“”Aydınlar, yol göstericileri olmayan, yol göstericilerdi. Değişim sağladıklarını sanıyorlardı. Oysa ki çürüme gerçekleşmişti. Çürüme de değişimdi, ama gelişim değildi.”” Cemil Meriç
“”Kurtuluş arıyorlardı. Doğruyu arıyorlardı ama aradıkları yer doğru değildi. Adres yanlıştı.”” Cemil Meriç
Gerçekten de, mutlak doğrudan ayrılanlar yeni yollar aradılar. Yeni yollarla kurtuluşa ereceklerini sandılar. İdeoloji ve izmler, onların amentüleri; filozofalar ve ideologlar yeni rehberleriydi. İnsanları, vahyin yerine, Eksistansiyalizm, Nihilizm, Darvinizm, Pozitivizm, Rasyonalizm gibi bir sürü görüşe çağırdılar. Güya bunlar aydınlığa açılan kapılardı. Ama o kapıların ardında anarşi, zulüm, intihar, kaos ve daha hangi olumsuzluk varsa onlar vardı.
Kimliksiz ve kişiliksiz, halka rağmen halkçı geçinen, sözde her düşünceye saygılı, ama gerçekte kendi gibi düşünmeyeni hakaret dolu sıfatlarla dışlayan bu insanlar nasıl aydınlık getirecekti ülkelerine? Onlar, tarihleriyle, dinleriyle, dilleriyle, gelenekleriyle kavgalıydılar. Kendi öz benliklerine, kültür ve köklerine ihanet etmişlerdi.
Oysa ışık kaynağı Doğu idi. Batı, gelişimini önemli ölçüde Doğu’ya borçluydu. Biyoloji, coğrafya, astronomi, fizik, kimya, tıp, tarih, matematik gibi alanlarda Avrupa’nın akıl hocaları müslümanlardı. Yüzlerce müslüman alim, Semarkand’dan Endülüs’e uzanan bir coğrafyaya bilgileriyle ışık saçmışlardı. (Muzaffer Taşyürek)
İrfan, düşüncenin bütün kutuplarını kucaklayan bir kelime. Tecessüsü madde dünyasına çivilemeyen, Zekayı zirvelere kanatlandıran, beşeriyi ilahi ile kutsileştiren, uzun ve çileli bir nefis terbiyesi. İslam, insanı parçalamaz. İrfan, kemale açılan kapı, amelle taçlanan ilim. Batının “kültür”ünde bu Zenginlik, bu ihtişam, bu hayata istikamet veriş yok. İrfan bir mevhibedir. Cehitle gelişen bir mevhibe. Kültür, katı, fakir ve tek buutlu bir lafız. İrfan, beşeri beşer yapan vasıfların bütünüdür. Kültür, homo ekonomikus’un kanlı fetihlerini gizlemeye yarayan bir şal. İrfan, dini ve dünyevi diye ikiye ayrılamaz. Yani her bütün gibi tecezzi kabul etmez. Kültür kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmemiş, edilemeyen bir kelime. Kah suda, kah karada yaşayan bir hilkat garibesi. Alman için başkadır, Fransız için başka. Bazen içtimai hayatın bütününü ifade eder, bazen bir alışkanlıklar, bir kazanılmış hünerler mecmuasıdır. Şimdi hayatın kendisidir, şimdi hayatın cilası.
Avrupa’nın kılı kırka yaran tahlilci zekası bilgiyi dünyevi ve dini diye ikiye böler. O’na göre dini kültürle ladini kültür farklı mefhumlardır. Dünyevi kültür ne demek? Kültürü toprağa zincirleyen bu anlayış da bir ideoloji, yani bir aldatmaca değil mi?
Din asırlardan beri yaşayan ve nesilleri huzura kavuşturan, tecrübeden geçmiş bir inançlar manzumesi; sıcak, dost, köklü. Batının dünyevi dediği kültür ise, hakimiyetini tahkim için düşman ülkelere ihraç ettiği sefil bir ideoloji. Taarruzun hedefi haçlı seferlerinden beri aynıdır; kılıçla kazanılamayan zaferi yalanla kazanmak. İdeolojiler tahribe yeltendikleri imanın yerine sahtelerini ikame etmek için uydurulan bir ersatz’dır. Başka bir deyişle, remizleri, merasimleri ve kiliseleriyle çağın icaplarına uydurulmuş birer inanç manzumesi. Rüştünü idrak etmemiş nesillere ilim diye yutturulan, yalnız şartlarıyla ilmi, muhtevalarıyla, masal, birer bulamaç.
İnsanların düşüncelerini ipotek altına aldırmasının farklı bir yolu. Biz ne zaman kendi adımıza düşünecez! ! ! Başkalarına beynimizi ipotek ettirmeden.
Bİr izm miadını doldurunca meydana gelen boşluğu hemen telafi için kullanılan ve kullanım süresi çıktığından beri süresiz olacağa benzeyen bir ek... Bu dünya izmlerden çektiğini hiçbirşeyeden çekmedi.
beşerin böyle delaletleri var..putunu kendi yapar kendi tapar...
çöplüğü olmuş dünya..
Hayatı yaşanılmaz kılan kafaları patlatan............................
Meydana getien gibi,
Sonlu
benim=biz(İ) m
'Egoizm,emperyalizm,sosyalizm,sadizm,mistisizm,komunizm,turizm, kapitalizm,oligarşizm,narsizm, modernizm,terörizm,hani benim parmak izim,romantizm,hümanizm,ben sizin annenizim,realizm,marksizm, feminizm,idealizm,siyonizm,liberalizm,materyalizm,postmodernizm, sabetaizm,rasyonalizm,irrasyonalizm,vsizm......
