaramızı yakacak birileri hep vardır.
• Evde bozulan bir aleti, onarmaya çalışıp bir daha kullanılmayacak hale getirmek yerine tamirci çağırmak rasyonalitesine sahibiz.
• Tükürmeyiz.
• Giysilerimizden o gün öğle yemeğinde ne yediğimiz anlaşılmaz.
• Harika alyansımız asla kılların arasında kaybolmaz.
• Estetik sanatların %90'ı kadından esinlenmiştir.
• Ayaklarımız kokmuyor.
• 'Erkek sözü' gibi ikna etmeye yönelik sıfatlar yaratmadık hiç. Yoksa verilen sözlerin tutulmaması gibi bir sorun mu var?
* Kadınlar ağlar. Ancak tek başına bir köşeye çekilip de -yalnız-ağlamaz. Kadınlar sadece sevdiği erkek duyabilecekse ağlar.
* Bütün kadınlar kesin bir cevabı olmayan konularda soru sormakta müthiş ustadır. Maksat, siz kendinizi sürekli suçlu hissedin.
* Kadınlar asla sır saklayamaz. Daha doğrusu, kadınlar için bir sırrı en yakın üç arkadaşlarına söylemek, sırrı açık etmek kapsamına girmez. Bu mantıkla hepsi en yakın arkadaşlarına söylediklerinden sonunda sırrı bilmeyen kalmaz.
* Kadınlar telefona cevap vermeyi sevmez, uzun uzun çalsa dahi rahatsız olmadan açmayabilirler. Lakin telefonda en uzun konuşmaları yapanlar yine onlardır.
* Kadın yatağa yatmadan 'evvel' saçını tarayan tek yaratıktır.
* Kestirme yola sapıldığında her kadına bir 'kaybolacağız' korkusu gelir.
* İstisnasız her kadın vermesi gereken bir-iki kilo olduğunu düşünür.
* Kadınlar durup dururken eve bir buket çiçekle gelen kocadan şüphelenir.
* Kadınlar tuvaletin kapağını küçük bir hareketle indirmek yerine tuvaletten salona kadar yürür, kocasına söylenir ve tuvalete geri döner.
* Erkek konuşurken kadın lafın ortasından konuşmaya dalar ve devam eder. Aynı şeyi erkek yapacak olsa kıyamet kopar.
* Düğünlerde kadın kadına dans edenleri görünce kimsenin aklına bir şey gelmez. Erkekler için durum aynı değildir.
* Karısının göz ucuyla bir başka adama baktığını yakalayabilmiş erkek yoktur. Oysa kadınlar erkeklerini başka kadına baktığı an -saniyesinde-yakalarlar.
* Evde saatlerce kendi giyimiyle ilgilenen kadın, sokağa çıktığında saatlerce başka kadınların elbiseleriyle ilgilenir.
* Kadınlar asla haksız değildir... En haksız olduğu konuda bile 'Kendime göre nedenlerim var' der.
* Tabiatta kadınlara karşı son sözü söyleyebilecek tek bir doğal yapı vardır: Yankı!
* Kadınlar kendilerine neler verildiğine değil, onların nelerden vazgeçildiğine bakar.
* Kritiklere başlayan kadın, kritik bir yasa gelmiş demektir.
* Kadın elinizi tuttuğu anda bilin ki eninde sonunda tepenize çıkacaktır.
* Dünyanın en güzel kadını olduklarını bütün erkeklerin idrak etmesini isterler. Kendileri henüz üç dört yaşlarındayken bunu idrak etmişlerdir.
* Bütün erkekleri baştan çıkarmak isterler. Çevrelerinde baştan çıkmamış tek erkek kalmayıncaya kadar harekâta devam ederler. Ha, karşılık verirler vermezler, o başka mesele.
* Kendilerinden başka bütün kadınların yeryüzünden yok olmasını isterler. Hadi fazla abartmış olmayayım, anneleri ve Feriştah’a benzemesi şartıyla bir arkadaşları kalabilir.
* Her daim kavga etmek isterler. E haklılar, insan havasız susuz yaşayabilir mi?
* Kocalarının zengin, yakışıklı, kültürlü, başarılı, dürüst, güvenilir, sadık ve kılıbık olmasını isterler. Bu kadar meziyet kâfi. Adamın kafasına kakılacak birkaç eksiklik olmalı.
* Anlaşılmaz olmayı, ayni zamanda da anlaşılmayı isterler. Anlayan varsa beri gelsin!
* Bütün kadınlar tarafından kıskanılmak isterler. Zaten bütün kadınlar bütün kadınları kıskandıklarından lüzumsuz bir istek.
