Dünyanın heryerinde, her çağda, istismar toplumlarda vardır, bundan kaçamazsın, burası çoktan seçme merkezi, herkes tornadan çıkmıyor, çeşit çeşit eğilim var, artık rehberde pek iş görmüyor, başkası istismar yapmaz demek bayağı akıllıca, dozajına bakacaksın, ama, her şeyden önce canın ne kadar riske girer ona, imkanlarınla ölçüp, risk alacaksın ya da almayacak. Hesap zamanı.
Milletlerin gelecekleri, yetiştirdiklerin çocukların ufuklarının genişliği kadardır. Onların anlayış ve yaşayış tarzları bizlere önemli açılımlar sağlayacaktır. Peki, çocuktan kastımız hangi yaş gruplarıdır? Bunun açıklığa kavuşturulması, muhatabımızın tanınması açısından mühimdir. Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre 'Ulusal yasalarca daha genç bir yaşta reşit sayılma hariç, 18 yaşın altındaki her insan çocuk sayılır' Demek ki bedenen yetişkin görünse de 18 yaşını doldurmayan kişinin kanunen çocuk sayılması gerekir.
Çocuklar ailenin yaşama sebebidir. Hayata onlarla tutunuruz. Onların başarılarıyla gururlanır, başarısızlıklarından dolayı kahroluruz. Onları bilgi, görgü ve inançlarımız dâhilinde yetiştiririz. Bazen çok kollayıcı, bazen vurdumduymaz, bazen de destekleyici tavırlarla onların hayatlarını yönlendiririz. Her tavrımız iyi niyetli olsa da, bazen bilgisizliğimizden dolayı zarar verici davranışlarda da bulunabiliriz. Tavır ve davranışlarımızı düşünce safhasından eylem safhasına dönüştürmeden evvel ince eleyip sık dokumalıyız.
Çocuğun istismar edilmesi günümüzde sıkça karşımıza çıkan bir meseledir. Çocuğun istismarı kapsamına pek çok başlık girer. Sağlık, beslenme, davranış ve cinsellik ana başlıkları çerçevesinde ele alabileceğimiz istismar; çocukları tehdit eden hastalıklı bir tutum yansımasıdır. Bunun önüne geçilmesi sağlıklı toplumların oluşumu için zarurettir.
Dedik ya çocuğun ihmali ve istismarı çeşitlidir. Çocuğun dövülmesi, istekleri dışında yönlendirilmesi, küçük yaşlarda bedenen ağır işlerde çalıştırılması, hatta dilendirilmesi, en kötüsü de körpe vücudundan yararlanılmaya kalkışılması istismarın çeşitleridir. Akıl, insaf ve izan sahibi insanlar bu çirkinliklere bulaşmaz, onlardan mümkün olduğunca uzak durur. Fakat gel gör ki hiç istemesek de toplumumuzda bu olumsuzluklar sıkça yaşanıyor.
Duygusal istismar en az fiziksel istismar kadar ciddiye alınması gereken bir tutumdur. Çocuktan kabiliyetlerinin üzerinde başarılar bekleme, bunların gerçekleşmemesi durumunda saldırganca tutum ve davranışlarda bulunma bunun bir göstergesidir.
Günümüzde istismarın en korkuncu, cinsel istismar olarak gösteriliyor. Cinsel istismar bir kişinin kendi rızası dışında cinsel bir eyleme hedef olması ya da buna kalkışılmasıdır. Her tür cinsel istismar, kanunlar ve toplum önünde suçtur. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı, her cinsiyetten, her meslekten ve her sınıftan insan cinsel istismara uğrama riski altındadır. Bunların hepsi de ahlaksızlığın açık belirtisidir. Fakat çocuklara yönelik cinsel istismar ruhi marazların hat safhaya çıkışının alametidir. Bu yola sapan kişinin ruh sağlığının bozulduğuna rahatlıkla kanaat getirebiliriz. Böyle kişilere tereddüt etmeden 'sapık' yaftasını vurmak mümkündür. Bunun başka bir izahı da zaten yoktur.