BU NE AZİZİM....'
“”Aydınlar, yol göstericileri olmayan, yol göstericilerdi. Değişim sağladıklarını sanıyorlardı. Oysa ki çürüme gerçekleşmişti. Çürüme de değişimdi, ama gelişim değildi.”” Cemil Meriç
“”Kurtuluş arıyorlardı. Doğruyu arıyorlardı ama aradıkları yer doğru değildi. Adres yanlıştı.”” Cemil Meriç
Gerçekten de, mutlak doğrudan ayrılanlar yeni yollar aradılar. Yeni yollarla kurtuluşa ereceklerini sandılar. İdeoloji ve izmler, onların amentüleri; filozofalar ve ideologlar yeni rehberleriydi. İnsanları, vahyin yerine, Eksistansiyalizm, Nihilizm, Darvinizm, Pozitivizm, Rasyonalizm gibi bir sürü görüşe çağırdılar. Güya bunlar aydınlığa açılan kapılardı. Ama o kapıların ardında anarşi, zulüm, intihar, kaos ve daha hangi olumsuzluk varsa onlar vardı.
Kimliksiz ve kişiliksiz, halka rağmen halkçı geçinen, sözde her düşünceye saygılı, ama gerçekte kendi gibi düşünmeyeni hakaret dolu sıfatlarla dışlayan bu insanlar nasıl aydınlık getirecekti ülkelerine? Onlar, tarihleriyle, dinleriyle, dilleriyle, gelenekleriyle kavgalıydılar. Kendi öz benliklerine, kültür ve köklerine ihanet etmişlerdi.
Oysa ışık kaynağı Doğu idi. Batı, gelişimini önemli ölçüde Doğu’ya borçluydu. Biyoloji, coğrafya, astronomi, fizik, kimya, tıp, tarih, matematik gibi alanlarda Avrupa’nın akıl hocaları müslümanlardı. Yüzlerce müslüman alim, Semarkand’dan Endülüs’e uzanan bir coğrafyaya bilgileriyle ışık saçmışlardı.
(Muzaffer Taşyürek)
Aydınların Dini: İzm’ler
İrfan, düşüncenin bütün kutuplarını kucaklayan bir kelime. Tecessüsü madde dünyasına çivilemeyen, Zekayı zirvelere kanatlandıran, beşeriyi ilahi ile kutsileştiren, uzun ve çileli bir nefis terbiyesi. İslam, insanı parçalamaz. İrfan, kemale açılan kapı, amelle taçlanan ilim. Batının “kültür”ünde bu Zenginlik, bu ihtişam, bu hayata istikamet veriş yok. İrfan bir mevhibedir. Cehitle gelişen bir mevhibe. Kültür, katı, fakir ve tek buutlu bir lafız. İrfan, beşeri beşer yapan vasıfların bütünüdür. Kültür, homo ekonomikus’un kanlı fetihlerini gizlemeye yarayan bir şal. İrfan, dini ve dünyevi diye ikiye ayrılamaz. Yani her bütün gibi tecezzi kabul etmez. Kültür kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmemiş, edilemeyen bir kelime. Kah suda, kah karada yaşayan bir hilkat garibesi. Alman için başkadır, Fransız için başka. Bazen içtimai hayatın bütününü ifade eder, bazen bir alışkanlıklar, bir kazanılmış hünerler mecmuasıdır.
Şimdi hayatın kendisidir, şimdi hayatın cilası.
Avrupa’nın kılı kırka yaran tahlilci zekası bilgiyi dünyevi ve dini diye ikiye böler. O’na göre dini kültürle ladini kültür farklı mefhumlardır. Dünyevi kültür ne demek? Kültürü toprağa zincirleyen bu anlayış da bir ideoloji, yani bir aldatmaca değil mi?
Din asırlardan beri yaşayan ve nesilleri huzura kavuşturan, tecrübeden geçmiş bir inançlar manzumesi; sıcak, dost, köklü. Batının dünyevi dediği kültür ise, hakimiyetini tahkim için düşman ülkelere ihraç ettiği sefil bir ideoloji. Taarruzun hedefi haçlı seferlerinden beri aynıdır; kılıçla kazanılamayan zaferi yalanla kazanmak. İdeolojiler tahribe yeltendikleri imanın yerine sahtelerini ikame etmek için uydurulan bir ersatz’dır. Başka bir deyişle, remizleri, merasimleri ve kiliseleriyle çağın icaplarına uydurulmuş birer inanç manzumesi. Rüştünü idrak etmemiş nesillere ilim diye yutturulan, yalnız şartlarıyla ilmi, muhtevalarıyla, masal, birer bulamaç.
Cemil Meriç
İnsanların düşüncelerini ipotek altına aldırmasının farklı bir yolu. Biz ne zaman kendi adımıza düşünecez! ! ! Başkalarına beynimizi ipotek ettirmeden.
hepsi de insanları bir çerçeveye sokmaya çalışır. takılıp zaman kaybetmeye değmeyen düşünce öbekleri..
''İzm'ler idraklerimize giydirilen deli gömlekleri. İtibarları menşe'lerinden geliyor. Hepsi de Avrupalı.''
Cemil Meriç
21.yüzyılda tasavvufun içinde eryiyip yok olcakları günü bekliyorlar...
dünya sahnesinden aşağı inecekler elbet! ...
Yağmurdan kaçanın doluya yakalanması...
Bİr izm miadını doldurunca meydana gelen boşluğu hemen telafi için kullanılan ve kullanım süresi çıktığından beri süresiz olacağa benzeyen bir ek...
Bu dünya izmlerden çektiğini hiçbirşeyeden çekmedi.
Ve kelime hakikati mağlup etti......
Denize düşenin yılana sarılması