* Eğer ilişki bitecekse bitiren tarafın kendileri olmasını isterler. Olurlar da. Aksi durumda ne yapar ne eder tekrar bir araya gelir, 'terk etme' eylemini gerçekleştirirler.
* 24 saat alışveriş etmek isterler. Aslında bu çok önemli bir husus. Kadınların yarısı yokluktan, öteki yarısı dükkânlar 24 saat açık olmadığından bu isteğini gerçekleştiremez. Hal böyle olunca, gelsin bunalım.
* Dünyanın merkezi olmak isterler. Cesareti olan erkek varsa başka merkezler icat etsin. Hiç olmazsa 'Pişman olma' duygusunu tatmış olur.
* Otuzlu yaslarda kalmak isterler. Nitekim kalmak isterler nitekim de kalırlar...
*Bir kadın kocasının değişeceği inancıyla evlenir, ama erkek değişmez.
K A D I N L A R. G Ü N Ü N D E. E R K E K L E R İ Ç İ N! ..
EVLİ ERKEKLERİN EVLERİNİN DUVARLARINA ASMALARI İÇİN:
K A D I N. G i B İ. K A D I N! ..
Onur BİLGE
Bir kadın, ne kadar güzel, kültürlü, zarif, dürüst ve hoş olursa olsun; hırçın, huzursuz, ve asabiyse, son derece iticidir.
Hangi erkek, böyle bir kadınla birlikte olmak ister? Yanınızda, lüzumsuz el kol hareketleriyle, asabi mimiklerle, dişlerini sıkarak konuşan, her an patlamaya hazır bir bomba ile ne kadar huzurlu ve mutlu olabilirsiniz?
Şık giyinmek de önemlidir ama zarafet daha önemlidir. İnsan yaratılış itibarıyla hantal olabilir. Öyle ölçülü, öyle güzel yürüyen toplu hanımlar vardır ki onların yürüyüşlerini bile seyretmek, ruha huzur verir. Hele onlarla yürüyüşe çıkmak ne kadar mutlu eder insanı! Yere basışlarındaki yumuşaklık, adımlarındaki acelesiz huzurlu tempo ruhu rahatlatır.
Zarafet, kadını şiirleştirir. Öne yıkılacakmış gibi, asker gibi, omuzları düşük, kambur, boynu, başını taşıyamıyormuş gibi bükülmüş, sallanarak veya sürüklenerek, ya da paldır küldür yürüyen bir kadın düşünün! ..
Ne kadınlar vardır; tesettürlü de olsalar, süzülür gibi, dans eder gibi yürürler. Bir bardak su verirken, bardağı değil, dünyaları uzatırlar, insana! ‘Hizmet’ önemli değildir. ‘Sunuş’ önemlidir. Yumuşak, hoş bir hareketle, gözlerinin içi gülerek, saygı ve sevgi dolu bir bakışla uzatılan bardağın içindeki, her ne ise mutluluğa dönüşür. Daha içmeden huzur, mutluluk ve yaşama sevinci yayılır ruha. Sunulan suysa, su da hayatsa, bu su ab-ı hayattır! ..
“Günaydın! Aşkım! Canım! ” demeseler bile öyle bir tebessümle gelirler ki yanınıza; hangi kötü ruh halinde olursanız olun, o anda gülümser, huzur duyar, onunla bütünleşiverirsiniz. Bir demet çiçek gibidirler. Cıvıl cıvıl bir kuş, berrak akan bir su, gün ışığı gibidirler. Uzaktan duyarsınız, sıcaklığını. Ona doğru yaklaştığınızın farkına bile varmazsınız. Mıknatıs gibi kendilerine çekmişlerdir sizi. Demir tozları gibi yapışır kalırsınız. Zaman durmuştur. Mekân orasıdır. Dünya o kadarcıktır. Kalabalığın sayısal değeri bire inmiştir. İkiye çıkmasına da lüzum yoktur.
Şiir gibi yürürler. Şiir gibi dolanırlar etrafınızda. Şiir gibi konuşur, en güzel melodiler gibi gülerler. Ağlayışları da hiçbir kadının ağlayamayacağı kadar güzeldir.
“Hiçbir kadın senin kadar güzel ağlayamaz.
Bir yıldız yağmurudur, senin gözyaşların! ” der, Ümit Yaşar Oğuzcan.
Film de onlardır, şarkı da, hayat da! Etiyle kemiğiyle gerçektirler; yaşattıklarıyla, hayal âleminin bireyleri…
Dokunmaya kıyamazsınız. Bakmaya doyamazsınız.