Geçenlerde yazılı ve görsel basında haberlerine şahit olduğumuz 17 aylık bebeğe tecavüz edilmesi hadisesi bu konuda verilebilecek canlı bir örnektir. Böyle bir olayın Müslüman bir ülke olan Türkiye sınırları içerisinde gerçekleşmesi, alnımızda koca bir leke olarak kalacaktır. Demek ki millet olarak ahlaki iflasın eşiğine kadar geldik de haberimiz yok. Lut kavminin başına gelenlerin bizim başımıza gelmemesi için fert olarak yapabileceklerimiz yok mudur? Buna adi bir vaka deyip geçmek, meseleyi hafife almak gelecekte başımıza gelebilecek muhtemel sapıklıklara kapı aralamak değil de nedir?
Çocuğun cinsel sömürüsüne psikolojik açılardan baktığımızda karşımıza karamsar bir tablo çıkar. Bilindiği gibi cinsel istimara uğrayan çocukların bilinçaltında ciddi izler kalıyor. Bu leke onlarla mezara kadar gidiyor. Bu kişiler büyüdüklerinde bile sağlıklı olarak hayata devam edemiyorlar. Çatışmalar bunalımlara zemin hazırlıyor.
Son zamanlarda Türkiye'de bu ve buna benzer çocuklara yönelik cinsel istismar olayları sıkça yaşanıyor. Bunun üzerinde ciddiyetle durulması, sebep ve sonuçlarının enine boyuna konuşulması gerekir. Çünkü sivrisineklerle uğraşmak yerine bataklığı kurutmak en sağlıklı ve tutarlı davranıştır. Halkının tamamına yakınının Müslüman sıfatıyla tavsif edildiği bu cennet ülke böyle çirkin saldırıları ve kötü propagandaları hak etmiyor. Anlaşılan o ki bize bir şeyler oldu son zamanlarda… Bunu sorgulamak ve çözüm önerileri bulmak elzemdir. Bu hususta vakit kaybedilmemelidir. Geçen zaman aleyhimizedir.
Dünyanın heryerinde, her çağda, istismar toplumlarda vardır, bundan kaçamazsın, burası çoktan seçme merkezi, herkes tornadan çıkmıyor, çeşit çeşit eğilim var, artık rehberde pek iş görmüyor, başkası istismar yapmaz demek bayağı akıllıca, dozajına bakacaksın, ama, her şeyden önce canın ne kadar riske girer ona, imkanlarınla ölçüp, risk alacaksın ya da almayacak. Hesap zamanı.
genellikle çocuklara yapılan dayak gibi el hareketleri
güç ve baskı uygalanan bedensel ve ruhsal bir olaydır
Sekiz. Papalık oyun. İstisna. Edildi. Nasıl. Düzelir
Çıkar sağlamak, sömürmek.
İyi niyetin kötüye kullanılmasıdır.
Çoğunlukla duygular istismar edilir çünkü en korumasız olan duygularımızdır.
Karşı tarafa besledigimiz güzel duyguları. kendi çıkarı doğrultusunda kulanmasıdır.
Ne kadar izin verirseniz o kadar istismar edilir ve sömürülürsünüz....
Birinin iyi niyetini kötüye kullanma durumu..
ÇOCUKLARIN İSTİSMARI VE KORUNMASI
M.NİHAT MALKOÇ
Milletlerin gelecekleri, yetiştirdiklerin çocukların ufuklarının genişliği kadardır. Onların anlayış ve yaşayış tarzları bizlere önemli açılımlar sağlayacaktır. Peki, çocuktan kastımız hangi yaş gruplarıdır? Bunun açıklığa kavuşturulması, muhatabımızın tanınması açısından mühimdir. Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre 'Ulusal yasalarca daha genç bir yaşta reşit sayılma hariç, 18 yaşın altındaki her insan çocuk sayılır' Demek ki bedenen yetişkin görünse de 18 yaşını doldurmayan kişinin kanunen çocuk sayılması gerekir.
Çocuklar ailenin yaşama sebebidir. Hayata onlarla tutunuruz. Onların başarılarıyla gururlanır, başarısızlıklarından dolayı kahroluruz. Onları bilgi, görgü ve inançlarımız dâhilinde yetiştiririz. Bazen çok kollayıcı, bazen vurdumduymaz, bazen de destekleyici tavırlarla onların hayatlarını yönlendiririz. Her tavrımız iyi niyetli olsa da, bazen bilgisizliğimizden dolayı zarar verici davranışlarda da bulunabiliriz. Tavır ve davranışlarımızı düşünce safhasından eylem safhasına dönüştürmeden evvel ince eleyip sık dokumalıyız.