Okşasanız, saatlere düşman olursunuz!
Birkaç ömür daha istersiniz, Yaratan’dan.
Dünyanızı, cennete değişmezsiniz.
Dans edercesine yaşamaktır, onunla günlük hayatı yaşamak.
Gülümseyerek uyanırlar. Müzikle, oynarcasına çay yapmaya giderler. Telaşsız, cıvıl cıvıl güne başlayan sevimli kuşlar gibidirler. Geyşalar gibi… Onların tüm amaçları, erkeklerini mutlu etmektir. Onları mutlu ederek mutlu olurlar.
Bir de hizmetçi ruhlu kadınlar vardır. Sabah sabah, oflaya puflaya yataktan kalkarlar. Söylene söylene, takur tukur temizliğe başlarlar. Kafanıza çarpar gibi kurarlar sofrayı. Mükellef bir kahvaltı sofrasında bile çekilmezler.
Sadece bayanların mı romantizmden hoşlandıklarını sanıyorsunuz?
Ya da sevilmekten?
Erkeklerin de romantizme, sevgiye, ilgiye ihtiyaçları olduğunu düşünmüyor musunuz?
Onlar, sevildiklerine inandıkları, doya doya sevgi aldıkları zaman, kahvaltılarını yapmış olurlar. O konuda akşama kadar acıkacaklarını, başkalarına ihtiyaç duyarak, avuç açacaklarını, sevgi dileneceklerini sanmıyorum.
Akşam da aynı sıcaklıkla karşılanıp, aynı huzur ortamına çekildiklerinde, onlardan mutlu kimse olmaz. Kovsanız da yanınızdan ayrılmaz, ne kadın, ne erkek, kimseye ihtiyaç duymazlar. O sizindir. İmzayla, kanunen değil, bir köle gibi, seve seve! .. Artık herkes onu, sizden kıskansın!
Sahabeden birisinin hanımı ekmeğini, suyunu güneşe koyar, sıcak su, kuru ekmek yermiş, kocası işinde öyle yiyor diye.
Eşini, erkeğini kendisinden önce düşünür, İslam kadını!
Onu ana gibi şefkatle sarar. Abla gibi kanat gerer üstüne.
Kardeş gibi yanında, canında taşır. Arkadaş gibi omuz verir, paylaşır.
Eşi olarak da tüm yüreğiyle, her şeyden çok sever, herkesten üstün tutar, sahip çıkar kardeşim!
SAHİP ÇIKAR!
Evde ne huzur veriyorsunuz da, dışarıdakilerden kıskanıyorsunuz?
Her şey iyi gidiyorsa; onlar neden kendilerini dışarıya atıyorlar?
Arılar, bal dolu kovanlarını neden terk ediyor?
Acı yok, tatlı yok; evde duranın aklı yok!
Kalıp gibi, KOLALI KADIN olmayın!
Sinirden tir tir titreyen, söylenen, bağırıp çağıran, kavgazan, fettan, fetfaz bir kadın olmayın!
Önce sakin olun!
Huzur bulun; huzur verin!
Sonra zarif olun!
Daha sonra da duygusal olun.
Akıllı olun, AKILLI!
Unutmayın ki; onların herkesten önce, SİZE İHTİYAÇLARI VAR!
***
Onur BİLGE
31. Sayfadaki 616. yazım.
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=778253&order=oto
Dünyanın bizim istediğimiz gibi olması için daha yapılması gereken çok iş, gidilmesi gereken çok yol olabilir. Biz yine de olanca coşkumuzla kutlayalım 8 Mart’ı. Çünkü biraz ağır olmamız gerektiğini ima edenlere, Emma Goldman’dan miras kalan çok güzel bir cevabımız var: “Dans edemeyeceksem, devriminiz sizin olsun! ”
Aile olmayı seviyoruz…
Yan yana anlamlıyız..
Geride veya ileride olmak değil önemli olan..
Bağımlı bile olsak,özgür ruhluyuz..
Her yaşta öğrenmeye açığız…
'Bir kadın ya sever, ya da nefret eder.; ortası yoktur.'
(Publilius Syrus)
Her kadın evlenmeli, her erkek evlenmemeli.
(Benjamin Dİsraeli)
arapcada kadın nisa dır iffetli ve hayırlı kadına HAYRUN NİSA denir
.......Bir Kadını Ağlatmamaya Çok Dikkat Edin..! ! !
... Çünkü ALLAH Gözyaşlarını Sayar..! ! ! !
Kadın; Erkeğin Kaburgasından Yaratıldı, Ayaklarından Yaratılmadı..! ! !
Öyle Olsaydı Ezilirdi..! ! !
Üstün Olsun Diye Başından da Yaratılmadı..! !
AMA GÖĞSÜNDEN YARATILDI...
Eşit Olsun Diye..
Kolun Biraz Altında Korunsun Diye..! ! !
KALP HİZASINDA SEVİLSİN DİYE..! ! !
meraklı duygusal organizma...
Efendim,
Nasıl özenilesi, özen gösterilesi varlıktır...
Ne diyor Fikret:
'Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer'
Yükselmemiz bu naif, zaif, lâtif cinsin kendine gelmesine bağlı.
Kadın Allahın bahşetigi saf altın gibi evlerimizin dört duvarındaki baktıgınızda onun sevgisini görmeliyis Annanın sevgisi dört biryana yansır eşlerine baglılıgı evlatlarının sevgisini yüreklerde taşıyan eşinin sevgisini her an yanında hiseden evlerimizin ışığı diyelim evlatlarını ugruna kuşar gibi çırpınan eşine fedakar kadınlarımıza yeterki sevgiyi saygıyı göstere bilmek Annalar bizlere on katınım degerini vermek için yeri gelir ac acıkta kalır çırpınır mücadele için evimizin ışıgı o olmasa dunya sanki karnlık ne sevgiyi hisederis saygıyı iyi var etmiş Annalarımızı evlatlarımızın acısını yüerklerinde hiseden eşlerinin yüzlerine bakarak hasta ve kederli oluşunu hisetmesi ne kadar güzel bütün kadınlerımız saf bir altın herzaman yetr ki saygı ve sevgiyi hisetsin kadınlarımız Anna olmayan anlamaz bu duyguyu
KADIN=küçücük bir kız çocuğu olarak başlar büyür birilerinin ilk aşkı olur bazen tercih eder bazen tercih etmek zorunda kalır.deli gibi sever ve katlanır herşeye sevmeyi acı çekmek zanneder çünkü belkide sewmeyi hiç öğrenememiş belkide hiç sevilmemiştir hatalar yapar.Kimileride bir köy evinde para karşılığı satılı verir ömründe hiç görmediği bir adama çocuktur oysa daha kimi şanslı doğar yaşadığını bilir yolunu çizer doğru zamanda doğru tercihler yapar.Binlerce örnek verilir kadına dair ezilen,horgörülenn,taciz edilen,tecavüz edilen,dul olan.ama bişey vardır ki tarifi yapılamayan anne olmakk en güzel kadın anne olandır.
'ne davamızı anlayabilecek bir erkek bulabildik ne de bir erkeğin anlayabileceği kadar basit olabildik. kadın dediğin istanbul gibi olmalı. fethi zor fatihi tek.'
alıntı
Kadın Bedeni
Kadın bedeni, ak tepeler, ak baldırlar,
bir dünyadır açık kasığın senin.
Benim hoyrat çiftçi bedenim kazar seni
ve fırlatır oğulunu toprağın derininden.
Bir tünel gibi yalnızdım. Kaçardı kuşlar benden,
ve gece alırdı kudretli kucağına beni.
Yaşayabilmek için silâh gibi biçimledim seni,
yayımdaki ok gibi, bir taş gibi sapanımdaki.
Ne ki sonu vardır öç saatinin, ve severim seni.
Tenden ve yosundan senin bedenin, uysal ve güçlü sütten.
Ah, göğüslerinin vazosu! Ah, gözlerin ne kadar da uzak!
Ah, venüs tepeciğinin gülleri! Ah, senin usul, üzgün sesin!
Sen, kadınımın bedeni, merhametli yol gösterici yıldızım.
Arzum, sınırsız özlemim ve belirsiz yolum benim!
Doğurur kasvetli sular sonsuz susuzluğu,
ve kendini ele veren yorgunluğu ve sınırsız acıyı.
Pablo Neruda
kadın erkeyin namusudur.
ANAMIZ BACIMIZ KIZIMIZ GELECEGİMİZ ONLARDA SAKLIDIR
sadece tek bir kadını anlasam,
kendimi ermiş mertebesine sokucam
her ay kanayan ama ölmeyen bişeye asla güvenilmez ;)
Kac yasinda olurlarsa olsunlar, ilginc varliklardir vesselam...
'Keske Muzeyyan Senar olmasaydim da, bir kocayla bir omur gecirseydim' diyebilir 88 yasindayken.
A be guzel ablacigim, yillarca paranin, basarinin, sohretin, begenilmenin, hayranlik duyulmanin, kiskanilmanin ve hatta bir suru bos seyin pesinden kosup, simdi bunlarin demenin anlami ne...