Çocuğun istismar edilmesi günümüzde sıkça karşımıza çıkan bir meseledir. Çocuğun istismarı kapsamına pek çok başlık girer. Sağlık, beslenme, davranış ve cinsellik ana başlıkları çerçevesinde ele alabileceğimiz istismar; çocukları tehdit eden hastalıklı bir tutum yansımasıdır. Bunun önüne geçilmesi sağlıklı toplumların oluşumu için zarurettir.
Dedik ya çocuğun ihmali ve istismarı çeşitlidir. Çocuğun dövülmesi, istekleri dışında yönlendirilmesi, küçük yaşlarda bedenen ağır işlerde çalıştırılması, hatta dilendirilmesi, en kötüsü de körpe vücudundan yararlanılmaya kalkışılması istismarın çeşitleridir. Akıl, insaf ve izan sahibi insanlar bu çirkinliklere bulaşmaz, onlardan mümkün olduğunca uzak durur. Fakat gel gör ki hiç istemesek de toplumumuzda bu olumsuzluklar sıkça yaşanıyor.
Duygusal istismar en az fiziksel istismar kadar ciddiye alınması gereken bir tutumdur. Çocuktan kabiliyetlerinin üzerinde başarılar bekleme, bunların gerçekleşmemesi durumunda saldırganca tutum ve davranışlarda bulunma bunun bir göstergesidir.
Günümüzde istismarın en korkuncu, cinsel istismar olarak gösteriliyor. Cinsel istismar bir kişinin kendi rızası dışında cinsel bir eyleme hedef olması ya da buna kalkışılmasıdır. Her tür cinsel istismar, kanunlar ve toplum önünde suçtur. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı, her cinsiyetten, her meslekten ve her sınıftan insan cinsel istismara uğrama riski altındadır. Bunların hepsi de ahlaksızlığın açık belirtisidir. Fakat çocuklara yönelik cinsel istismar ruhi marazların hat safhaya çıkışının alametidir. Bu yola sapan kişinin ruh sağlığının bozulduğuna rahatlıkla kanaat getirebiliriz. Böyle kişilere tereddüt etmeden 'sapık' yaftasını vurmak mümkündür. Bunun başka bir izahı da zaten yoktur.
Geçenlerde yazılı ve görsel basında haberlerine şahit olduğumuz 17 aylık bebeğe tecavüz edilmesi hadisesi bu konuda verilebilecek canlı bir örnektir. Böyle bir olayın Müslüman bir ülke olan Türkiye sınırları içerisinde gerçekleşmesi, alnımızda koca bir leke olarak kalacaktır. Demek ki millet olarak ahlaki iflasın eşiğine kadar geldik de haberimiz yok. Lut kavminin başına gelenlerin bizim başımıza gelmemesi için fert olarak yapabileceklerimiz yok mudur? Buna adi bir vaka deyip geçmek, meseleyi hafife almak gelecekte başımıza gelebilecek muhtemel sapıklıklara kapı aralamak değil de nedir?
Çocuğun cinsel sömürüsüne psikolojik açılardan baktığımızda karşımıza karamsar bir tablo çıkar. Bilindiği gibi cinsel istimara uğrayan çocukların bilinçaltında ciddi izler kalıyor. Bu leke onlarla mezara kadar gidiyor. Bu kişiler büyüdüklerinde bile sağlıklı olarak hayata devam edemiyorlar. Çatışmalar bunalımlara zemin hazırlıyor.
Son zamanlarda Türkiye'de bu ve buna benzer çocuklara yönelik cinsel istismar olayları sıkça yaşanıyor. Bunun üzerinde ciddiyetle durulması, sebep ve sonuçlarının enine boyuna konuşulması gerekir. Çünkü sivrisineklerle uğraşmak yerine bataklığı kurutmak en sağlıklı ve tutarlı davranıştır. Halkının tamamına yakınının Müslüman sıfatıyla tavsif edildiği bu cennet ülke böyle çirkin saldırıları ve kötü propagandaları hak etmiyor. Anlaşılan o ki bize bir şeyler oldu son zamanlarda… Bunu sorgulamak ve çözüm önerileri bulmak elzemdir. Bu hususta vakit kaybedilmemelidir. Geçen zaman aleyhimizedir.